• Sonuç bulunamadı

Sosyal Belediyecilik Kavramı

2.2. SOSYAL BELEDİYECİLİK

2.2.1. Sosyal Belediyecilik Kavramı

Kamu yönetimi alanlarında son yıllarda yaşanan oluşumların politik yapıların ve kurumların içlerinde tekrardan tanımlamalarının yapılmasını sağlamaktadır. Kamu yönetimi alanlarında daha verimli ve daha etkili olması için yapılan bu yeniden düzenlemeler sonucunda gerçekleştirilen yenilikler etkisini artarak sürdürmektedir.

Sosyal devletteki düzenlemelerin zayıflaması ile birlikte sosyal hizmet alanlarındaki devletin bir takım görev ve yetkilerin de dağılmalar yaşanmış ve bir kısmı sivil toplum kuruluşlarına ve de yerel yönetimlere devredilerek sağlanmaya çalışılmıştır. Sosyal nitelikleriyle faaliyetlerin yerine getirilmesi sorumluluğunun yerel yönetimlere yüklenmesi sosyal belediyecilik anlayışının yerelde güçlenmesine neden olmuştur. Sosyal hizmet ve yardımların yerel yönetimlerin özellikle de belediyeler eliyle sunulması sosyal belediyeciliğin doğmasını neden oluşturmaktadır.

Sosyal belediyeciliğin kavramsallaştırmasında “belediyecilik” sözcüğünün seçilmesinin nedenini şu şekilde ifade edilmektedir. Yerel idari yönetimler, sosyal politikaları, sosyal hizmetleri, mahalli sorumluluklara sahip olup yerine getiren ve

topluma yakın olan kamu yönetim birimleri olarak ifade edilmektedir. Ülkemizde yerel yönetim kuruluşu dendiğinde aklımızda ilk oluşan büyük oranda belediyeler oluşturmaktadır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki zamanda belediyeler, il özel idarelerine göre daha nitelikli kuruluşlar haline gelmiştir (Aydın, 2008: 17- 18).

Göç hareketleri ve nüfus artışı hızlı şekilde düzensiz kent oluşumlarının ortaya çıkmasına ve kentsel olanakların artmasına neden olmaktadır. Belediyelerin kullanmakta oldukları kaynaklar ve hizmet sundukları nüfus, diğer birimlerine göre daha fazla olduğu belirtilmiştir. Merkezi yönetimin kanuni ve idari düzenlemeleri içerisinde uygulamalarını yerine getiren belediyeler, sosyal refah hizmetlerinin dağıtımında ve üretiminde önemli bir kimlik üstlenirken, toplumun da artan gereksinimlerine bağlı olarak belediyelerden sosyal refah hizmetleri yönünde istekleri yüksek seviyelere ulaşmasını sağlamıştır (Aydın, 2008: 17- 18).

Sosyal belediyecilik ile ilgili birçok tanım elde etmek mümkündür. Ancak en çok karşılaşılan tanımıyla; mahalli idarelere sosyal kurumlarda düzenleme ve planlama yapmasını sağlayan, kamu harcamalarını konut, sağlık, eğitim ve çevrenin korunması alanlarını kapsayacak şekilde sosyal amaca yönlendirmesini sağlayan bir kavramdır (Akdoğan, 2006: 44).

Sosyal belediyecilik anlayışının içine katılması gereken diğer kavramlar ise işsiz ve kimsesizlere yardım yapılması, sosyal dayanışma ve bütünleşmeyi tesis edilmesi ile sosyo-kültürel faaliyet ve çalışmaların gerçekleştirilebilmesi için gerekli olan altyapı yatırımlarının yapılması için bilinçli politikalar üreten; bireyler ve toplumsal kesimler arasında sosyal güvenlik ve adaleti güçlendirmeye yönelik olarak mahalli idarelere sosyalleştirme ve sosyal kontrol işlevleri yüklemesi olarak ifade edilebilir (Akdoğan, 2006: 44).

Sosyal Belediyecilik “Kamusal nitelikteki harcamaları sağlık, kültür, eğitim,

çevre koruması, gibi alanlara yönlendiren, istihdam sorununun çözümüne yönelik politikalar geliştiren ve uygulayan, kimsesiz, özürlü ve yaşlıların korunmasını maddi açıdan desteklenmesini sağlayan, yerel düzeyde eğitim ve sağlık olanaklarının

geliştirilmesine katkıda bulunan, sosyal adaletin tesis edilmesine yardımcı olan bir model” denilebilir (Kaya,2003,68).

