• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM IV TARTIŞMA

4.1. Sonuç

BÖLÜM IV

Daha önce belirtildiği gibi denekler, belli bir gruba ait ayrıca fiziksel ve ruhsal olarak sağlıklı kabul edilen öğrencilerden oluşmuştur. Sonuçlar bu duruma göre ortaya çıkmıştır. Literatürde bu tarz testlerin, sağlık sorunu belirlenmiş kişilere uygulandığında sonuçların farklı olabileceği görülmüştür.

Çeşitli araştırmalara göre; şizofrenili hastalar, hem organizasyon süreç arızaları hem de hatırlama zorlukları olarak karakterize edilen görsel bellek bozukluklarına sahiptir ve görsel bellek fonsiyonlarındaki düşüş, hastalık süresince vardır (Seidman, Lanca, Kremen, Faraone ve Tsuang, 2003).

Ayrıca yine literatüre bakıldığında, Benton VRT Testinin genç ve yaşlı deneklere, karşılaştırma amacıyla, birlikte uygulandığı durumlarda yine sonuçların farklılık gösterdiği görülmektedir.

Bir grup genç ve yaşlı denekle, Benton Yüz Tanıma Testini takip eden bir çalışma yapılmıştır. Bu çalışmada yanlış tanımanın, yaşa bağlı olarak artışının geçerli olduğunu ve yaşlıların sıralama performanslarının, onların sözel hatırlama yeteneklerine olmadığı kadar, hayatlarında tecrübe ettikleri hatıralarına dayalı, verdikleri kişisel raporlarına da (bu raporların tatmin edici olmaları açısından) olumlu bir etkisinin olmadığı sonucuna varmışlardır (Searcy, Bartlett, Memon ve Swanson, 2001).

Bu araştırmada diğer basamağa geçildiğinde, deneklere ROCF Testi iki aşamada uygulanmıştır.

Örneklem grubunu oluşturan bireylerin, ROCF (önce) puanlarının yaş [gruplandırılmış (8-9 yaş/12-13 yaş)] değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen bağımsız grup t testi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (t=-12,054; p<.001). Söz konusu farklılık 12-13 yaş grubu lehine gerçekleşmiştir. Yani 12-13 yaş grubunun ortalaması 8-9 yaş grubundan anlamlı biçimde yüksek bulunmuştur.

Örneklem grubunu oluşturan bireylerin, ROCF (sonra) puanlarının yaş [gruplandırılmış (8-9 yaş/12-13 yaş)] değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen bağımsız grup t testi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (t=-9,688; p<.001). Söz konusu farklılık 12-13 yaş grubu lehine gerçekleşmiştir. Yani 12-13 yaş grubunun ortalaması 8-9 yaş grubundan anlamlı biçimde yüksek bulunmuştur.

Araştırmaların gösterdiğine göre ROCF Testi, nöropsikolojik uygulamalar alanında oldukça önemli bir yere sahiptir.

Rey-Osterreich Karmaşık Figür Testi (ROCF; Rey 1941; Osterrieth, 1944), çocuklara ve yetişkinlere yapılan nöropsikolojik uygulamalarda sıklıkla kullanılan bir testtir (Frisk, Jakobson, Knight ve Robertson, 2005).

Fernando, Chard, Butcher ve Mckay (2003), Rey-Osterreich Karmaşık Figür Testi’nin, bir nöropsikolojik araç olarak, Yeni Zelanda’da hem çocuklarda, hem de yetişkinlerde yaygın olarak kullanıldığını belirtmişlerdir. Bu ülkede kullanılan ROCFT’ nin standardizasyonun, Amerikan ve İngiliz toplumuna göre yapılmasına rağmen 7 ile 18 yaş arası 840 çocuğa uygulanan bu testin sonucunda cinsiyete ve etnik özelliklere dayalı farklılık görülmemiş, yaş grupları arasında farklılıklar görülmüştür. Nöropsikolik araçları kullanırken, bireyin performansını değerlendirmede, uygun ve geçerli normların olmasının çok önemli olduğunu belirtmişlerdir.

Caffarra, Vezzadini, Dieci, Zonato, Venneri (2001) bu araştırmalarında Rey-Osterreich Karmaşık Figür Testi’nin, İtalya’da klinik alanında da kullanıldığı ve bu klinik çalışmada, posterior (arka) beyin lezyonları olan hastaların, çizimlerindeki uzamsal organizasyonlarında zorluklar yaşadıklarını bulmuşlardır. Literatür taramada bu testin, bir çok serebral lezyonlu hastanın tanısında kullanıldığı bilinmektedir.

Poulton ve Moffitt (1995) yaptıkları bu çalışmada, 13 yaşındaki çocuklardan oluşan iki grubu, Rey Osterreith Karmaşık Figür Testi’ni kullanarak karşılaştırmalı

incelemişlerdir. Grupların birinde genelde düşük performans sergileyen ancak normal evrene ait denekler bulunmaktadır. Diğer grupta ise merkezi sinir sistemlerinde sağlık problemleri olan klinik evrene ait denekler bulunmaktadır.

Çalışmanın sonucu, merkezi sinir sistemlerinde sağlık problemleri olan klinik evrene ait çocukların skorlarının, diğerlerinin skorlarından aşağıda olduğunu göstermiştir.

