• Sonuç bulunamadı

Türkiye’deki Firmaların Sermaye Yapılarına İlişkin Yapılmış Çalışmalar

1. BÖLÜM

2.7. SERMAYE YAPISI İLE İLGİLİ LİTERATÜR TARAMASI

2.7.2. Türkiye’deki Firmaların Sermaye Yapılarına İlişkin Yapılmış Çalışmalar

Ölçal (1993), Bu çalışma kapsamında Türkiye’de faaliyet gösteren firmaların optimal sermaye yapısının varlığı ve bu kavramın hangi faktörlerden etkilendiği çoklu regresyon analizi yardımıyla test edilmiştir. Bu amaçtan yola çıkarak firmaların uzun vadeli finansal borçlanma yapılarını etkileyen faktörler üzerinde durulmuştur. Araştırmada bağımlı değişken olarak uzun vadeli finansal borç toplamının toplam pasife oranı kullanılmıştır. Çalışmanın bağımsız değişkenleri olarak ise, net çalışma sermayesinin toplam aktife, duran varlıkların toplam aktife, kısa vadeli borcun toplam pasife, vergi sonrası net kârın satışlara, vergi sonrası net kârın öz sermayeye, kâr payı tutarının vergi sonrası net kâra, ödenecek vergi ve yükümlülüklerin net kâra, yeniden değerleme fonunun öz sermayeye, faaliyet kârı ile finansman giderleri toplamının toplam aktife oranları kullanılmıştır. Çalışmanın verileri hisse senetleri İMKB’de işlem gören üretim firmalarının 1988-1991 yılı bilanço ve gelir tablosu bilgilerinden elde edilmiştir. Araştırmanın sonuçları firmaların uzun vadeli borçlanma kararlarının sadece kârlılıklarından etkilendiğini göstermiştir. Firmaların varlık yapılarının ise, uzun vadeli borç finansmanlarında hiçbir etkiye sahip olmadığı belirlenmiştir. Bu bulgudan yola çıkarak araştırma sonucunda Türkiye’deki üretim firmaları için optimal sermaye yapısının olmadığı söylenmiştir. Ayrıca Türkiye’deki firmaların uzun vadeli fon ihtiyaçlarını karşılayacak finansal piyasaların tam olarak gelişmediği göz önüne alındığında firmaların daha çok kısa vadeli banka kredilerine yöneldiği görülmüştür (Ölçal, 1993).

Durukan (1997), Çalışma Türkiye’de faaliyet gösteren firmaların sermaye yapısı kararlarına etki eden faktörleri ampirik olarak test etmeye çalışmıştır. Bu kapsamda Türkiye’deki firmalara ait yatay kesit verileri analiz edilerek optimal sermaye yapısının varlığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Araştırmanın bağımlı değişkenleri toplam borcun toplam aktife, toplam borcun öz sermayeye, kısa vadeli borcun toplam aktife, kısa vadeli borcun öz sermayeye, uzun vadeli borcun toplam aktife, uzun vadeli borcun öz sermayeye oranlarından ve finansal kaldıraç derecesinden oluşmaktadır. Çalışmada kullanılan bağımsız değişkenler ise, firmanın büyüklüğü, firma riski, kârlılık, borç dışı vergi kalkanı, vergi oranı ve büyüme oranıdır. Uygulama kapsamında hisse senetleri

İMKB’de işlem gören 5 adet imalat sanayi sektöründen 68 firma 1990-1995 yılları

arasında ele alınmıştır. Firmaların bilanço ve gelir tablolarına ilişkin veriler İMKB

Şirketler Yıllığı’ndan elde edilmiştir. Araştırmanın test edilmesinde en küçük kareler

yöntemi ve korelasyon analizinden yararlanılmıştır. Araştırmanın sonuçları firmaların sermaye yapısı ile firma büyüklüğü, vergi oranı ve büyüme oranı arasında pozitif, firma riski, kârlılık ve borç dışı vergi kalkanı arasında negatif ilişki olduğunu göstermiştir. Sermaye yapısını temsil eden en etkin bağımlı değişkenlerin toplam borcun toplam aktife ve kısa vadeli borcun toplam aktife oranı olduğu saptanmıştır. Sermaye yapısını açıklamada en etkin olan bağımsız değişkenler ise kârlılık ve borç dışı vergi kalkanı olarak belirlenmiştir (Durukan, 1997).

