• Sonuç bulunamadı

Kaynak tabanlı kuramın kritik öğeleri; kaynaklar, yetenekler ve stratejidir (Hall, 1992:135-144). Kaynaklar, işletmenin uygulamayı düşündüğü stratejilerde kullanabileceği fiziksel ve fiziksel olmayan varlıklardır. Bu tanımlamada, fiziksel ve fiziksel olmayan kaynakların ekonomik ve stratejik değeri değişir. Genellikle, kaynaklar işletme stratejilerinin geliştirilmesinde ve uygulanmasında kullanılıyorsa, işletmenin net maliyetlerini düşürmek ya da işletmenin net gelirlerinin artırılmasına imkan vereceği için söz konusu kaynaklar değerlidir (Barney ve Arıkan, 2001:138).

Bir işletme sahip olduğu değerli kaynakları dikkate alarak her zaman üstün performans ya da sürdürülebilirlik kazanamaz. Bir sektörde rekabet halindeki işletmeler aynı kaynaklara sahip ve aynı stratejileri geliştirip uyguluyorlarsa örneğin, bu kaynakların hepsi işletmelerin toplam maliyetlerini düşürüp, yüksek karlar kazandırsa bile rekabetçi üstünlüğün kaynağı olamayacaklardır. Bu durumda, işletmelerin değerli kaynaklara sahip olması gerekir. Ancak bu, sürdürülebilir rekabetçi üstünlüğü elde etmek isteyen işletmeler için yeterli değildir (Priem ve Butler, 2001:22-40). Kuşkusuz, burada kaynakların fiziksel olma derecesi de önemlidir. Genellikle kaynaklar daha çok fiziksel kaynakları içerir, ancak sınırlı fiziksel ve finansal sermayeler değildirler. Ancak, örgütsel sermaye gibi fiziksel olmayan kaynaklar çok daha sınırlıdır (Hall, 1993: 607-618; Bounfour, 1999:127-151).

1990’lı yıllar boyunca çeşitli yazarlar, kaynakların farklı işletmeler için farklı rekabetçi etkileri olabileceğini göstermek için fiziksel ve fiziksel olmayan kaynakları sınıflandırmaya çalışmışlardır. Örneğin, Wernerfelt (1984), ve Barney (1991) kaynakları herhangi bir kategoriye ayırmadan sadece “kaynak” olarak

27

tanımlamışlardır (Wernerfelt, 1984:171-180; Barney, 1991:99-120). Selznick (1957) ve diğerleri tarafından yapılandırılan “yetenek” kavramı, Prahalad ve Hamel (1990) tarafından geliştirilerek “temel yetenekler” kavramı kaynak tabanlı sözlüğe eklenmiştir (Prahalad ve Hamel, 1990:79-91).

Stalk, Evans ve Shulman 1992 yılında yaptıkları çalışmada, yetenekler ve temel yetenekler arasında bir fark olup olmadığını tartışmışlar ve bu terimi (yetenekler) terminolojisine eklemişlerdir (Stalk ve diğ., 1992:57-69). Teece, Pisano ve Shuen (1997) ise işletmelerin yeni yetenekler geliştirmesinin önemini vurgulamışlar ve seçtikleri “dinamik yetenekler” ile yeni bir perspektif geliştirmişlerdir (Teece ve diğ., 1997:509-533). Son zamanlarda çeşitli yazarlar, işletme tarafından kontrol edilebilen bilginin de çok önemli bir kaynak olduğunu ve sürdürülebilir rekabetçi üstünlüğün “bilgi tabanlı kuram” ile geliştirilebileceğini ileri sürmüşlerdir (Grant, 1996:109-122; Liebeskind, 1996:93-107; Spender, 1996:45-62).

İlke olarak, “kaynaklar”, “yetenekler”, “dinamik yetenekler” ve “bilgi” gibi terimler arasındaki ayrım ortaya konsa da aslında bir fark yoktur (Barney ve Arıkan, 2001:139). Örneğin, Hill ve Jones (2008) ve Hitt, Ireland ve Hoskisson (2007) de yayınladıkları ders kitaplarında kaynaklar ve yetenekler arasındaki farkı şu şekilde ortaya koymuşlardır; “kaynaklar, bir işletmenin temel finansal, fiziksel, bireysel ve örgütsel sermaye nitelikleri iken; yetenekler, işletmenin stratejilerini uygulamak için kaynaklarından yararlanabilme niteliğidir” (Hill ve Jones, 2008:75-76; Hitt ve diğ., 2007:79-84).

