• Sonuç bulunamadı

4. BULGULAR VE YORUMLAR

4.4. Karamık Gölü’nün Politik Ekolojisi:

4.4.3. Sit Alanı İlanı:

Karamık Gölü 1993 yılında doğal sit alanı ilan edilmiştir. Bu koruma statüsüyle bitlikte göl üzerinde çeşitli idari kuruluşların yetki sahaları oluşmuştur. Bu kurumlar Karamık Gölü’nde oluşan kirliliği temizleme ve göl ekosisteminin tahrip olmasına etki edecek yeni faktörleri engelleme amacıyla çeşitli faaliyetlerde bulunmuşlardır. Bu faaliyetler, faaliyeti yürüten idari oluşumların bakış açılarını yansıtmış, bundan dolayı sulak alana yönelik bütüncül bakış açısından uzak kalmıştır. Bu çalışmalar belirli konularda yararlı olmuş ancak hesap edilemeyen problemlere yol açmışlardır. Sonuç olarak Karamık Gölü’nün sit alanı statüsünü kazanması, tarihten bu yana göl üzerindeki en büyük değişime sebep olan gelişmelerden olmuştur.

Sit alanı ilanı ile birlikte DSİ, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı gibi kuruluşlar Karamık Gölü etki sahasında faaliyetlerini yoğunlaştırmışlardır. Bu faaliyetler sulak alanı kurtarabilmek adına yöre halkına kısıtlamalar getirme şeklinde gerçekleştiriliştir. Faaliyetlerin bir kısmı göl çevresinde yaşayan insanların kültürel ve ekonomik hak ve özgürlüklerini dikkate almadan gerçekleştirilmiştir.

108

Yapılan saha çalışmaları bazı konularda yönetim kuruluşları ve yerel halk arasında çeşitli problemler olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu kuruluşlardan biri Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü’dür. Söz konusu müdürlük Karamık Gölü üzerinde en fazla yönetim ve denetim mekanizması geliştiren kuruluşlardan biridir. Karamık Gölü ve etki sahasında yapılan birçok ekonomik faaliyet söz konusu müdürlük tarafından denetlenmektedir. Yerel halk ile söz konusu yönetim mekanizması arasında en büyük çatışmalardan birisi avcılık konusunda yaşanmaktadır. Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü alanda yapılan avcılık ile alakalı yasaklamalar getirmektedir. Ancak bu yasakların gerekçelerinin yöre halkına yeterince anlatılmaması Karamık Gölü’nde karşımıza çıkan önemli problemlerden olmuştur. Yöre halkının fikirleri alınmadan ve halkı yok sayarak yapılan yasaklamalara yöre halkı riayet etmemektedir. Aksine Karamık Gölü’nün asırlardır yaşam alanları olduğunu düşünmekte ve kendilerinin olan gölde uygulanan yasakları reddetmektedirler. Bu yasaklara karşı savunma mekanizması olarak yöre yaşayanlarının yasak olan faaliyetleri özellikle destekledikleri dikkat çekmiştir. Av yasağı olan dönemlerde göl çevresindeki köylülerin avlanması ve şehir dışından gelen avcılara ulaşım ve konaklama konusunda yardım etmeleri bunu kanıtlar niteliktedir. Konuyla alakalı olarak Karamık Köyü sakinlerinden Ali ÇEVİK;

“Buradaki halk yoksul. Geçinmek için göl var. Gölü de yasaklıyorlar. Bizim insanımızda yasakları tanımıyor. Gelir kaynağı olsun diye avcılığın yasak olduğu dönemlerde bile avcıları göle çıkarıyor.”

diyerek avcılık konusunda yönetim-halk çatışmasını ortaya koymuştur.

Karamık Gölü’nde balıkçılık faaliyetinde de resmi kuruluşlar ile yöre halkı arasında doğrudan sorulduğunda dile getirilmeyen bir anlaşmazlık olduğu görülmüştür. Saha çalışmasında bulunulan bir balıkçılık faaliyetinde, balık tutulması sırasında Su Ürünleri Şubesi’ne bağlı görevlilerin gelmesi üzerine kayıkta bulunan bir balıkçı;

“Yine bunlar geldi. Bizim gölümüzü bize vermeyecekler yakında. Bunlar hiç yararımıza çalışmaz. Ancak ekmeğimize taş koyar.”

diyerek aslında içinde bulunan fakat doğrudan yansıtamadığı hisleri dile getirmiştir.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı personelleri ile yerel halk arasındaki diğer bir çatışma ekonomik faaliyet alanları konusunda yaşanmaktadır. Karamık Gölü etki sahasında yapılan ekonomik faaliyetler, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ilçe müdürlüğü tarafından belirlenen alanlarda yapılabilmektedir. Ancak yapılan arazi çalışmalarında faaliyetlere göre belirlenen toprak parsellerinin ihlal edilmesi önemli bir problem olarak karşımıza çıkmıştır. Bu ihlal özellikle tarım ve mera alanlarında yaşanmaktadır. Söz konusu

