• Sonuç bulunamadı

1.2. NEOREALİZM VE GÜÇ DENGESİ

1.2.2. Savunmacı Realizm ve Güç dengesi

1.2.2.1. Stephen Walt’ın Tehdit Dengesi Modeli

1.2.2.1.4. Tehdit kaynakları

Anlaşılacağı üzere realist teoriye göre, devletler tehdit algıladıklarında dengeleme veya ‘bandwagoning’ davranışlarından birini seçmektedirler. Dengeleme zayıf tarafla müttefik olmak iken, bandwagoninde daha güçlü olanla müttefik olmak durumu görülmektedir. Bununla birlikte bu iki davranış içinde güç tek başına yeterli bir faktör değildir. Güç önemli bir etken olmasına rağmen devletlerin en büyük tehdidi oluşturan devlete karşı bu davranışları sergilediğini söylemek daha doğrudur. Örneğin daha zayıf olan bir güç diğer etkenler nedeniyle daha tehlikeli görülüyorsa devletler diğer güçlü devletlerle birleşerek denge kurabilmektedirler.75 Örneğin; İkinci Dünya Savaşı sonrasında Batı Avrupa’daki devletler, Amerika Birleşik Devletleri’nin Sovyetler Birliği’nden daha güçlü olmasına rağmen Rusya’dan tehdit algıladıkları için Amerika ile olan ittifaklarını devam ettirmişler veya yeni müttefiklik ilişkileri kurmaya karar vermişlerdir.76 Devletlerin tehdit algılama seviyesini etkileyecek faktörleri Walt, şu şekilde belirtmiştir: toplam güç coğrafi yakınlık, saldırgan güç ve agresif niyetlerdir.77

Toplam güç bir devletin sahip olduğu toplam kaynakları yani nüfus, sanayi, askeri yetenekleri ve teknolojik kapasitesi gibi unsurları da kapsayan gücüdür. Bir devletin toplam gücü ne kadar fazlaysa başka devletlerin maruz kalabileceği potansiyel tehdit de o kadar büyük olur. Bu gerçeği kabul eden George Kennan, ABD’nin grand stratejisinin amacını tek bir devletin ABD’den daha fazla sanayi kaynağını kontrol etmesini engellemek olarak tanımlamıştır. Yani Avrasya’nın endüstriyel kaynaklarına tek başına hâkim olacak kadar güçlü görünen herhangi bir devlete karşı olmak anlamına gelmektedir.78

Devletlerin sahip olacağı toplam güç diğerlerine bir tehdit oluşturabileceği gibi aynı zamanda onları ödüllendirebilir. Çünkü büyük güce sahip olan devletler düşmanları

74 a.g.e., s. 18.

75 a.g.e., s..21-22.

76 Uzer, a.g.m., s. 78.

77 Walt, a.g.e., s. 21-22.

78 a.g.e., s. 22.

23

cezalandırma veya arkadaşlarını ödüllendirme kapasitesine sahiptir. Bu nedenle tek başına bir devletin toplam gücü, dengeleme veya ‘bandwagoning’ için bir neden oluşturabilmektedir.79

İkinci unsur olan coğrafi yakınlık ise; ‘bir devlet coğrafi olarak ne kadar yakınsa o kadar fazla tehlike oluşturacaktır’ hipotezine dayalı olarak açıklanabilir. Yani diğer koşulların sabit kaldığını varsayarsak yakındaki bir devlet uzaktaki bir devlete göre daha büyük bir tehlike oluşturmaktadır.80 Toplam güçte olduğu gibi coğrafi yakınlık da dengeleme veya ‘bandwagoning’e neden olmaktadır.81 Yakın bir devletten gelen tehdidin, ‘bandwagoning’e yol açması etki alanı olgusu yaratmaktadır. Büyük bir gücü çevreleyen küçük devletler savunmasız olabilirler ve özellikle güçlü komşu devlet zorlama yeteneğini kullandıysa dengeleme yerine ‘bandwagoning’i seçmek daha mantıklı olabilir.82

Saldırı yeteneği de bir devletin diğer bir devletin egemenliğini tehdit edebilecek nitelikte olan gücü ve yeteneğinin çok olmasından hareketle algılanan tehdittir. Saldırgan güç ile toplam güç benzerdir ancak aynı değildirler. Saldırgan güç; bir devletin başka bir devletin egemenliğini veya toprak bütünlüğünü tehdit etme yeteneğidir. Toplam gücün, saldırgan güce dönüştürülme kolaylığı; saldırı mı yoksa savunma mı yapacağı, duruma göre belirlenmektedir. Yani saldırgan niyetle birlikte ele alınması gerekmektedir. Bu, örneğin mobil askeri yeteneklerin bir araya getirilmesi ile olabilmektedir.83

