• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 4: AFGANİSTAN’DAKİ GRUP VE AKTÖRLERİN AMAÇ VE

4.3. Taliban

Araştırmanın bu ve bundan sonraki kısımlarda aktörlerin amaçları, amacların tespit edilmesini sağlayan açıklamasıyla beraber belirtilecektir. Böylece çalışmanın daha sade bir şekilde yürütülmesi ve gereğinden fazla bilgi verilmesi engellenecektir.

4.3.1. Amaçlar

Taliban, Afganistan’daki kabile sistemine ve kabile sisteminden çıkan gerginliklere karşı İslam temelli ve şeriata dayanan bir Afganistan kurmayı amaçlayan devrimci bir harekettir (Dorronsoro, 2009: 5). Rus İşgali sonrası mücahit gruplar arası yaşanan iç

savaş ortamında, Molla Ömer liderliğinde 1994 yılında Kandahar’dan başlayarak 2001 yılına kadar tüm Afganistan’da yönetimi ele geçirmiştir. 2001 yılında başalayan Sınırsız Özgürlük Harekâtıyla, Batılı güçler Taliban’ı Afganistan’dan kovarak başlatıkları savaşı hızlıca sonlandırmışlardır. Ancak günümüzde bile, hızlı biten bu savaş sonucunda bir türlü barış yapılamamıştır (Edwards, 2010: 977). Bu bilgilerden sonra Taliban’ın 2001 sonrası amaçlarını şu şekilde belirtebiliriz:

1. Şeriat devleti kurma: Taliban’ın savaşının birinci amacı, ülkedeki Batı etkisini kırıp, İslami kurallara dayanan devlet kurmaktır (Wilner, 2008:179).

2. Batılı güçleri ülkeden kovma: Taliban, batılı güçleri ülkeden kovarak Batı desteği almadan yönetimde kalamayacak Karzai hükümetine son vermeyi amaçlamaktadır (Johnson, 2007: 99).

3. Halk desteği ile yönetimi ele geçirme: Afgan halkında tarihten kaynaklanan dış müdahale ve işgallere karşı bir direnç ruhu bulunmaktadır. 11 Eylül sonrası yaşanan işgalin ardından bu ruhun en güçlü savunucusu Taliban olmuştur. Taliban işgale karşı durarak halk desteği ile yönetimi tekrar ele geçirmeyi hedeflemektedir (Raqib, 2011: 217).

4. Pakistan’daki etkinliğini sürdürme: FATA bölgesi Peştun ağırlıklı mültecilerin yaşadığı ve Pakistan hükümetinin kontrolünün az olduğu bir bölge olduğundan, Taliban için muhteşem bir üs bölgesidir. Anılan nedenden dolayı Taliban bu bölgede etkinliğini sürdürmek istemektedir ( Johnson, 2007: 82).

4.3.2. Faaliyetler

2001 yılı sonrası Taliban, Pakistan’ın FATA ve Belucistan bölgesine çekilmiştir. Taliban hareketinin temel yönetim yerleri meclislerdir. Taliban’ın, Molla Ömer’in de bulunduğu, en önemli meclisi Kuetta’da bulunmaktadır. İkinci öncelikli savaş meclisleri

Afganistan’da Taliban’ın günümüzde de hala güçlü olmasının en büyük nedeni arkasındaki destektir. Afganistan’da Taliban’ı destekleyen üç grup bulunmaktadır. Birinci grup çekirdek kadrodaki liderler ve askerlerdir. Bunların amaçları, Afgan hükümetini yıkmak, yeniden Kabil’i ele geçirmek ve yabancı güçleri ülkeden atarak otoriteyi sağlamaktır. İkinci grup sıradan Afganlardır. Bunların destek amacı yoksulluga, işsizlige ve yerel devlet kurumlarından çektiği sıkıntılara tepki vermektir. Üçüncü grup destekçiler Afgan kabile liderlerinden oluşmaktadır. Özelikle Gılzai federasyonları ve az sayıda Durani kabileleri (Alizai, Ishakzai, and Nurzai) Taliban’ı desteklemektedir. Kabilelerin desteklemekteki amacı ise, güç paylaşımındaki haksızlıklardır (Tellis, 2009: 17).

