• Sonuç bulunamadı

C. İMAM – HATİPLERİN YAYGIN DİN EĞİTİMİNDEKİ YERİ

II. BALIKESİR’DE DİN HİZMETLERİ

1. Balıkesir’in Tarihi

1.2. Türkler Dönemi

1.2.2. Karesi Beyliği

1.2.3. Osmanlı Devleti dönemi diye üçe ayrılabilir.166

162 Ramazan Buyrukçu, a.g.tebliğ, s. 511. 163 Mehmet Yılgın, a.g.t.,s. 25.

164

Abdulmecid Mutaf, a.g.e.,s. 3.

165

Aydın Ayhan, Balıkesir ve Çevresinde Yörükler, Çepniler ve Muhacirler, Zağnos Kültür veEğitim Vakfıı Yay., Balıkesir, 1999, s. 11.

Balıkesir ismi konusunda çeşitli görüşler ileri sürülmektedir. Bilinen en eski ismi Akinos’tur. Arap kaynaklarında (İbnü Batuta) Agina olarak geçmektedir. Balıkesir isminin Grekçe bir kelime olan Eskihisar anlamındaki Palaio Kastra’dan geldiği ifade edilirken167, bunun yanında dilimizde Balık kelimesinin şehir anlamına geldiği, Balıkhisar’ın (Hisar Şehri) zamanla Balıkesir şekline dönüştüğü üzerinde duranlar da vardır.168

1.1. Türklerden Önceki Dönem

Balıkesir ve çevresinde bulunan pek çok höyük, mesken, mağara ve düz yerleşim merkezlerinde yapılan kazılar, bölgenin tarihinin M. Ö. 8000 yıllarına kadar uzadığını ortaya koyar. Hitit metinlerinde de Balıkesir (Misya)’in M. Ö 2700 yıllarında As Kabilesi kraliçesi Assa tarafından kurulduğu belirtilir.169

Balıkesir’in ilk yerli halkı hakkında kesin bilgi sahibi olunamamakla birlikte, Semilikler olduğu, az zaman sonra kuzeyden Sitilikler de iltihak ettiği tahmin edilmektedir. Mizyalılar beyaz ırkın Aryan kısmına mensup olup, plaj (Plasiç) şubesindendir. Plajlar, asıl vatanları olan Herat ve Belh bölgesinden Avrupa’ya göç etmişler, oradan Trakya, Makedonya ve Teselya’ya yayılmışlardır. Takriben M. Ö. 2000 yıllarında da oradan Marmara ve Ege sahillerine yerleşmişlerdir. Marmara bölgesinde Polis yani şehir devleti fikrinin hakim olmasında, uzun süre merkezi bir siyasi otoritenin yokluğu, bölgenin Bizans dönemine kadar sık sık el değiştirmesine sebep olmuştur. M.Ö. 133’de Romalılar, şehri Bergama Krallığından vasiyet yoluyla hâkimiyetlerine aldılar. Roma İmparatorluğu M S. 395’de ikiye bölününce Balıkesir ve çevresi Bizanslara kaldı. Askeri ve ekonomik yönden güçlenen Bizans, bölgedeki hakimiyetini uzun süre devam ettirdi. Fethedilmesi; Hz. Muhammed tarafından müjdelenen İstanbul’u almak, müslüman ordularının en büyük ideali idi. Bu müjdeye nail olmak isteyen Hz. Muaviye’nin orduları Kapıdağ Yarımadasına (Erdek) kadar geldiler. Bölge 670-678 yılları arasında müslüman idaresinde kaldı. Güçlü bir donanma ile İstanbul 5 yıl süreyle kuşatıldı ise de zafere ulaşılamayınca, müslümanlar kuşatmayı kaldırıp, geri çekildiler. Müslümanların kuşatmalarıyla zayıflayan Bizans derebeyliklerine bölündü.170

167 Aydın Ayhan, Balıkesir Bir Kentin Kimliği, Rotary Kulubü Yayınları, Ankara, 1997, s. 10-11. 168

Abdulmecid Mutaf, a.g.e., s. 49.

169

Tacettin Akkuş, Tanzimat Başlarında Balıkesir Kazası ( 1840-1845 ), Zağnos Kültür ve Eğitim Vakfıı Yayınları, Balıkesir, 2001, s. 2.

1.2. Türkler Dönemi

Selçuklu Türkleri, 1015 yılından itibaren Bizans idaresindeki Anadolu’da görülmeye başladı. Doğu ve İç Anadolu içlerine nüfuz eden Türkler, Bizans halkından büyük bir kabul gördü. İdari, sosyal ve ekonomik yönden zayıflayan Bizans, Türklere karşı koyamadı. 1071 Malazgirt zaferiyle Anadolu kapıları sonuna kadar açılınca, fetihlerin yanında toplu göçlerle artık Anadolu’da Türkler dönemi başladı.171