Bir ülkenin saldırı gücünün diğer ülkelere karşı oluşturduğu tehlike dengelenme gerektirebilmektedir. Bununla beraber saldırganlık gücünde ortaya çıkan değişimleri tehdit olarak algılanan devletin hızlı bir saldırısına karşı savunmasız kalabilecek devletler, dengelemenin devletin güvenliğini sağlayamayacağını düşünerek

‘bandwagoning’ stratejisini uygulayabilmektedirler. Dengeleme bu durumda yanlış olacaktır. Çünkü dengeleme yapıldığında müttefik olunan devletler yeterince hızlı yardım sağlayamayabilecektir. Bu eğilim etki alanlarını ortaya çıkartan nedenlerden biridir.

Saldırganlık gücünün yüksek olduğu ve potansiyel müttefiklerden uzak olan bir ülkenin

79 a.g.e., s. 23.

80 a.g.e., s. 23.

81 a.g.e., ss. 23-24.

82 a.g.e., s. 24.

83 a.g.e., s. 24.

24

saldırganlık gücü yüksek olan bir ülkeye yakın olması devleti ‘bandwagoning’e zorlamaktadır.84

Bir devletin saldırı gücündeki artış, diğer devletleri dengeleme yapması konusunda teşvik edecektir. Saldırı yeteneği “bir devletin başka bir devletin hayati çıkarlarını veya egemenliğini tehdit etme yeteneği”dir.85 Saldırı yeteneğinin kesin olarak ölçülmesi zordur. Walt’a göre, bir devletin saldırganlık gücündeki değişimi diğer faktörlerin sabit kaldığı durumlarda incelemek gerekmektedir.86

Agresif niyetler, dengeleme davranışını teşvik etmektedir. Başka devletleri devirmek veya onlara egemen olmak isteyen devletler karşılarında muhalefet oluşmasına neden olmaktadırlar.87

Son olarak da agresif niyetler, yani saldırgan niyetlere sahip devletin diğerlerinden daha tehlikeli olarak algılanabilmeleri söz konusudur. Burada devletlerin saldırgan niyetlere sahip olduğunun anlaşılması zor gibi gözükse de devletlerin tarihsel ilişkileri ve devlet adamlarının demeçlerinden çıkarılan ipuçlarıyla bazı tespitler yapılabilmektedir. 88 Saldırgan olarak algılanan devlet diğer devletleri kendine karşı dengelemeye teşvik edebilmektedir. Örneğin Nazi Almanya’sı ezici bir koalisyonla karşı karşıya kalmıştır.

Çünkü önemli boyutlarda olan gücünü son derece tehlikeli hırslarla (niyetlerle) birleştirmiştir. Mütevazi bir gücü ve yeteneği olan devletler bile agresif olarak algılanırlarsa onlar da diğer devletleri dengelemeye zorlayabilmektedirler.89 Yani anlaşılan niyet algıları devletlerin ittifak seçimleri üzerinde önemli bir rol oynamaktadır.90

Bir devletin değiştirilemez derecede agresif olduğuna inanıldığı zaman diğer devletlerin ‘bandwagoning’ oluşturma ihtimalleri düşmektedir. Bir saldırgan devletin agresif niyetleri, karşı bir ittifakla dengelenmezse savunmasız devletlerin işgal edilmesi muhtemeldir. Dolayısıyla dengeleme bu kaderden kaçınmanın tek yolu olabilmektedir.

84 a.g.e., s. 25.

85 a.g.e., s. 260.

86 a.g.e., s. 260.

87 a.g.e., s. 167-168.

88 Pirinççi, a.g.e., s. 37-38, Nogayeva, a.g.e., s.39-40.

89 Walt, a.g.e., s. 25.

90 Walt, a.g.e., s. 25.

25

Yani bir devlet ne kadar agresif ve genişlemeci/emperyalist olursa ona karşı koalisyon kurulma ihtimali de o kadar artmaktadır.91

Walt’un teorisine göre, temel hipotezleri sadece güçten ziyade tehditler şeklinde tanımlayarak devletlerin ittifak seçiminde göz önünde bulundurmaları gereken faktörlerin daha tamamlanmış bir resmini elde etmekteyiz. Ancak yine de devlet adamları herhangi bir durumda hangi tehdit kaynaklarının en önemli olacağı konusunda bir öncelik belirleyememektedirler. Walt, yukarıda belirtilen faktörlerin yalnızca bir rol oynayacağını belirtmektedir. Tehdit ne kadar büyük olursa, savunmasız olan devletin bir ittifak kurma olasılığı da o kadar artmaktadır.92