• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.3. Tarih ve Vatandaşlık

2.3.3. Tarih Eğitimi ve Vatandaşlık

Geçmişten bugüne tarih biliminin gelişimine baktığımızda politika, ideoloji, ahlak, din, ilgi ve eğlence gibi pek çok amaçlar için kullanıldığı görülmektedir. Tarih öğretimine yönelik farklı amaç ve düşünceler, tarih öğretiminin kim tarafından ne amaçla yapıldığı sorusunu akla getirmektedir. Bu noktada tarih ile iktidar ilişkisini ele almak gerekmektedir. Tarih, geçmiş yüzyıl içerisinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, ABD başkanlarından Theodore Roosevelt, Eski Sovyetler Birliğinin Kurucusu Lenin, İngiltere Başbakanı Winston Churchill, Hindistan’ın kurucusu Mahatma Gandi gibi pek çok devlet adamının bağımsızlık savaşımlarının en büyük rehberi ve güç kaynağı olmuştur (Aslan,

28

2006, s. 163). Tarih; kimlik gelişimi, aidiyet, vatanseverlik ve kültür aktarımı çerçevesinde önemli bir disiplin olarak kabul görmektedir.

Siyasal milliyetçiliğin yükselişi ile eşzamanlı olarak tarih, bir bilimsel disiplin ve bir öğretim programı olarak okul programlarına konulmaya başlanmış, bu dönemden sonra, ulusal kimliğin inşası ve iyi vatandaş yetiştirme görevleri yüklenmiştir (Safran ve Dilek 2008, s. 14). Okullar da bu görevlerin gerçekleşmesini sağlayan resmi kurum olarak yerini almıştır. Nichol (1996, s. 4), Tarih öğretiminin amaçlarını sıralarken “ Tarih öğrencileri iyi birer vatandaş ve milletin sadık taraftarları yapar” yorumunu yapmıştır. Dilek (2002, s. 50) tarih eğitimini, “vatandaşlık duygusu, moral ve kültürel değerleri aşılamak açısından Türk toplumunun ihtiyaçlarını karşılamak” üzere düzenlendiğini ifade etmiştir. Yine Dilek (2002)’ e göre tarihin öğretilmesi ahlak, hukuk ve vatandaşlık eğitimi için önem taşımaktadır. Dilek, tarih öğretiminde iki unsur belirlenmiştir. Bu unsurlardan birincisinde, sosyal gereksinimleri ve vatanseverlik duygularının canlı tutulmasını vurgulamış; ikinci unsur olarak ise tarihin disiplin içi amaçları yani bilimsel şüphecilik, merak, nesnellik, geçmişi geçmişin koşullarına göre araştırıp dönemin koşullarına göre değerlendirmesine yer vermiştir (Dilek, 2002, s. 51).

“Tarih programları oluşturulurken, tarihe yüklenen işlevlerin tartışılması ve bunlarla ilgili değişkenlerin göz önüne alınması doğaldır. Tarihten beklenen iyi vatandaş yetiştirme görevi giderek karmaşıklaşmaktadır. Zira sürekli değişen toplumsal dinamikler, tarih programlarının da sürekli yeniden ele alınmasını gerekli kılmaktadır” (Safran ve Dilek, 2008, s. 14).

Ersanlı duruma şu şekilde yaklaşmaktadır:

Bugün çağdaş tarihçilik bölgesellik ve evrensellikle gelişecektir. Ancak dostların çoğaltılması ve düşmanların azaltılması ulusal şahsiyetin de tedrici olarak silinmesi anlamına gelmiyor. Yerel, ulusal ve bölgesel bir şahsiyet olmadan evrensel şahsiyet yaratmak mümkün değildir. Milli kimlik bu açıdan bir süreklilik anlamı taşır, bir sabitlik anlamı taşımaz. Nasıl ki bir toplum içinde bireyler farklı diller, farklı dinler, farklı siyasal partiler, farklı kültürler, farklı cinsiyetler, farklı ırklar, farklı örgütlenmeler gibi çok-kimlikle gelen bir çoğulculuk yaratmaktadırlar. Hiçbir ulusun ferdi kendi iradesi dışında ulusal aidiyetinden yoksun bırakılmak istemez. Çünkü fertlerin henüz evrensel bir yasal şemsiyesi yoktur, sadece bunu özendiren bir siyasal söylem vardır (Ersanlı,1997, s. 216).