Teece ve arkadaşlarının (1997) yılında öne sürdüğü dinamik yetenekler kavramı, işletmelerin öğrenme ve gelişme yeteneğine odaklanma eğilimlerini içermektedir. Bu bakış açısını oluşturmak için Eisenhardt ve Martin’in 2000 yılında yaptıkları çalışmada tanımladıkları dinamik yetenekler kavramı ise, değer yaratan stratejileri oluşturmak için örgütsel ve stratejik rutinlerin yöneticiler tarafından değiştirilerek kaynakların yeniden kombinasyonunun sağlanması olduğunu belirtmişlerdir.

Genellikle uygulamada, işletmenin çeşitlendirme stratejisi bağlamında yetenekler kavramını sık sık uygulaması önerilmektedir. Her ne kadar diğer bazı öğeler önemli olsa da bilgi açıkça özel bir durumdur. (Teece ve diğ., 1997:509-533; Lie ve diğ., 1996:549-569; Eisenhardt ve Martin, 2000:1107-1108).

28

Ancak, kaynakların türleri arasındaki ayrım belirlenirken ve işletmenin sahip olduğu kaynakların kapsamlı olarak anlaşılmasında yardımcı olurken, bu ayrımı yapmak için çabalamak en azından gereksiz yan etkilere neden olabilir. İşletmenin kaynaklarını tanımlamada yeni yolların aranması genellikle sürdürülebilir rekabetçi üstünlük kuramının “yeni” bir kuram gibi çalışmalarda yer almasına neden olmuştur. Böylece stratejik yönetim literatüründe, “üstün performansın kaynak tabanlı kuramı”, üstün performansın yetenek kuramı”, “üstün performansın dinamik yetenek kuramı” ve

“üstün performansın bilgi temelli kuramı” bu kuramlarda taraftarlara sahiptirler. Bu kuramların her biri işletmenin özelliklerini biraz farklı şekillerde belirtse de kuramsal olarak aynı alt yapıya sahiptirler (Barney ve Clark, 2007:23).

Yukarıda açıklanan kaynaklar terimine bağlı olarak strateji terimi literatürde çeşitli şekillerde tanımlanmıştır (Barney, 1986c: 791-800). Drucker (1994) de yaptığı çalışmada strateji’yi şu şekilde tanımlamıştır. “strateji, işletmenin faaliyette bulunduğu pazarda, nasıl üstün bir performans elde edebileceği ile ilgi bir kuramdır” şeklinde tanımlanmıştır (Drucker, 1994:95-104). Stratejinin bu tanımı çeşitli ilginç özelliklere sahiptir. Örneğin, bu tanım hem aniden ortaya çıkan hem de amaçlanan stratejileri içerir (Barney, 2001a:41-56; Mintzberg, 1990:171-195).

Burada tartışmaya açık olan işletme performansına hem işletme hem de sektör düzeyinde uygulanabilir olmasıdır. Ayrıca, bir strateji uygulanmadan önce işletmenin nasıl üstün performans kazanabileceği ve belirli pazar ve/veya pazarlarda ekonomik sürecin işletme tarafından tahmin edilmesi önerilmektedir. Geleneksel bir şekilde tanımlandığında bu tanıma stratejiye sahip olmayan işletmelerde baş vurmuş olabilir.

Strateji teriminin tanımında da tanımlanması gereken bazı ek terimler özellikle de üstün performans dikkatli bir tanım gerektirir. Kaynak tabanlı kuram mantığının ekonomik rant kaynaklarını ve rekabet üstünlüğünü anlamak için kullanabileceği ileri sürülmüştür. Ekonomik rant, işletmenin elde ettiği ya da geliştirdiği kaynaklar, sahip olduğu kaynaklardan beklediğinden daha fazla değer ürettiği zaman oluşur (Barney ve Arıkan, 2001:140).

Burada karakterize edilen işletme performansı, geçici ya da kalıcı olabilir. Ekonomik rantın kalıcı olabilmesi işletmenin kontrolündeki kaynaklardan beklenen değerden daha yüksek ve sürekli olarak değer yaratması ile oluşur. Rekabetçi üstünlük ise,

29

rakip işletmeleri taklit edebildiği zaman geçici, rakip işletmeleri taklit edemediği zaman ise süreklidir. Bu kavramlar; kaynaklar, stratejik faktör pazarları, strateji, üstün performans, geçici ve kalıcı ekonomik rantlar ve rekabetçi üstünlük kavramlarının hepsi kaynak tabanlı kuramın temelini oluşturmaktadır (Barney, 2001b:643-650).