• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de Sosyal Devletin Genel Tarihçesi

1.2. KENTSEL HİZMETLER VE SOSYAL DEVLET

1.2.2. Türkiye’de Sosyal Devletin Genel Tarihçesi

Sosyal devletin Türkiye’deki anlayışına bakabilmek için siyasal, ekonomik ve sosyal gelişmeleri izlemek, ayrıca oluşan yapılanmaların arka kısımlarında yer alan aktörlere bakılması gerekir. Bu amaçla Türkiye’de yaşanan düzenlemelerin kendine has kısıtlamalardan hem de Avrupa da ki gelişmelerden fazlasıyla etkilendiği söylenebilmektedir (Koray, 2005: 132-133).

Türkiye’de sosyal devlet anlayışını çeşitli tarih aralıklarıyla inceleyerek ele almak gerekirse eğer; Türkiye Cumhuriyeti’n de 1920-1945 döneminde savaşın çökertici etkilerinin sonlandırılmasına yönelik politikalar izlendiği gözlenmiştir. Bu nedenlerden dolayı sosyal devlet kimliğine yönelik ilerleme sağlayan büyük adımlar atılmamıştır. Ancak az da olsa gelişme gösteren alanlar gözükmektedir. Öncelikle

çalışma koşulları ile alakalı yasal düzenlemeler yapılmaya çalışılmıştır. Genel itibari ile oluşan düzenlemeler çalışma alanı ve bölgeye göre yapıldığı gözlenmiştir (Koray, 2005: 158 ve Dilik, 1943: 94).

Cumhuriyet’in ilanından önce 17 Şubat-04 Mart 1923 tarihleri içerisinde Türkiye İktisat Kongresi İzmir’de toplanılarak bütün illerden başvuran işveren, işçi ve meslek temsilcileriyle birlikte sanayileşmede de takip edilecek yol üzerinde çalışmalarda bulunmuşlardır (Koray, 2005: 158). Türkiye İktisat Kongresi, çalışmaya hayatı ve toplumu hedefleyen yönleriyle sosyal devletin uygulamalarını ele almıştır.

Cumhuriyetin başlarında yardıma muhtaç olan kesimler olmasına rağmen bu dönemlerde ihtiyaçların giderilmesi ve sosyal yardım oluşturulabilmesi adına somut bir yapılanma oluşturulamamıştır (Yay, 2014: 154). Ayrıca, değişik tarihlerde meydana gelen kanunlarda sosyal yardımlarla alakalı çeşitli düzenlemeler yapılmaya çalışılmıştır. Türkiye Kızılay Cemiyeti ve Çocuk Esirgeme Kurumu gibi devletin kolları olan oluşumlar, sosyal yardımlaşma alanında önemli görevler almışlardır (Cumhurbaşkanlığı D.D.K., 2009: 110). 1920 – 1945 döneminde sosyal devlet anlayışına yönelik gelişmeler görülse de Türkiye Cumhuriyeti savaşın yıkıcı etkilerinin olmasıyla bu çalışmalar yeterli olamamıştır.

1945 – 1980 dönemlerinde ise; Türkiye’de ikinci dünya savaşı sonrası tüm ülkelerde olduğu gibi demokrasi düzenlemeleri gözlenmiş ve çok partili hayata adım atılmıştır. Bu dönemin getirdiği ekonomik ve siyasi gelişmeler de sosyal devlete yönelik ilerlemelerin olmasına neden olmuştur (Koray, 2005: 162).

Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra dünyada sosyal güvenlikle ilgili ortaya çıkan gelişmeleri takip etmeye başlamıştır. İşçileri korumaya yönelik yasaların çıkartılmasıyla bu dönem işlevselliğini başlatmıştır. Bu dönemlerde Çalışma Bakanlığı ve de İş ve İşçi Bulma Kurumunun temelleri atılmıştır.

Çalışma Bakanlığı’nda ele alınan konulara bakacak olursak; çalışma yaşamının düzenlenmesi, çalışanların refah düzeyinin yükseltilmesi, işveren-işçi ilişkilerinin ülkeye fayda sağlayacak şekilde düzenlenmesi, ülkedeki çalışma istihdamının genel refahı yükseltmek maksadıyla verimli kılınması, tam istihdam ve

sosyal güvenliğin sağlanmasına yönelik görevleri üstlenmekte olup ayrıca bu görevler bakanlığın kuruluş ve görevleri ile ilgili kanunda da yer alıp belirtilmiştir (Serter, 1994: 128).