Çalışma içerisinde uygulanan diğer testlerin de göstermiş olduğu gibi spesifik olarak ROCF Testi de sonuçlarında cinsiyet farkının olmadığını ortaya koymuştur.

Görsel-motor bellek ile görsel bellek arasında bir fark olup olmadığını incelemek için yapılan çalışmada; on erkek, on kız olmak üzere, Georgetown Üniversitesi’nden toplam yirmi öğrenciye Rey-Osterreich Karmaşık Figür Testi uygulanmıştır.

Skorlarda, cinsiyete dayalı bir fark bulunmamıştır. Bu araştırmanın sonucunda görsel-motor belleğin, yalnız başına görsel bellekten daha etkin olduğu görülmüştür (Freudenberger ve Kristin).

Bu araştırmada standardizasyonu sağlanmış testlerin yanı sıra bu çalışma geliştirilmiş, özgün, kelime listesi de kullanılmıştır. Literatür araştırmalarında, uygulayıcılar tarafından geliştirilen bu tarz özgün uygulamaların kullanıldığı görülmüştür. Senemoğlu’nun akatarımıyla (2005:511), kavramlar, bireyin düşünmesini sağlayan zihinsel araçlardır. Kavramlar, fiziksel ve sosyal dünyayı anlamamızı ve anlamlı iletişim kurmamızı sağlar. Kavramlara sahip olmayan bir yetişkinin düşünmesi, bir bebeğin düşünmesi gibi duyusal algılamalarıyla sınırlıdır.

Kısaca kavramlar, düşünme için gereklidir. Kavramları anlama; ilkeleri anlama, problem çözme ve dünyayı anlama için gereklidir. Kavramlar, çok kapsamlı bilgileri kullanılabilir birimler haline getirir. Örneğin; "hayvan" kavramı çok büyük miktarda bilgi içerir. Kavram, benzer nesneleri, insanları, olayları, fikirleri, süreçleri gruplamada kullanılan bir kategoridir. Kavramlar, bireyin bir grup varlık, olay, fikir ve süreçleri diğer gruplardan ayırt etmesini sağladığı gibi, diğer grup varlık, olay, fikir ve süreçlerle ilişkiler kurmasına da yardım eder. Örneğin; psikoloji, sosyoloji, eğitim psikolojisi vb. kavramlar her bir bilim dalını diğerinden ayırt etmemizi sağladığı gibi, bir bilim dalının diğer bilim dallarıyla ilişkilerini kurmamıza da

yardım eder. Kavramların bazıları daha somut ve basit, bazıları ise daha soyut ve karmaşıktır.

Golski, Zonderman, Malamut ve Resnick (1998) araştırmalarında, deneklere doğruluk dereceleri denk olan iki uygulama yapmışlardır. Denekler, görsel uygulamaya, sözel uygulamaya verdiklerinden daha liberal tepkiler vermişlerdir.

Örneklem grubunu oluşturan bireylerin, Somut Kelime Listesi puanlarının yaş [gruplandırılmış (8-9 yaş/12-13 yaş)] değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen bağımsız grup t testi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (t=-9,519; p<.001). Söz konusu farklılık 12-13 yaş grubu lehine gerçekleşmiştir. Yani 12-13 yaş grubunun ortalaması 8-9 yaş grubundan anlamlı biçimde yüksek bulunmuştur.

Örneklem grubunu oluşturan bireylerin, Soyut Kelime Listesi puanlarının yaş [gruplandırılmış (8-9 yaş/12-13 yaş)] değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen bağımsız grup t testi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (t=-10,926; p<.001). Söz konusu farklılık 12-13 yaş grubu lehine gerçekleşmiştir. Yani 12-13 yaş grubunun ortalaması 8-9 yaş grubundan anlamlı biçimde yüksek bulunmuştur.

Somut işlemler dönemindeki çocuklarla, soyut işlemler dönemindeki ergenler arasındaki temel fark, ergenlerin bir olayın çok değişik yönlerini görebilmeleri ve bilgiyi soyut olarak üretebilmeleridir. Ayrıca dil gelişimi bakımından kavramların atasözlerinin, deyimlerin anlaşılmasında artık problemleri yoktur. Ayrıca yazı dilini de bir yetişkin kadar etkili olarak kullanabilirler. İlköğretimin 6., 7., 8. sınıflarında ve lisede ergenlerin, analiz etme, karşılaştırma, soyut ilişkileri bulma, özgün bir şey üretme, eleştirel düşünme gibi özelliklerini geliştirici nitelikte etkinliklere yer verilmesi gerekmektedir (Senemoğlu, 2005:50).

Yukarıda da belirtildiği gibi, çalışmada deneklere uygulanan tüm testlerin ayrı ayrı sonucunda cinsiyet farklılığına rastlanmamıştır. Aşağıda bu testlerin sonuçları toplu olarak da kısaca sunulmuştur:

Örneklem grubunu oluşturan bireylerin, Cattell Zeka Testi 2A Formu (t=-0,647;

p>.05) , Benton VRT (t=0,148; p>.05), ROCF (önce) (t=0,111; p>.05), ROCF (Sonra) (t=-0,015; p>.05), Somut Kelime Listesi (t=1,222; p>.05), Soyut Kelime Listesi (t=1,249; p>.05), puanlarının cinsiyet değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen bağımsız grup t testi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır.