• Sonuç bulunamadı

HAFIZ ESAD VE SSCB/RUSYA FEDERASYONU İLE İLİŞKİLERİ

Hafız Esad’ın siyasi hayatında iki amacı bulunmaktaydı; bunlardan biri tüm Arapların birliğini sağlamak, ikincisi ise İsrail’e karşı savaşıp zafer elde etmekti. Bu iki hedef doğrultusunda Hafız Esad Büyük Suriye’yi kurarak burayı askeri ve siyasi bir merkez haline getirmek arzusundaydı.314 Öte yandan Hafız Esad, Suriye’nin yalnız

312 Oliker, Keith Crane, Lowell H. Schwartz and Catherine Yusupov, a.g.e., s. 99.

313 Golan, a.g.e., s. 140.

314 Ahmet Ayhan Koyuncu, Hafız Esed Dönemi Suriye’sinde Milliyetçilik ve Ulus İnşa Çabaları, İçtimaiyat, Cilt 1, Sayı 1, Kasım 2017, ss. 19-20.

84

kalmasını çok tehlikeli bulmaktaydı. Çünkü olası bir İsrail saldırısında Suriye’nin savunması zor olacaktı. Dolayısıyla Suriye’nin dost devletlere ve güçlü bir orduya ihtiyacı olduğunu düşünen Esad, bu sebeple diğer Arap ülkeleriyle ilişkilerini düzeltirken Batıya karşı ise Sovyetler Birliği’yle yakınlık kuracak bir dış politika izlemiştir. Esad’ın Arap ülkeleriyle ve SSCB ile yaptığı bu dış politika açılımı daha sonraki süreçlerde Suriye’ye askeri, ekonomik vb. birçok alanda avantaj sağlayacaktır.315

Hafız Esad 1971’de Devlet Başkanı olduktan sonra ilk dış ziyaretini Moskova’ya gerçekleştirmiştir. Bu ziyaretin sonucunda yapılan anlaşma ile SSCB, Suriye’deki Tartus Limanı’nda bir deniz üssü elde etmiştir. Bu dönemde SSCB-Suriye arasındaki ilişkileri etkileyen bir olay da 1970 yılında hayatını kaybeden Nasır’ın yerine gelen Enver Sedat’ın Batı Bloğu ile yakınlaşarak SSCB’den uzaklaşmasıdır.316 Washington Enver Sedat’ın İsrail ile tek taraflı bir barış anlaşması yapmasını sağlamıştır. Ayrıca Enver Sedat önemli miktarda ABD yardımı almıştır.317

Bu durumda Suriye ile daha da yakınlaşan SSCB, Soğuk Savaş’ın sonuna kadar müttefikliğini korumuştur. SSCB’nin Ortadoğu’daki temel müttefiki bu anlamda Suriye olmuştur. Ardından birçok Sovyet uzmanı Suriye’de görevlendirilmiştir. Suriye tarafından da birçok öğrenci SSCB’de eğitim görmek üzere Rusya’ya gitmişlerdir.318 Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne göre 1974 ve 1985 yılları arasında SSCB Suriye’ye yaklaşık 550 savaş uçağı, 2.500 tank ve 1.200 zırhlı personel taşıyıcısı teslim etmiştir. Bu ekipmanların çoğu Suriye’nin SSCB için öneminin daha da artmasına yol açan İsrail-Mısır arasındaki Camp David Anlaşması’nın imzalanmasından sonra gönderilmiştir.319

8 Ekim 1980’de Sovyetler Birliği-Suriye Dostluk ve İşbirliği Antlaşması imzalanmıştır. Bu ise iki ülke arasındaki ilişkileri garantörlük seviyesine kadar çıkarmış;

Suriye’yi tam bir Sovyet uydusu devlet haline getirmiştir.320

1980’lerde Suriye’nin birçok siyasi girişimi ise Moskova’ya rağmen gerçekleşmiştir. Örneğin, Suriye ile Irak arasındaki düşmanca olan ilişkilerin iyi yönde

315 Koyuncu, a.g.e., s. 19-20.

316 Lund, a.g.m., s. 6.

317 a.g.m, s. 6.

318 Çalışkan, a.g.e., s. 8.

319 Oliker, Keith Crane, Lowell H. Schwartz and Catherine Yusupov, a.g.e., s. 100.

320 Çalışkan, a.g.e., s. 8.

85

geliştirilmesinde rol oynamamış ya da Yaser Arafat’ın El Fetih kanadına karşı Suriye’nin 1983’teki askeri eylemlerini önleyememiştir. Bölgedeki stratejik kilit dayanağını korumak ve Suriyelileri disipline etmek için doğrudan bir yolu olmayan SSCB tam ve etkili bir kontrol kuramadan Suriye’yi desteklemeye devam etmiştir. Ancak yine de SSCB, ABD’nin İsrail’e verdiği desteği tam olarak dengeleme niyetini sergilememiş;

yani Moskova Suriye konusunda büyük risklere girmemiştir.321

Sovyetler Birliği-Suriye ilişkilerinde iki anlaşmazlık konusu bulunmaktaydı.

