• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

2.6. OPTİMAL SERMAYE YAPISI

2.6.2. Optimal Sermaye Yapısı İle İlgili Kararları Etkileyen Faktörler

2.6.2.8. Optimal sermaye yapısını etkileyen diğer faktörler

Firmaların sermaye yapılarının oluşumunda, yukarıda bahsetmiş olduğumuz ilkelerle birlikte genel ekonomik koşullar, piyasa koşulları, firmanın finansman kararları ve ihtiyacı olarak belirlediğimiz dört faktördeki değişimlerde önemli ölçüde etkili olmaktadır. Bunları açıklarsak;

I. Ekonomideki Gelişmeler

Büyük bir hızla globalleşen ve sürekli değişim içinde olan dünya ekonomik konjonktüründe meydana gelen en küçük bir değişim ülkelerin ekonomilerinde de gelişme veya daralmaya neden olurken, firmaların finansman kararlarını da değişik

şekillerde etkilemektedir. Örneğin, durgun bir ekonominin hakim olduğu bir ülkede

firmalar faaliyetlerinde de durgunluk yaşayacak ve firma değerinde bir azalma kaydedecektir ve fon gereksinimlerini riskten kaçınmak amacıyla öz sermaye ile finansmana ağırlık vererek sağlayacaklardır. Bunun aksine ekonomisinin genişleme içinde olduğu ülkelerdeki firmalar ise daha gevşek bir finanslama stratejisi izleyerek, kullanacağı fonları çeşitlendirerek karşılaşacağı risklerden daha az ölçüde etkilenmeye çalışacaktır.

Genel ekonomik durum hakkında tahminlerde bulunurken, özellikle şu noktalara ağırlık verilebilir (Büker ve Aşıkoğlu: 1986: 213):

a) Para ve Sermaye Piyasalarındaki Gelişmeler:

Para ve sermaye piyasalarında meydana gelen gelişmeler, hisse senedi ve tahvil piyasasındaki şartlar, hem uzun hem de kısa vadeli olmak üzere firmaların sermeye yapılarını, sağlayacakları kaynakların maliyetini ve bu kaynakların elde edilme elverişliliğini etkilemektedir. Örneğin 1997, 2001 ve 2002 yıllarında faizlerin aşırı yüksek oluşu ve sıkı para politikaları nedeniyle firmalar borç sermaye tedariki yerine ya öz sermayeye yönelmişler yada faaliyet hacimlerini daraltarak küçültmeye yeni yatırımlarını ertelemeye yada terk etmeye yönelerek borçlarını ödemeye çalışmışlardır. Bu nedenle firmalar, gelecekte elverişli koşullarda fon sağlama fırsatını yakalama ihtimali üzerine, firmanın bugün için hareket serbestini koruyacak şekilde bir finansman politikası izlemesi, değişken faizli kısa süreli yabancı kaynaklardan yararlanması uygun olabilir. Faizlerde yükselme bekleniyorsa, sabit faizle uzun süreli borçlanma, faizlerde düşme bekleniyorsa kısa süreli değişken faizle borçlanma uygun olacaktır (Okka, 2009a: 494; Akgüç 1998: 505-506).

Ayrıca, bir ülkede sermaye piyasasının gelişmiş olması, risk, çeşitlendirme ve bilgi sağlama fırsatlarının artmasını sağlamaktadır. Buna bağlı olarak, hisse senetleri borsada işlem gören firmaların borçlanma olanaklarını genişletmektedir. Sermaye piyasasının gelişmesi, küçük firmaların öz sermaye ile finansman olanağını artırmakta, ayrıca daha çok borçlanabilme olanağına kavuşmalarını sağlamaktadır. Sermaye piyasaları geliştikçe bankacılık sektörü de bundan yararlanarak kredi imkanların

artırmakta ve böylece küçük firmaların de büyük firmalar gibi fon kaynağına ulaşmaları kolaylaşmaktadır (Başaran, 2008: 10).

b) Vergi Oranlarındaki Değişmeler:

Vergi kanunları firmaların vergi oranlarının yüksekliğini dikkate alarak faiz ödemelerini gider olarak vergiden indirilmesini buna karşın kâr payı ödemelerinin veya hisse senetlerinin geri satın alınması için yapılan ödemelerin vergiden indirilmemesini sağlamaktadır. Bu nedenle yabancı kaynaklara ödenen faiz giderlerinin vergiden indirilmesi borç sermayeyi o derece kârlı ve düşük maliyetli kılarak borçlanmanın cazibesini arttırmakta ve yabancı kaynaklarla fon sağlanmasının en önemli avantajı olarak ifade edilmektedir. Bu avantaj firmaların sermaye yapılarında borç kullanımını teşvik etmektedir. Ancak birçok ülkede yatırımcıların tabii olduğu faiz gelirleri üzerinden alınan vergiler, hisse senetlerinden sağlanan sermaye kazançlarından daha yüksek olabilmektedir. Bu durum öz sermaye ile finansmanı, firma ve yatırımcıların tabii olduğu vergi oranlarıyla ilişkili olarak daha çekici kılmaktadır (Okka, 2009a: 494: Brigham ve Houston, 2004: 618, Koller, Goedhart, Wessels, 2005: 476).

