• Sonuç bulunamadı

İstanbul’da Iraklı Sünni Arap politikacılar ile Zalmay Halilzad’ı bir araya getirerek, Sünni Arapların Irak’ta siyasî sürece katılmasına katkıda bulunmuştur. Türkiye’ye ‘kolaylaştırıcılık’ ya da ‘dengeleyicilik’

bağlamında biçilen bu yeni rolde Türkmenlerin ve Sünni Arapların kaçınılmaz olarak bir ağırlığı olacaktır.

• Bu siyasi rol dışında başta Kuzey Irak olmak üzere bütün Irak’ta Türkiye’nin önemli bir ekonomik ağırlığı olacaktır. Bu özellikle Kuzey Irak için ekonomik bir ‘hinterland’ ilişkisine dönüşme potansiyeline sahiptir.

• Kuzey Irak’la bu tarz etkileşimlerin artması, Türkmenlerin durumlarındaki olumsuz gelişme ya da Kerkük’ün ‘Kürt Federal Bölgesi’ne dahil edilmesi gibi durumlarda Türkiye iç politikasında gerilimlere yol açabilir.

• Irak’ta istikrar sağlandıktan ve siyasi sistem normalleştikten sonra ilk gündeme gelecek konulardan birinin su sorunu olması beklenmelidir.

‘Türkiye kısa ve uzun

vadede Kuzey Irak’ta

kurulan ‘Kürt Federal

Bölgesi’nin siyasî, sosyal

ve kültürel etkilerini

hissedecektir.’

Irak’ta Türkmenlerin Sosyal ve Siyasal Analizi

Irak’taki diğer bütün etnik ve dinî gruplar gibi Türkmenlerin de nüfusları tam olarak bilinmemekte, sadece tahmin edilebilmektedir. Irak’ta son sağlıklı nüfus sayımı kabul edilen 1957 nüfus sayımı sonuçlarına göre yapılan projeksiyonlara ve çeşitli Türkmen kesimlerinin tahminlerine göre, Türkmenlerin nüfusunun 2.1-2.4 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir.

Türkmenler Irak’ın güneyi de dahil ülkenin her tarafında dağınık olarak yaşamaktadırlar; tek bir eyalet ya da bölgede toplu halde çoğunluk oluşturamamaktadırlar.

Tıpkı nüfuslarının coğrafi dağılımlarındaki tablo gibi, Türkmenler siyasî ve sosyal olarak fazlaca bölünmüşlerdir. Sünni Türkmenler bile birleşmek yerine sürekli bölünmektedirler.

Türkmen nüfusunun yaklaşık yarısı Şii mezhebine, dolayısıyla Ayetullah Sistani gibi Şii müçtehitlere bağlıdır. Genellikle köylerde yerleşik Türkmenlerdir. Şii Türkmenler siyasi olarak Şii ittifakı içinde yer alan kendi siyasî partilerine oy verme eğilimindedirler. Siyasî aidiyetleri Şii partilerine, dinî aidiyetleri Şii müçtehitlerine olmakla birlikte, sosyal ve kültürel aidiyetleri itibariyle Türkmen’dirler. Türkmenliklerini inkâr etmemektedirler. Yeni Irak’ta Şii Arapların ağırlığı nedeniyle, Şii Türkmenler öne çıkmış ve bu yeni siyasi süreçte Türkmenleri temsil eder konuma gelmişlerdir.

Türkiye ve Sünni Türkmenler son zamanlara kadar bu kesimle bir diyalog ya da işbirliği kuramamışlardır. Türk yetkililer Şii Türkmenleri İran ajanı olarak görme eğilimindedir. Bu büyük ölçüde Türkiye’nin bir Şii Türklük politikası olmayışından kaynaklanmaktadır. Eğer Türkmen kimliği ve varlığı yaşatılmak ve geliştirilmek isteniyorsa, bu kesime de yönelik politikalar geliştirilmelidir. Şii ve Sünni Türkmenleri belli platformlarda bir araya getirmek, diyalog haline sokmak gerekmektedir.

Baas rejimi Türkmen kimliğini tanınmadığı için Türkmenlerin bir kısmının iş bulabilmek ve mesleğinde yükselebilmek gibi çeşitli sebeplerle ‘Araplaştığı’

ya da ‘Kürtleştiği’ tahmin edilmektedir. Genel Türkmen nüfus içerisinde sayıları %10 civarında olduğu tahmin edilen bu kesimin, yeni dönemde eski kimliklerine geri dönüp dönmeyecekleri merak konusudur.

Kürt ittifakı içinde yer alan Türkmen partileri ise daha çok sosyal bir tabanı olmayan şahıs partileridir. Sembolik olarak KDP veya KYB tarafından desteklenmektedirler. Kürt gruplar bu yolla Türkmenlerin kendi yönetimleri altında daha mutlu olduklarını, daha iyi temsil edildiklerini ve Türkmenlerin asıl koruyucularının kendileri olduğunu vurgulamaya çalışmaktadır. Bu nedenle bazı gazete ve dergileri de finanse etmektedirler.

