• Sonuç bulunamadı

Tanzimat Dönemi Sosyal ve Ekonomik Reformları

Anahtar Kavramlar

2.2. Tanzimat Dönemi Sosyal ve Ekonomik Reformları

Tanzimat Fermanı ile birlikte Osmanlı saltanat geleneğinde bazı değişiklikler ortaya çıktı. Sultan Abdülmecit, eski dönemlerdeki gibi tebdili kıyafetle teftişler yerine, babası II.

Mahmut gibi memleketin çeşitli noktalarını ziyaretleri tercih etti. Mesela 1845 yılında Silistre yöresine, aynı yıl Girit Adası’na gitti. Hemen her sene başında Babıâli’yi ziyaret ederek hükümetin genel politikasına dair görüşlerini açıkladı. Zaman zaman Meclis-i Vükela toplantılarına katıldı. Kışla ve tersane gibi askerî kurumlarda incelemelerde bulundu.

Tanzimat döneminde devlet idaresinde en öne çıkan kurum kuşkusuz Babıâli oldu.

Nitekim Tanzimat devri, Babıâli bürokrasinin diktatörlüğü olarak da adlandırılmıştır.

Burada diktatörlük sözü sadece Babıâli bürokratlarının idareye hâkim olmaları ve saltanat makamının sadece onay makamı durumuna gelmesine işaret etmekteydi.

Resim 5: 1867’de Babıâli (ÖRENÇ, (2013), 109)

Osmanlı Devleti’nde öteden beri meclis ve meşveret geleneği mevcuttu. Bu yüzden Tanzimat döneminde devlet işleyişi ile ilgili konularda müzakereler yapıp kararlar alan yeni meclisler oluşturuldu. Bunlardan biri 24 Mart 1837 açılan Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye’dir. Bu meclisin görevi devletin ihtiyaç duyduğu kanun ve nizamnameleri hazırlamak, devlet ile kişiler arasındaki davaları karara bağlamaktı. Meclis-i Vâlâ’nın kanun hazırlama yetkisi 1854’te ayrı bir meclis olarak teşkil edilen Meclis-i Âli-i Tanzimat’a devredildiyse de 1861’de iki meclis tekrar birleştirildi.

Tanzimat hareketinin ön gördüğü merkeziyetçilik eğilimi, şüphesiz bu prensiplere dayanan çağdaş bir vilayet yönetimini gerektiriyordu. Buna göre 1846 yılında toplam 36 vilayete bölünen imparatorlukta 162 sancak ve 1267 kaza oluştu. Vilayetlerin 15’i Rumeli, 19’u Arabistan, Suriye, Irak ve Anadolu’da, 3’ü de Afrika’da idi.

Tanzimat’ın uygulandığı yerlerde Vilayet İdare Meclisi oluşturuldu. Bu meclislerde validen başka kadı, müftü, mektupçu, defterdar gibi devlet görevlilerinin yanında ahali tarafından seçilen ikisi Müslim, ikisi de gayrimüslim dört üye bulunuyordu. Öte yandan Vilayet Umumi Meclisleri adı altında sadece yerel temsilcilerden oluşan ve o memleket halkının istek ve meselelerini yöneticilere bildiren bir organ daha oluşturuldu.

Yenilikler yapılırken köy ve mahallelerin idaresinde de bazı değişikliklere gidilmesi kaçınılmaz oldu. Buralarda muhtarlıkların kurulmasına II. Mahmut döneminde başlanmıştı.

Muhtarlık teşkilâtı gittikçe mahallenin mutlak sorumluluğunu üstlenen bir organ hâline geldi.

Tanzimat ile birlikte Osmanlı’da ilk çağdaş belediye teşkilâtı olan Şehremaneti İstanbul’da oluşturuldu. 16 Ağustos 1854 tarihinde İhtisap Nezareti lağvedilerek yerine İstanbul ve bağlı semtlerdeki beledî hizmetler için Şehremaneti teşkilâtı kurulmuş oldu.

Tanzimat devrinde hukuk alanında çok köklü değişiklikler yapılmıştır. Klasik Osmanlı hukuk sistemini dönüştürmek maksadıyla atılan ilk adım 1840 yılında Fransız kanunlarından faydalanılarak bir Ceza Kanunu’nun hazırlanmasıyla atıldı. Aynı yıl bir de Ticaret Kanunu

hazırlanmış, ardından Ticaret Mahkemeleri kurulmuştur. 1847 yılında Osmanlı vatandaşları ile yabancıların her türlü ceza davalarına bakmak üzere karma mahkemeler faaliyete geçmiştir. Mahkemeler, ölüm cezası hariç, her türlü cezayı vermeye ve tatbike yetkili kılındı.

Sadece ölüm cezalarında padişahın onayı gerekmekteydi.

Tanzimat devri kanunlaşma faaliyetlerinde Fransız etkisi görülmekle birlikte bazı kanunlarda millî vasıf gözetilmiştir. Bunlardan biri 1858 yılında çıkarılan Arazi Kanunu’dur. Bu kanun Ahmet Cevdet Paşa başkanlığındaki bir komisyon tarafından hazırlanan ve o zamana kadar uygulanan hükümleri toplu hâle getiren millî bir kanundur.