Bir ülkenin kimlik anlayışını, değerlerini yeni kuşaklara aktarılabilmesinin yolu eğitimdir. Hemen hemen her devletin kendi varlığını devam ettirebilmek için kendisine bağlı, bilinçli vatandaşlar yetiştirmeye çalıştığı bilinmektedir. Bireylerin kendilerini tanıdıkları, ortak

29

aidiyet duygusu oluşturulup yayıldığı yapı ise devletin kontrolünde eğitim veren okullardır. Bu amacı gerçekleştirebilmek ise Türk Milli Eğitim Amaçlarında açıkça ifade edilmiştir.

1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu 2. maddesinde yer alan “Türk Millî Eğitiminin Amaçları”na bakıldığında:

Türk Millî Eğitiminin genel amacı, Türk milletinin bütün fertlerini;

1. Atatürk inkılâp ve ilkelerine ve Anayasa’da ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk

milletinin millî, ahlâkî, insanî, manevî ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan; insan haklarına ve Anayasa’nın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış hâline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek,

2. Beden, zihin, ahlâk, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir

kişiliğe ve karaktere, hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı, kişilik ve teşebbüse değer veren, topluma karşı sorumluluk duyan, yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek,

3. İlgi, istidat ve kabiliyetlerini geliştirerek, gerekli bilgi, beceri, davranışlar ve birlikte iş görme

alışkanlığı kazandırmak suretiyle hayata hazırlamak ve onların, kendilerini mutlu kılacak ve toplumun mutluluğuna katkıda bulunacak bir meslek sahibi olmalarını sağlamak,

Böylece, bir yandan Türk vatandaşlarının ve Türk toplumunun refah ve mutluluğunu artırmak; öte yandan millî birlik ve bütünlük içinde iktisadî, sosyal ve kültürel kalkınmayı desteklemek ve hızlandırmak ve nihayet Türk milletini çağdaş uygarlığın yapıcı, yaratıcı, seçkin bir ortağı yapmaktır (MEB, 2012, 3).

Devletin açık ve net olarak eğitimden beklentilerinin eğitimin yarar sağlaması yönünde olduğu ortaya çıkmaktadır. Milli eğitimin genel amaçlarında bireylerin üzerine düşen sorumluluklarına değinilmesi modern vatandaşlık fikrinin devlet tarafından kabul edildiğinin bir göstergesidir. Bu noktada Türkiye’de yurttaş temelli cumhuriyetçi vatandaş anlayışının içselleştirildiği görülmektedir. Tarih dersinin amaçlarında da sorumluluklarını bilen, bilinçli vatandaş yetiştirmeyi hedefleyen maddeler yer almaktadır.

2.3.3.1. T.C İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Dersi

Osmanlı Devleti’nin sona ermesi ile birlikte yeni kurulan devletin ulusal ve laik temellere dayanan bir yönetim biçimini amaç edinmesi Osmanlının siyasal ve toplumsal felsefesini yansıtan eğitim programı ve ders kitaplarının değiştirilmesini zorunlu kıldı. Programların değiştirilmesi konusu “İlk kez 23 Nisan 1924’te toplanan II. Heyet-i İlmiye toplantısında

30

ele alındı” (Aslan, 1998, s. 305). Bu toplantıda tarih ders kitapları ve programının değiştirilmesi yönünde karar alınmış, tam olarak belirlenememesine karşılık Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tarihinin de oluşturulması gerekliliği üzerinde durulmuştur (Aslan, 1998, s. 306). “Tarihin siyasal amaçlı bir eğitim sağlamaya yönelik olarak yazılması büyük bir gereksinim olarak görülmüştür” (Behar, 1992, s. 99). Kurulan bu yeni rejimin kendi vatandaşını yetiştirmek için de yine kendi yakın tarihine başvurması da bu isteğin doğal bir sonucudur.

1929’da Afet İnan’ın direktifiyle yazılmaya başlanan 1930’da bitirilen Türk Tarihinin Ana Hatları adlı çalışma yol gösterici olmuştur. Ardından Türk Tarih Tetkik Cemiyeti bu eserden istifade ederek dört ciltlik lise tarih ders kitabı hazırlamıştır. Bu ders kitabı Türklerin anayurdundan başlayıp IV. cildinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına kadar getirilmesi Türk tarihinin sürekliliği olarak düşünülmüş ve Türk tarihinin son kısmı olarak yazılmıştır (Safran, 2006, s. 101). 1931’de hazırlanan programda “millet dil, kültür, fikir birliğinden ve yurttaşların dayanışmasından oluşan bir siyasal ve sosyal bir bütün olarak ele alınmaktadır” (Behar, 1992, s. 90).

