• Sonuç bulunamadı

2. RUSYA’NIN GÜVENLİK ALGISINDA DÖNEMSEL DEĞİŞİMLER

2.2. PUTİN DÖNEMİ RUSYASI’NIN GÜVENLİK POLİTİKASI

Yeltsin’in son ve Vladimir Putin’in ilk dönemlerinde Rusya’nın tehdit algılarını değiştiren üç önemli hadise olmuştur. Bunlar 1998’deki ekonomik çöküş, NATO’nun Kosova’ya askeri müdahalesi (1999) ve İkinci Çeçen Savaşı (1999)’dır.196

NATO’nun uluslararası alanda artan rolü özellikle Bosna ve Kosova’da güç kullanımıyla birlikte Avrupa-Atlantik bölgesinde genişliği ve sınırları belli olmayan uluslararası güvenliği koruma hakkı veren stratejik bir kavramın benimsenmesi Rusya tarafından bir güvenlik tehdidi olarak algılanmıştır.197 Kafkaslarda gelişen olayların aksine Balkanlardaki gelişen olaylar Rusya ve Batılı devletler arasında bir konsensüsün söz konusu olamayacağını göstermiştir.198

Güvenlik açısından önemli olan bir diğer gelişme Çeçenistan’daki anlaşmazlık olmuştur. SSCB’nin dağılmasının ardından uluslararası bir güç dengesizliği ortaya çıkmıştır. Bu açıdan Rusya, eski SSCB topraklarındaki devletlere askeri ve ekonomik yardımlarda bulunarak güçlerini toparlamalarını sağlamış ve Rusya’ya da gelecek olan etkilere karşı yakın çevresini etkisi altında tutmaya gayret etmiştir. Bu doğrultuda NATO’nun bu bölgelere doğru genişlemesini Rusya bir tehdit olarak algılamıştır.199

Devletlerin ekonomik gelişmişlikleri ile dış politikaları arasında doğrudan bir bağlantı bulunduğu aşikardır. Ekonomisi gelişmemiş ülkelerin ortaya koydukları dış politikanın bağımsız özellik göstermesi zordur. Rusya Federasyonu da Boris Yeltsin döneminde izlenen ekonomik liberalleşme politikasıyla ülkenin ekonomisini çöküşe sürüklerken, yaşanan bu kriz Rusya’nın dış politikasını sınırlamış, güçsüz yapısının önemli faktörlerinden biri olmuştur. Batıya muhalif olabilecek ekonomik ve mali yapıda olmayan Rusya Batılı devlet ve kurumlarla işbirliğini gerekli görmüştür. Böylece Rusya’nın Batı karşıtı ittifaklara girme ihtimali zayıflamıştır.

Putin dönemi güvenlik algısı genel Rus güvenlik politikasını yansıtmakla birlikte başlangıç olarak iki önemli belgeye dayamaktadır. Bu belgeler, Ocak 2000 yılında yayımlanan “Rusya Federasyonu Ulusal Güvenlik Doktrini” ve yine aynı yılın

196 a.g.e., s.159.

197 Haas, a.g.e., 29.

198 Kibaroğlu, a.g.m., s. 96.

199 Bayram, a.g.e., s. 108.

59

Haziran’ında deklere edilen “Rusya Federasyonu Dış Politika Doktrinidir”.200 Başkan Vladimir Putin, iki belgeyi de Kremlin’deki ilk aylarında imzalamış ve uygulanmıştır.