Kula (2000), Bu çalışma Türkiye’de faaliyet gösteren küçük ve orta ölçekli imalat firmalarının sermaye yapısı kararlarını etkileyen faktörleri piyasa koşulları ve firma özellikleri kapsamında ele almıştır. Çalışmada sermaye yapısını etkileyen piyasa faktörleri olarak genel ekonomik durum, sermaye piyasalarının yapısı ve bankaların uzun vadeli fon yaratma gücü ele alınmıştır. Firmaya özgü faktörler olarak ise, firmanın içinde bulunduğu sektörün yapısı, firma büyüklüğü, firmanın büyüme hızı, firma stratejisi, varlık yapısı ve kâr payı dağıtım politikası, kârlılık, vergi avantajları, borç dışı vergi kalkanı göz önünde bulundurulmuştur. Araştırma kapsamında 1999 yılında Afyon Organize Sanayi Bölgesi’nde ve Ankara Yolu’nda yerleşik olarak faaliyet gösteren toplam 80 adet küçük ve orta ölçekli imalat firmasına yüz yüze görüşme yöntemiyle anket tekniği uygulanmıştır. Anket toplam 25 sorudan oluşmuştur ve soruların cevaplanmasında 3’lü likert ölçeği kullanılmıştır. Anketin ilk 15 sorusu firmaların hukuksal yapısı, faaliyet alanı, ihracat durumu, mevcut ve hedef borç oranlarıyla ilgiliyken geri kalan sorular seçilen faktörlerin firmaların sermaye yapısını etkileme derecesi, firmaların kullandıkları borç kaynakları, borçlanmanın potansiyel etkileri, borçların vade yapısı, borçlanma nedenleri gibi olgularla ilgilidir. Araştırmanın sonuçları firmaların piyasadaki genel ekonomik istikrarsızlıktan etkilendiğini ve böyle bir durumda borçlanmadan kaçındıklarını göstermiştir. Yüksek enflasyon ve faiz oranları firmaların borçlanma eğilimini düşürmektedir. Ayrıca firmaların sermaye yapısı davranışlarında finansman hiyerarşisi teorisini takip ettikleri belirlenmiştir. Fon ihtiyacı duyduklarında ilk olarak iç fonlardan sonra borçlanmadan en son olarak yeni hisse senedi ihracından yararlanmaktadırlar. Firmaların borçlanma kararlarında vergi

avantajlarının ve borç dışı vergi kalkanlarının bir etkisi olmadığı da saptanan bir diğer sonuçtur. Bu da firmaların hedef sermaye yapılarının olmadığını göstermiştir (Kula, 2000).