10.12.1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Bildirisi ve de 06.04.1949’da Bakanlar Kurulu’nca kabul edilmesiyle birlikte; 07.04.1948 tarihli Dünya Sağlık Örgütü Anayasası, 09.06.1949 tarih ve 5062 sayılı yasa ile onaylanmış olup; Türkiye, Dünya Sağlık Örgütü üyesi olarak kabul görmüştür (Kaya, 2009: 62-63). Sözleşmelerin yapılması Türkiye’ye sosyal devlet yönünde büyük gelişmeler sağlamasıyla birlikte sosyal güvenlik ve sağlık alanlarında yükümlülüklerini arttırmıştır.

Türkiye’de sosyal devlet anlayışına dair 1961 anayasası ile önemli bir adım atılmıştır. Anayasada sosyal devlete dair “sosyal devlet ilkesi” bir gelişme olarak ortaya çıkmıştır. Sosyal devletin belirteçleri 1961 Anayasası’nda yer alan sosyal yardımlar ve sosyal yardımlar konusunda devlet bu uygulamalara ağırlık gösterememiştir. Sosyal yardımların uygulamalarından ziyade kanuni düzenlemeler ile faaliyet alanlarına girmiştir. Sosyal devlet adımlarının atıldığı bu dönemde sosyal devlet yardımları toplumda bulunan tüm kesimleri kapsayamamıştır (Yay, 2014: 157).

Daha sonraki yıllarda yaşanılan 1970’lerdeki dünya ekonomisinin yaşadığı ekonomik buhran ve 12 Eylül 1980 Askeri müdahalesi ülkeyi olumsuz yönden etkisi altına almıştır. Yeni gelişmeye başlayan sosyal devlet anlayışı da bu etkilerden kaçınamamıştır. Bu yüzden 1980 sonrası zamanda Türkiye’de sosyal devlet tekrardan yapılanma yoluna gidilmiştir.

1982 Anayasası’nda, devletin sosyal hukuk devleti olduğu, toplumun refah ve kişilerin, huzurun sağlanması gerektiği ve bunları engelleyen ekonomik, siyasal ve sosyal müdahalelerin sonlandırılarak kişinin manevi ve maddi varlığının geliştirilmesi için faydalı koşulların yapılması devletin görevi olarak belirtildiği ifade edilmektedir.

1982’ler dönemi ekonomide demokratikleşme, özelleştirme, yerelleştirme, serbestleşme gibi reformlar ile devletin gücünün, fonksiyonlarının ve görevlerinin daralma gösterdiği zaman dilimi olarak tanımlanabilir. Bu süreçte Türkiye’de

dünyadaki gelişmelerin etkisinden kurtulamamıştır. Hükümet daha çok arz yanlı politikalar izleyerek işçilerin geçmiş yıllardaki kazanımları ele alınmamıştır. Çalışma ve yaşam koşulları zorlaştırılmıştır. (Aktan, 2003: 158; Ekzen, 2009: 97).

Ülkemizde 2000’li yıllarda sosyal devlet kimliği ve politikalar yerine çok miktarda sosyal yardımlar yaratmıştır. Tabi bu gibi yardımların da yetersiz kaldığı söylenebilir. Bu dönemlerde yaşanan siyasi- ekonomik ve sosyal krizler yapılan politikaları etkilemekte geri kalmamıştır.

2002 yılında kamuoyuna sunulan Acil Eylem Planı dahilinde yürürlüğe getirilen Sosyal Güvenlik Reformu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından yürütülme çalışmaları düzenlenmiştir (Kaya, 2009: 65-66). 4857 sayılı İş Yasası çıkarılıp 2003 yılında Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısıyla sosyal güvenlik kurumlarına aktarılan kaynaklar yükseltilmiştir.

Bakanlar kurulunca 06.04.2011 tarihli ve 6223 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak, 03.06.2011 tarihinde kararlaştırılan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın sözü edilen dönemde sosyal devlet niteliği barındırması açısından önemi göz ardı edilemez (https://www.turkiye.gov. tr/aile-ve-sosyal-politikalar-bakanligi: 2018).

Sosyal hizmetler ve yardımlara ilişkin ulusal düzeyde politika ve stratejiler uygulamak ayrıca ortaya çıkan yeni hizmet modellerine göre güncelleyerek geliştirmek, uygulanmasını izlemek; sosyal ve kültürel dokudaki yıpranmalara karşı aile değerlerinin ve yapısının korunarak geleceğimize sağlıklı biçimde sürekliliğini sağlamak üzere; ulusal stratejilerin ve politikaların belirlenmesini koordine etmek, aile refahının artırılmasına ve aile bütünlüğünün korunması yönelik sosyal yardım ve hizmet faaliyetlerini yürütmek Aile ve Sosyal Politika Bakanlığı’nın başlıca görevleri arasında gösterilebilir (https://www.turkiye.gov. tr/aile-ve-sosyal-politikalar- bakanligi: 2018).