Bunlardan birincisi Suriye’nin İsrail ile askeri eşitlik arayışı konusunda olmuştur. Suriye Moskova’dan silah arzı niteliği ve niceliği konusunda bu açıdan ısrarcı davranmıştır.

SSCB-İsrail ilişkilerindeki gözle görülür gelişmeler ve Sovyetlerden İsrail’e Yahudi göçlerindeki artış ise devam etmiştir.

1985 yılında ise SSCB liderliğine gelen Mihail Gorbaçov döneminde Suriye ile ilişkiler nispeten gerilemiş; ekonomisi iyice bozulmaya yüz tutan Sovyet Rusya’da ekonomik öncelikler ideolojik kaygıların önüne geçmiştir. Suriye de bu dönem SSCB yardımlarının yetersiz kaldığını söyleyip; SSCB’ye yeni üs kolaylıkları sağlamayacağını belirtmiştir.322 Dolayısıyla Moskova, Suriye’yi ABD’nin İsrail’e olan yardımlarıyla eşit seviyeye getirme konusunda genelde isteksiz olmuştur.

Hafız Esad, 1990 Nisan’ında Gorbaçov’la son toplantısında Sovyetler Birliği’nin küresel pozisyonundaki sert düşüşe dair karamsar izlenimler almıştır. Bunun üzerine Hafız Esad, ABD’nin egemen olduğu küresel düzene geçişini güvence altına almak için 1989-1991 döneminde Batı ile yakınlaşma içine girmiştir. Arap-İsrail barış görüşmelerine katılmış, ABD liderliği altında Kuveyt’e askeri kuvvetler göndermiştir.323

1991’de Sovyetler Birliği dağıldıktan ve Soğuk Savaş sona erdikten sonra ise Hafız Esad, Suriye Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada dünyanın dengesinin bozulduğu konusunda somut bir uyarıda bulunmuştur. Yeni dengelerin elbette ortaya çıkacağını ancak “önümüzdeki yol ve bitiş noktasının belirsizliğini koruduğunu” 324 belirterek yeni dönemin ayırdında olduğunu ifade etmiştir.

321 Oliker, Keith Crane, Lowell H. Schwartz and Catherine Yusupov, a.g.e., s. 101.

322 Çalışkan, a.g.e., s. 8.

323 Lund, a.g.e., 2018, s. 10.

324 a.g.e., 2018, s. 10.

86

Soğuk Savaş sonrası ilk yıllarda Suriye’ye olan Sovyet desteği geri çekilmiştir.

Bu nedenle Hafız Esad, ABD ve Avrupa’ya odaklanmak için politikalarını yeniden dizayn etmiştir. Suriye Cumhurbaşkanı Soğuk Savaş boyunca düzenli olarak yaptığı Moskova ziyaretlerini bırakmış; bu ülkeyle siyasi temaslarını azaltmıştır. Rusya da bu dönemde kendi içine dönük bir politika izlemekteydi.325

1956-1991 yılları arasında Sovyetler Birliği’nin Suriye’ye 5.000 tank, 1.200’den fazla savaş uçağı ve yaklaşık 70 savaş gemisi yani takriben 26 milyar dolarlık silah yardımı sağladığı tahmin edilmemektedir. Ancak Suriye, Rusya’ya Sovyetler Birliği’nden kalan borçlarını ödemeyi kabul etmemiştir. 1994 yılında Suriye ancak 11 milyar dolarlık bir borç yükünü kabul etse de, gerisini nasıl ve ne zaman ödeyeceğine dair belirsizlikler devam etmiştir. Bu borç konusu on yıl boyunca sorun teşkil etmiş ve ikili ticareti engellemiştir. Tüm bunların yanında Soğuk Savaş boyunca süren işbirliği hemen ortadan kalkmamıştır. Askeri ve istihbarat işbirliği bir müddet daha sessizce devam ederken; 1994 yılında yenilenen savunma antlaşmasıyla silah ihracatı için yeni bir çerçeve oluşturulmuştur. Ayrıca Rusya, eski Sovyetler Birliği bölgesinde kalan tüm askeri üslerini sökmeye başlamasına rağmen Tartus Üssü’nü korumayı tercih etmiştir.326

1999 Temmuz’unda Vladimir Putin’in Rusya Devlet Başkanı olduğu dönemde Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad, Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana ilk defa Moskova’ya ziyarette bulunmuştur. Bu tarihten sonra Rusya-Suriye ilişkileri tekrar canlanma yoluna gitmiştir. Putin, ilişkileri tekrar yumuşatmak istemesini İzvestiya gazetesi şu nedenlere bağlamıştır;327

• Suriye’nin SSCB’den kalan borçların bir kısmını ödemeye hazır olması;

• Rusya’nın aracılığının Suriye’yi İsrail’le barış yapmaya ikna edebileceği düşüncesi;

• Suriye’nin Rusya’nın Doğu Akdeniz’deki tek üssü durumundaki Tartus Deniz Üssü’ne sahip olma istenci…

325 a.g.e., s. 12.

326 a.g.e.,, s. 12.

327 Çalışkan, a.g.e., s. 8.

87