Yener (2002), Bu çalışmada finans literatüründe sermaye yapısı üzerinde etkisi olduğu kabul edilen faktörler belirlenmiş ve Türkiye açısında test edilmiştir. Çalışma hem zaman serisini hem de yatay kesit verilerini bir arada incelemiştir. Ayrıca belirlenen faktörlerin Türkiye koşulları altında neden farklı etkiler gösterdiğine değinilmiştir. Çalışma kapsamında bağımlı değişken olarak finansal kaldıraç oranı kullanılmıştır. Sermaye yapısını etkileyen bağımsız değişkenler olarak ise, enflasyon oranı, ülke ekonomisinin büyüme oranı, vergi uygulamaları, iflas riski, firma büyüklüğü ve sektör sınıflandırması kukla değişken kullanılarak modele dahil edilmiştir. Araştırmada kullanılan veriler için 1992-1999 dönem aralığında İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından açıklanan 500 büyük firma arasından hisse senetleri İMKB’de işlem gören 70 firma seçilmiştir. Uygulamanın test edilmesinde çoklu regresyon panel veri yöntemi kullanılmıştır. Araştırma sonuçları Türk firmalarının sermaye yapısı kararlarının oluşmasında enflasyon oranının ve borç dışı vergi kalkanının en önemli faktörler olduğunu göstermiştir. Büyümenin borçlanmayı arttırıcı yönde etki sağladığı varsayımı ise analiz sonucunda destek görmemiştir. Vergi kalkanı faktörü de desteklenmeyen bir başka faktördür. Bunun yerine borç dışı vergi kalkanı olarak adlandırılan vergi teşvikleri daha anlamlı sonuçlar vermiştir. İflas riski değişkeni ile finansal kaldıraç oranı arasında ise literatürde olduğu gibi ters yönlü bir ilişki saptanmıştır. Firma büyüklüğü değişkeninin de Türk firmalarının sermaye yapılarında borçlanmaya yönelimi arttırdığı gözlenmiştir (Yener, 2002).

Bahçeli (2003), Bu çalışma kapsamında Türkiye’de faaliyet gösteren firmaların sermaye yapısı kararlarının hangi unsurlardan etkilendiği ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Çalışmanın ana amacı temel sermaye yapısı teorilerinin Türk firmalarına uygulanıp uygulanamayacağını belirlemektir. Araştırmada bağımlı değişkenler olarak toplam borcun uzun vadeli borçla öz sermayenin toplamına oranı, toplam borcun toplam varlıklara oranı, uzun vadeli borcun toplam varlıklara oranı, kısa vadeli borcun toplam varlıklara oranı ve cari oran kullanılmıştır. Bağımsız değişkenler olarak ise, firma büyüklüğü, karlılık, operasyonel kaldıraç, dönüş hızı, firma riski, büyüme, piyasa faiz

oranı, gayri safi milli hasıla ve bankacılık sektörü kredi hacmi ele alınmıştır. Çalışma verileri 1995-2000 dönemleri arasında İMKB’de işlem gören endüstriyel ve ticari sektör firmalarının bilanço ve gelir tablosu değerlerinden elde edilmiştir. Seçilen kriterler sonucunda toplam 131 firma üzerinde panel veri yöntemi uygulanmıştır. Araştırmanın sonuçları firma büyüklüğünün cari oran üzerinde hiçbir etkisinin bulunmadığını fakat toplam borç/toplam varlık oranı üzerinde pozitif yönde etkisinin olduğunu göstermiştir. Borç varlıklarla doğru orantılı iken, satışlarla ters orantılı çıkmıştır. Bu finansman hiyerarşisi teorisini desteklemektedir. Toplam varlık karlılığının borçlanmayı azaltıcı bir etkisi olduğu belirlenmiştir. Kârlılığı yüksek olan firmaların sermaye yapılarında kısa vadeli borç kullandıkları, yatırımlarını da öz sermaye ile finanse ettikleri görülmüştür. Bu sonuç da finansman hiyerarşisi teorisini desteklemektedir. Operasyonel kaldıracın sermaye yapısı üzerinde şaşırtıcı bir şekilde etkisinin bulunmadığı sonucu çıkmıştır. Varlık dönüş hızının yükselmesinin ise borçlanmayı azaltıcı yönde etki yaptığı saptanmıştır. Makro değişkenler arasında sadece kredi hacmi ile sermaye yapısı arasında ilişki olduğu gözlenmiştir. Faiz oranı ile sermaye yapısı arasında herhangi bir ilişkinin olmadığı sonucu borç arzının düşük olmasının bir nedeni olarak sayılmıştır (Bahçeli, 2003).

