• Sonuç bulunamadı

Çocukta Yaratıcılık ve Sanatsal Yaratıcılığı Geliştiren Faktörler

2.2. Yaratıcılık

2.2.3. Çocukta Yaratıcılık ve Sanatsal Yaratıcılığı Geliştiren Faktörler

sormaları, insanların mükemmel bir zekayla yaratılmış olduğunun kanıtıdır. Zor sorular karşısında yetişkinlerin izlediği tutum ve davranışlar çocukların yaratıcılıklarını geliştirebileceği gibi engelleyicide olabilir.

Dökmen (2005); İletişim Çatışmaları ve Empati adlı kitabında, mimarbaşının minaresine eğri diyen çocuğu minareyi iple çektirerek kandırmak yerine, çocuğu yetişkin yerine koyarak kanıtlar göstermesi gerektiği üzerinde durmaktadır (s. 310). Doğuştan saf ve parlak zekaya sahip olan çocukların, ailelerin, çevrelerinin engelleyici ve kayırıcı bir tutum sergilemeleri yaratıcılığın önünü kesmektedir. Çocukların sorularını geçiştirmek ya da yalan yanlış bilgilerle çocukları kandırmak yaratıcılığın önündeki en büyük engeldir.

“Çocukları çocuk yerine koymanın doğurduğu en önemli sakıncalardan birisi, onların ezberciliğe itilmesidir” (Dökmen, 2005: 309). Genellikle yetişkinler çocuklar adına her şeyi hazır hale getirirler onların deneme ve sınama yoluyla doğru yolu bulmalarına imkan tanımazlar. Hatta onlar adına düşünüp onların adına çözüm yolu bulurlar. Çocukların üretici, farklı, özgün düşünmelerini bu tarz yaklaşımlar engellemektedir. Sonuç olarak sadece emirleri yerine getiren, pasif, tekdüze, sıradan bir nesil yetişmesi kaçınılmazdır.

Çocukları dışlamadan, ayıplamadan yaşına uygun sabırla kısa ve öz şekilde sorularına cevap vermek onların kapalı kutular arkasına saklanmalarını engelleyecektir. Sorulardan kaçmak, sen anlamazsın demek çocuğun ruhsal gelişimini büyük ölçüde

etkilemektedir. Çocuğu adam yerine koymak düşüncelerini ve bir problem karşısında fikirlerini almak gelişimi açısından önemlidir. Kendine güven duymayan çocuk korkak ve pasif olur. Korkaklık ise yaratıcılığın önündeki en önemli engeldir.

Farklı yaş gruplarına göre doğru cevap vermek onların anlayacağı şekilde bilgilendirmek gerekmektedir. Yavuzer’ den (2003) bir diğer örnek, Çocuk Eğitimi adlı kitabında üç yaş çocuğunun, çocuklar nereden dünyaya gelir sorusuna verilebilecek cevap olarak annenin karnında sıcak bir yerde büyüdüğünü ve bacaklarının arasındaki delikten dünyaya geldiğini cevap olarak verilebileceğini. Çocuğun bebeğin oraya nasıl girdiği sorusuna ise annenin tavuk yumurtasına benzemeyen yumurtası ve babasının tohumunun sevgiyle birleşmesi ile verilebilecek cevabın yeterli olduğunu ifade etmektedir (s. 129). Ailelerin çocukların sorularını engellememek yerine, yaşlarına uygun cevaplar vermeleri gerekir. Çocuklarının da kendileri gibi kişilik sahibi birey olduklarını unutmamalı baskıcı, korumacı tutum ve davranışlardan kaçınmaları gerekir. İnsan doğası gereği tek ve özeldir.

Şimşek (2007: 118-119) Torrance’ ın, çocuklarda yaratıcı düşünceyi geliştirmek için eğiticilere beş öneride bulunduğunu ifade etmektedir. Bunlar; Çocuklardan gelecek olağan dışı sorulara saygılı olun. Çocuğa söylediklerinin önemli olduğunu hissettirin. Çocuklara kendi başlarına öğrenme imkanı sağlayın ve onları ödüllendirin. Pratik yaparak öğrenmelerini sağlayın. Bu dönemde çocuklara, doğru ve yanlış cevabın olmadığı, güven duyabilecekleri bir ortam hazırlayın.

Her bireyde doğuştan gelen yaratıcılık potansiyeli, çocukluk döneminde en üst seviyededir. Onların hayal dünyası yetişkinlere göre daha geniştir. Her an sizlere hayali hikayeleri kendi yaşamış gibi anlatabilir ya da resim çizerken o dünyanın içine girip orada kendini bulabilir. Çocuk yaptığı işten son derece keyif duyar, kafasında tasarladığını kağıda aktarırken endişe taşımaz. O her zaman ne istediğini bilir. Çocuk büyüdükçe yaratma gücü yavaş yavaş sönmeye başlar.