Ancak Ulusal Güvenlik Belgesi’nin Dış Politika Doktrini’nden önce yayınlanmış olması sembolik değerdedir. Bu ulusal güvenliğin Rus dış politikası ve genel olarak Moskova’nın politikası için önemini göstermektedir.201

Bu dönem Rusya’nın temel öncelikleri savaşlar, doğal ve endüstriyel felaketler, uluslararası terör gibi konulardır. Ayrıca yaşam standartlarını iyileştirmek için ekonomik gelişmelere ağılık verilmiştir. Bu yeni güvenlik belgesinde Rusya’nın ulusal çıkarlarının tanımı yapılmış, tehdit algılamaları ve ülkenin uluslararası toplumdaki yeri gibi konularda görüşler ortaya konmuştur. Bunları yaparken iki tane önemli gelişme belirtilmiştir. İlk olarak uluslararası ilişkilerde önemli bir faktör olarak askeri gücün etkisinin nispeten azaldığı; ikinci olarak ise ABD öncülüğünde tek kutuplu bir uluslararası sistemin oluşturulmaya çalışıldığı vurgulanmıştır.

2.2.1. 2000 Yılı Rusya Federasyonu Güvenlik Doktrini’nin İlanına Giden Süreç

Bu dönemde Rusya’yı doktrinleri ilan etmeye götüren süreci değerlendirecek olursak bunlardan biri NATO’nun genişlemesinin engellenememiş olmasıdır. ABD dış politikasının önceliklerinden biri haline gelen; NATO’nun doğuya doğru ilerleme süreci eski Doğu Bloğu ülkelerini kapsayacak şekilde genişleme şeklinde devam etmiştir.

Nitekim 1999 yılı itibariye Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan’ı birliğe eklemiştir.202 1999 yılında NATO’nun kuruluşunun 50. yılında yapılan kutlamalarda alan dışı müdahale için yeni bir doktrin ilan edilmesi Rusya tarafından tehdit olarak addedilmiştir.203 Kosova’da meydana gelen olaylar sırasında alan dışında sayılan Sırbistan’a NATO’nun uzun süreli ve yıkıcı etkide bir askeri operasyon düzenlemesi, Rusya-Batı ilişkilerini iyice zayıflatmıştır. Bu gelişmeler neticesinde ilgili Rus kadroları

200 Pınar Özden Cankara, Yavuz Cankara, “Vladimir Putin Döneminde Rus Dış Politikasında Yapılan Değişiklikler”, SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, Mayıs 2007, Sayı 15, s. 169.

201 Fraser Cameron, Jarek M. Domanski, “Russian Forgein Policy with Special Reference to Its Western Neighbours”, Europen Policy Centre, Issue Paper No. 37, 13 July 2015, s. 46.

202 Kibaroğlu, a.g.m., s. 97.

203 Karabayram, a.g.e., ss.102-114.

60

ülkenin güvenliğini ve çıkarını gözeten konuları yeniden gözden geçirerek bu çıkarları koruyacak belgeler yayınlamışlardır.204

1999’da Kosova’da yaşanan savaş, Rusya’nın yeniden NATO’nun çalışma karakteri ve gelecekteki niyetleri için şüpheye düşmesine neden olmuştur. Rusya, Kosova’da olduğu gibi NATO’nun siyasi askeri bir kuruma dönüştürüleceği söylentilerinin aksine sert bir güvenlik örgütü olarak devam ettiğini görmüştür. Ayrıca bu savaş, öncekilerden çok daha genişlemeci olan yeni bir NATO stratejik doktrininin kabul edilmesiyle aynı zamana denk gelmiştir. Özellikle bu yeni doktrin NATO’nun daha da doğuya doğru genişlemesini, askeri altyapısının Rus sınırlarına daha yakın bir şekilde yeniden konuşlandırılması ve geleneksel sorumluluk alanının ötesinde hatta küresel olarak askeri operasyonlarını öngörmüştür. Ayrıca bu Kosova Savaşı, Rus ordusuna 1997’deki ulusal güvenlik konseptinde belirtildiği gibi geniş çaplı bir konvansiyonel savaşın çok uzak olmadığını göstermiştir.205

