• Sonuç bulunamadı

2.5. Temel Tasarım İlke ve Elemanları

2.5.1. Tasarım Elemanları

Görsel ögeler, görsel tasarım ilkeleri doğrultusunda bir araya gelmektedir. Sanat eserleri ön ve arka yapı olmak üzere ikiye ayırmak mümkündür. Sanat elemanları ve elemanların birbirleri ile olan bağlantısı eserde ön yapıyı oluşturmaktadır. Elemanların düzgün bir biçimde kullanılması ile sanat eseri oluşturulmaktadır. Eserin arka yapısı ise izleyiciye verilmek istenen sembollerin verdiği mesajlardır.

2.5.1.1 Nokta

Balcı ve Say’ a göre (2005: 9) iki doğrunun kesiştiği yer olarak ifade edilmektedir. Tasarım oluşturmada ilk sırada gelen nokta boyutsuz, yer belirleyici bir işarettir. Diğer tasarım elemanlarının başlangıcı olarak kabul edilmektedir (s.9). Noktanın sıklığı ve seyrekliği, yönleri, üst üste binme, kesişme ve biçimsel karakterleri yüzeyde anlamlı mesajlara dönüşür.

Resim 1’ de Seurat’ ın Chahut isimli yapıtında görsel algıya bağlı olarak her bir renkli noktayı kendi rengiyle tek tek değil, bir araya geldiklerindeki toplam etki ile görmekteyiz.

Şekil 1. Seurat, “Chahut”

(Seylan, 2005: 107)

2.5.1.2 Çizgi

Çizgi iki uzak nokta arasında veri iletişim ortamı sağlayan herhangi bir bağlantı olarak tanımlanmaktadır. “Algısal olarak nesnelerin kesişen yüzeylerini, ara kesitlerini ve bunların oluşturduğu sınırları ifade eden ve noktanın hareket etmesi veya noktaların yan yana sıklaşarak birleşmesi olarak açıklanan çizgi, tamamen algısaldır” (Seylan, 2005: 114). Bir tasarım elemanı olan çizgi günlük yaşamımızda sık sık karşımıza çıkmaktadır. Ağaç dalları, binalar, elektrik direkleri gibi çizgi unsurlarına örnek olarak gösterilebilir. Çizginin şiddeti, kalınlığı, inceliği, uzunluğu, kısalığı, hareketliliği gibi farklı etki bırakan türleri bulunmaktadır. Dikey, yatay, hareket duygusu yaratan diyagonal çizgiler, eğri çizgiler, zikzaklı çizgi türleri bulunmaktadır. Çizginin yüzey üzerindeki etkisi birçok farklı anlatıma olanak sağlamaktadır. Resim 2’ de Mel

Bochner’ in düz çizgilerle oluşturduğu Vertigo isimli çalışma görülmektedir. Eğri ve doğrusal çizgilerin devinim oluşturma gücü her iki resimde de görülmektedir.

Şekil 2. Mel Bochner, “Vertigo”

(Seylan, 2005: 119)

2.5.1.3 Doku

Sanatsal anlamda doku maddelerin doğal yapısının dış yüzey görüntüsünü temsil eder, her nesnenin bir dokusu bulunmaktadır. “Doku bir varlığın iç yapısının dışa vuruşu, yüzeyde biçimlenişidir. Varlıkların görme ve dokunma duygularımızla kavrayabildiğimiz dış yapılarının özellikleridir” (Deliduman- Orhon, 2006: 69).

Günlük yaşantımızda çok sık rastlamamız mümkün olan bir elemandır. Doku doğal ya da yapay olmak üzere iki şekilde incelenmektedir. Doğal doku gözümüzle ya da dokunarak hissettiğimiz, en zengin çeşitlilikte doğada var olan doku çeşididir. Yapay doku ise insanlar tarafından üretilmiş olan nesnelerin yüzeyleri ise yapay dokuları oluşturmaktadır. Dokulu yüzeylerin izleyicide bıraktığı etki farklıdır. Açık- koyu kontrast belirgin ise sert doku, açık- koyu kontrastı zayıf ve belirgin olmayanları ise yumuşak doku şeklinde etki bırakır.

