• Sonuç bulunamadı

Türkiye’nin Bölgesel Çıkarları Açısından Bölgenin Değerlendirilmesi

8. TÜRKİYENİN JEOPOLİTİK KONUMU VE ETKİ ALANLARININ GÜVENLİK

8.4. Türkiye’nin Bölgesel Çıkarları Açısından Bölgenin Değerlendirilmesi

SSCB’nin dağılması sonucu Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin ortaya çıkması Türkiye’nin ağırlığını artırma fırsatı yaratmıştır. Bugün Ülkemizde OATC’leri ile gerek dış ticaretimiz ve gerekse gelecekte sağlayacağımız kültür birliği açısından büyük ümit doğmuştur.

Putin döneminde, bölgesel bir güç olarak kendisini kabul ettirme çabaları içinde olan Rusya Federasyonu, Kafkaslar ve Orta Asya'ya ilgisini yeniden öne çıkarmış, geleneksel nüfuz alanları ilkesine geri dönme çabalarını ve bu yönde baskılarını yoğunlaştırmıştır. Buna karşılık bölge ülkeleri, güçlü olmayan yönetimlerin işbaşında olması ve altyapı yetersizlikleri nedeniyle, Batı’ya ulaşamadığı gibi, iç karışıklıklar ve çatışmalar nedeniyle de Rusya’ya yakınlaşmak zorunda kalmaktadırlar

Kafkaslar ve Orta Asya'daki kökten dinci hareketler ve etnik ayrımcılıklar, bölge ülkeleri arasında potansiyel bir kriz odağı olmaya devam ettikçe Rusya'nın bölgede bulunmasının yasal dayanağını sağlayacağı görülebilmektedir.

Dikkat çeken bir diğer husus da RF’ nin, İran ve Çin gibi bölge ülkelerinin yanı sıra diğer Kafkasya ve Orta Asya ülkeleriyle karşılıklı anlaşmalar yaparak, Türkiye dahil Batı'nın Avrasya’ya girmesine mani olmak yönünde stratejik engelleme çabalarıdır. RF, Orta Asya ülkelerini aynen Kafkaslarda olduğu gibi, yakın çevresi olarak değerlendirmekte ve kontrolü altında tutma yönündeki kararlı politikalarını sürdürmektedir.

Kafkasya; Orta Asya ülkeleri ile Türkiye arasında bir koridor ve RF ile Türkiye arasında tampon bölge oluşturulması, batının stratejik derinliğinin doğuya kaydırılması, Bakü-Ceyhan ve Orta Asya petrol ve doğal gaz boru hatları projeleri nedenleriyle Türkiye için de stratejik öneme sahiptir (Davutoğlu, 2001, 124). Kafkaslar ve Orta Asya, Türkiye’nin uluslararası dış politikalarına etkisi yanında bölgedeki Türk unsurların varlığı ile iç politikasında da önemli rol oynamaktadır.

Türkiye’nin hayati ekonomik, politik ve askeri çıkarları bulunan bu bölgeden, RF’nun uzaklaştırılması, Türkiye'nin Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile irtibatının geliştirilerek devam edilmesi, Kafkasya ve Orta Asya'daki ekonomik zenginliklerin Batı pazarlarına Türkiye üzerinden aktarılması ve bölgeye barış ve istikrarın gelmesi çok önemlidir.

Son dönemde ABD ile birlikte Çin'in de, Orta Asya'nın enerji kaynaklarına ulaşmaya çalışmakta olduğu ve Kazak petrolünü, enerji ihtiyacı içinde olan Doğu Asya'ya ulaştırmak için Kazakistan ile anlaştığı bilinmektedir. ABD gibi Çin de

radikal İslam’ın yayılmasını önlemeyi, Orta Asya devletlerinin Rusya’ya olan bağımlılığını azaltmayı, bu devletlerin istikrarına ve kalkınmalarına katkıda bulunmayı, sahip oldukları petrolü dünya piyasalarına ulaştırmayı ve bu ülkelerin ekonomilerini dünyaya açmayı arzulamaktadır.