109

alanlarla alakalı sınırlamaları yaparken yönetim tarafı ekonomik faaliyetler ve göl ekosisteminin sağlıklı geleceği için uğraştıklarını düşünmektedir. Ancak aynı yasaklamalar hakkında yöre halkı yıllardır süregelen faaliyetlerine karışılarak kendilerine zarar verildiğini düşünmektedir. Konuyla alakalı olarak Çay İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’ne bağlı çalışanlar ve yöneticiler;

“Bizde yasalar dahilinde her şey belirlidir. Parsel parsel tarım, mera, dikili alanlar ve diğer her alanın sınırları sabittir. Ancak buna rağmen gölün etrafındaki mera alanları özellikle işgal edilerek tarımda kullanılıyor. Denetlemeye gittiğimizde mera alanlarını boşaltıyoruz. Bu da köylülerle sorun yaşamamıza sebep oluyor. Her sene anlatıyoruz ama her sene ısrarla aynı sorunları yaşıyoruz.”

diye belirterek konuyla alakalı yönetici bakış açısını yansıtmıştır. Konuyla alakalı olarak Karamık Köyü’nde tarım yapan çiftçilerden birisi;

“Bunların (yönetici) mera diye beni koymadığı yerler dedemin sebze ektiği alanlar. Bizim tarla sınırımız taşlarla bellidir. Benim tarla ektiğim yeri bende iyi mi bilecekler. Hem bu mera alanı sınırları herkese farklı mı? Adamına göre değişen mera alanı mı olur. Senede bir gelip sorun çıkarıyorlar. Hangi işe el atsalar sadece sorun çıkıyor ortaya.”

diyerek yasaklara ve yönetime karşı tutumunu dile getirmiştir.

Her iki bakış açısını yansıtan yukarıdaki söylemlere bakıldığında ortak noktanın her iki tarafın söz konusu sınırları bilmesine rağmen riayet etmedikleri konusudur. Yöneticiler geleneksel sınırları bilmekte, çiftçiler resmi sınırların farkında olmasına rağmen bu sınırların birbirleri ile örtüşmemesi problem oluşturmaktadır. Yine aynı söylemler yöre halkı ile yönetim arasında bir inatlaşma olduğunu göstermektedir. Yerel halkın söyleminin temas ettiği diğer bir nokta ise mera alanları ile alakalı yaptırımların yerel halkın güvenini sağlamamış olmasıdır. Söz konusu çalışma sırasında tarım ve mera alanlarının işgal oranlarını gösteren sayısal verilere defalarca ulaşılmaya çalışılsa da ilgili kuruluş söz konusu verileri gizli tutmaktadır.

Karamık Gölü’nün sit alanı ilan edilmesiyle birlikte faaliyetlerini artıran diğer bir yönetici kuruluş Çevre ve Orman Bakanlığı olmuştur. Karamık Gölü mevcut konumu ile siltasyon ve diğer etkilerle karasallaşma eğilimindedir. Buna yönelik olarak Çay Orman Müdürlüğü, Karamık Gölü havzasında ve hakim tepelerde ağaçlandırma çalışmaları yapmıştır. Bu çalışmalar beraberinde çeşitli yasaklamaları getirmiştir. Bu yasaklamalardan yöre halkı üzerinde en fazla etkiye sahip olanı ağaçlandırma sahalarında yöre halkının ekonomik faaliyetlerinin yasaklanması olmuştur. Karamık Gölü etrafındaki Yörük köylerinde keçiciliğin bitme noktasına gelmesine sebep olan olaylardan biride bu olmuştur.

110

Konuyla alakalı olarak yörede keçi beslemiş ve Antalya’ya göç etmek zorunda kalmış Osman Bey;

“Keçi dediğin dağlarda yetiştirilir. Ancak son zamanlarda ormancılar keçilerinizi dağa çıkaramazsınız dediler. Bu demek oluyor ki siz keçicilik yapmayın, aç kalın. Ben kendimi bildiğimden beri keçi beslerim. Bende keçi besleyebileceğim bir yere göç ettim” diyerek söz konusu yönetim şeklinin Karamık Gölü ile bütünleşmiş kültürel yaşam biçimlerine olumsuz etkisini dile getirmiştir.

Karamık Gölü’nün sit alanı ilan edilmesi ve bu kararın beraberinde getirdiği göl üzerindeki yönetim ve denetleme faaliyetlerinin artışı yöre halkı üzerinde çeşitli etkiler bırakmıştır. Bu etkiler zamanla göle bakış açısını değiştirmiş ve göl ekosistemini etkilemiştir. Alan korunmaya çalışılırken yöre halkı Karamık Gölü’nde soyutlanmıştır. Bu soyutlama ile birlikte yöre halkı gölü “sorun üreten”, “değersiz” bir alan olarak görme eğilimine girmiştir. Bunun yanı sıra gölden soyutlanan yöre halkının, gündelik faaliyetlerindeki göl kullanımı kısıtlanmış ve bundan ekonomik olarak zarar görmüşlerdir. Bundan dolayı yöre halkının “göl mü önemli bizim hayatımız mı ?” ikilemini yaşadıkları görülmüştür. Sonuç olarak ise yöre halkının yer yer tepkisini Karamık Gölü’ne gösterdiği ve gölün sürdürülebilirliğinin tehlikeye girdiği görülmüştür.