Resim 3’ de Degas ışık-gölge oyunuyla devingenliği doğal espasta (mekan) gerçekleştiren bir sanatçıdır. Bu resimde ışık ve gölge ve tonların oyunuyla renklerde yarattığı etkiyi görmekteyiz. Balerinlerin kıyafetinde bulunan tül dokusu, bastonla duran adamın kıyafetindeki tonlar dokuyu hissettirmektedir, yer ve zemin dokusu örnek olarak gösterilebilir.

Şekil 3. Edgar Degas, “Dans Dersi”

(Akay, 2004: 75)

2.5.1.4 Renk

Objelerin yansıması sonucu gözce hissedilip algılanan renk tüm yaşamı kaplamış bir görüntüdür. Işıkla var olan renklerin kişi üzerinde farklı duyum ve algıları vardır. Sıcak renklerin uyarıcı, soğuk renklerin dinlendirici olması renklerin etkisidir. “Renk farklılaşan dalga uzunluklarının ve frekanslarının ışık dalgalarının gözler üzerindeki etkisidir. Bu ışık dalgaları beyaz ışığı yaratır. Renk olgusu ışıkta var olur. Ancak ışığın kendisi insan gözüne renksiz görünür. Renge sahip olan tüm objeler sadece rengin yansıtıcıları ya da ileticileridir” (Öztuna, 2007: 121).

Üç ana renk pigmenti vardır bunlar kırmızı, sarı ve mavi. Ana renkler ikili gruplar halinde kendi aralarında karıştırıldığında ise ara renkleri elde etmiş oluruz. Bunlar mor (kırmızı + mavi), yeşil (mavi+ sarı) ve turuncu (kırmızı+ sarı) dur. Tamamlayıcı renkler ise ara renk karışımına katılmayan ana rengin tamamlayıcısıdır. Birbirlerini harekete geçiren karşıt renklerdir. Kırmızının tamamlayıcısı yeşil, mavinin tamamlayıcısı turuncu ve sarının tamamlayıcısı mordur. Açık- koyu, sıcak- soğuk ve zıt renkler yan yana konulduklarında birbirlerinin şiddetini arttırırlar, bu şiddet tasarımda bir armoni oluşturur. Sıcak ve soğuk renkler ikiye ayrılmaktadır. Sıcak renkler; kırmızı, sarı ve turuncu, soğuk renkler; yeşil, mavi ve mor olarak bilinmektedir.

“Sıcak renkler izleyeni uyandırır ve neşelendirir. Soğuk renkler ise yatıştırıcı ve dinlendiricidir. Soğuk renkler aşırı dozda kullanıldıklarında kasvetli, hatta moral bozucu bir etki yaratabilirler. Aynı şekilde sıcak renkler de insanı şiddete yöneltebilir” (Becer,

2008: 59). Sıcak renkler, devinim ve dural karşıtı bir duygu uyandırır. Kırmızı’ dan gri’ ye yeşil’ le, turuncu’ dan gri’ ye mavi’ ye, sarı’ dan gri’ ye mor’ a. Soğuk renkler durgunlukla dinginlik duygusu verir. Yeşil’ den gri’ ye kırmızı’ ya, mavi’ den gri’ ye turuncu’ ya ve mor’ dan gri’ ye sarı’ ya.

Özetlenirse ;

Üç asal renk: Kırmızı, sarı, mavi.

İkincil renk: Asal renklerin ikisinin karışımından oluşan turuncu, yeşil, mor. Tamamlayıcı renk: Mavi-turuncu, kırmızı-yeşil ve sarı-mor.

Sıcak renk: Kırmızı, turuncu ve sarı. Soğuk renk: Yeşil, mavi ve mor.

Şekil 4. Itten, “18’ li renk çemberi”

(Seylan, 2005: 141)

Her rengin insanlar üzerinde etki ettiği psikolojik bir mesaj bulunmaktadır. Serap Buyurgan’ ın Sanat Eğitimi ve Öğretimi isimli kitabında (s. 64), renklerin psikolojik etkilerini ve kişide uyandırdığı çağrışımları şu şekilde sınıflandırmıştır;