Kaya (2004), Bu çalışma kapsamında Türkiye’de faaliyet gösteren firmaların sermaye yapısı kararları ve buna etki eden faktörler belirlenmeye çalışılmıştır. Analiz sonucunda sermaye yapısı kararlarının hangi durumlarda, ne yönde değiştiği ortaya çıkarılmak istenmiştir. Araştırmada bağımlı değişken olarak, uzun vadeli borcun uzun vadeli borçla öz sermayenin piyasa değerinin toplamına oranı, kısa vadeli borcun öz sermayeye oranı, uzun vadeli borcun öz sermayeye oranı, toplam borcun öz sermayeye oranı ve toplam borcun toplam varlıklara oranı kullanılmıştır. Bağımsız değişkenler olarak ise, hisse başına kâr, maddi duran varlıkların toplam varlıklara oranı, faaliyet kârının toplam varlıklara oranı, net dönem kârının toplam varlıklara oranı, dönen varlıkların toplam varlıklara oranı, esas faaliyet kârının toplam varlıklara oranı, firmanın yaşı ve halka açık hisselerin toplam nominal değerinin tüm hisselerin nominal değerine oranı kullanılmıştır. Çalışmanın uygulama kısmında 1992-2001 yılları arasında

İMKB’de işlem gören 1243 adet firmanın bilanço ve gelir tablosundan alınan veriler

analiz edilmiştir. Bu veriler İMKB bilgi işlem dairesinden bilgisayar ortamında elde edilmiştir. Veriler çoklu regresyon tekniği kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırmanın

sonuçları firmaların faaliyet kârları ve net kârları arttıkça borçlanma oranlarının düştüğünü göstermiştir. Dolayısıyla kârlılığı yüksek olan firmalar finansman kaynağı olarak kârlarını kullanmakta böylelikle borcun maliyetinden ve riskinden de uzaklaşmış olmaktadır. Sektör içinde uzun yıllardır faaliyet gösteren firmaların diğerlerine oranla öz sermayeyle finansman yoluna gittikleri gözlenmiştir. Çalışmanın sonuçlarından dönen varlıkların olması gerektiği gibi kısa vadeli borçla finanse edildiği de görülmüştür. Ayrıca firmaların halka açıklık oranı arttıkça daha ucuz ve sürekli bir finansman kaynağı sağladıklarından dolayı borçlanma oranlarının düştüğü saptanmıştır (Kaya, 2004).

Acaravcı ve Doğukanlı (2004), İMKB’de, 1992–2002 dönemi boyunca işlem gören 66 imalat firmasının sermaye yapısını etkileyen faktörleri; firmaya özgü değişkenler, finansal piyasalara özgü değişkenler ve makroekonomik değişkenler olarak belirlemişler ve bu değişkenleri panel veri analizi yöntemi ile incelemişlerdir. Analiz sonucunda firmaların toplam varlıklarının büyüme oranları, bankacılık sektörünün gelişmişliği, enflasyon ve kurumlar vergisi oranı ve toplam kamu iç borç stoku / nominal gayri safi yurtiçi hasıla oranının sermaye yapısı (borç / öz sermaye) üzerinde pozitif etkiye sahip olduğu saptanmıştır. Buna karşın karlılık ile sabit varlıkların toplam varlıklar içindeki payının sermaye yapısını negatif etkilediği belirlenmiştir. Çalışmada elde edilen sonuçlar imalat firmalarına ait sermaye yapısının açıklanmasında finansal hiyerarşi teorisinin geçerli olduğunu göstermektedir (Acaravcı ve Doğukanlı, 2004).