Osmanlı’da medeni kanun tartışmaları 1856’dan sonra başlamıştır. Fransız Medenî Kanunu’nun bazı küçük değişikliklerle benimsenmesine yönelik telkinlere rağmen Ahmet Cevdet Paşa ve taraftarları buna şiddetle karşı çıktı. Cevdet Paşa, medenî hukuk alanında Müslümanlar için Hristiyanların kanunlarının örnek olamayacağını belirtiyordu. Sonuçta Cevdet Paşa’nın da içinde bulunduğu ve bir aralık başkanlığını yaptığı Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye Cemiyeti kuruldu. Cemiyet 1868-1876 yılları arasındaki çalışmaları sonucunda 16 kitap ve 1851 maddeden oluşan Mecelle’yi hazırladı. Mecelle, günümüzde dahi hukuki mevzularda referans gösterilen, çağını aşmış bir eser olarak değerini korumaktadır.

Tanzimat Fermanı’nın en iddialı maddelerinden biri vergi adaletinin sağlanacağı hususuydu. Yeni vergi sisteminin uygulanması için Rumeli, Anadolu, Arap vilayetlerinin bir kısmında emlak ve gelir sayımı yapıldı.

Osmanlı tarihinde kâğıt paranın mal değişiminde kullanılmasına yönelik ilk uygulamalar da Tanzimat’la gündeme geldi. Nitekim ilk kâğıt para olarak nitelendirilebilecek olan kaimeler 1850 yılında 20 ve 10 kuruşluk küçük kupürler hâlindeydi.

Osmanlı Devleti’nin bir Merkez Bankası olmadığından, para basma, dışarıdan kredi bulma işleri, İngiliz ve Fransız sermayesine sahip olan Bank-ı Osmanî-i Şahane (Osmanlı Bankası) aracılığıyla yapılıyordu. Bu banka doğal olarak yabancı sermayenin çıkarlarını savunuyordu.

Sistem sorunları nedeniyle mali sıkıntılar devam edince devlet dışarıdan borçlanmayı gündemine aldı. İlk borç alımı 1854 yılında gerçekleşti. Savaştan sonra dış borç alımları sürüp gitti.

Tanzimat Fermanı’nın ilanından sonra askerlik hizmeti kavramı yeni bir anlayışla ele alındı ve bu görevin vatanî bir vazife olduğu temel ilke hâline getirildi. Her bölgeden alınacak asker sayısının mahallin nüfusuna göre belirlenmesi uygun görülerek her aileden bir kişinin askere alınması, tek çocuklu ailelerden ise asker alınmaması uygun bulundu. Askerlik yaşı 20, ordunun yıllık asker sayısı 25.000 olarak belirlendi. Ayrıca Avrupa’da olduğu gibi her yıl ordunun beşte birinin yenilenmesi kararlaştırıldı. Bu işlemde kura usulüne başvurulmaktaydı.

Yalnız olağanüstü hâllerde fetva ve ferman ile daha fazla asker toplama yetkisi hükümete verildi. 6 Eylül 1843’te çıkartılan kanunla muvazzaf askerlik süresi 5 yıl olarak tespit edildi.

Bu fiilî askerlik hizmetini bitirenlerin yedi yıl da ihtiyatlık süreleri vardı. Bunlar bulundukları kazalarda her yıl eğitime tabi tutularak yeni silah ve harp tekniklerini öğreneceklerdi.

Bu dönemde yapılan düzenleme ile kara ordusu Hassa, Dersaadet, Rumeli, Anadolu ve Arabistan orduları olmak üzere beş büyük birime ayrıldı. 1848’de bunlara Irak ve Hicaz orduları da eklendi. Sonraki yıllarda ihtiyaca göre ordu sayısı daha da arttırıldı. Askerlerin eğitim esaslarını belirlemek üzere hazırlanan talimatnamelerden piyade ve süvariler için olanı Fransa’dan, topçular için olanı da Prusya’dan alındı.

Osmanlı Gayrimüslim vatandaşların askerlik yapmaları hususu 1847’de karara bağlandı. Bunların albaylığa kadar terfi edebilmelerine imkân sağlandı. Buna bağlı olarak cizye vergisi kaldırıldı. Ancak o zamana kadar askerlik yapmayan Gayrimüslimlere bu kanun ağır geldi ve bundan dolayı bazı huzursuzluklar ortaya çıktı.

Kırım Savaşı sürerken ilk defa Osmanlı ülkesinde telgraf kullanıldı. Sultan Abdülmecit’in savaştan önce geliştirilen telgraf teknolojisine yakın ilgi duyduğu ve hatta Samuel Morse’a maddi destek verdiği bilinmektedir. Daha da ilginci 1847 tarihinde bu sistemin Beylerbeyi Sarayı’nda denenmesidir.

Osmanlıda Batı tarzında ilk yükseköğretim çalışmaları da Tanzimat döneminde başladı.

1846 Darülfünun’un kuruluşu Türk yükseköğretim tarihinde önemli bir aşama olmuştur.

Darülfünun’un amacı devlet bürokrasisinde istihdam edilmek üzere bilgili bir nesil yetiştirmekti. Tanzimatçılar, yüksek eğitimi desteklemek ve planlamak üzere Fransız Akademisi’ni örnek alan Encümen-i Dâniş adlı bir de akademi teşkil ettiler.

Tanzimat döneminde edebiyat, eğitim ve basın alanında ortaya çıkan yenilikler günümüze kadar etkisi görülen değişimlere zemin hazırladı. Yeni süreçte bir Tanzimat aydını ve doğal olarak bunların güçlü bir edebiyat geleneği oluştu. Namık Kemal, Şinasi, Âgah Efendi ve Ziya Paşa gibi birçok önemli yazar ve şairler bu dönemde yetişti. Önceki dönemin Takvim-i Vekayi gazetesinden başka yarı resmî Ceride-i Havadis, Tercüman-ı Ahvâl ve Tasvir-i Efkâr gibi kamuoyu oluşturabilen gazeteler yayına başladı.