 Siyah; karamsarlık, matem, keder…

 Kırmızı; ateş, sıcaklık, kan…

 Turuncu; güneş, parlaklık, sevinç…

 Yeşil; doğa, canlılık, sakinlik…

 Beyaz; saflık, temizlik, doğruluk…  Sarı; sıcaklık, bereket, ışık…

 Mavi; deniz, gökyüzü, huzur…

 Mor; karamsarlık, içe dönüklük…

 Kahverengi; olgunluk, ağırlık…

Kırmızı: Hareket etkisi veren bir renktir, heyecan ve huzursuzluk duygularının yaşanmasına sebep olur. Mantıklı düşünme konusunda usta, dinamik, doğrudan, doğal lider, becerikli, yaratıcı, dürüst, disiplinli, kolay karar verebilen kişilik özellikleri gözlenmektedir. Yapılan araştırmalarda kırmızıya boyanmış bir odada akıl hastalarının kan dolaşımlarının hızlanarak kendilerini huzursuz hissettikleri gözlenmiştir. “Kırmızılar en baskın, korkutucu kişiliğe sahiptir. Kendilerini duygusal olarak ifade etmek onlara rahatsız edici gelir” (Hartman, 2008: 63).

Mavi: Sakin düşünme, karar verme ve yaratıcılığı arttırma etkisi olduğu düşünülmektedir. Denge etkisi verir. Mavi renk samimi, duygusal olma, çözüm odaklı, güzelliğe ve ayrıntıya önem veren, duyarlı, istikrarlı ve güvenilir gibi kişilik özelliklerinde etki ettiği gözlenmiştir. “Hayat bir kimseye mavi bir arkadaşın, işçinin ya da aile üyesinin samimi beğeni ve güveninden daha iyi bir hediye veremez” (Hartman, 2008: 87).

Sarı: Aydınlık ve zekanın temsilcisidir, neşe veren bir renktir. Ayrıca diğer taraftan ihanet ve hastalık duygularını içermektedir. Sarı rengi seven insanlar genellikle iyimser, kendini seven ve diğerlerini çabuk kabul eden kişiliklerdir. “Sarılar genellikle hayat onlara zor ve haksız geldiğinde öfkelenirler. Sorunlar anında çözüme kavuşturulmadığında hemen hayal kırıklığı yaşarlar” (Hartman, 2008: 142).

Yeşil: Yeniden doğuşun, memnuniyet, huzur ve ümidin rengidir. Mor: Zor fikirlerin, hüznün ve korku duygularının rengidir.

Siyah: Renk olarak kabul edilmese de kaynaklarda geçen siyah renk karamsarlık ifade etmektedir. Bir şeyleri örtmek ya da tam tersine ortaya çıkartmak için kullanılır.

Beyaz: Renk olarak kabul edilmeyen beyaz saflığı ve temizliği ifade etmektedir. Kahverengi: Kurallara bağlılık, arkadaşlık ve rahatlığın rengidir.

“Renk faaliyetleri geliştikçe basit fizik aksiyondan daha derin ve daha güçlü bir başka aksiyon doğar: İç tepkisel. Rengin psişik üzerinde modern eğitimcileri arasında en fazla duranı Kandinsky olmuştur” (Işıngör-Eti-Aslıer, 1986: 47). Bazı renklerin sert

görünüşleri vardır örneğin kobalt mavisi. Bazıları düz, kadifemsi ve okşayıcı etki yaratabilir. Koyu deniz mavisi, krom oksidi yeşili ve robbia kırmızısı gibi. Açık ve sıcak renkler fizik bakımından kuvvetli ve etkileyicidir. Koyu kırmızısının etkisi tahrik edicidir. Parlak limon sarısı gözü yorar ve huzursuz etkiye neden olur. Göz dinlenmek için yeşil ve maviyi arar.

2.5.1.5 Işık/ Gölge

Işık değişken bir öğedir. Işığın şiddeti, eğimi ve rengine göre cisimlerin yüzeylerindeki doku, pürüz, girinti ve çıkıntılar ışık kaynağına göre farklılıklar göstermektedir. “Işık- gölge yardımıyla meydana çıkarılmış olan hacimli parçaların birbirlerine zıt yönlerde yerleştirilmesi, yani kütle kontrastları da plastik sanatlarda büyük bir hareket yaratır ” ( Erdem, 2005: 9). Kompozisyona hareket veren unsurlardan biri ışık ve gölgedir. Doğal ve yapay ışık olmak üzere iki çeşit ışık vardır. Doğal ışık nesnelerin her tarafını aydınlatan açık ve net gösteren gün ışığıdır. Yapay ışık ise nesnelerin sadece bir kısmını aydınlatır, nesne üzerindeki etkisi kararsız ve kaçıcıdır.