Uluslararası toplumun büyük sözlerle başlattığı devlet inşa süreci, günümüzde Afganların işgalle uyandığı bir rüyaya dönüşmüştür. Yıllar geçmesine rağmen halen insanlar temel ihtiyaçlarını karşılayamamakta ve açlıkla mücadele etmeye devam etmektedirler (ICOS, 2008: 15). Taliban, bu ortamda Afganistan’da tarihten gelen, İngiliz ve Sovyet işgallerindeki gibi yabancılarla savaşma mücadele ruhunu oluşturarak, büyük destek toplamıştır (Dorronsoro, 2009: 12). Taliban, NATO’nun teknolojik olarak üstün kuvvetlerine karşı asimetrik savaş yöntemlerini uygulayarak, Afgansitan’ın tüm bölgelerine savaşı yaymış ve bölgesel kontrolün kazanılmasında çok, Afganaların kalp ve akıllarındaki savaşı kazanmaya önem vermiştir. ISAF ve Kabil Hükümeti’nin halkın büyük kesminin geçim kaynağı olan haşhaş tarlalarını yok etmesi, bombardımanlar sonucu oluşan sivil kayıpların fazlalığı, milyarlarca dolarlık dış yardımlara rağmen işsizlik oranlarındaki yükseklik, Taliban’ın kalpleri ve akılları kazanmasını kolaylaştırmıştır (ICOS, 2008: 15).

Taliban, etnik gerginlik, uluslararası toplumun Afganlar tarafından istenmemesi ve Afgan hükümetinin bölgesel yönetim zayıflıklarından yararlanarak, Güney ve Doğu Afganistan’da devlete parelel yönetimler kurmuştur (Dorronsoro, 2009: 5). Bu üç durumun Taliban sağladığı avantajlar sırasıyla şunlardır:

1. Peştunların en büyük etnik grup olmasına rağmen Peştun olmayan liderlerin etkileri ile merkezi hükümeten uzaklaştırılması:

2001 yılında çoğu Peştun’un değerlendirmesine göre, merkezi yönetim Peştunlardan Peştun olmayanlara el değiştirmiştir (Karzai genelikle, Kandahar’ın aristokrat ailelerinden olmasına rağmen ABD etkisinde olarak görülmektedir.). Peştunlar bu yüzden uluslararası yardımların çokluğuna rağmen devletin zayıf olmasını, Peştun olmayanlara bağlamaktadırlar. Bu düşünceyi, bazen inşacı devletlerin Peştun olmayanları desteklemesi de tetiklemektedir (Türkiye’nin Özbek, Türkmenlere desteği ve Çümbüş Partisi lideri Raşid Dostum’u koruması vb.). Merkezi hükümetten Peştunları yabancılaştırma güneyde, Taliban’ın başarılı olmasına neden olmuştur. Peştunların azınlıkta olduğu kuzeyde ise başarının iki neden vardır. İlk neden ideolojik sözler verilmesidir. İdeolojik sözler Özbek ve Türkmen militanlar, hatta Samangan bölgesindeki Tatarlardan bile destek görmektedir. Buna rağmen Taliban’ın uluslararası topluma karşı savaşı kazanabilmek için, kuzey bölgelerinde daha fazla desteğe ihtiyacı vardır. İkinci neden ise Guitozzi’ye göre Hizb-i İslami’nin tarihi destekçilerinin kuzeyde bulunmasıdır. Özelikle Badahşan ve Kunduz bölgesindeki 2008 olayları bunun bir göstergesidir (Dorronsoro, 2009: 14,15).