Başka bir ifadeyle “Mahalli idarelerde sosyal belediyecilik sosyal konularda

düzenleme ve planlama işlevi sağlayan toplumsal amaçları öncelik alan ve bu nedenle sosyal adaleti sağlamak, katılımcılığı arttırmak, kamu harcamalarını barınma, eğitim, sağlık ve çevrenin korunması konularını alacak şekilde sosyal amaca hizmet eden, kentsel yükselişi yerel yönetimler aracılığı ile topluma geri sağlamak, kaynakları çoğaltmak, üretici hale gelmek, iş bulmakta zorlananlar ve kimsesizlere yardım yapmak, birlikçi ve bütünlükçü olmak sorumlulukları bünyesinde barındırarak toplumsal ve bireysel kesimler arasında incelmeye yüz tutan sosyal adalet ve güvenliği sağlamaya yönelik olarak yerel idarelere sosyal kontrol ve sosyalleştirme işlevleri kazandıran bir model” olarak söz edilebilir (Keleş, 2006: 455).

Sosyal belediyecilik belediyelere sadece olası gelen görevleri yüklemenin alt yapı hizmetlerinin yüklemesinin haricinde, sosyal sorunların çözüme ulaştırılmasında sorumlu olup sosyal devletin yeterli olmadığı kesimlerde, sosyal belediyecilik anlayışıyla, sosyal sorunların giderilmesine ve sonuca bağlanmasında önemli işlevlerde bulunmaktadır. Dolayısıyla yerel yerine mali yönetimler yurttaşlarının ihtiyaçlarını sadece su, kanalizasyon ve yol olarak görmemeleri gerekmektedir (Öz ve Yıldırımalp, 2009: 457).

Sosyal belediyecilik, yerel nitelikteki kamu harcamalarını sosyal gücü olmayan (engelli, kimsesiz, yaşlı, özürlü) gibi korunmasını, maddi açıdan desteklemeye yönelik, yerel düzeylerde sağlık ve eğitim imkanlarının geliştirilmesine katkı sunan sosyal adaletin sağlanmasına yardımcı olan, sosyal sermayenin gelişimi için çalışmalara öncelik veren bir model olarak sosyal belediyeciliğin sadece sosyal güçsüzlere yardımla sınırlandırılmaması gerektiği ile birlikte, sosyal güçsüzlere yardım yapılmasının ve onların hiç olmazsa asgari geçim standartlarına sahip olmaları için çalışmalar yapılmalarıyla ilgili asıl önemli olması gerekenin, bu yapılan çalışmaların sağlıklı ve sürdürülebilir olmasıyla birlikte sosyal güçsüzlerin yapabilirlik kapasitelerinin geliştirilmesine öncelik verdikleri belirtilmektedir (Can, 2006: 18).

Sosyal belediyeciliğin ayrıca uygulamalarını sadece yoksullara yardım konuları ile de çizgiler oluşturmamak gerekmektedir. Sportif ve kültürel faaliyetlerin arttırılmasında da bu kapsamda düşünülerek üzerinde durulması gereken konulardandır (Çiçek, 2012: 96).

Sosyal belediyecilik aslında bir anlamda sosyal devletin yereldeki temsilcisi ya da yereldeki ortağı olan bir anlayışı barındırmakla birlikte bu çerçeve içerisinde, belediyelere sadece klasik beledi fonksiyonları yüklemenin üstüne onları sosyal sorunların çözümünde de sorumlu tutarak görevler barındırılmaktadır. Sosyal devletin yetersiz kaldığı durumlarda, sosyal belediyecilik anlayışı devreye girerek, sosyal sorunların azaltılmasında ve çözüme kavuşturulmasında önemli bir rol üstlenerek devam etmektedir.

Belediyeler, klasik fiziki işlevlerin yanında, sosyal ve kültürel hizmetlerden de sorumlu olmaktadırlar. Fiziki belediyecilik, sosyal belediyecilik ve kültürel belediyecilik sınıflandırmasında, ulaşılması gereken son aşama kültürel belediyecilik olmakla birlikte, sosyal belediyeciliğin fiziki belediyecilikle kültürel yönetimler arasında pekiştirici, bağdaştırıcı ve aktarıcı bir seviye olarak ele alınarak değerlendirilmeli ve uygulanması yapılmalıdır (Şen, 2007: 42).

Belediyecilikten söz edildiğinde, ilgili yaşam alanının fiziki dokusu, sosyal dokusu ve kültürel dokusu bir bütün olarak ele alınıp, fiziki hizmetler ile sosyal ve kültürel hizmetler tek bir hizmetmiş gibi görülerek bir bütün içerisinde birbirini tamamlayan parçalar olarak algılanması gerekmektedir (Şen, 2007: 42).