• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

2.6. OPTİMAL SERMAYE YAPISI

2.6.1. Optimal Sermaye Yapısının Belirlenmesinde Kullanılan Yöntemler

eden çok sayıda faktör vardır. Bu sebeple firmalar bu konuda rasyonel karar verebilmek için bazı yöntemler ve fikirler ileri sürerek firmanın pazar değerini maksimize etmesine, borçlanma kapasitesini ve dolayısıyla sermaye yapısını optimal seviyelerde tutmasına yardım edecek yöntemler belirlerler. Bu yöntemleri şu şekilde sıralayabiliriz.

2.6.1.1. FVÖK - Hisse başına kâr analizi

Bu analiz borç kullanma düzeyinin etkisinin incelenmesinde yaygın olarak kullanılan araçlardan biri olup en fazla hisse başına kârı ortaya koyacak finansman bileşiminin seçilmesini esas almaktadır. FVÖK ve Hisse Başına kâr (HBK) arasındaki ilişkiyi analiz eden yöntem, alternatif finansman şekillerinin çeşitli FVÖK düzeylerine göre karşılaştırılmasına dayanır. Finansal yöneticiye çeşitli FVÖK seviyelerinde HBK nasıl bir değişiklik ortaya çıkabilir konusunda önemli bilgiler sunan HBK analizi faaliyet kârının değişmediği, sermaye yapısına bağlı olarak hisse başına kârın değiştiği çeşitli sermaye alternatiflerini ortaya koyarak en yüksek hisse başına kâr rakamını veren sermaye bileşimini bulmaya yöneliktir (Türko, 2002: 509; Ercan ve Ünsal, 2005: 241).

Şekil 2.7: Faiz ve Vergi Öncesi kâr Analizi (FVÖK) - Hisse Başı Gelir (HBG).

Kyn: Okka, 2009a: 366

FVÖK HBG

Şekilde dikey eksende HBK ve yatay eksende FVÖK gösterilmiştir. Hisse

senetleriyle finansmanda sabit gider olmadığı için sıfır noktasından başlamakta ve açıortayı oluşturmaktadır (Okka, 2009a: 495). Öz sermaye ile borç doğrusunun kesiştiği noktanın altı öz sermaye ile finansmanın avantajını gösterirken borç doğrusunun altında kalan kısım borçla finansman avantajını göstermektedir. Öz sermaye ve borç ile finansmanda, FVÖK ve HBK analizleri finansal riski ihmal etmektedir. Ancak bu eksikliğe rağmen FVÖK - HBK grafiğinin çizilmesi çeşitli finansman alternatiflerinin hisse başına gelir etkisini göstermesi yönünden finans yöneticisine faydalı olur (Akgüç, 1998: 518). Bununla birlikte, faiz ödemelerinin önceliğini dikkate almaması analizin en büyük eksikliğini meydana getirir. Firmanın likidite durumunu dikkate almaması, borçlanmanın görünür maliyeti dışında getirdiği yükleri ihmal etmesi nedeniylede eleştirilmektedir. Bu nedenle finans yöneticileri risk açısından gerekli analizleri yapabilmek için bu yöntemle birlikte sabit giderleri karşılama oranını da dikkate almalıdır.

2.6.1.2. Borç/öz sermaye ve sabit yükümlülükleri karşılama oranları

Firma sahiplerinin getirilerinin artırılması için sabit giderli duran varlıkların veya faiz giderli borç sermayenin firmada kullanılması anlamına gelen faaliyet kaldıracının sermayesinin bir kısmının faizli borçlardan oluşması finansal kaldıracın ortaya çıkmasına sebep olur. Faaliyet kaldıracı firma riskinin ve finansal kaldıraç finansal riskin bir ölçüsüdür. Firmanın kaldıraç derecesi arttıkça getirileri ve riski artar, kaldıraç derecesi azaldıkça getirileri ve riski azalır. Firmanın sermaye yapısının kaldıraç derecesi, yani borç sermaye ve öz sermaye oranı, firmanın getiri oranını ve risk derecesini etkileyerek firma değeri üzerinde etkili olur. Riskin firma değeri üzerinde etkisi olması sebebiyle, özellikle finansal yönetici firmanın sermaye yapısının nasıl olması gerektiği, hedef sermaye kararını alırken, kaldıracı nasıl ölçeceğini ve nasıl değerlendireceğini bilmek ister.

