• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de Sulak Alan Çalışmaları:

Türkiye’de uluslararası ölçekte önemli sayılan 14’ü Ramsar Alanı olmak üzere 140’ın üzerinde uluslararası öneme sahip tescilli sulak alan bulunmaktadır. Bu sayıya yerel, bölgesel ve ulusal ölçekte önem arz eden sulak alanları eklediğimizde 300’e kadar çıkmaktadır (Çağırankaya ve Meriç, 2013). Söz konusu sulak alanların toplam alanı bir milyon ha. yaklaşmaktadır. Sözü edilen sayı ve sulak alanların alansal olarak kapladığı alan oldukça kayda değer olmasına rağmen sulak alanların bilimsel ortamlarda çalışılması çok eski tarihlere dayanmamaktadır. Sulak alanlarla ilgili çalışmalar ülkemizde daha çok 1990’lı yıllar ve bu yıllardan sonra yoğunlaşmıştır. Ancak sulak alanlar ile alakalı yapılan ve başlangıç çalışmaları olarak değerlendirilebilecek bu çalışmalar, sulak alanların fiziki yapıları üzerinde yoğunlaşmıştır (Kaya, 1988; Yiğitbaşoğlu, 1995; Başara, 1998; Adızel, Durmuş ve Kiziroğlu, 2011). Daha sonraki yıllarda kaleme alınan çalışmalar sulak alanların önemlerini ve ülkemizdeki sulak alan varlığı, bu zengin varlığın nelerden kaynaklandığı üzerinde duran çalışmalar olmuştur (Görmez, 1997; Turan, 2001).

Türkiye’nin Ramsar sözleşmesine taraf olması ile birlikte sulak alanlar ile ilgili çalışmalar sulak alanların yönetimi üzerine yoğunlaşmıştır. Bu konuyla alakalı çalışmalarda ilk başlarda sulak alanların degradasyonunda mevcut plan eksiklikleri ve yüzyıllardır sulak alanlarla bir uyum içerisinde yaşayan yerel halkların degradasyonu artırması; bu durumun iyileştirilebilmesi için yerel halkların bilinçlendirilmesi ve eğitilmesinin gerekliliği üzerinde durulmuştur. Sektörel olarak sulak alanlara yaklaşan ve plânlama açısından tek yönlü olarak sulak alanlarla ilgilenen kurumların yanı sıra sulak alanlara bağımlı olarak yaşayan insanların sulak alanı etkileyen kararlar aldığı görülmekte ancak sulak alanlarla alakalı kararların daha nitelikli alınması gerekmektedir (Karadeniz, 1995).