Rus güvenlik ve tehdit algılarını değiştiren bir başka unsur da İkinci Çeçen Savaşı olmuştur. Bu olayı, her şeyden önce, modern çağda uluslararası ve ulusal terörün artık iç içe geçtiğini ve onlarla ayrı ayrı mücadele etmenin imkânsız olduğunu göstermiştir. Ek olarak, Batı, Çeçenya’daki savaşı terör örgütü faaliyeti olarak değil de Çeçenlerin haklı bir özgürlük savaşı olarak değerlendirmiştir.206

Batılı ülkeler, Çeçen isyancılara teröristten ziyade özgürlük arayan bir millet gözüyle bakmıştır. Çeçen liderlere siyasi sığınma hakları sağlamıştır. Çeçen temsilcilerin Avrupa ve ABD’de Rusya karşıtı propaganda yapmasını ve Rusya’yı insan hakları ihlalleri açısından ağır bir şekilde eleştirilmesini sağlamıştır. Batının bu politikası Rusya ile olan ilişkilerinde yeni karşılıklı şüphelerin ve güvensizliğin yükselmesine katkıda bulunmuştur. 2000 yılında, yeni Başkan Vladimir Putin’in, kabul ettiği güvenlik dokümanlarında, diğerlerinden farklı olarak bilgi güvenliği kavramı da yer almıştır.207

204 Kibaroğlu, a.g.m., s. 98.

205 Sergunin, a.g.e., s.159.

206 a.g.e., s.160.

207 a.g.e., s.160.

61

2.2.2. 2000 Yılı Güvenlik Doktrini

Belge, Rusya Federasyon’un Güvenlik Konseyi tarafından hazırlanmış ve 10 Ocak 2000 tarihinde yürürlüğe girmiştir.208 Uluslararası sistemin ne yönde gelişeceği henüz kesinleşmediği için Rusya’nın Ulusal Güvenlik Konsepti’nde askeri kuvvetlerin hâlâ önemli olduğu vurgulanmış; ABD öncülüğündeki bir tek kutuplu sistemde ise diğer ülkeler güvenliklerini garantiye alırken Rusya’nın zayıfladığı bir durumun asla kabul edilemez olduğu ifade edilmiştir. Dolayısıyla belgeye göre Rusya kendi güvenliği için devletin egemenliğini ve büyük güç konumu mutlaka sürdürülmelidir. Bu doğrultuda müttefiklerinin bağımsızlığının ve toprak bütünlüklerinin korunması gerektiği de vurgulanmıştır.

2000 Ulusal Güvenlik Doktrini’nde, önceki doktrinlerden farklı olarak dünyadaki güvenlik ortamının önemli bir faktörü olarak Rusya’ya karşı yeni bir bilgi savaşı tehdidinin bulunduğuna işaret edilmiştir.209

Batı ile ilişkilerde daha önceki güvenlik belgelerinde olduğu gibi “ortaklık”

kavramı kullanılmamış, yerine “işbirliği” kavramı uygun görülmüştür. İşbirliği alanlarının ise özellikle küresel terörle mücadele ve kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi konularında olacağı belirtilmiştir.210

2.2.3. 2000 Yılı Askeri Doktrini

2000 Askeri Doktrini aşağıda bahsedilecek olan eğilimleri ayırt ederek günümüzdeki ve gelecekteki savaşların niteliğini ayrıntılı olarak açıklamaktadır.211

Yüksek hassasiyete sahip silahların kullanımı; hava/kara ve mobil kuvvetlerin baskın kullanımına vurgu; düşmanın askeri ve idari emir yapılarını tahrip etme isteği;

düşmanın tüm toprakları boyunca askeri, idari, ekonomik ve altyapı unsurlarını vurmak;

hem dünya genelinde hem de düşmanın ülkesinde bilgi savaşı (siber savaş) yöntemlerinin yaygın kullanımı; nükleer, kimyasal, ve endüstriyel tesisler ile iletişim kanalları üzerindeki vuruşların etkisi olarak potansiyel teknik faaliyetler; savaşlara düzensiz/yarı