1.2.1. Selçuklular Dönemi

Anadolu Selçuklularını kuran Kutalmışoğlu Süleyman Şah, İznik’in yanında 1076 tarihinde Çanakkale ve çevresini de Türk hâkimiyetine kazandırdı. I. Kılıçaslan zamanında Marmara bölgesinin hakimiyeti pekiştirildi ise de, I. Kılıçaslan’dan sonra haçlı seferleri esnasında Türkler bir süreliğine, Anadolu’dan çekilmek zorunda kaldı. Bu esnada Bizanslılar Türklere karşı toplu katliamlar yaptılar.172

Haçlı seferlerinden sonra Türkler tekrar batıya yöneldiler. 1175 yılında 100.000 Türkmen, batı ve Marmara bölgesine dağıldı. 1260 yılında çok Türkmen boyu, batıya göçerek yayıldılar. Bizans’a akınlar yaparak sınırlarını genişlettiler. Kösedağ savaşından sonra Selçukluların zayıflığından faydalanan Anadolu Beylikleri, bağımsızlıklarını ilan etmeye başladılar.173

1.2.2. Karesi Beyliği Dönemi

1280’li yılların sonlarında Karesi Bey, Germiyanoğlu Yakup Bey ve yanlarındaki Türkmen gruplarıyla birlikte Balıkesir ve çevresine yerleştiler. Daha sonra Marmara ve Ege kıyılarını da ele geçiren, Karesi Bey Anadolu Selçuklu Sultanı II. Mesud tarafından Emiru’s- Sevail (Sahil Komutanı) olarak atandı. Kısa sürede babası Kalem Beyle beraber, Balıkesir ve Çanakkale’nin bütün çevresini topraklarına kattı. 1296-1300 yıllarında Anadolu Selçuklularının zayıflığından faydalanarak bağımsız bir beylik olduğunu ilan etti. Saru Saltuk (ölümünden sonra) ve Ece Halil önderliğindeki Türkmenler Trakyadan gelerek Karesi

171

Abdulmecid Mutaf, a.g.e.,s. 4.

172

Abdulmecid Mutaf, a.g.e.,s. 5.

topraklarına yerleştiler. Böylece güçlenen Karesililer, Yunan adalarına bir çok akın düzenlediler.174

Karesi Bey’den sonra başa geçen Aclan Bey, Osmanlı Beyliği ile iyi ilişkiler içinde olmuştur. Aclan’dan sonra beyliğin başına geçen Demir Bey ise kötü bir idare sergiledi. Halka zulüm yaptı. Beyliğin ileri gelenleri, Vezir Hacı İlbey etrafında toplanarak Demir Han Bey’in yerine, Bursa’daki kardeşi Dursun Bey’in başa geçmesi için Osmanlılardan yardım istemeye karar verdiler. Sultan Orhan, Dursun Bey’i yanına alarak Hacı İlbey ile beraber Bergama’da bulunan Demirhan Bey’e gider. Fakat Demirhan Bey, kardeşi Dursun Bey’i öldürür. Bunun üzerine Karesi Beyliği’nin ileri gelenleri Orhan Bey’e, himayelerine girip, Osmanlıya katılmak istediklerini bildirince, duruma çok üzülen Orhan Bey, Karesi Beyliğini 1345 yılında, kendi beyliğine katar. Katılma süreci 15 yıl kadar devam eder.175

1.2.3. Osmanlı Devleti Dönemi

Henüz kuruluş döneminde olan Osmanlı Devleti, Karesi Beyliğinin katılımıyla, oldukça güçlendi. Beyliğin önemli komutanlarından Evronos Bey, Hacı İlbey, Ece Halil ve Gazi Fazıl Bey’lerden büyük destek kazandı. Özellikle Osmanlı akınlarının başarılı olmasında önemli rol oynadı. Özellikle Karesi’den intikal eden güçlü donanma ile Osmanlılar, Ege ve Marmara sahillerinde büyük zaferler kazandılar ve kıyı emniyetini sağladılar. Osmanlıların kuruluş ve yükseliş döneminde, Rumeli ve Balkanlar’daki fethedilen yerlerde emniyeti sağlamak ve Türkleştirmek amacıyla genelde Karesi Beyliği bölgesindeki Türkler iskana tabi tutulmuştur. Evlad-ı Fatihan (Fatihlerin çocukları-nesli) adıyla anılan bu Türk nüfus, asırlarca bu topraklar elden çıkıncaya kadar buralarda yaşamış, elden çıkınca da mübadele ile tekrar eski yurtlarına dönmüşlerdir.176

Osmanlı devleti, idaresi altındaki Karesi (Balıkesir) beyliği, kuruluş ve yükseliş dönemlerinin sevinç ve refahını yaşamış, duraklama ve gerileme dönemlerinin de, üzüntü ve sıkıntılarına ortak olmuştur. Böylece, gerek ülke genelinde ve gerekse bölgede yaşanan ekonomi ile siyasi, askeri ve idari pek çok olaya şahit olmuştur.177

174

Tacettin Akkuş, a.g.e., s. 6.

175

Tacettin Akkuş, a.g.e., s. 6.

176

Abdulmecid Mutaf, a.g.e.,s. 7.

Benzer Belgeler