Çin’in bölgedeki rolü ABD’nin bölgedeki politik amaçlarını tamamlamaktadır. Kısa ve orta vadede, dünya üzerindeki mücadelenin ABD’nin liderliğinin devam edeceği, ayrıca Avrupa Birliği, Rusya ve Çin’in de diğer önemli oyuncular durumunda olacağı, Kafkasya ve Orta Asya’da ise, stratejik mücadelenin bu güçler ile Türkiye ve İran arasında süreceği değerlendirilmektedir.

Gürcistan ve Azerbaycan'la yakın ilişkilerin artırılarak devam ettirilmesi suretiyle Kafkasya'da barış kuşağının oluşturulması, Türkiye'nin kısıtlı imkanlarını istifadesine sunduğu Gürcistan ve Azerbaycan’dan, bu desteğin karşılığının henüz görülememesi, Türkiye'nin bölgeye yönelik tutum ve politikalarını etkileyebilecek gibi görülmektedir. Ermenistan’ın Azerbaycan’da işgal ettiği topraklardan çekilmemesi, Gürcistan’ın Ahılkelek bölgesinde bağımsızlık talepleri olan Ermeni asıllı gürcü vatandaşları kışkırtarak Gürcistan’da istikrarsızlık yaratmaya çalışması ve Rus birliklerini ülkesinde bulundurmaya devam etmesi Türkiye'nin Ermenistan’dan kaynaklanan kaygılarını daha da artırmaktadır.

Ancak, soğuk savaş döneminde tampon bölge olarak görülen Kafkasların bir barış kuşağı oluşturması Türkiye için son derece önemli görülmektedir. Zira Türkiye ile Türkistan arasında fiziki ilişki kurulması, gerekse kültür köprüsü oluşturması açısından Kafkasya, özellikle Azerbaycan çok değerlidir (İlhan, 1999, 88).

Hazar Denizi ise Türkiye’nin Orta Asya’ya açılmasındaki kilit deniz havzasıdır. Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan arasında Hazar Denizi konusunda Rusya karşısında gerçekleştirilecek işbirliği Türkiye’nin temel esaslarından bir olmak zorundadır. Türkiye’nin Kafkaslar-Hazar-Orta Asya bağlantı politikası üç temel taktik prensipten hareket etmek durumundadır.

(1) Kuzey Kafkas Cumhuriyetlerinin RF içindeki statülerinin kademeli şekilde güçlendirilerek Hazar-Karadeniz bağlantısının bu cumhuriyetler üzerinden sağlamak,

(2) İran ile ideolojik gerilimlerle gölgelenen ilişkilerin dinamik ve rasyonel bir ekonomik işbirliği çerçevesinde güçlendirilerek Rusya’nın Orta Asya ve Kafkasya üzerindeki etkisini dengelemek,

(3) Orta Asya ülkeleri arasındaki her türlü ilişkileri teşvik etmek.

Bu hedeflerin kısa dönemli sorunlarla göz ardı edilmesi Sovyet İmparatorluğunun Rusya İmparatorluğu şeklinde geri dönüşüne zemin hazırlayarak Türkiye’yi hazar Denizinden uzaklaştıracaktır (Davutoğlu, 2001b, 181).

Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesinin önündeki en büyük iki engel, Ermeni Hükümetinin ve diasporasının sözde soykırım iddialarının dünya ve Türkiye kamuoyuna kabul ettirilmesini öncelikli bir dış politika hedefi olarak benimsemesi ve Dağlık Karabağ sorunudur. Ermenistan bu politikalarına devam ettiği sürece Türkiye ile Ermenistan arasında ilişkilerin normalleşmesi mümkün görülmemektedir.

Türkiye'nin Gürcistan ile ilişkilerinde Abhazya sorunu temel güçlüğü oluşturmaktadır. Abhazya sorununa barışçı bir çözüm bulunması, Kafkasya’da istikrarın sağlanması yanı sıra, iç siyasi mülahazalar açısından da önem taşımaktadır. Türkiye'de önemli sayıdaki Abhaza ve Gürcü kökenli vatandaşların bulunması ve bunların Abhazya sorununa gösterdikleri yakın ilgi, Gürcistan ile ilişkilerde göz önüne bulundurulması gereken en önemli husustur. Gürcistan’daki gelişmeler Türkiye’nin Orta Asya ve Azerbaycan’a açılımını da etkileyecek nitelikte olduğundan, Gürcistan'daki istikrar Türkiye’nin bölgedeki uzun vadeli çıkarları açısından da önemlidir.