208 Karabayram, a.g.e., s. 114.

209 Sergunin, a.g.e., s.160.

210 Elnur İsmayılov, “Rusya Güvenlik Stratejisi-2020 Belgesi”, Bilgesam Analiz, No: 1231, 2015, s. 2.

211 Sergunin, a.g.e., s.153.

62

askeri oluşumların normal silahlı birliklerle beraber dahil edilmesi; çok sayıda katılımcı ve kitle imha silahlarının kullanımı açısından büyük çaplı bir savaşa neden olabileceği ve silahlı bir çatışmanın tırmanma riskinin bulunduğu belirtilmiştir.212

Karşılaşma seviyesine bağlı olarak, doktrin şu silahlı çatışma türlerini öne çıkarmaktadır: silahlı çatışmalar, devlet içi savaşlar (Çeçenistan, Transdinyester, Gürcistan-Abhazya, Gürcistan-Güney Osetya, Tacikistan’daki iç savaşlar) veya devletler arası savaşlar (Rusya-Gürcistan); yerel savaşlar (1980’lerde İran-Irak, Ermenistan-Azerbaycan (Karabağ)), bir grup devletin katılımıyla gerçekleşen bölgesel savaşlar (Afganistan, her iki Irak Savaşı); büyük ölçekli savaşlar (iki dünya savaşı). Rus stratejisiler, büyük çaplı bir savaş olasılığını tamamen teorik olarak görmüşlerdir.213

Putin döneminde Rusya’nın güvenlik düşüncesini etkileyen bir diğer olay da

‘renkli devrimler’ olmuştur. Bu devrimlerden sonra Rusya, eski SSCB bölgelerinde merkezi konumunu koruyamazsa Rusya’nın dünyadaki çok kutuplu sistemin bir kutbu olarak büyük bir güç olamayacağına inanılmıştır. Bu nedenle Putin, eski SSCB bölgesi boyunca sınırların korunmasına, tek bir hava savunma sisteminin kurulmasına ve hızlı tepki kuvvetlerinin oluşturulması gibi güvenlik yapılarının yeniden canlandırmasına çalışmıştır.214

Söz konusu belgede Rusya’nın güvenliğine yönelik şu gibi temel tehditler belirlenmiştir: BM ve AGİT’in uluslararası barış ve istikrarı korumak için etkinliğinin zayıflaması; kitle imha silahlarının yaygınlaşması; NATO’nun Rusya sınırlarına dayanacak kadar doğuya doğru genişlemesi ve bu bölgelere askeri üsler kurması; BDT içindeki ilişkilerin zayıf bir hale gelmesi ve bu ülkelerin sınırlarında çatışmaların baş göstermesi; ayrıca Rusya’nın uluslararası ortamda siyasi, askeri ve ekonomik tesirinin zayıflaması. 215

Belgede Rusya, Soğuk Savaş’ın bitmesinin ardından uluslararası ilişkilerin eğiliminin uluslararası hukuka dayanması gereken çok kutuplu bir dünyanın gelişimine doğru olması gerektiğini vurgulamıştır. Ancak bu eğilimin aksine ABD’nin ve çok taraflı

212 Sergunin, a.g.e., s.153.

213 a.g.e., s.153.

214 a.g.e.,, s.161.

215 Merve İrem Yapıcı, Rus Dış Politikasını Oluşturan İç Etkenler, Ankara: USAK Yayınları, Ağustos 2010, s. 228.

63

gözükmeye çalışan müttefiklerinin uluslararası hukukun dışında tek kutuplu bir dünya kurmaya çalıştıklarını savunmuştur. Belge, NATO’nun BM Güvenlik Konseyi onayı olmadan ittifak bölgesi dışında askeri güç kullanımına geçiş politikasının dünyanın istikrarı için büyük bir tehdit olduğunu ve bu eğilimlerin dünyanın büyük güçler arasında yeni bir silahlanma potansiyeli yaratacağı konusunda uyarmıştır.216

Belge, iç terörizmi ve ayrılıkçılık tehdidini dış tehditlere bağlamaktadır.