c) Faaliyet Hacmindeki Gelişmeler:

Genel olarak ekonomik hayatta ve/veya firmanın faaliyette bulunduğu endüstride beklenen gelişmeler firmaların sermaye yapısı kararlarını etkilemektedir. Eğer firmanın içinde bulunduğu endüstride bir büyüme bekleniyorsa fonlardaki beklenen artış finansmanda daha fazla yabancı kaynak kullanılmasının yaratabileceği sorunları önlemektedir. Buna karşılık ekonomi veya endüstri kolunda bir küçülme bekleniyorsa borçtan kaçınma ve öz kaynaktan yararlanma, riski azaltma açısından uygun bir tutum olacaktır (Akgüç, 1998: 505).

Ülkede Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH)’nin artması, ülkenin ekonomik performansının olumlu yönde gelişme gösterdiğinin bir göstergesi olarak algılanmaktadır. GSMH bir ülkeye mensup ekonomik birimlerin belli bir dönemde, ürettikleri nihai mal ve hizmetlerin toplam parasal değeridir (Cengiz, 2005: 28). GSMH’nin yıllar boyunca istikrarlı bir şekilde artış göstermesi ülkenin ekonomik yönden refahını, ülkedeki firmaların faaliyetlerini ve sayılarını artırmaktadır. Bu durum,

menkul kıymet piyasaları üzerinde de olumlu bir etki yapacaktır (Ceylan ve Korkmaz, 2006: 293). Dolayısıyla

● Faaliyet hacmindeki gelişmeler

● Para ve sermaye piyasasındaki gelişmeler ● Vergi oranlarındaki gelişmeler

● Faiz politikaları

II. Sektörün Özellikleri ve Sektördeki Rekabet

Firmalar sermaye yapılarını oluştururken bulundukları sektörün durumunu ekonomin genel seyri içinde iyi analiz etmek zorundadırlar. Firma, rekabetin yoğun olduğu sektörlerde faaliyet gösteriyorsa, gelecekteki belirsizliklere hazırlıklı olabilmek adına öz sermayelerini güçlendirmeye önem verirken, rekabetin sınırlı olduğu sektörlerde firmalar daha ziyade borçlanma yolunu tercih edebilmektedir.

Özellikle gıda sektörü gibi dayanaksız mallar üreten, teknolojik gelişmelerin ve yeni buluşların yoğun olduğu sektörler, ekonomik konjonktürden etkilenmeyen ya da çok az etkilenen sektörler savunmacı sektörler olarak kabul edilir. Buna karşılık dayanaklı mallar veya sermaye malları üreten sektörlerdeki konjonktürel duyarlılık çok fazladır. Sektörün finansman kararlarını etkileyen özelliklerini şu şekilde özetleyebiliriz (Akgüç, 1998: 455-456);

● Mevsimlik hareketlerden etkilenme ● Konjonktür hareketlerden etkilenmek ● Sektörün rekabet şekli

● Sektörün içinde bulunduğu evre

● Sektördeki yerleşmiş gelenek ve görenekler

III. Firmanın Özellikleri

Bir firmanın sahip olduğu özellikler sermaye yapısı kararlarını önemli ölçüde etkileyen faktörlerdendir. Firma özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz (Akgüç, 1998:

509-512; Okka, 2009a: 494; Büker ve Aşıkoğlu, 1986: 213; Brigham, 2004: 624 ; Ross vd, 2005: 464; Kandır, Önal ve Karadeniz, 2007, 188):

a) Firmanın Organizasyon Şekli ve Hukuki Yapısı:

Firmanın organizasyon şekli ve hukuki yapısı finansman olanakları üzerine etki yapan önemli bir faktördür. Tek sahipli firmalarda kaynak sağlanması, firma sahibi olan tek kişinin öz varlığına ve kredisine bağlıdır. Kolektif şirketler, komandit şirketler ve adi şirketler gibi şahıs şirketlerinde sağlanacak fon, ortakların kişisel varlıkları ve kredi temini olanakları ile sınırlıdır. Anonim şirket şeklinde kurulmuş firmalar, kaynak sağlanması açısından diğer şirketlere göre çok daha kolay, büyük tutarlara ulaşan ve uzun vadeli kaynak bulabilmektedirler.

b) Firma Büyüklüğü:

Firmaların sermaye yapısı kararlarını etkileyen firmayla ilgili önemli faktörlerden biri de firmanın büyüklüğüdür. Büyük firmaların fon gereksinimleri tek bir kaynaktan karşılanamayacak kadar büyük olmaktadır. Bu nedenle büyük firmalar, çok çeşitli kaynaklardan fon tedarik etmektedirler. Küçük ve tek sahipli firmalarda ise yöneticilerin alternatif finansman kaynakları arasında seçim yapmak olanağı son derece kısıtlıdır. Küçük firmalar, finansmanda büyük ölçüde sahip veya sahiplerinin sağlayabildikleri öz sermaye ile satıcı kredilerine dayanmak durumundadırlar. Ancak sınırlı ölçüde finansal kaynak bulabilmektedirler. Bu tür firmaların yabancı kaynak bulmakta pazarlık güçleri de son derece kısıtlı olmaktadır.

