• Sonuç bulunamadı

Tarihçe: Sözleşme’nin Hedefi ve Amacı

Geçici Özel Önlemler 10,11

II. Tarihçe: Sözleşme’nin Hedefi ve Amacı

3. Sözleşme, dinamik bir araçtır. Sözleşme, 1979 yılında kabul edildikten sonra,

10 Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi’nin 25 No’lu Genel Tavsiye-si: Geçici Özel Önlemler (United Nations Committee on the Elimination of Discrimination aga-inst Women, General Recommendation No. 25: Temporary Special Measures) metninin orijinali için bkz. http://www.un.org/womenwatch/daw/cedaw/recommendations/General%20recommen-dation%2025%20(English).pdf (erişim: 28 Eylül 2009).

11 Bu belgenin İngilizceden Türkçeye çevirisi Muzaffer Kaya tarafından yapılmıştır.

12 CEDAW Komitesi olarak anılmaktadır.

96 temel belgeler

Komite ve ulusal ve uluslararası alanda faaliyet gösteren diğer kişi ve kuruluşlar, iler-lemeci bir anlayışla Sözleşme’de yer alan maddelerin bağımsız içeriğinin, kadınlara karşı ayrımcılığın özel niteliğinin ve söz konusu ayrımcılık ile mücadele etmek için kullanılacak araçların açıklanması ve doğru bir şekilde anlaşılması için gayret göster-miştir.

4. Sözleşme’nin 4. maddesinde yer alan 1. fıkranın kapsamının ve anlamının, in-san haklarından ve temel özgürlüklerden yararlanma konusunda kadın ve erkeklere hukuki ve fiili eşitlik sağlamak amacı güden Sözleşme’nin kadınlara karşı her türlü ay-rımcılığın önlenmesine ilişkin genel hedefi ve amacı bağlamında değerlendirilmesi ge-rekir. Sözleşme’ye Taraf Devletler, kadınların ayrımcılığa uğramaması hakkına saygı gösterilmesi ve söz konusu hakkın korunması, geliştirilmesi ve yerine getirilmesi ve kadınlar ile erkekler arasında hukuki ve fiili eşitlik sağlayacak konumlarını geliştirme-lerini sağlamak üzere kadınların gelişiminin ve ilerlemesinin sağlanması konusunda hukuki bir sorumluluk taşımaktadır.

5. Sözleşme, birçok ulusal ve uluslararası hukuki standart ve norm çerçevesinde kullanılan ayrımcılık kavramının da ötesine geçmektedir. Bu gibi standart ve normlar, cinsiyet ile ilgili ayrımcılığın önüne geçmekte ve gerek kadınları, gerekse erkekleri key-fi, haksız ve/veya meşru kabul edilemeyecek ayrımlara dayalı muamelelere karşı koru-maktadır. Sözleşme ise, kadınlara karşı ayrımcılığın altını çizerek kadınların, sadece kadın oldukları için çeşitli şekillerde ayrımcılığa maruz kaldıklarını ve halen de maruz kalmaya devam ettiklerini göstermeye çalışmaktadır.

6. Tüm maddi Sözleşme hükümlerinin genel yorumlayıcı çerçevesini oluşturan 1 ila 5. ve 24. maddelerden üç yükümlülüğün, Taraf Devletlerin kadınlara karşı ayrım-cılığın önlenmesi amacıyla gösterdiği çabalar için önem teşkil edeceğine dair ortak bir anlam çıkmaktadır. Söz konusu yükümlülükler bir bütün olarak yorumlanmalı ve ka-dınlara erkeklerle eşit muameleye ilişkin salt biçimsel bir hukuki yükümlülüğün ötesi-ne geçmelidir.

