• Sonuç bulunamadı

4. ULUSLARARASI SERMAYE HAREKETLERİNİ BELİRLEYEN

1.3. TÜRKİYE’DE DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLARIN GELİŞİMİ . 77

1.4.4. DYY’ lerin Teknoloji Üzerine Etkisi

Günümüzde ÇUŞ’lar dünya genelindeki araştırma ve geliştirme faaliyetlerini en üst düzeyde gerçekleştirmekte ve oluşturulan yüksek düzeydeki teknolojiyi kontrolleri altında tutmaktadırlar. Bu açıdan ÇUŞ’ların özelliklerine göre Ar-Ge

89

faaliyetleri belirli ülkelerde yoğunluk gösterirken, ÇUŞ’ların yapmış oldukları yatırımlar, üretimler ve sağlamış oldukları istihdam birçok gelişmekte ve gelişmiş ekonomiye yayılma göstermektedir (Blomström ve Kokko, 1996: 3).

Teknoloji transferi genel olarak bilgi ve bilişim alış verişi şeklinde tanımlanmaktadır. Teknoloji kodlanmış (meydana getirilmiş, oluşturulmuş) ya da kodlanmamış (mühendislik bilgisi) şekilde ve değişik kanallar çerçevesinde ülkeler arasında transfer olabilmektedir. Bunlardan en önemli ilk teknoloji transfer kanalı ürün ve hizmet ihracı ile gerçekleşen teknoloji transferi iken diğeri ise firmalar arasında gerçekleştirilen ortak girişimler, sınır ötesi birleşmeler ya da teknolojik lisanslama yoluyla yapılan DYY’lerdir (Glass ve Saggi, 2008: 1).

DYY’lerin ülke ekonomilerini özelliklede gelişmekte olan ülke ekonomilerini en çok etkiledikleri alanlardan birisi teknoloji alanıdır. DYY girişinin olduğu gelişmekte olan ekonomilere teknoloji transferi sağlanarak; bu ülkelerde bilgi, beceri ve yeni teknoloji yayılımları meydana gelmektedir (Sönmez ve Pamukçu, 2011: 3).

ÇUŞ’lar teknoloji transferinin yanı sıra işletmecilik bilgilerini de yatırım yaptıkları ülkelere beraberlerinde getirmektedir. Bu açıdan yabancı sermaye girişinin olduğu ülkelerde araştırma ve geliştirme faaliyetlerine ve yerli personelin işletmecilik ve teknoloji konularında eğitimlerine de katkı sağlanır (Çeken, 2003: 58).

DYY’leri dünya genelinde yapanlar ÇUŞ’lardır. ÇUŞ’larda dünya genelinin araştırma ve geliştirme faaliyetlerini üstlenen işletmelerdir. ÇUŞ’ların yapmış oldukları Ar-Ge çalışmaları ve bunun sonucunda meydana gelen yeni teknolojinin gelişmekte olan ülkelere transferi de büyük ölçüde DYY’ler ile gerçekleşmekte ve böylelikle gelişmekte olan ülkelere teknoloji transferi sağlanmaktadır. Böylece yerel firmalar ve ÇUŞ’ların yerli iştirakleri ÇUŞ’ların yapmış oldukları doğrudan yatırımlar ile elde etmiş oldukları yeni teknolojiyi kullanarak etkili ve verimli bir şekilde hizmet verebilme avantajına sahip olmaktadırlar (Tong, 2001: 2). Diğer taraftan ÇUŞ’lar gelişmekte olan ülke ekonomilerine ellerindeki en son teknolojiyi getirmeyip, eski teknolojilerini bu ülkelere getirebilmektedir. Gelişmekte olan ülke ekonomilerinde teknoloji daha geri seviyelerde olduğu için bu ülkeler eski teknolojiyi kabullenmek zorunda kalmaktadır. Bu açıdan ÇUŞ’lar yeni teknolojiyi genel olarak daha üst gelir gruplarının kullanmış oldukları tüketim maddeleri

90

yönünde geliştirdiklerinden düşük gelirli gruplar transfer edilen teknolojinin sağlamış olduğu avantajlardan yeteri kadar yararlanamamaktadır (Çeken, 2003: 57).

2.YABANCI PORTFÖY YATIRIMLARI

Küreselleşmenin en önemli unsurlarından birisinin sermaye hareketlerinin liberalizasyonu olduğu söylenebilir. Özellikle kambiyo denetimlerinde yapılan gevşetici düzenlemelerin sonucunda sermayenin küresel ölçekte dolaşımına izin verilmesinin birçok önemli sonucu olmuştur. Bu sonuçların en önemlilerinden biri ödemeler bilançosunun cari işlemler parçası ile sermaye hareketleri arasındaki bağın büyük ölçüde gevşemesidir. Sermaye böylelikle büyük bir dolaşım özgürlüğüne kavuşmuş ve dünya ekonomisinde mal ile sermaye hareketleri (portföy yatırımları) arasındaki bağlantı azalmıştır. Böylelikle mal hareketlerinden bağımsız olarak dolaşan sermaye hızla büyüyerek önemli boyutlara ulaşmıştır (Berksoy ve Saltoğlu, 1998:10).

