• Sonuç bulunamadı

Edinsel bağışık yanıtDoğal bağışık yanıt

1.6. Türkiye’ de Tropikal Theileriosis’ in Epidemiyolojisi

Türkiye 36–42° kuzey enlemleri ve 26–45° doğu boylamları arasında yer alan, 1,660 kilometre eninde, 814.578 metrekare yüzölçümüne sahip, Avrupa ile Asya kıtaları arasında bir köprü vazifesi gören bir ülkedir. Türkiye hem coğrafik hemde iklimsel olarak birbirinden farklı yedi bölgeye (Marmara, Ege, Akdeniz, Karadeniz, İç Anadolu, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu) ayrılmıştır (Şekil 1.4).

Tropikal theileriosis, ülkemiz sığırlarında görülen önemli hastalıklardan biridir ve hastalığa bütün coğrafik bölgelerde rastlanmaktadır (Sayın ve ark 2003). Mayıs ve Eylül ayları hastalığın en yoğun olarak rastlanıldığı dönemdir, yaz ortasında ise enfekte olmuş erişkin kenelerin sayısındaki artışına bağlı olarak hastalık pik yapmaktadır (Sayın ve ark 2003). Ülkemizde hastalığın naklinde rol oynayan, Hyalomma anatolicum anatolicum, H. anatolicum excavatum, H. detritum ve H. Marginatum olmak üzere dört kene türü bulunmaktadır (Aktaş 2004). Bu kene türlerinin hastalığın naklinde rol oynadıkları ve dört tür arasında oluşan enfeksiyon oranları arasında herhangi bir fark olmadığı belirlenmiştir (Sayın ve ark 2003). Hyalomma detritum dışındaki kene türleri üç konakçılı özellik gösterirken, H. detritum iki konuklu özellik göstermektedir. Türkiye’nin iç ve doğu bölgelerini içine alan coğrafik alanda hastalığın epidemiyolojisi ile naklinde rol alan kene türlerinin belirlenmesi amacıyla yapılmış birçok çalışma mevcuttur.

Şekil 1.4. Türkiye’de bulunan farklı coğrafik bölgeler, bunların içerisinde yer alan bölümler

ile Ege bölgesinin biyoklimatik alanları. Ülkenin doğusunda yer alan Doğu Anadolu Bölgesi; Yukarı Fırat, Erzurum–Kars, Van ve Hakkari olmak üzere dört bölüme ayrılmıştır. Güney batı kısmında yer alan Güneydoğu Anadolu Bölgesi; Orta Fırat ve Dicle olarak iki bölümdür. Orta kısımda yer alan İç Anadolu bölgesi kendi içinde Yukarı ve Orta Kızılırmak ile Konya ve Yukarı Sakarya bölümlerinden oluşmaktadır. Karadeniz ile kıyı sınırı olan ve kuzeyde kalan Karadeniz Bölgesi; Batı, Orta ve Doğu olmak üzere üç bölümden oluşur. Ülkenin kuzey batısında yer alan, hem Ege hemde Marmara Denizine kıyısı olan ve Anadolu ile Avrupa topraklarını içerinde barındıran Marmara Bölgesinde; Güney Marmara, Çatalca–Kocaeli, Ergene ve Yıldız Dağları olmak üzere dört bölüm yer almaktadır. Ülkenin güneyinde yer alan ve Akdeniz ile kıyı komşusu olan Akdeniz Bölgesi ise; Antalya ve Adana olmak üzere iki bölüme ayrılmıştır. En batıda yer alan ve Ege Denizine kıyısı olan Ege Bölgesi ise kendi içerisinde İç Batı Anadolu ve Ege olarak iki bölümden oluşmaktadır. İç Batı Anadolu iklimsel olarak İç Anadolu Bölgesine benzerlik göstermektedir; kışın karlı ve soğuk, yazın sıcak ve kuraktır. İlkbahar serin ve yağışlı, sonbahar ise ılık ve az yağışlıdır. Ormanlık bölgeler az oranda olup, dağlık yaylalar ve ovalık vadiler içerir. Ege Bölümü ise iklimsel olarak; yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı geçer. İlkbahar ve sonbahar ayları ılıman ve ortalama yağışların en yoğun yaşandığı aylardır. Ege Bölümü kıyı kesimlerde yaz aylarında sıcak ve nemli bir iklime sahipken, denize dik dağları, yaylaları ile Gediz, Büyük ve Küçük Menderes ile Bakır çayları bölgenin önemli su kaynaklarını oluşturur.

Türkiye’nin beş farklı bölgesinde tropikal theileriosis’in seroprevalansının belirlenmesi amacıyla yapılan çalışmada, hastlığa en yoğun (%91,4) olarak Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nden toplanan örneklerde rastlanmış, bunu Karadeniz (%46,8), Ege (%40), Marmara (%33,3) ve İç Anadolu Bölgesi (%29) takip etmiştir (Eren ve ark 1995). Batı Karadeniz Bölgesinde ise % 11.56’lık oranla en yaygın olarak T. buffeli/orientalis grubuna bağlı etkenlere rastlanırken, T. annulata %1.28’lik oranla çok düşük düzeyde tespit edilebilmiştir (Altay ve ark 2008).