33

2000’li yıllar ve sonraları ülkemizde sulak alan çalışmalarının içerik ve sulak alanları araştırmaya yönelik yaklaşımların olumlu anlamda geliştiği ve farklılaştığı yıllar olma özelliği göstermiştir. Bu yıllarda insan topluluklarının sulak alanla geçmişten bu yana var olan sıkı bağları ortaya konulmaya çalışılmıştır (Arı, 2001; Arı, 2003a; Arı, 2003b; Arı ve Derinöz, 2011). Sulak alan temelli yerleşmelerin tarihleri, yerel halkların sulak alanlarla olan karşılıklı etkileşimleri ve bu etkileşimin boyutları, sulak alanların doğa ve insanlık için yararları, sulak alan temelli yaşayan insanların etnisite mozaiği ve buna bağlı olarak farklılaşan geçim faaliyetleri, dolayısıyla sulak alanlardan faydalanma şekil ve durumları üzerinde durulmuştur (Özeşmi, 1999; Arı, 2001; Arı, 2003; Arı, 2006; Adaman vd, 2009; Arı ve Derinöz, 2011; Evered, 2012; Sönmez ve Somuncu, 2016; Korukoğlu vd, 2017). Sulak alan çalışmalarında yukarıda sözü edilen sulak alanlar çalışılırken üzerlerinde durulan irdelemelerin yanı sıra söz konusu alanlar ile alakalı daha farklı inceleme konuları üzerinde de yoğunlaşılmıştır. Sulak alanlarla doğrudan ya da dolaylı olarak, sulak alanlara farklı ölçülerde bağlı insanların; aynı ölçüde mesleki ve diğer grupların sulak alanlara karşı bakış açıları, yaklaşım şekilleri, bu alanların korunmasına yönelik yapılan çalışmalara verdikleri tepkiler ve bu alanlara yönelik algıları anlaşılmaya çalışılmıştır (Arı ve Arslan, 2007). Sulak alanlara olanları anlama ve açıklamaya yönelik modern çalışmalar olarak nitelendirilebilecek bu çalışmalar (Arı ve Derinöz, 2011), sulak alanların koruma altına alındıktan sonra yerel halk ve koruma otoriteleri arasındaki ilişki ve güç dengelerinin ele alınması yönüyle de oldukça önem arz etmiştir (Arı, 2003b). Bu çalışmalarda sulak alanları koruma adına yapılan ulusal ve uluslararası sözleşmelerin, söz konusu alanları ne kadar koruduğu, sürdürülebilir kıldığı, koruma-kullanma dengesini ne derecede sağladığı konuları da eleştirel bir tutumla kaleme alınmıştır (Arı, 2006; Akten ve Gül, 2009). Sulak alanlar üzerine yapılan çalışmalarda sürdürülebilirlik kavramı diğer bazı çalışmaların odaklandığı konu olmuş ve bu kavramın sulak alanlar üzerinde nasıl kullanılacağı, etkilerinin ne olduğu gibi konular irdelenmiştir (Bahadır, 2013).

Sulak alanlar oldukça çeşitli bileşenlerin bir araya gelmesi sonucu mevcut halini almış alanlardır. Tüm bu bileşenlerin ortaya çıkardığı bütünü anlamak için sulak alanların çok yönlü incelenmesi ayrıca önem taşımaktadır. Dünya’da ve ülkemizde sulak alanlar coğrafyacıların yanı sıra kimyacılar, biyologlar, zoologlar, çeşitli mühendislikler, peyzaj mimarları, planlamacılar gibi birçok meslek ve aynı zamanda da bilim dalına konu olmuş alanlar olma özelliği taşımışlardır. Çok çeşitli disiplinlere araştırma kaynağı olan sulak alanlar değişik yönleriyle multidisipliner çalışmalara oldukça fazla kaynaklık etmişlerdir. Bu doğrultuda sulak alanların konu olduğu diğer çalışmaları farklı disiplinlere dahil araştırmacılar kaleme almışlardır. Sulak alanların sularının kimyasal özellikleri, su kalitesi ve bunların zamanla değişimi, sulak alanlardaki canlı popülâsyonları, miktarları ve yaşam

34

alanları, sulak alanlardaki habitat ve bitki çeşit ve türleri gibi konularda biyoloji, kimya, bazı mühendislikler gibi bilim disiplinlerinde çalışmalar kaleme alınmıştır (Gönülol ve Obalı, 1986; Hamzaoğlu ve Aksoy, 2006; Kutlu ve Öztürk, 2006; Beyhan, 2011). Bu çalışmalarda ülkemizin sulak alanlarının çeşitli yönlerden anlaşılmasını sağlama adına oldukça önemli çalışmalar olmuşlardır.

Sulak alanlardaki karmaşık insan-çevre ilişkilerini sağlıklı bir şekilde anlayabilmek için son zamanlarda özellikle politik ekolojik perspektifi kullanan çalışmalar ortaya çıkmaya başlamıştır (Adaman, vd. 2009; Evered, 2012). Bu çalışmalarda sulak alanların zamansal değişimi karmaşık bir takım ilişkiler bağlamında ele alınmış, bu ilişkiler özellikle yerel toplumların rolü, ulusal doğa koruma programlarının etkisi ve uluslar arası kurum ve kuruluşların müdahalesi bağlamında değerlendirilmiştir. Önceki perspektifler yerine bu çalışmalar sulak alanları anlamada daha bütüncül bir perspektif sağlamıştır.