Ders kitapları ve öğretim programları incelendiğinde 1930’lardan 20. yüzyıla kadar geçen dönemde İnkılap Tarihi ders kitaplarındaki en önemli değişimin 12 Eylül Darbesinden sonra yaşandığı görülür (Aslan, 1998, s. 309). Bu dönemde okutulan İnkılap Tarihi kitapları cumhuriyetin tarihsel gelişimine ait bilgilerinin yanında Atatürkçülük çerçevesine oturtulmuştur. Atatürkçülüğün yeterince bilinmediği öne sürülerek İnkılap Tarihi ve Atatürk ile ilgili bilgiler Ortaokul üçüncü sınıftan üniversite son sınıfına kadar zorunlu ders olarak verilmiştir (Aslan, 1998, s. 309).

Günümüzde T.C İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi konuları ilkokuldan itibaren öğretim programlarında yer almaktadır. Bu ders kapsamına giren konular ilkokul öğretim programlarında sosyal bilgiler dersi içinde verilirken ortaokul 8. sınıf düzeyinde T.C İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi olarak verilmektedir. Ortaöğretimde 11. sınıf öğrencilerine de T.C İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük adıyla verilen bir derstir.

İnkılap Tarihi hakkında genel değerlendirme yapıldıktan sonra, günümüzde İnkılap Tarihi dersine yönelik söylemlerden biri sadece tarihin bilimsel niteliğinin var olması gerekliği üzerinde dururken diğeri ise vatandaşlık eğitimindeki etkin rolünün varlığı çerçevesinde devam ettiğini vurgulamaktadır (Safran, 2006, s. 102).

31

Bu noktada araştırmamıza temel oluşturan Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi öğretim programının amaçlarını da sıralayalım:

1. Atatürk’ün üstün askerlik, devlet adamlığı ve inkılapçı niteliklerini öğrenerek onun kişilik

özelliklerini örnek almak,

2. Millî Mücadeleden hareketle, Türk milletinin özgürlük, bağımsızlık, vatanseverlik, millî

birlik ve beraberlik anlayışı ile her türlü zorluğun üstesinden gelebileceğini kavramak,

3. Atatürk’ün önderliğinde gerçekleştirilen Türk İnkılabının tarihi anlamını ve önemini

kavramak,

4. Türk Millî Mücadelesi ve İnkılabının, millî ve milletler arası özelliklerini kavrayarak, başka

milletlerce de örnek alındığını kavramak,

5. İnsan hakları, ulusal egemenlik, milliyetçilik, demokrasi, çağdaşlık, laiklik ve cumhuriyet

kavramlarının Türk milleti için ifade ettiği anlamı ve bunların önemini kavrayarak yaşamını demokratik kurallara göre düzenlemek,

6. Atatürk İlke ve İnkılaplarının Türkiye Cumhuriyeti’nin sosyal, kültürel ve ekonomik

kalkınmasındaki yerini kavrayarak; laik, demokratik, ulusal ve çağdaş değerleri yaşatmaya istekli olmak,

7. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak vatanını ve milletini seven, haklarını bilen ve

kullanan, sorumluluklarını yerine getiren, ulusal bilince sahip bir vatandaş olarak yetişmek,

8. Ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütün olan Türkiye Cumhuriyeti’nin dinamik temelini

Atatürk İlke ve İnkılaplarının oluşturduğunu kavramak,

9. Türkiye’nin jeopolitik önemini bölgesel ve küresel etkileri açısından değerlendirerek iç ve

dış tehditlere karşı duyarlı olmak,

10. Türk milletinin bir mensubu ve insanlığın bir parçası olduğu bilincini taşıyarak ülkesini ve

dünyayı ilgilendiren konulara duyarlılık göstermektir (MEB, 2012, 5).

Ortaöğretim Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Dersi Öğretim Programı’nda Dilek’in (2002) belirttiği üzere tarih biliminin disiplin dışı amaçları da yerini almıştır. Bilinçli vatandaş yetiştirebilmesi için gerekli olan kavramların Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi aracılığı ile bireylere aktarılması gerektiğine yönelik düşünce oldukça yaygındır.

32

III. BÖLÜM

ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ

Bu bölümde araştırmada kullanılan betimsel yöntem ele alınarak hakkında bilgi verilecektir. Ayrıca araştırmada veri toplama amacıyla kullanılan anket açıklanacak; çalışma grubu, veri toplama ve verilerin çözümlenmesi ile ilgili konular açıklanacaktır.

Benzer Belgeler