Adana ve yöresinde yapılan bir çalışmada IFA testi ile toplanan örneklerin %10,7’lik kısmında T. annulata’ya karşı antikor varlığı tespit edilmiştir (Çakmak ve Öz 1993). Ankara ve yöresinde yapılan bir diğer çalışmada 1990–93 yılları arasında toplanan örneklerin IFA testi ile incelenmesinde hayvanlarada toplam %50.7 oranında enfeksiyona rastlanırken, bunlardan %14.3’ünün yeni vaka olduğu tespit edilmiştir. Aynı çalışmada kan alınan hayvanların üzerinde Hy. anatolicum, Hy. anatolicum excavatum, Hy. detritum ve Hy. marginatum türü keneler belirnenmiş ve en yoğun kene enfestasyonunun yaşlı hayvanlarda görüldüğü belirtilmiştir (Sayın ve ark 2003). Türkiye’nin doğusunda yer alan Elazığ, Malatya, Bingöl, Muş, Van, Erzincan, Erzurum, Kars, Adıyaman, Diyarbakır ve Şanlıurfa illerini içine alan bölgede T. annulata’nın prevalansının PCR ile belirlenmesi amacıyla yapılan çalışma sonucunda hastalığa en yaygın olarak Diyarbakır (%74.6), Şanlıurfa (%60.3), Elazığ (%60.2), Bingöl (%61.7), Muş (%58.7), Adıyaman (%43.1) ve Van (%27.8) illerinde, en az oranda ise Erzurum, Kars ve Erzincan (%1.4–6) illerinde rastlanmıştır (Dumanli ve ark 2005). Yine Doğu Anadolu Bölgesinde yapılan bir çalışmada toplanan örneklerin % 39’ unda T. annulata tespit edilirken, %7 oranında da sığırlarda apatojen olan T. buffeli/orientalis grubuna bağlı etkenler belirlenmiş ve aynı hayvanlar üzerinden Hy. anatolicum, Hy. anatolicum excavatum, Boophilus annulatus, Rhiphicephalus bursa ve R.. sanguineus keneleri toplanmıştır (Aktaş ve ark 2006) Kayseri ve yöresinde sığırlar üzerinden toplanan kenelerin %21.12’sinin Hy. anatolicum olduğu belirlenmiş ve bu kenelerin %9.3’ünde T. annulata’ya rastlanmıştır (İça ve ark 2007). Elazığ ve Malatya yöresinde sığırlardan ve barınak duvarlarından toplanan Hyalomma soyuna bağlı kenelerden en yoğun olarak Hy. anatolicum’a (%63.1) rastlanmış ve bunu Hy. an. excavatum (%23.8) ve Hy. detritum (%11.7) takip etmiştir. Metilen yeşili ve pironin ile boyanan kene tükrük bezlerinin incelenmesi sonucunda en yoğun enfeksiyona Hy. anatolicum (%50)’da rastlanırken bunu çok daha düşük oranlarla Hy. an. excavatum (%2.4) ve Hy. detritum (%4.6) türü keneler takip etmiştir (Aktaş ve ark 2004).

Ege Bölgesinde sığırlarda görülen kene varlığının belirlenmesi Aydın, İzmir ve Manisa illerine bağlı ilçelerde yapılan kapsamlı çalışma sonucunda bölgede Hyalomma soyuna bağlı Hy. anatolicum, Hy. anatolicum excavatum, Hy. detritum, Hy. marginatum ve Hy. rupifes türü kenelere rastlanmıştır. Aydın ve yöresinde ise sığırlarda en yaygın olarak Hy. marginatum (%48.28)’a rastlanmış ve bunu Hy. excavatum (%25.27), Hy. detritum (%17.72) ve Hy.anatolicum (%1.24) türü keneler izlemiştir (Bakırcı 2009). Doğu Bölgesine nazaran Ege Bölgesindeki sığırlarda Hyalomma marginatum ve Hy. excavatum en yaygın kene türleri olarak tespit edilmiş, Hy. anatolicum’a ise oldukça düşük oranlarda rastlanmıştır. Barınak duvarlarından toplanan keneler incelendiğinde Aydın’da %91.43’lük oranla en yoğun Hy.detritum’a rastlamıştır (Bakırcı 2008). Ege Bölgesinde hayvan üzerinden ve barınak duvarlarından toplanan kenelerdeki enfeksiyon oranları kapsamlı olarak belirlenmemiştir. Ancak yapılan incelemelerde özellikle Aydın ve yöresinde hastalığın naklinde rol alan başlıca kene türünün Hy. detritum olduğu gözlenmiştir (Karagenç T., yayınlanmamış veri).