Fıratoğlu (2005), İMKB’ye kote olmuş finansal olmayan firmaların piyasa aksaklıklarının mevcut olduğu ortamda mali yapılarını etkileyen faktörleri incelemiş, Buna ek olarak söz konusu faktörlerin etkilerinde belli kriz dönemleri itibariyle meydana gelen değişiklikleri saptamaya çalışmıştır. Bu bağlamda 1992–2000 yılları arasında İMKB’de işlem gören 196 finansal olmayan şirketin verileri üzerinde panel veri analizi gerçekleştirilmiştir. Analiz sonuçlarına göre şirketlerin finansmanda en belirgin şekilde iç kaynakları tercih ettiği saptanmıştır. Bununla beraber grup

şirketlerinin genel olarak finansman tercihlerinde farklılık gösterdiği ve bu şirketlerin iç

kaynaklarla finansmana daha az ağırlık verdiği belirlenmiştir. Büyüme potansiyelinin borçlanmaya olan pozitif etkisi grup şirketleri için daha kuvvetli olduğu saptanmıştır. Çalışmada ayrıca 1995 ve 1998 yıllarında yaşanan kriz dönemlerinde firmaların

finansman yapılarını etkileyen faktörlerin toplu olarak değişiklik gösterdiği belirlenmiş ve kriz dönemlerinde firmaların iç kaynaklarla finansmana yöneldikleri sonucuna varılmıştır (Fıratoğlu, 2005).

Sayılgan, Karabacak ve Küçükkocaoğlu (2006), Türk firmalarının sermaye yapısını etkileyen firmaya ait faktörleri incelemişlerdir. Bu amaçla İMKB’de hisseleri işlem gören 123 imalat firmasının 1993–2002 yıllarına ait verileri üzerinde dinamik panel veri yöntemiyle analiz gerçekleştirmişlerdir. Analiz sonuçlarına göre ilgili firmalarda firma büyüklüğü ve toplam varlıklardaki büyüme fırsatları ile kaldıraç düzeyi arasında pozitif ilişki saptanırken, tesis, arazi ve ekipmandaki büyüme fırsatları, kârlılık, sabit varlıkların payı ve vergi kalkanına tabii borç dışı giderlerin kaldıraç düzeyiyle negatif ilişki içerisinde olduğu saptanmıştır (Sayılgan, Karabacak ve Küçükkocaoğlu, 2006: 125-139).

Topal (2006), 1997–2003 yılları arasında İMKB’ye kote olan imalat firmalarının sermaye yapısı, finansman maliyetleri ve karlılıklarının analizini yapmıştır. Bununla birlikte söz konusu imalat firmalarının sermaye yapılarında meydana gelen değişikliklerin karlılıklarına olan etkilerini incelemiştir. Bu doğrultuda 1997–2003 yılları arasında İMKB’ye kayıtlı olan firmalar üzerinde toplam 910 firma gözlemi yapılarak one way ANOVA, levene ve scheffe testi uygulanmıştır. Analiz sonuçlarına göre örnek kütlede yer alan firmaların toplam kaynaklar içerisinde en büyük paya sahip finansman kaynağı öz kaynak olarak saptanmıştır. Yine KOBİ’lerin daha çok öz kaynakla finanse oldukları belirlenmiştir. Yine analize dahil firmalarda uzun vadeli ticari borçların ortalama %1 gibi çok önemsiz düzeyde olduğu belirlenmiştir. Örnekleme dahil edilen firmaların öz kaynak bileşenleri içerisinde en yüksek payın yeniden değerleme olduğu, yeterli düzeyde kâr yaratamadıkları çalışmanın sonuçları arasındadır. Son olarak örnekleme dahil edilen firmalardan elde edilen bulgulara göre firmaların finansal kaldıraç oranları yükseldikçe aktif karlılık oranı ve brüt kâr marjı çok değişmemekte ancak öz kaynak kârlılığı düşmektedir. Bu bulgular firmalar talep yönlerinde bir sorunun olmadığı ancak finansman maliyeti ve borç yapısından kaynaklanan sorunların olabileceğine işaret etmektedir (Topal, 2006: 45-70).