‘Ulusalcı’ olarak da adlandırılan Türkiye yanlısı Türkmenler, Türkiye’de okumuş ya da aile bağları devam eden, Türkiye’nin Türkmenlerin garantörü olması gerektiğini söyleyen, aynı zamanda bütün Türkmenlerin tek bir parti etrafında birleşmesi gerektiğini savunan bir gruptur. Bu grup genel olarak Irak Türkmen Cephesi (ITC) tarafından temsil edilmekle birlikte, zannedildiği gibi mütecanis değildir. 1990’lardan gelen süreçte ITC’nin örgütlenmesinden ve iç işleyişinden kaynaklanan sebeplerle, sürekli kopmalar olmuş, bölünmüşler ve bu bölünmeden yeni partiler, dernekler, vakıflar ortaya çıkmıştır. Türkmen toplumunu temsil etme yeterliliği, Ankara perspektifinin mi bölge perspektifinin mi belirleyici olacağı konusundaki anlaşmazlıklar, her geçen gün ITC içinde ayrılmaları ve bölünmeyi arttırmaktadır. Türkiye ile yakın ilişkileri ve imajı nedeniyle, savaş öncesi muhalefet toplantılarına çağrılmakla birlikte, ITC savaş sonrasında Amerikalılar tarafından görmezlikten gelinmiştir. Bunda işgal sonrası siyasette Kürtlerin ve Şii Arapların hakim olmalarının da büyük payı vardır.

IRAK TÜRKMEN CEPHESİ SEÇİM PERFORMANSI

Oy Sayısı Oy Oranı Milletvekili Sayısı

30 Ocak 2005 93.480 % 1.11 3

15 Aralık 2005 87.993 % 0.72 1

IRAK SEÇİMLERİNDE TÜRKMEN PARTİLERİ

Seçim Listesi Türkmen Partileri 30 Ocak 2005 Milletvekili Sayısı

15 Aralık 2005 Milletvekili Sayısı Birleşik Irak İttifakı

(Şii)

Irak Türkmenleri İslam Birliği (Abbas Bayati)

Türkmen Vefa Hareketi (Taki el-Mevla)

5 4

Kürt İttifakı Türkmen Kardeşlik Partisi 4 1

Irak Uyum (Tevafuk) Cephesi

(Sünni)

1

Ulusal Irak Listesi (Iyad Allavi)

Irak Türkmen Aşiretleri ve Eşrafı Birliği

-

Irak Ulusal Kongresi (Ahmed Çelebi)

Türkmen Karar Partisi (Faruk Abdullah

Abdurrahman, ITC eski lideri)

-

Irak Türkmen Cephesi 3 1

TOPLAM 12 7

IV. Yeni Dönemde Irak ve Türkiye’nin Irak Politikası: Öneriler

Genel öneriler

• Irak’ın istikrarı ve toprak bütünlüğü için Sünni Arapların sisteme entegrasyonu şarttır. Bu da ancak Sünni Arapların hükümette yer almasıyla ve onlara verilen sözlerin tutulması ile mümkün olabilir. Bir güç paylaşımı modeline gidilmesi ve Sünni Arapların hükümette yer alması sağlanmalıdır.

• Sünni Arapların siyasi katılımı yönünde Zalmay Halilzad’ın başlattığı, Türkiye ve Arap Birliği’nin desteklediği girişim mutlaka devam ettirilmelidir.

• 15 Ekim 2005 referandumu ve 15 Aralık 2005 seçimleri öncesi Sünni Arap gruplara verilen sözlerin yerine getirilmesi sağlanmalıdır.

• Bu bağlamda söz verilen anayasa revizyon süreci mutlaka işletilmeli ve Sünni Arapların beklentilerini karşılayacak şekilde sonuçlandırılmalıdır. Sünni Araplara verilen sözlerin kağıt üzerinde kalması şiddeti ve istikrarsızlığı arttıracaktır.

• 30 Ocak ve 15 Aralık 2005 seçimlerinde yaşanan seçim usulsüzlüklerini önleyecek mekanizmalar hayata geçirilmelidir.

• Azınlıkta olanların adil temsilini sağlayacak bir seçim sistemi üzerinde çalışılmalıdır.

• 2006 yılında yapılacak mahalli seçimlerden önce seçim sistemi, seçim usulsüzlükleri ve polis teşkilatının etnik-sekter yapısıyla ilgili sorunlar halledilmelidir. Mahalli seçim sürecinde özellikle Bağdat, Musul ve Kerkük gibi vilayetlerin durumu kritik olacaktır.

• Ordunun ve polisin etnik-sekter yapısı konusunda önlemler alınmalı ve mevcut yapı değiştirilmelidir.

Dış Aktörler

• Türkiye Irak’a komşu ülkelerle olan diyaloğu sürdürerek Irak üzerinde oluşmuş farklı tavırları değerlendirerek, çıkarları gereği farklı eksenlerle ilişkilerini sürdürmelidir. Bugün bu manada bir tarafta Suriye-İran ekseni diğer tarafta Suudi Arabistan-Ürdün-Kuveyt ekseni oluşmuş görünmektedir. Türkiye bu iki grupla da farklı gerekçelerle birlikte davranabilir. Her iki grupla da çıkarları doğrultusunda işbirliği yapabilir. İkisi arasında dengeleyici bir aktör olabilme kapasitesine de sahiptir.

• Türkiye’nin şu andaki Irak siyaseti devam ettirilebilirse, Irak Türkiye-ABD ilişkilerinde anlaşmazlık değil, bir işbirliği alanı haline gelebilir.

Arap ve Körfez ülkelerinden aradığı desteği bulamayan ABD, Türkiye’nin Irak’taki yapıcı ve dengeleyici rolünü bir avantaj olarak görmeye başlamıştır.

Benzer Belgeler