Sabit yükümlülükleri karşılama oranları firmanın faiz, borç, kiralama gibi sabit yükümlülüklerini bir yıl içerisinde kaç defa karşılayacak kâr elde ettiğini gösterir. Bu oranların önemlileri faizleri karşılama gücü, sabit giderleri karşılama gücü, nakit akımı karşılama gücü oranlarıdır (Okka, 2009a : 93-111).

1. Faiz kazanç gücü oranı; faizden vergiden önceki kârın (FVÖK) faiz giderlerine bölünmesiyle hesaplanır ve firmanın, faizin kaç katını o dönemde kazandığını gösterir. Bu oranın büyüklüğü firmanın faiz ödemelerini rahatlıkla karşıladığını ve finansal riskinin azlığını gösterir. Oranın küçük olması firmanın finansal riskinin büyüklüğünü ifade eder

2. Borç servis oranı (sabit giderleri karşılama oranı); firmanın kiralama, diğer borç taksitlerini ve faiz ödemelerini kaç defa karşılayacak gelir elde ettiğini gösterir. Oranın büyüklüğü firmanın sabit ödemelerini karşılamada rahat olduğunu ve finansal riskinin düşüklüğünü gösterir

3. Nakit akımı karşılama oranı; firmanın firmadan sağladığı nakit akımlarının kira ödemeleri, faiz ödemeleri, imtiyazlı hisse senedi temettü ödemeleri ve borç ödemeleri gibi ödemeler toplamına bölünmesiyle bulunur. Taksit ödemeleri (1-v) oranına bölünür. Bölünmesinin sebebi, giderin yapabilmesi için firmanın vergiden önce ne kazanması gerektiğini (brüt kârı) bulmaktır.

2.6.1.3. Aynı sektördeki firmaların sermaye yapısı ile ilgili oranların karşılaştırılması

Aynı sektör içinde faaliyet gösteren benzer firmaların sermaye yapıları da benzerlik gösterebilir. Bu anlamda finansman yöneticileri o sektördeki firmaların sermaye yapılarını ve oranlarını göz önünde tutarak firmasının optimal sermaye yapısı kararlarına ilişkin çağrışımlarda bulanabilir. Ancak bu yöntemin firmayı, optimal sermaye yapısı konusunda sağlıklı sonuçlara götüreceği her zaman söylenemez.

İlgili sektördeki firmalar, ihtiyatlı, ölçülü, bir şekilde finanse edilmiş;

borçlanma kapasitelerinin tamamını kullanmamış olabilirler. Böyle bir durumda ilgili firmanın sermaye yapısına ilişkin oranlar o sektörün olması muhtemel belirli oranlarından daha farklı olabilir. Böyle durumlarda, sermaye yapısı ile ilgili oranlarda, endüstri ortalamasına veya benzeri firmalara yaklaşmak, gerçekte ilgili firma için optimal sermaye yapısından uzaklaşmak sonucunu verebilir. Ayrıca, firmanın sermaye yapısı, sektör ortalamasından ya da diğer firmaların sermaye yapısından anlamlı derecede farklılık gösteriyorsa, bu durum kredi piyasasında da bir ölçüde şüphe ile karşılanabilir (Akgüç, 1998: 520: Horne, 1995: 304).

2.6.1.4. Kişisel değer yargıları ve görüşler

Finans yöneticileri, optimal sermaye yapısına ulaşabilmek için finans literatüründe yer almış teorilerden ve çalışmalardan faydalanmasının yanında sermaye piyasalarında aracılık yapan kurumların yatırım analistlerinden, danışmanlarından, yöneticilerinden aldığı görüşler doğrultusunda hem piyasanın optimal yapısına ilişkin gözlemlerde bulabilir hem de bir firmanın finansal kaldıraç sınırının ne kadar olacağına dair bilgiler edinir. Toplanan bilgiler ışığında finansal yöneticiler kişisel yorumlarını yaparak hedeflenen optimal sermaye yapısına nasıl ulaşılacağına dair bir yargıya varabilirler. Bu tarz öngörüler doğrultusunda belirlenen optimal sermaye yapısı kararı öznel bir karar olması nedeniyle sermaye piyasalarında değişen koşullara, ekonomik yaşamdaki gelişmelere borç ve öz sermaye maliyetindeki değişmelere göre bu niteliğini kaybedebilir. Dolayısıyla kişisel öngörüler içeren bu bilgilerin başarılı bir finansman politikasıyla desteklenmesi hedeflenen sermaye yapısına ulaşmak için sağlıklı bir yol olacaktır (Akgüç, 1998: 521).

2.6.2. Optimal Sermaye Yapısı İle İlgili Kararları Etkileyen Faktörler