c) Firmanın Kredi Değerliliği:

Firmanın kredi değerliliği sermaye yapısı kararlarını etkileyen bir diğer faktördür. Bir firmanın piyasadaki kredi değerliliği ne kadar yüksekse, yabancı kaynak sağlama olanağı da o denli yüksek olmaktadır. Firmanın kredi değerliliğini belirlemede, likidite durumu, finansal yapısı, kâr sağlama potansiyeli, geçmişteki yükümlülüklerini yerine getirme derecesi ve yönetim kadrosu göz önünde bulundurulan faktörlerdir. Ayrıca, firmanın piyasa değeri ve teminat olarak göstereceği varlıklarının niteliği de kredibilitesini etkilemektedir. Dolayısıyla, yüksek kredi değerliliğine sahip firmalar

finansal kaynak seçimleriyle ilgili kararları alırken, fazla sayıda finansal kaynak arasında hareket serbestisine sahip olmaktadırlar.

d) Firma Varlıklarının Yapısı:

Firmanın varlık yapısı, firmanın finansman olanaklarını çeşitli şekillerde etkilemektedir. Duran varlıklar birçok firmada borç kullanımı için önemli bir teminat unsuru olarak kabul edilmektedir. Firma varlıklarının önemli bir bölümü duran varlıklardan oluşuyorsa firma daha fazla borçlanabilmekte ve genel olarak uzun vadeli borç kullanma imkanına sahip olmaktadır. Eğer stok ve alacaklar varlık toplamı içinde önemli bir yer tutuyorsa firmanın daha çok kısa vadeli kredi kullanması daha uygun olmaktadır. Eğer firmanın yatırımlarının büyük çoğunluğu arsa, bina gibi maddi duran varlıklar üzerineyse, bu firmanın finansal sıkıntı maliyetleri, yatırımlarının çoğu araştırma geliştirme faaliyetleri üzerine olan bir firmaya oranla daha az olacaktır. Araştırma geliştirme faaliyetleri genellikle, arsa ve binadan daha düşük perakende fiyatına sahiptir. Dolayısıyla, finansal sıkıntı durumunda araştırma geliştirme faaliyetlerinin değerinin çoğu gözden kaybolacaktır. Bu nedenle, maddi duran varlıklar üzerine yatırımlara sahip firmalar çoğunlukla, hedef borç öz sermaye oranlarını, yatırımlarının çoğunluğu araştırma geliştirme faaliyetleri üzerine olan firmalardan daha yüksek belirlemektedirler.

e) Firmanın Büyüme Arzusu:

Firmanın hızlı bir şekilde kısa sürede büyüme arzusu, firmanın öz sermaye durumunun kuvvetlendirilmesini gerekli kılabilir. Hızlı büyüme oranına sahip firmalar, diğerlerine oranla daha çok dış sermayeye dayanmaktadır. Yavaş büyüme sağlayan firmalar, dağıtılmamış kârlar ile finanse edilebilmektedir, fakat hızlı büyüme gösteren firmaların çoğunlukla dış fonlara ihtiyacı olmaktadır. Firmalar dış finansmana ihtiyaç duyduklarında, hisse senedi ihracının maliyetleri borç ihracının maliyetlerini aştığından dolayı borç ihraç etmeyi tercih etmektedirler. Bu yüzden, hızlı büyüme gösteren firmalar, yavaş büyüme gösterenlere oranla daha fazla borçlanma yoluna gitmektedirler.

f) Firma Yöneticilerinin Tutumu:

Firma yöneticilerinin, risk alma ve firma yönetimini ellerinde bulundurma hususundaki tutumları da finans kaynakları arasındaki seçimi etkiler. Bazı firma yöneticileri finansmanda daha büyük riski göze aldıkları halde, bazı firma yöneticileri tutucu davranarak, emniyetli bir sermaye yapısını yeğleye bilir. Bazı yöneticiler finansal ve yatırım kararlarında diğerlerine göre daha saldırgan bir politika izleyebilmektedirler. Dolayısıyla kârlarını hızla arttırmak için daha fazla borç kullanma eğiliminde olabilmektedirler. Bu faktör optimal sermaye yapısını etkilememektedir. Ancak yönetimce belirlenen hedef sermaye yapısını etkileyebilmektedir

g) Firmanın Karlılık Durumu:

Firmaların karlılık durumu da sermaye yapısı kararlarını etkileyebilmektedir. Genel olarak yatırımları üzerinden sağladıkları karlılık oranı yüksek olan firmalarda daha düşük düzeylerde borç kullanıldığı gözlenmektedir. Çünkü karlı firmalar daha çok kâr alıkoyarak oto finansmana yönelirler ve kaldıraçtan daha az yararlanırlar. Diğer bir ifadeyle, karlı firmalar borç / özsermaye oranını, karsız firmalara kıyasla daha düşük tutarlar.