YPY’ler DYY’ler gibi yabancı bir ülkede fiziksel olarak personelin olmasını ya da üretimin varlığını gerektiren yatırımlar değildir. Bu tür yatırımlar genel olarak yabancı piyasalarda tahvil, hisse senedi, mevduat sertifikaları, depo sertifikaları gibi menkul kıymetlere yapılan yatırımlar olarak tanımlanmaktadır. Yabancı yatırımcılar YPY’ler ile yabancı banka hesaplarına ya da kredilerine yatırım yapabilirler. Yabancı yatırımcıların YPY yapmalarının en önemli nedeni yabancı piyasalar arasında yatırım portföylerini çeşitlendirerek politik risklerden kaçınmak ve yapmış oldukları yatırımdan yüksek derecede getiri elde etmek ya da döviz piyasalarında spekülasyon oluşturmaktır (Ajami, Cool, Golddard ve Khambata, 2006: 29).

Gelişmekte olan ülkelere olan sermaye hareketlerinin bileşimi son yıllarda önemli değişiklikler göstermiştir. 1970’li yıllarda gelişmekte olan ülke ekonomilerine yabancı ticari bankalar aracılığı ile dışarıdan finansman imkânı sağlanabilmesine rağmen 1980’li yılların başlarında birçok ülkenin mevcut dış borçları nedeni ile bu ülkelerin finans kaynakları kesintiye uğramıştır. Bu noktada potansiyel yatırımcılar bu ülkelerdeki sermaye talep edenlere sermaye sunma noktasında daha temkinli davranmışlardır. Sonrasında gelişmekte olan ülkelerde

91

meydana gelen makroekonomik ve finansal ortamın iyileşmesi ile 1990’lı yıllarda ülke ekonomilerine giriş yapan sermayenin çoğu özel fon arz eden kurumlar tarafından sunulmuştur. Böylelikle hızla artan portföy yatırımları bankaların dışındaki kanallar vasıtası ile yapılır olmuştur (Claessens ve Gooptu, 1994: 62-63).

Bununla birlikte 1970’li yıllarda daha çok uluslararası sermaye piyasalarında ticari banka kredileri işlem görürken, 1990’lı yıllara gelindiğinde tahvil ve hisse senetlerine dayalı portföy yatırımlarının ön plana çıktığı görülmektedir. Uluslararası sermaye piyasaları ürünlerinde meydana gelen bu yönlü bir değişim dünya ekonomisinin işleyişinde yaşanan finansal krizlerin dinamiklerini de değiştirmiştir.

1990’lı yıllarda yaşanan Meksika, Türkiye, Brezilya ve Doğu Asya ülkelerinde yaşanan krizlerin finansal nitelik taşıması sermaye akımlarının özellikle de portföy yatırımlarının meydana getirmiş olduğu etkilerin tartışılmasına yol açmıştır (Başoğlu, 2000: 89).

YPY’ler yerli sermaye piyasalarının güçlenmesine, uluslararası piyasalar ile daha entegre şekilde çalışabilmelerine ve bu piyasaların işleyişinin daha sağlıklı temeller üzerine oturtulmasına yardımcı olmaktadırlar. Bu açıdan sermaye piyasalarının gelişmişliği de yurtiçi ekonomiye önemli finansal kaynaklar sağlayacağından daha sağlıklı bir ekonomik yapı ortaya çıkacaktır. Ayrıca yurtiçi sermaye piyasalarının dışarıya açılması tasarruf ve kaynakların dünya geneline yayılmasını sağlayarak dünya ülkelerinin ekonomik açıdan gelişmelerine büyük katkılar sağlayacaktır. Bunların yanı sıra YPY’ler yatırımcıya, portföyünü çeşitlendirebilme fırsatı sunarak, daha yüksek tasarruf ve teşvik alabilme imkânı sağlamaktadır (Evans, 2002: 2).