7. Taraf Devletlerin birinci yükümlülüğü, yürürlükteki kanunlarında kadınlara karşı doğrudan ya da dolaylı13 hiçbir ayrımcılık yapılmamasını ve –kamu yetkilileri, yargı, kamu kurum ve kuruluşları veya özel kişilerce– gerek kamusal gerekse özel alanda yapılmış ayrımcılığa karşı, kadınların yetkili mahkemelerce veya yaptırım ve diğer etkin hukuki yollar vasıtasıyla korunmasını sağlamak olmalıdır. Taraf Devletle-rin ikinci yükümlülüğü ise, somut ve etkin politika ve programlar uygulamak suretiy-le, kadınların fiili konumlarının geliştirilmesine yöneliktir. Taraf Devletlerin üçüncü

13 Dolaylı ayrımcılık; kanun, politika ve programlar, toplumsal cinsiyet açısından yansız gibi görü-nen ama gerçekte kadınlar üzerinde olumsuz etkisi olan kriterlere dayanıldığında ortaya çıkabilir.

Toplumsal cinsiyet bakımından yansız [gender-neutral] kanun, politika ve programlar, geçmişte kasıtsız bir şekilde yapılan ayrımcılıkların sonuçlarını sürdürmeye devam edebilirler. Bunlar, far-kına varmadan erkeklerin yaşam biçimini örnek alabilir ve böylece kadınların, erkeklerinkinden daha farklı olabilecek yaşam deneyimleri dikkate alınmaz. Bu gibi farklılıklar, kadınlar ile erkek-ler arasındaki biyolojik farklılıklardan kaynaklı olarak kadınlara yöneltilen basmakalıp beklenti, tutum ve davranışlardan dolayı ortaya çıkabilir. Ayrıca bu farklılıklar, kadınların genelde erkek-lere tabi olması sonucunda ortaya çıkabilir.

birleşmiş milletler kadınlara karşı ayrımcılığın önlenmesi komitesi’nin 25 no’lu tavsiyesi: geçici özel önlemler 97

yükümlülüğü, sadece bireylerden kaynaklanan eylemler nedeniyle değil, hukuken de var olup kadınları etkileyen toplumsal cinsiyete dayalı klişelere, hakim toplumsal cin-siyet ilişkilerine14 ve hukuksal ve toplumsal yapı ve kurumlara eğilmektir.

8. Komite, salt resmi olan bir hukuki veya program niteliğinde bir yaklaşımın, Komite’nin maddi bir eşitlik olarak yorumladığı kadın-erkek eşitliğinin fiili olarak el-de edilmesi açısından yeterli olmadığını düşünmektedir. Sözleşme ayrıca, kadınlara eşit başlangıç fırsatı verilmesini ve sonuçta eşitliği mümkün kılacak ortam ile güçlen-dirilmelerini gerektirmektedir. Kadınlara erkeklere yapılan muamelenin aynısını gös-termeyi garanti altına almak yeterli değildir. Dahası, kadınlar ile erkekler arasındaki biyolojik, toplumsal ve kültürel olarak ortaya çıkan farklılıkların da göz önünde bu-lundurulması gerekir. Bazı durumlarda kadın ve erkeklere gösterilen farklı muamele-ler, bu gibi farklılıkların saptanması açısından gerekli olacaktır. Maddi eşitlik ile ilgi-li amaçların elde edilmesi, kadınların eksik temsil edilmesi sorununun ortadan kaldı-rılmasını ve kadın ve erkekler arasında kaynakların ve erkin yeniden dağılımını amaç-layan etkin bir stratejiyi de beraberinde getirmektedir.

9. Sonuç eşitliği, fiili ya da maddi eşitliğin mantıklı ve doğal bir sonucudur. Bu gi-bi sonuçlar, öz olarak nicel ve/veya nitel olagi-bilir; bunun anlamı ise, erkekler ile eşit sa-yıda birçok alanda adilane bir şekilde haklarını kullanan, eşit kazançlar elde eden, ka-rar verme eşitliğine ve siyasi etkiye sahip olan ve şiddete maruz kalmaktan kurtulmuş olan kadınların varlığıdır.