Şekil 5. Rembrandt, “Dr. Tulp’ un Anatomi Dersi” , 1632

(Spence, 2001: 15)

Rembrant’ ın eserinde Dr. Nicolaes Tulp’ u ve yanındaki çalışma arkadaşlarını görmekteyiz. Başında, diğerleri arasındaki yüksek konumunu gösteren geniş kenarlıklı bir şapka bulunmaktadır. Kadavrayı ve çalışma arkadaşlarını vurgulamak için yoğun bir ışık göze çarpmaktadır. Sol elde tendonları göstermektedir. Elin doktor ve ressamlar

için ne derecede önemli olduğunu göstermek istemiş olması muhtemeldir. Sanatçının amacı hep sahnenin dramatikliğini gölge ve ışıkla vurgulamak olmuştur.

2.5.1.6 Form/ Şekil/ Biçim

Biçim Türkçe’ de form karşılığı olarak kullanılmıştır ancak bazen form sözcüğü derinlik, üçüncü boyut anlamı ifade ettiği görülmektedir. Boşlukta yer kaplayan her varlığın bir formu vardır, nesnenin dış hatları ile üç boyutlu görünümü onun formunu oluşturmaktadır. Form ve biçim genellikle aynı anlamda tanımlanmaktadır. “Biçim; çizgi, renk ve hacimden oluşmuş yüzeydir. Çevre çizgileri ile belirli bir duruma gelen herhangi bir şey bir biçime sahiptir” (Gence- Orhon, 2006: 85).

Resim6’ da Picasso’ nun geometrik formlarının mekan içinde bir araya getirilerek ışık ve gölgenin etkisi ile iki boyutlu yüzeye yansıtılmış biçimlerini görmekteyiz. Picasso’ nun 1904’ ten 1905’ e kadar olan dönem “Pembe Dönem” ya da “ Sirk Dönemi” olarak kaynaklarda geçen dönemde palyaço, cambaz ve gezici oyuncular arasından dostlar edindiği dönemdir.

Şekil 6. Picasso, “Top Üzerindeki Genç Kız”, 1905

2.5.1.7 Mekan/ Espas

Espas kelimesi aralık anlamına gelmektedir. Boşluk, mesafe, mekan, derinlik, atmosfer ve perspektif gibi bir çok kavramı işaret etmektedir. İlyasoğlu’ na göre (2006) resim diline sonradan kazandırılan bu kavram, bir kütlenin çevresini saran boşluk olarak ifade edildiğini söylemektedir (s. 40). Mekan fon ile obje arasındaki ilişki olarak ifade edilebilir. Mekan oluşturulurken perspektif önemlidir çünkü mekan yükseklik ve genişliğin yanı sıra derinlikte içermektedir. Resim 7’ de mekan içerisinde bulunan insanları görmekteyiz. Perspektif ve derinlik izleyiciye hissettirilmektedir.

Şekil 7. Jean Beraud, “Champs- Elysees’ de Cloppe Pastanesi”, 1889

(Spence, 2001: 4)

2.5.2 Tasarım İlkeleri

Sanatın ögeleri bir takım ilkelere göre organize edilir, bu ögeler arasında ilişkiler düzenlenir.

2.5.2.1 Denge

Fizik kökenli bir terim olan denge karşıt iki gücün, çatışan güçler arasındaki uyumu olarak tanımlanmaktadır. Karşıt iki gücün denk gelmelerinden doğan durum olarak da tanımlanabilir. Asimetrik ve simetrik denge olmak üzere iki çeşittir. İnsan yüzü, kelebek kanatları simetrinin bilindik örneklerindendir. Asimetrik ise birbirine benzeyen ya da eşdeğer olmayan görsel unsurlar arsında dinamik bir denge ya da düzen sağlanması ile elde edilmektedir. Uçar (2004) denge ilkesi her zaman simetriyle aynı

anda bulunmak durumunda değildir. Doku yaratılırken, küçük-büyük ilişkisi, renk ilişkisi gibi farklı durumların oluşturulmasından da yararlanılır (s. 67). Resim 8’ de görülen rahle denge etkisini sağlamakta iken duvar kısmında bulunan çinilerde simetrik motifler görülmektedir.