Diğer taraftan YPY’ler çok kısa sürede likite çevrilebildiğinden ülke ekonomilerini kolaylıkla terk edebilen yatırımlar olduklarından yatırımcılar açısından en az risk unsuru taşıyan yatırımlardır. Ancak yatırımın yapıldığı ülke açısından ise en riskli yatırım türüdür. Çünkü bu yatırımlar olası bir istikrarsızlık durumunda ülkeden çıkarak o ülkede kriz meydana gelmesine neden olabilmektedir (Pazarlıoğlu ve Gülay, 2007: 203-204). Bu açıdan Esen (1998) YPY’lerin ülkelerin iktisadi politika özerkliklerini kısıtladığı ve finansal dalgalanmalara karşı ülke ekonomilerini daha kırılgan bir hale getirdiğini belirtmiştir.

92

YPY’ler DYY’ler ile kıyaslandığında her iki yatırım türünün arasında önemli farklılıkların olduğu görülmektedir. Bu iki yatırım türü arasındaki en önemli farklılık gerçekleştirilen yatırımın yönetilmesi ve denetlenmesi noktasındadır. DYY’lerde firmanın yönetiminde ve denetiminde yatırımcı etkili bir unsur olurken, YPY’lerde firma üzerinde yatırımcının herhangi bir yatırım yada denetim hakkı söz konusu değildir. YPY sayesinde yerleşik firma sadece uluslararası piyasadan kaynak temin etmiş olmaktadır. Diğer bir fark ise DYY’lerin giriş yaptıkları ülkelere teknoloji ve üretim bilgisini de beraberinde getiriyor olmalarına rağmen YPY’lerde yatırımcının ortaya koymuş olduğu sermayeden başka firmaya katkıda bulunmamasıdır (Bildirici, 2008: 7).

YPY’lerin ülke ekonomileri açısından oluşturabileceği negatif etkilerin yanı sıra bu tür yatırımların reel sektör üzerinde üç yönde yarar sağlayabileceği görüşü yaygındır. Bunlardan ilki YPY’ler borçsuz yabancı yatırım kaynağı sağlayabilirler.

Sermaye kaynağı az miktarlarda olan gelişmekte olan ülkeler YPY’ler sayesinde yurtiçi tasarruflarını arttırabilir ve elde edilen döviz girdisi ile karşılaşılabilecek döviz açıklarının önüne geçilebilir. İkincisi yabancı yatırımlar ve sermaye girişlerinde meydana gelen artış ülkedeki sermaye dağılımı etkinliğini arttıracaktır.

Bu duruma göre YPY’ler de DYY’ler gibi getirisi düşük sermayesi bol ülkelerden sermaye girişi için para kaynağı teşvikinde bulunabilir. Sermayesi sıkıntısı çeken ülkelere yönelen sermaye akımı sayesinde bu ülkeler sermaye maliyetlerini düşürme, yatırım ve üretim oranlarını arttırma gibi avantajlar elde edeceklerdir. Diğer bir görüşe göre YPY’ler sermaye dağılımı etkinliğini etkilememektedir. Bunun nedeni ise bazı uluslararası yatırımlar reel ekonomi ile ya çok az bir bağ taşımakta ya da herhangi bir bağ taşımamaktadır. Bu nedenle yapılan YPY’ler, üretimi ve reel değişkenleri etkilememektedir. Üçüncü ve en önemli olarak, YPY’lerin yurtiçi sermaye piyasaları aracılığıyla genel ekonomiyi etkilemeleridir. YPY’ler girmiş oldukları sermaye piyasalarında hisse senedi değerlerini arttırabilirler (Pal, 2006: 3).

Böylece sermaye maliyetinin düşüklüğü ve güçlenen hisse senedi piyasası şirketlerin yeni hisse senedi ihraç etmeleri noktasında özendirici olabilir. Ayrıca ülke ekonomisine giriş yapan YPY’lerdeki artış, yerel sermaye piyasalarının likiditesini arttıracağından buna bağlı olarak piyasaların etkinliği de artacaktır. Bunların yanı

93

sıra likiditenin artması piyasanın derinlik kazanmasını sağlayacak ve yatırım için finansal araçların çeşitliliğinin artması mümkün olabilecektir (Açıkalın ve Ünal, 2009: 17).

Portföy yatırımlarının dünya genelinde artış göstermesinin önemli nedenlerinden birisi de özellikle sanayileşmiş ülkelerde büyük boyutlara ulaşan sigorta şirketi ve emekli sandığı fonlarının risklerini minimize edebilmek adına gelişmekte olan ülkelerdeki menkul kıymetlere yatırım yaparak menkul kıymetlerini çeşitlendirmek istemesidir. Bu doğrultuda hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler daha fazla portföy yatırımı çekebilmek adına sermaye akımlarının serbestleşmesine yönelik düzenlemeler yapmış ve sermaye piyasalarının gelişmesi adına yasal düzenlemeleri yürürlüğe koymuşlardır (Yalçıner, 2012: 95).

2.1. YABANCI PORTFÖY YATIRIMLARINDA KULLANILAN FİNANSAL