2. Uluslarararası toplumun iyi niyeti ve etkinliği konusunda artan endişeler:

Afganistan’da, uluslararası toplum algısı giderek misafirden düşmana doğru dönüşmektedir. Bu algının değişmesine, Batılı güçlerin toplumdan izole yerlerde yaşaması, orantısız güç kullanımı, sivil kayıplar ve uluslararası yardımlardaki bütünlük eksikliği neden olmaktadır (Dorronsoro, 2009: 16). Bu nedenleri sırasıyla incelersek:

a. Batılı güçlerin toplumdan izole yerlerde yaşaması:

10.000 yakın yabancı Kabil’de kendini halktan yüksek duvarlarla soyutlamış ve mutlu bir hayat yaşamaktadır. Güvenlik öncelikleri ise, halkın güvenliği yerine, kendi büyük elçilikleri ve önemli bakanlıkların korunmasıdır (Dorronsoro, 2009: 16).

Sivil ölümlerinin yüksek olması ve Bagram Hava Alanı’nda 600 yakın Afgan’ın tutuklu bulunması uluslararası topluma tepkiyi artırmaktadır. Tutuklulara yapılan kötü muamele ve çoğunluğu Afgan olan bu insanlara Afgan yasalarının uygulanmaması, halk arasında büyük hoşnutsuzluk yaratmaktadır. Ayrıca Afgan medyasının, uluslararası toplumun yaptığı sivil kayıpları sürekli yayınlaması, halkın Sovyet İşgalini hatırlamasına sebep olmaktadır. Taliban’ın yaptığı saldırılarda da sivil kayıplar olmasına rağmen bunlar uluslararası toplumunkiler kadar etki yaratmamaktadır. Bunun en büyük nedeni uluslararası toplum askerlerinin sivillerle az teması ve onları kazanamamasıdır (Dorronsoro, 2009: 16, 17).

c. Uluslararası yardımdaki bütünlük eksikliği:

Koordinesiz yardım dağıtımı, yardımların yanlış kişilerin eline geçmesine neden olmaktadır (Dorronsoro, 2009: 17).

3. Yerel düzeydeki devlet kurumlarının yokluğu, yeteneksizliği ve yolsuzluğunun, korku ve güvensizlik yaratması:

Yerel düzeydeki devlet yönetim eksikliği ve politik bölünmüşlüğün artması Taliban’ın çıkar sağlamasına neden olmaktadır. Karzai’nin politik taban eksikliği ve yerel güçleri yok etmek istemesi, merkez dışındaki kontrolünü tehlikeye sokmuştur. Karzai’nin yerel liderleri atarken, kendine dost olan ama yetersiz yönetim kapasitesi olan insanları ataması, yerel liderliği zayıflatmış ve politik bölünmüşlüğe neden olmuştur. Bu nedenden bugün çok az yerel lider bölgesini etkin olarak kontrol edebilmektedir (Dorronsoro, 2009: 17). Yerel otoritenin yokluğunda, yerel liderler hızlıca 2003-2004 yılları arasında silahlanmışlardır. DDR programı insanlara silahlarını bırakması için para verimiş, ancak bu paraların büyük kısmı yeniden silah alımına kullanılmıştır. 2006 yılında da, silahlanmanın artması güneyde silah fiyatları yükselmiş ve Kabil’de bile silah alımı kolaylaşmıştır. Bu ortamda, yerel otoritenin yokluğunda, Taliban çoğu yerde devlete paralel yönetimler kurmuştur (Dorronsoro, 2009: 18, 19).