Yılgör ve Yücel (2007), Mersin ve Adana illerindeki imalat firmalarının sermaye yapısı kararlarını etkileyen faktörlerin uygulamada nasıl şekillendiğini

açıklamak ve firmaların bu konuda sergiledikleri davranışların uyumlu olduğu sermaye yapısı teorisini belirlemek amacıyla bir çalışma yapmışlardır. Bu bağlamda Adana Sanayi Odası ile Mersin Sanayi ve Ticaret Odasına kayıtlı olan toplam 1.870 firmadan 750 tanesine anket gönderilmiş ve bu anketlere 382 firma yanıt vermiştir. Anket sonuçlarına göre söz konusu sanayi firmalarının büyük oranda finansal hiyerarşi teorisine uyum gösterdikleri anlaşılmıştır. Sermaye yapısı oluşturulurken öncelikli olarak iç kaynakların tercih edilmesi, hedef borçlanma oranlarının olmaması, finansal esnekliğin önemsenmesi ve borçla finansman konusunda ihtiyatlı davranılması, örneklemi oluşturan firmaların davranışlarını finansal hiyerarşi teorisine yaklaştırmaktadır (Yılgör ve Yücel, 2007: 11-124).

Kandır, Karadeniz ve Önal (2007), Türkiye’nin en büyük 1000 sanayi firmasında sermaye yapısını etkileyen faktörleri incelemişlerdir. 2000–2004 yıllarını kapsayan çalışmada, söz konusu faktörlerle şirketlerin sermaye yapısı arasındaki ilişki portföy ve regresyon analizleri ile incelenmiştir. Regresyon analizlerinde, şirketlerin kaldıraç oranları bağımlı değişken ve şirketlere ait satış ve ihracat hacimleri, aktif ve öz sermaye kârlılıkları, İMKB’de işlem görme durumu, kamu veya yabancı sermaye sahipliği, çalışan sayısı ve aktif devir hızları bağımsız değişken olarak kullanılmıştır. Sonuçlar, Türkiye’nin en büyük sanayi firmalarının sermaye yapısını belirleyen en önemli faktörlerin şirketlerin satış hacimleri ve kârlılık durumları olduğunu ortaya koymuştur (Kandır, Karadeniz ve Önal, 2007: 95-206).

Tortop (2007), firma büyüklüğünün, firma riskinin, karlılığın, borç dışı vergi kalkanının ve vergi oranının İMKB’ye kote olan çokuluslu ve ulusal firmaların sermaye yapılarına olan etkilerini incelemiştir. Bu bağlamda 1992–2003 yılları arasında

İMKB’ye kote olan 237 reel sektör firması analiz edilmiş ve analiz süreci içinde

ihracat/net satışlar oranı ortalaması %20’yi aşan firmalar çokuluslu firma olarak, altında olan firmalar ise ulusal firma olarak kabul edilmiştir. Söz konusu firmaların panel verileri üzerinde tesadüfi etki tahmin modeli kullanılmıştır. Çok uluslu firmalarda ulusal firmalar arasında sermaye yapılarında farklılıklar ise çoklu regresyon analiziyle ortaya konulmuştur. Analiz sonuçlarına göre firma büyüklüğü, borç dışı vergi kalkanı, vergi düzeyi ve büyüme oranı değişkenleri ile sermaye yapısı arasında pozitif, firma riski ve kârlılık değişkeni ile negatif ilişkide olduğu saptanmıştır. Yine yüksek enflasyonun

olduğu dönemlerde istikrarsızlık nedeniyle; ulusal firmaların uzun vadeli borçlanma olanaklarının kısıtlı olması sebebiyle; toplam borçlarının içinde ağırlığı kısa vadeli borçlara verdikleri saptanmıştır (Tortop, 2007).