Şekil 8. Osman Hamdi, “Rahlede Oturan Kadın”, 1901

(Boydaş, 2004: 285)

2.5.2.2 Vurgu

Vurgu bir eserde ya da tasarımda gözün algıladığı ilk noktadır. Vurgulanmak istenilen şey tasarlandıktan sonra kompozisyonda kullanacağı diğer tüm elemanları vurguyu destekleyecek şekilde yerleştirmelidir. Becer’ e göre (2008: 74) renk unsuru, renklerin psikolojik anlamları ile olabileceği gibi biçim ve formların etkileri ile de oluşabildiğini tanımlamaktadır. Resim 9’ da görmekte olduğumuz çıplak kadın ilk bakışta göze çarpmaktadır. Anlatım tarzı, ışık ve figürlerin diziliş şekliyle izleyicinin gözünü o kısma çekmektedir. İnsan figürü güçlü ve sert lekelerle değerlendirilmiştir. Mitolojik olmayan bu tablo dönemin eleştirmenlerine bir başkaldırı olduğu ifade edilmektedir.

Şekil 9. Eduard Manet, “Kırda Öğle Yemeği’ nden Ayrıntı”, 1862

(Akay, 2004: 62)

2.5.2.3 Kontrast

Sözcük anlamı zıtlık, karşıtlık olan kontrast, sanatta ise zıtlık denge amacı ile kullanılmaktadır. Tasarımda zıtlık terimi yerine aynı anlama gelen kontrast terimi daha çok benimsenmektedir. Kontrastlar çizgi, biçim, doku, üslup, ölçü, yön ve aralıklarla sağlanır ve bu öğelerle oluşturulan zıtlıklar dikkat çekici ve canlılık kazandırdığı için önemlidir. Canan ve Berna’ ya göre (2006) düz çizgilere karşı yatay, serbest biçime karşı geometrik, rölyefli dokulara karşı düz yüzeyler, büyük cisimlerin yanında küçük cisimler, yoğunluktan seyrekliye geçiş, koyu rengin yanında canlı renkler kullanılması kontrastla yarattığı etki düzenlemeye canlılık kazandırmaktadır (s. 41).

Şekil10. Kandınsky, “Kış Peyzajı”, 75.5x97.5, 1909

2.5.2.4 Hareket/ Ritim

Ritmin yapıtlarda dayandığı temel, hareket olarak kaynaklarda tanımlanmaktadır. Ritm tekrar ve çeşitlilikle, kompozisyonda farklı unsurların bir araya gelerek belirli aralıklarla birbirini izlemesi ritmi oluşturur. “Hareket, bir sanat eserindeki nesnelerin hareket hissi uyandıracak şekilde düzenlenmesidir. Ritm de harekete bağlıdır ve tekrarlardan meydana gelir. Ritm, görsel bir hareket yaratmak için tekrarlanan ögelerin dikkatli düzenlenmesiyle ortaya çıkar” (Yılmaz, 2007: 38).

Yüzeyde yapılan yön değişikliği resimlere hareket, ışık, gölge ve yarı gölge değişimleri yapıtta devinimi sağlamaktadır. Yatay ve dik çizgiler durgunluk sağlarken, eğik ve kavisli çizgiler hareket kazandırır. Hareket monotonluğu bozar, algının konu üzerine çekilmesinde etkisi büyüktür. Resim 11’ de bedenler, çizgiler, kütleler görülmektedir. Ritmik çizgi ahengi esere hareket katmaktadır. Merdivenden inen çıplak bir figürün hareket etmekte olan vücut hareketini hissettirebilmiştir izleyiciye.

Şekil 11. Marcel Duchamp, “Merdivenden İnen Çıplak”, 1912

(Hurwıtz and Day, 1986: 376)

2.5.2.5 Oran

Derece bakımından iki şey arasında veya parça ile bütün arasında bulunan bağdır. Yapıtı oluşturan parçalarla bütün arasında matematiksel ve geometrik ilişkiler

kurularak tasarımda oran ve orantı oluşturulmaktadır. Rönesans, Mısır ve Yunan sanatında görülen ve görsel sanatlarda hala kullanılmakta olan altın oran Yılmaz’ a göre (2007) küçük parçanın büyük parçaya oranı, büyük parçanın bütüne oranına eşit olduğu ifade edilmektedir (s. 40). İnsan bedeni oran ve orantının en sık görüldüğü formdur. 16. Yüzyıl başlarında Rönesans döneminde yapılmış olan Leonardo Da Vinci’ nın insan vücudundaki oran kurallarını gösterdiği Vitruvius Adamı adlı eskizi ile oran ve orantı konusunda bir çok tasarıma yol gösterici olmuştur. Doğal bilimlere ilgili çalışmalar çoğaldı ve Vesalius’ un insan vücudunu tanıtan ilk araştırmaları kaynak olarak alındı.