Şekil 4.5’deki Taliban’ın Afganistan’a Giriş Yolları ve Etki Alanları incelendiğinde Taliban özelikle Afganistan’ın güney ve doğu bölgelerinde etkinliğini sürdürürken, Kuzey bölgelerinde de etkinliğini artırmaya çalıştığı görülmektedir. Diğer taraftan Pakistan-Afganistan sınırı tamemen Talibana açık bir bölgedir. Taliban, Afganistan’a giriş ve çıkışlarda zorlanmamaktadır. Taliban, Afganistan’a giriş ve çıkışlarda 1980’lerde mücahidlerin kullandığı üç yolu kulanmaktadır. Birinci yol, Paraçınar’dan Kabil’in güneyine çıkan 90 km’lik yoldur. Logar Eyaletindeki Azrah bölgesinden Kabil’in güneyine çıkan bu yolun kulanılmasından dolayı Khost Eyaletindeki Jali Meydan’da yaşayan Jali Kabilesi büyük baskı altındadır. İkinci yol, Zabul eyaletinden güney, batı ve kuzeye giden yoldur. Zabul, tamamen Taliban kontrolünde ve yabancı askerlerden izole edilmiş bir alandır. Bu yol, kuzeye doğru Gazne, Vardak, Logar’a; batıya doğru Kandahar, Uruzgan, Helmand, Herat’a geçiş sağlamaktadır. Üçüncü yol, Kunar eyaletineden Kabil-Celalabad kuzeyinden giden yoldur. Hizb-i İslami’nin etkin olduğu bir bölgedir. Bu bölge de yabancı askerlerden izole edilmiş durumdadır. Hatta Barnett Rubin’e göre Logar ve Faryap eyaletlerinde Taliban kendine paralel hükümetler kurmuştur (Dorronsoro, 2009: 21-26).

Şekil 4.5: Taliban’ın Afganistan’a Giriş Yolları ve Etki Alanları

Kaynak: Gilles Dorronsoro (2009). The Taliban’s Winning Strategy in Afghanistan. Carnegie Endowment Report. Washington. s. 24.

Taliban’ın belirtiğimiz üzere Güney ve Doğu bölgelerinde etkindir. Taliban’ın etkin olduğu güney ve doğu eyaletleri şunlardır: Paktia, Paktika, Zabul, Kandahar, Uruzgan,

kuvvetler, Sovyetlerin 80’lerde düştüğü durum gibi sadece büyük şehirler ve izole edilmiş yerlerde bulunmaktadırlar. Kost eyeletinde Musakel bölgesinde 2009 Nisan ayında olduğu gibi bazen Taliban bölge yöneticilerinin günlerce bölge merkezine inmesini engellemektedir. Bugün çoğu eyalette Taliban, polis ve yargı sistemini kendine dert olarak görmemektedir (Dorronsoro, 2009: 24, 25). Merkezi yönetimin yapısı ve kurumları Afganistan’ın çoğu bölgesinde zayıf olduğundan, Taliban’a alternatif olarak gözükmemektedir. Hatta 2002 yılında, ilk Gardez PRT’si kurulurken, Amerikalılar tarafından kabileler Taliban’a karşı kullanılmak istenmiş ancak istenen etki sağlanamamıştır. Kabileler, PRT yardımlarını almış ve Taliban’a vermişlerdir. Aynı olay Veziristan’da da yaşanmış, yine birkaç kabile dışında Taliban’a karşı çıkan olmamıştır (Dorronsoro, 2009: 27).

Bu kısımda belirtildiği üzere, Taliban’ın asıl gücünün kaynağı, Batı’nın 2001 yılında tüm Afganistan’da olumlu bir hava yaratan ve Afganistan’ın kalkınması için tüm kesimlerin umut olarak gördüğü, devlet inşa sürecinde izlediği yanlış politikalardır. Taliban Batı’nın bu yanlış politikalarındaki açıkları çok iyi değerlendirmiş ve Afganistan’da kendine destek bulmuştur. Hükümetin zayıflığı da, Taliban için önemli bir avantaj olmuş ve merkez dışındaki otoritesini kurmasını kolaylaştırmıştır. Taliban mücadelesinde insanların kalplerini ve akıllarını kazanmayı bilmiş ve bu sayede ülkede büyük bir sinerji yaratmıştır. Taliban’ın uyguladığı stratejisinden çıkarılması gereken en önemli ders, Afganistan’da akılları ve kalpleri kazanmanın başarının altın kuralı olduğudur.