Mazur (2007), Polonya’da borsaya kote olan firmaların sermaye yapılarının açıklanmasında finansal hiyerarşi ile dengeleme teorilerini test etmiştir. Bu amaçla 2000– 2004 yılları arasında Varşova Menkul Kıymetler Borsası’nda işlem gören 238 finansal olmayan firma verileri üzerinde korelasyon ve çoklu regresyon analizi gerçekleştirilmiştir. Tanımlayıcı istatistiki analiz sonuçlarına göre ortalama kaldıraç oranlarının %48 ile %56 arasında değiştiği ve firmaların daha çok kısa vadeli yabancı kaynaklarla finanse edildikleri belirlenmiştir. Korelasyon analizi sonuçlarına göre firmaların sermaye yapıları ile varlık yapıları, karlılık, büyüme fırsatları, likidite, firma büyüklüğü, ürün benzersizliği, kazançların dalgalanması, vergi kalkanına tabii borç dışı giderler, kâr payı politikası ve efektif vergi oranları arasında ilişki saptanmıştır. Çoklu regresyon analizi sonuçlarına göre ise kârlılık, likidite oranı, varlık yapısı ve firma büyüklüğü ile kaldıraç düzeyi arasında negatif ilişki saptanmıştır. Dolayısıyla Polonya firmalarına ait sermaye yapısı davranışlarını açıklamada finansal hiyerarşi teorisinin geçerli olduğu belirlenmiştir (Mazur, 2007: 495-514).

Büyüktortop (2007), Bu çalışma Türkiye’de faaliyet gösteren çok uluslu firmaların sermaye yapılarını ve sermaye yapılarını etkileyen faktörleri analiz etmektedir. Ayrıca ulusal firmalar ile çok uluslu firmalar arasındaki sermaye yapısı farklılıklarını belirlemeye çalışmıştır. Çalışmada bağımlı değişken olarak borcun toplam aktiflere oranı kullanılmıştır. Sermaye yapısını etkilediğini düşünülen bağımsız değişkenler olarak ise, firma büyüklüğü, firma riski, kârlılık, borç dışı vergi kalkanı ve büyüme oranı ele alınmıştır. Araştırma kapsamında İMKB’de kayıtlı reel sektör firmalarının 1992-2003 yılları arasındaki 12 aylık verileri analiz edilmiştir. Finansal kuruluşlar çalışma kapsamı dışında tutulmuştur. Firmaların bilanço, gelir tablosu ve fon akım tablosu bilgileri İMKB şirket yıllıklarından ve İMKB’nin resmi internet sitesinde elde edilmiştir. Toplamda 237 adet işletme panel veri yöntemi kullanılarak test edilmiştir. Yapılan uygulama sonucunda İMKB’de işlem gören ulusal ve çok uluslu firmaların sermaye yapısı kararlarını etkileyen faktörlerin birbirinden farklılık arz ettiği belirlenmiştir. Kârlılık ve borç dışı vergi kalkanı ile ulusal firmaların borç oranı

arasında negatif yönlü ilişki olduğu saptanmıştır. Bu literatürde yer alan finansman hiyerarşisi teorisini doğrulamaktadır. Firma büyüklüğü ile borç oranı arasındaki ilişkinin çok uluslu firmalar için pozitif olduğu gözlenmişken, ulusal firmalar için negatif olduğu saptanmıştır. Normalde firmalar büyüdükçe uzun vadeli borçlanmaya yönelmektedirler fakat Türkiye’deki çok uluslu firmalar piyasa koşulları nedeniyle kısa vadeli borçlanmayı tercih ettikleri görülmüştür. Firma riski ile borç oranı arasındaki ilişkinin çok uluslu firmalar için negatifken, ulusal firmalar için pozitif olduğu tespit edilmiştir (Büyüktortop, 2007).

Korkmaz, Albayrak ve Karataş (2007), Bu çalışmanın temel amacı, sermaye yapısı politikası oluşturmak için KOBİ’lerde sermaye yapısını etkileyen en önemli faktörleri belirlemektir. Araştırmada hisse senetleri İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında (İMKB’de) işlem gören ve imalât sektöründe yer alan KOBİ niteliğindeki firmaların sermaye yapıları ile sermaye yapılarını etkileyen faktörlerden firma büyüklüğü, karlılık, büyüme, firma riski, borç dışı vergi kalkanı ve vergi etkisi