Aydın ve yöresinde tropikal theileriosis’ in naklinde birincil olarak rol oynayan Hy.detritum kenelerinin dişileri bir yaz döneminde yaklaşık olarak 4000 yumurta çıkartabilmekte ve bu yumurtalardan çıkan aç larvalarda kan emek için konak aramaktadır (Şekil 1.5). Konak üzerinde kan emerek doyan larva gömlek değiştirerek aç nimflere dönüşerek aynı konakta kan emmeye devam etmektedir. Sığırlarda yaz sonu ve sonbahar aylarında olgunlaşmamış dönemlerle enfestasyonu yaklaşık 3–4 haftada son bulmaktadır. Daha sonra, doymuş nimfler konaktan ayrılarak barınaklarda bulunan yarık ve çatlaklarda kışı geçirirler. Mayıs ve Haziran aylarında çevre şartlarının (hava sıcaklığı, nem) uygun hale gelmesi ile nimfler gömlek değiştirmeye başlayarak aç olgunlara dönüşürek kan emecek yeni konak aramaya başlarlar. Yeni konak üzerinde kan emmeye başlayan olgun dişi ve erkek keneler çiftleşirler. Dişi kene erkeğe nazaran daha uzun süre konak üzerinde kan emer (yaklaşık bir hafta). Çiftleşmiş dişi kene doyduktan sonra kan emmeyi bırakırak yumurtlamak amacıyla toprağa düşer ve yaşam döngüsünü tamamlar. Keneler hastalığı larva yada nimf dönemlerinde alarak bir sonraki yaşam döneminde kan emdikleri konağa naklederler.

Seroloji ve/veya moleküler tabanlı olarak hastalığın epidemiyoloji üzerine yapılan çalışmalar her ne kadar hastalığın o bölgedeki varlığı hakkında bilgi versede, gerek o bölge yada il den toplanan kanların toplam hayvan varlığını temsil etmesinin gerekse de hastalığın yaygınlığı ve naklinde rol alan kene türlerinin mevsimsel aktivitelerinin belirlenmesinin gerekliliği tropikal theileriosis’e karşı ülkemizin risk alanlarının belirlenerek bu bölgelerde gerekli kontrol programlarının uygulanmasını zorunlu kılmaktadır. Bunlardan ayrı olarak hastalığın epidemiyolojisinde ve görüldüğü bölgedeki endemik stabilitenin oluşmasında etkili

olan bir diğer faktörde o bölgede gözlenen hastalık etkenlerinin farklı izolatlarının virülens farklılıklarıdır. Deneysel çalışmalarda hayvanlarda farklı T. annulata izolatı ile oluşturulan enfeksiyon sonucunda bu izolatlardan birinin virülens, üç tanesinin orta derecede virülens ve ikisininde hafif virülent olduğu gözlemlenmiştir (Sayın ve ark 2000). Sonuç olarak yapılan epidemiyolojik çalışmalarla hayvanlarda ve kenelerde hastalığın yaygınlığının araştırılmasının yanında hastalık oluşturan farklı izolatların virülens değerlerinin belirlenerek o bölgelerde oluşan endemik stabilitenin ve farklı bir izolata bağlı oluşabilecek yeni bir epideminin önüne geçilmesini sağlayacak verilerin elde edilmesinde büyük önem taşımaktadır.

Hastalık döneminde olgun kenelerin mevsimsel aktivitesi

Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım

barınaklardaki çatlak ve yarıklarda kışı geçirme gömlek değiştirerek

beslenme ve gömlek değiştirerek nimflerin oluşması

doymuş nimf

konağı terk etme aç olgun

konak arama

çiftleşme ve

kan emme doymuş

toprağa düşüp yumurtlama

aç larva

konak bulma

Hastalık döneminde olgun kenelerin mevsimsel aktivitesi

Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım

barınaklardaki çatlak ve yarıklarda kışı geçirme gömlek değiştirerek

aç olgun

beslenme ve gömlek değiştirerek nimflerin oluşması

doymuş nimf

konağı terk etme konak arama

çiftleşme ve

kan emme doymuş

toprağa düşüp yumurtlama

aç larva

konak bulma

Şekil 1.5. Aydın yöresinde Hyalomma detritum’un yaşam döngüsü; Doymuş dişi kene ken

emip doyduktan sonra toprağa düşer ve yumurtlar. Daha sonra yumurtadan çıkan aç larvalar uygun konaktan kan emerek doyduktan sonra aynı konak üzerinde gömlek değiştirerek aç nimfler oluşur. Aç nimfler aynı konaktan kan emerek doyar ve konağı terk ederek uygun yerlerde (barınakların çatlak ve yarıklarının derin kısımlarında) kışı geçirirler. Havaların tekrar ısınmaya başladığı ilkbahar döneminde kışı geçirdikleri yerlerde gömlek değiştirip aç olgunları oluştururlar ve bunlarda kan emmek için uygun konağı aramaya başlarlar. Yeni konakta kan emme esnasında erkek keneler dişilerle çiftleşirler. Dişi kene erkeğe nazaran daha uzun süre konak üzerinde kan emer (yaklaşık bir hafta). Çiftleşmiş dişi kene doyduktan sonra kan emmeyi bırakır ve yumurtlamak amacıyla toprağa düşer ve yaşam döngüsünü tamamlar.

1.7. Tropikal Theileriosis’in Tanısı ve Tedavisi