Uluslararası terörizmin doğrudan askeri olarak saldırarak Rusya’nın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne zarar vermeye yönelik çabalar içerdiği savunulmaktadır. Ancak belgede bu tehditlerle başa çıkmak için uluslararası işbirliği çağrısı yapılmaktadır.217 BM’nin günümüz şartlarına göre tekrar yapılandırılması önerilmiştir. Ayrıca Rusya’nın eski SSCB topraklarında tekrar ön plana çıkarılması gerektiği vurgulanmıştır. SSCB döneminde var olan ilişkilerin sürdürülmesi gerektiği belirtilmiştir.218

Doktrinde SSCB sonrası dönemde Rusya’nın tehdit algıları tekrar vurgulanmıştır.

Rusya’da yaşamayan Rusların hakları ve Rusçanın kullanımının önemi ifade edilmiştir.

BDT devletleri Rusya’nın geleneksel müttefikleri olarak belirtilmiş ve bunların ABD’nin etki altına girmemeleri için onlarla olan ilişkilerin geliştirilmesinin önemi belirtilmiştir.

SSCB döneminde var olan ilişkilerin sürdürülmesi gerektiğinin altı çizilmiştir.219

Bu belge de diğerleri gibi, BDT alanına öncelik vermektedir. Rusya İmparatorluğu’ndan ve SSCB’nin çöküşünün ardından kalan topraklarda yeni sorunlar ortaya çıkmıştır. Rusya’yı rahatsız eden en önemli meseleler Kuzey Kafkasya’daki ayrılıkçılık hareketleri olmuştur.220 Stratejik ve jeopolitik konumu, etnik yapısı, boru hatları güzergâhında olması ve İslam dinine mensup olmaları gibi nedenlerle Kafkasya bölgesi Rusya için öncelikli bir konu olarak kalmaya devam etmiştir.221

Bu askeri doktrin belgesi, ikili ve çok taraflı olarak stratejik ortaklılıklar ve BDT’li komşularla iyi ilişkilerin Rusya dış ve güvenlik politikasının en önemli öncelikleri olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Rusya, BDT ile ortaklığın bir ulusal güvenlik garantisi olduğunu ve BDT alanında kurulmuş kurumların önemini vurgulamaktadır.

216 Sergunin, a.g.e., s.161.

217 a.g.e., s.162.

218 Sönmez, a.g.e., ss. 44-45.

219 a.g.e., ss. 44-45.

220 Laurynas Jonavicius, Laure Delcour, Rilka Dragneva, Kataryna Wolczuk, Russian Interenst Strategies and Instruments in the Common Neigbourhood, Eu-Strat Working Paper No. 16, March 2019, s. 32.

221 a.g.e., s. 33.

64

Ayrıca, uluslararası terörizm ve aşırılıkla mücadelede siyasi ve askeri ortaklıkların güçlendirilmesinin önemli olduğunu belirtmektedir.222

Putin’in ilk dönemindeki iki belge tehdit algısında bir dönüşümü açıkça göstermiştir. Moskova, hedeflerini ve dış politikasını küresel düzeyde işbirliğinden giderek, BDT içindeki işbirliğine ve bütünleşmeye doğru değiştirmiştir. Bu, aynı zamanda Rusya’nın süper güç durumunun yeniden kazanılmasına yönelik ilk ivmenin hayal kırıklığı sonucunda oluşmuştur. NATO’nun 1999’daki yeni stratejik kavramını ve aynı yıl Kosova’da meydana gelen askeri müdahalesine karşı tavrını kabul etmemesi Rusya’nın, Batı güvenlik politikalarının artık tehdit olarak algılanmasına ve bu çerçevede Batı karşıtı düşüncelerin güvenlik belgelerine girmesine neden olmuştur.223

2.3.DMİTRİY MEDVEDEV DÖNEMİ RUSYA’NIN GÜVENLİK