Artut (2007: 207-208) yaratıcı çocuğun özellikleri arasında resimleri içten çizen, genel kültüre önem veren, çevreden yardım almadan kendi başına çalışan, çalışmalarında dağınık, maceracı, risk almayı seven, maymun iştahlı, yapılan çalışmada alışılmışın dışında bir bakış açısı, zeka ve estetik konulara ilgili, analiz ve sentez yönü kuvvetli, enerjik, esprili, hazır cevap, pratik düşünen, tartışmayı seven, sezgisi kuvvetli, resim çizmede konu bulmakta zorlanmadıkları gibi özelliklerin göründüğünü ifade etmektedir.

Çocukların yaptığı resimler ve sanatsal etkinlikler yaratıcılıklarına ilişkin en önemli verilerdir. Sınıf içerisinde yaratıcı davranış geliştirme, sanat eğitiminin temelini oluşturmaktadır. Tek resme bakarak çocuğun yaratıcılığı hakkında bilgi sahibi olmamız mümkün değildir. Bu sebeple süreç içerisinde yapılan çalışmaları değerlendirmek gereklidir. Süreç ve yapıt, sanatsal yaratıcılığın gelişmesinde önemlidir, sürecin sonuçtan daha çok önemsenmesi çocuğun yaratıcı deneyim kazanmasına yardımcı olur.

Kırışoğlu’ na (2005: 171) göre ürün verme sürecinde üç tip yaratıcı davranış ya da strateji belirgin olduğunu ifade etmektedir. Bunlar içten (spontaneous), ıraksak ( divergent) ve akademik olmak üzere gruplara ayrıldığı görülmektedir. Birinci tip için bütünden başlayan ve organik bir gelişme ile sonuca vardığını ifade etmektedir. Sonuca giderken gereksiz ayrıntılar elenir. Bütünü çabuk kavrayan ve ayrıntıya fazla girmeyen çocuklarda bu stratejinin uygulanabilirliğinden söz etmektedir. İkinci tip davranış sergileyen çocuklar resimlerini hemen bitirmez ve adım adım geliştirir. Saptanan amaca doğru gelişirken us sürekli çalışmayı denetler. Üçüncü tipte ise, çalışma işin başından başlayarak bir kesinlik içinde geliştiğini ifade etmektedir. Rastlantıya yer yoktur ve sonuçta ortaya ne çıkacağı önceden bilinir ya da sezildiğini ifade etmektedir. Eğitimcilerin çocuk ya da gençlerin yaratıcı süreçlerini tanıma ve yönlendirme bakımından bunları bilmesi gerekmektedir.

Kırışoğlu (2005: 177) Eckler’ in sanatsal yaratmada yaratıcı düşünmenin izlediği yolu şu şekilde sıralamıştır: İlişkilerle işe başlama (çizginin-çizgiyle, çizginin-renkle, rengin-renkle ilişkisini düşünme). Kimi ilişkilerin başat olmaya başlaması, kimilerinin ile silinmesi. Bir niteliksel ilişkinin yaygın olarak yapıtta belirginleşmesi. Yakalanan başat nitelik üzerinde düşünmenin ve çalışmalarının yoğunlaşması, sürekli deneyim. Yapıtın ortaya çıkması.

Sanatsal yaratıcılık sürecinde çocuğun yaratıcı aktiviteleri görmesi, algılaması ve anlaması sanatsal yaratıcılık için önemlidir. Çocuğun dokunma, keşfetme, araştırma ve hayatın sorunlarını çözme arzusuna yönelik güdülerin dışavurumunu sağlayacak uygun koşullar oluşturulmalıdır. Bazı çocuklar dokunarak, bazı çocuklar ise görerek yaratıcılıklarını ortaya çıkarırlar. Bu tiplere görsel ve dokunsal tipler denir. Bu iki tipi eğitimcilerin saptaması ve öğrencileri ona göre yönlendirmesi daha fazla başarı elde etmelerine yardımcı olmakla birlikte kalıplara sokmaktan uzak durulmalıdır.

Öğretmenler sanat eğitimi plan ve programını yaparken çocukların çok yönlü bireysel özellikler gösterebileceklerini unutmamalıdır, iki ya da üç tipe ayırmak onları

sınırlandırmaktan öteye gitmez. Bu durum sanatta yaratıcılığı geliştirmek yerine dar bir kalıp içine sokulmasına neden olur. Çocukta sanatsal yaratıcılığın gelişmesi onların daha özgün, duyarlı, pratik, enerjik, çözümcü olmalarına etki eder. Artut (2007) yaratıcı sanatsal öğrenme sürecinde bireylerde olumlu değişmeler görülebildiğini, süreç içerisinde anlama, algılama artarak beynin ilgili bölümlerinin aktif hale geçer bu şekilde öğrenme düzeyi maksimum seviyeye ulaşabilir. Çocuk sanat yolu ile yaşamı zenginleştiğini birey olmayı, sağlıklı iletişim ve ilişkiler kurmaya yarar sağladığını ifade etmektedir (s. 205).

Benzer Belgeler