Şekil 12. Leonardo Da Vinci, “Vitruvis Adamı”

(Spence, 2001: 3)

2.5.2.6 Ahenk/ Harmony/ Uyum

Armoni bir müzik terimi olarak sesler arasındaki uyum anlamı ifade ederken, görsel sanatlarda ise renkler arasındaki uygunluk, ahenk anlamına gelir. Armoniyi yakalayabilmek için ilk önce kompozisyonda hakim rengin belirlenmesi sonra renk parçalarının kapladıkları alan oranında kontrastların eklenmesi ve son olarak büyük parçadaki zayıf rengin küçük parçadaki kuvvetli renklerin birbirini tamamlayarak bütün içinde uyumlu dağılmalarıyla gerçekleşir. Armoni sadece renklerle oluşan bir bağlam olarak değerlendirilmesine karşı çıkan Seylan’ a (2005) göre armoniye katılan hareket, ritm ve denge gibi etkilerin oluşumunda, genel olarak ölçümsel işlevleri yerine getiren nicel değerler kategorisinde tekrar, yön, mesafe, oran-orantı, yoğunluk ve şiddet gibi

kavramlarında yer aldığını ifade etmektedir (s. 156). Resim 13’ de Van Gogh’ un Buğday Tarlasında Kargalar adlı tablosunda bu etkiye örnek olarak gösterilebilir.

Şekil 13. Van Gogh, “Buğday Tarlasında Kargalar”, 50.5x103, 1890

(Ruhrberg, Schneckeburger, Fricke and Hannef, 2005: 17)

2.5.2.7 Bütünlük/ Birlik

“Kompozisyonu oluşturan elemanlar arasındaki uygun bağlantılar, birliği ortaya koyar” (Yılmaz, 2007: 36). Birlik tasarım öğelerinin dengeli ve uygun bir biçimde kullanılması ile sağlanır. Kompozisyon içerisinde dağınıklık ve parçalanma gözün algısını etkiler ve izleyiciyi yorar ve olumsuz bir etki bırakır. Bütünlüğü verebilmek için her bir elemanın bütüne ait ve birbiri içinde uyumlu yerleştirilmesi gerekmektedir. Pablo Picasso’ nun geometrik biçimlerle kompoze edilmiş beş figür aynı temel biçim, boyut, doku ve renk ile bütünlüğü görmekteyiz.

Şekil 14. Pablo Picasso,”Avignonlu Kadınlar”, 1907

BÖLÜM III YÖNTEM

Araştırmanın yöntem bölümünde araştırmada izlenen bilimsel yaklaşım, “araştırma modeli”, araştırmanın “evren ve örneklemi”, “veri toplama tekniği” ve “verilerin analizi” alt başlıkları ile açıklanmıştır.

3.1 Araştırmanın Modeli

Bu araştırma nicel olarak gerçekleştirilmiştir. Random (seçkisiz örnekleme) yöntemiyle, 6. Sınıf Görsel Sanatlar atölyesinde öğrenim gören 30 öğrenci seçilip, bu öğrencilere eş ağırlıklı bir kompozisyonla ortak çalışma yaptırılmıştır. “Bir araştırmanın deneysel olmasının temel koşul, deneklerin deneysel işlem koşullarına yansız (seçkisiz, random) atanmış olmasıdır” (Büyüköztürk, 2007: 3). Araştırmada sontest olarak üç uzman görüşü ve onayı alınarak, 11 soruluk ölçek hazırlanmış ve değerlendirme kriteri olarak kullanılmıştır. Deney ve kontrol grubu çalışmaları bu ortak kritere göre değerlendirilmiştir. Son test kontrol gruplu seçkisiz desen modeli kullanılmıştır, öğrenci çalışmalarını puanlandırmak için alanında uzman üç eğitimci tarafından puanlandırılması sağlanmıştır. “ Kısaca sontest kontrol gruplu desen olarak da bilinen bu desenin bir önceki desenlerden tek farkı, uygulama öncesinde bağımlı değişkene ait ölçümler elde etmek amacıyla öntestin yapılmamasıdır” (Büyüköztürk, 2008: 206). Şekil 15.