10. Kadınlara karşı ayrımcılığın ve kadınların yaşadığı eşitsizliğin temelinde yatan nedenler etkili bir şekilde tespit edilmediği sürece kadınların konumunda bir iyileşme sağlanmayacaktır. Kadın ve erkeklerin yaşamları koşullara göre değerlendirilmelidir ve gerçek bir fırsat, kurum ve sistem değişimi için bu yaşamların iktidar ve yaşam ka-lıplarının, tarih boyunca önceden belirlenmiş ataerkil modellere dayandırılmaması için önlemler alınması düşünülmelidir.

11. Kadınların biyolojik açıdan belirlenmiş sürekli ihtiyaçları ve deneyimleri, geç-mişte ve günümüzde bireysel aktörlerin kadınlara karşı ayrımcılığı; egemen toplumsal cinsiyet ideolojisi veya toplumsal ve kültürel yapılar ile kurumlarda uygulanan ayrım-cılığın dışavurumundan kaynaklanan diğer ihtiyaçlardan ayrı tutulmalıdır. Kadınlara karşı ayrımcılığın önlenmesi için önlemler alınıyorsa da, kadınların ihtiyaçları değişe-bilir ya da ortadan kalkadeğişe-bilir veya bu ihtiyaçlar, hem kadınların hem de erkeklerin or-tak ihtiyaçları haline dönüşebilir. Bu yüzden, belki de artık mazur gösterilemeyecek 14 “Toplumsal cinsiyet, biyolojik cinsiyet farklılıklarına atfedilen toplumsal anlamlar çerçevesinde tanımlanır. Toplumsal cinsiyet ideolojik ve kültürel bir yapıdır, aynı zamanda maddi pratikler ala-nında yeniden üretilir; karşılığında, bu pratiklerin sonuçlarını etkiler. Kaynakların, refahın, işin, karar verme ve siyasi gücün dağılımını ve kamusal yaşamda olduğu gibi aile içinde de hak ve yet-kilerin kullanımını etkiler. Kültürler arasında ve zaman içindeki değişimlere karşın, tüm dünyada toplumsal cinsiyet ilişkileri, yaygın bir özellik olarak kadınlar ile erkekler arasında asimetriye ne-den olmaktadır. Toplumsal cinsiyet, bu yüzne-den, bir toplumsal katmanlayıcıdır [stratifier] ve bu anlamda, ırk, sınıf, etnik köken, cinsellik ve yaş gibi diğer katmanlayıcılar ile benzerlik gösterir.

Toplumsal cinsiyet, toplumsal kimliklerin inşasını ve cinsiyetler arasındaki ilişkinin altında yatan iktidarın eşitsiz yapısını anlamamıza yardımcı olur.” 1999 World Survey on the Role of Women in Development, Birleşmiş Milletler, New York, 1999, sayfa ix.

98 temel belgeler

olan eşitsiz bir muamelenin devam etmesini önlemek amacıyla kadınların fiili veya maddi eşitliğinin elde edilmesine yönelik kanun, program ve usullerin sürekli olarak izlenmesine gereksinim vardır.

12. Belli kadın grupları, kadın oldukları için ayrımcılığa maruz kalabilecekleri gi-bi, buna ek olarak ırk, etnik ya da dini kimlikler, engellilik, yaş, sınıf, kast ya da diğer etmenlerden kaynaklı ayrımcılığın çeşitli biçimlerinden de sıkıntı çekebilirler. Söz ko-nusu ayrımcılık, bu gibi kadın gruplarını erkeklere kıyasla önemli ölçüde veya farklı bir şekilde ya da farklı yollar ile etkileyebilir. Taraf Devletler, kadınlara karşı birden fazla temelde gerçekleşen ayrımcılığın ve bu ayrımcılığın kadınlar üzerindeki olumsuz etkisinin önlenmesi için özgün nitelikte geçici ve özel önlemler almak isteyebilir.

13. Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’nden ayrı ola-rak, insan hakları ile ilgili diğer uluslararası belgelerde ve Birleşmiş Milletler sistemin-de kabul edilmiş politikalara ilişkin belgelersistemin-de, eşitliğin sağlanmasını sistemin-destekleyen ge-çici ve özel önlemler ile ilgili hükümler yer almaktadır. Bu önlemler, farklı bir termi-noloji kapsamında tanımlanmakta olup, bu önlemlerin anlamı ve yorumlarında fark-lılıklar mevcuttur. Komite, 4. maddenin 1. fıkrasına ilişkin mevcut genel tavsiyenin terminolojiye bir açıklık getirilmesine bir katkıda bulunacağını ümit etmektedir.15

14. Sözleşme’de geçmişin ve bugünün toplumsal ve kültürel koşullarının, kadınla-rın insan haklakadınla-rından ve temel özgürlüklerinden yararlanmalakadınla-rını engelleyen ayrımcı boyutları hedeflenmiştir. Sözleşme’de kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenme-si ve ayrıca kadınların fiili ya da maddi eşitönlenme-sizliklerinin neden ve sonuçları da irdelen-mektedir. Bu yüzden geçici ve özel önlemlerin Sözleşme gereğine göre uygulanması, ayrımcılığa uğramama ve eşitlik normlarına istisna olmak dışında, kadınların fiili ve-ya maddi eşitliğinin gerçekleşmesi için gerekli araçlardan biridir.

15 Örnek olarak bkz. geçici özel önlemlerin uygulanmasını şart koşan Her Türlü Irk Ayrımcılığın Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme. Irk Ayrımcılığının Önlenmesi Komitesi, Ekonomik, Sos-yal ve Kültürel Haklar Komitesi ve İnsan Hakları Komitesi’nin de dahil olduğu gözetim organla-rının pratiği, söz konusu organların, geçici özel önlemlerin uygulanmasını ilgili sözleşmelerin ama-cına ulaşması için zorunlu gördüklerini kanıtlamaktadır. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün hima-yesinde kabul edilen sözleşmeler ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün çeşitli belgeleri de, açık ya da kapalı bir şekilde, bu önlemleri sağlamaktadır. İnsan Haklarını Geliştirme ve Koruma Alt-Komisyonu, bu sorunu ele almış ve sorunun değerlendirilmesi ve eyleme geçirilme-si için rapor hazırlayacak özel bir raportör tayin etmiştir. Kadınların Statüsü Komisyonu, 1992 yı-lında geçici özel önlemlerin kullanılması konusunu gözden geçirmiştir. Birleşmiş Milletler dünya kadın konferansları ve ayrıca 1995 yılı Dördüncü Dünya Kadın Konferansı’nın Eylem Platformu tarafından kabul edilmiş olan sonuç belgelerinde ve 2000 yılında bu belgeler ile ilgili olarak izle-me amaçlı olarak yapılan inceleizle-melerde, fiili eşitliğin elde edilizle-mesinde bir araç olarak pozitif/olum-lu eyleme yapılan göndermeler de yer almaktadır. Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği’nin geçici özel önlemlerden yararlanması, kadınların istihdamı alanında olduğu gibi, kadınların Sekreterlik bünyesinde işe alınması, terfi ettirilmesi ve yerleştirilmesi ile ilgili idari talimatlar vasıtasıyla da uy-gulanabilir bir örnektir. Bu önlemler, tüm seviyelerde, özellikle de daha yüksek kademelerde top-lumsal cinsiyet dağılımını 50/50 oranına getirme amacına ulaşmayı hedeflemektedir.

birleşmiş milletler kadınlara karşı ayrımcılığın önlenmesi komitesi’nin 25 no’lu tavsiyesi: geçici özel önlemler 99

III. Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’nde