Sontest kontrol gruplu seçkisiz desen

Grup İşlem Sontest

R D (Deney) X O1

R K (Kontrol) O2

(Büyüköztürk, 2008: 206) Büyüköztürk (2008) şekil 15’ de görülmekte olan sontest kontrol gruplu seçkisiz desene ait örnek gösterilmektedir. Denekler, seçkisiz seçilen bir gruptan seçkisiz bir

şekilde iki gruba ayrılır. Gruplar yine deney ve kontrol grubu olarak seçkisiz bir şekilde belirlenir. Daha sonra grupların deney sonrası ölçümleri karşılaştırılır (s. 206).

Şekil 16.

Öntest sontest kontrol gruplu seçkisiz desen örneği

Grup İşlem Sontest

D X O3 (30 öğrenci Çalışma becerisi (Çalışma

Deney grubu) eğitim programı becerileri ölçeği)

K İşlem yok, O4 eğitim alınmadı (Çalışma

becerileri ölçeği)

(Büyüköztürk, 2008: 207)

Kaptan’ a (1998) göre deneysel yöntem araştırmalarında, araştırmacı bir araştırma ortamı hazırlamaktadır. Bu ortam genellikle yapay bir ortam olmakla birlikte, ortam içinde araştırmacı; ilgili olduğu olay, değişken ve etkenleri ayarlamak, değiştirmek, ortadan kaldırmak gibi yollarla istediği durumlara getirmekte sonuç olarak kontrol etmektedir (s. 73). Düz anlatım tekniği ve rol oynama tekniği etkilerinin karşılaştırılması amacıyla iki grup oluşturularak, dersler gruplardan birinde (kontrol grubu) anlatım tekniği, diğerinde ise (deney grubu) rol oynama tekniği esasına göre işlenmiştir. Rol oynama metni üç uzman eğitimcinin görüşleri ve onayı alınarak belirlenen kazanımlar doğrultusunda hazırlanmıştır (Ek-5). Uzmanların görüşleri ve onayı alınarak hazırlanan 11 soruluk öğrenci çalışma becerileri ölçeği ise (Ek-7) aynı uzmanlar tarafından öğrenci çalışmaları puanlandırılmıştır.

3.2 Evren ve Örneklem

Araştırmanın evrenini; Başkent Üniversitesi Özel Ayşeabla Okulları 6. Sınıfına devam eden öğrencileri kapsamaktadır. Araştırmanın örneklemini ise; Başkent Üniversitesi Özel Ayşeabla Okulları Görsel Sanatlar Atölye 6. Sınıfına devam etmekte

Seçkisiz seçilen 60 öğrenci

olan öğrenciler arasından random yolla seçilmiş 15’ i deney, 15’ i kontrol olmak üzere toplam 30 kişi oluşturmaktadır.

3.3 Verilerin Toplanması

Araştırmanın kuramsal temelinin oluşturulmasında alanda yayınlanmış tez, makale, kitap v.b. literatür taranarak derslerle ilgili kitaplara başvurulmuştur. Yöntemin etkililiğini denemek amacı ile 6. Sınıf yıllık ders planından belirlenen dört kazanım belirlenmiştir, Ek 8’ de günlük planda bulunan kazanımlar gösterilmektedir. Ek 5’ te deney grubuna hazırlanan rol oynama metni uzman eğitimcilerin görüşü ve onayı alınarak hazırlanmıştır. Bu kazanımlar kontrol grubuna anlatım yöntemi ile, deney grubuna ise rol oynama yöntemi ile verilmiştir. Belirlenen kazanımların ölçülmesine dair 11 maddelik sontest uzman eğitimcilerin görüşü ve onayı alınarak hazırlanmıştır, Ek 6’ da bu kriter verilmiştir. Araştırmanın amacına dönük olarak, kazanımlar doğrultusunda hedefleri elde etmeye yönelik 11 maddelik hazırlanan çalışma becerileri ölçeğinde bulunan her madde 1 ile 5 arasında uzmanlar tarafından öğrenci çalışmaları

Benzer Belgeler