• Sonuç bulunamadı

2.1. TÜRK MİLLÎ EĞİTİMİ İLKÖĞRETİM PROGRAMLARINDA SOSYAL

2.1.2. Sosyal Bilgiler Öğretim Programı

2.1.2.2. Türkiye’de Sosyal Bilgiler Öğretimi Geleneği

Ülkemizde sosyal bilgiler adı ile bir ders ilk olarak 1968 ilkokul programı ile birlikte okutulmaya başlanmıştır (Öztürk ve Otluoğlu, 2005: 16; Güngördü, 2002: 131; Sönmez, 2005: 83; Gökkaya, 2003: 9). Sosyal bilgiler adı ile bir dersin 1968 ilkokul programında yer alması bundan önce sosyal bilgiler eğitiminin olmadığı anlamına gelmemektedir. Nitekim sosyal bilgiler dersi içeriği tarih, coğrafya, yurt bilgisi/yurttaşlık bilgisi/vatandaşlık bilgisi gibi derslerle verilmeye çalışılmıştır. Ülkemizde sosyal bilgiler eğitiminin temellerini İslamiyet’in kabulünün öncesine dayandırmak mümkündür (Sönmez, 2005: 459). Sosyal bilgiler dersinin genel amaçlarından birinin bireyin içinde yaşadığı topluma uyumunu sağlayarak onu toplumsallaştırmak olarak düşünüldüğünde; Türklerin Müslüman olmalarından önceki dönemlerde eğitimlerinin temel özelliklerinden birinin “çocukların ve gençlerin toplumsallaştırılıp eğitilmesinde toplumun töre’sinin önemli bir rol oynaması” (Akyüz, 2005: 5) bu dersin temellerinin çok eskilere dayandığının söylenmesine olanak sağlamıştır diyebiliriz. Toplumsal kuralların öğretilmesi (çocuğun toplumsallaştırılması) Türklerin İslamiyet’i kabulü ile dini bilgiler ile birlikte verilmeye başlanmıştır (Akyüz, 2005: 20; Sönmez, 2005: 459). Bu anlayış yüzyıllar boyunca sürmüştür.

Osmanlı’ya gelindiğinde sosyal bilgiler eğitimi kapsamında önceki Türk uluslarında olduğu gibi toplumsal değerlerin dini inançlarla birlikte verildiği görülmektedir. Osmanlı eğitim sistemi içinde sosyal bilgilerin kapsamında yer alan tarih ve coğrafya, birer ders olarak ilk defa Tanzimat döneminde okul programlarında yer almıştır (Öztürk ve Otluoğlu, 2005: 15; Akyüz, 2005: 152 ). Tanzimat döneminde 1869 tarihli Maarif-i Umumiye Nizamnamesi’nde erkek rüştiyelerinin programında Tarih-i Umumî, Tarih-i Osmanî ve Coğrafya, kız rüştiyelerinin programında Muhtasar Tarih ve Coğrafya, idadiyelerin programlarında Coğrafya ve Tarih-i Umumî, darülfünûnların programlarında İlm-i Tarih, Tarih-i Umumî ve Tarih-i Ulûm-ı Tabiliye derslerinin yer alacağı belirtilmektedir. 1874’te açılan İstanbul Darülmuallimîni (öğretmen okulu) programında Muhtasar Tarih-i Osmanî, Muhtasar Coğrafya dersleri Darülmuallimîn-i Sıbyan bölümünde, Tarih, Coğrafya Darülmuallimîn-i Rüşdiye bölümünde ve Tarih-i Umimî ve Osmanî İdadiye bölümünde okutulmuştur (Akyüz, 2005: 152-166). Sosyal bilgilerin kapsamına giren tarih ve coğrafya dersleri, ilk kez Sultan II. Abdülhamid zamanında (1876-1909), Maarif Nezareti’ne bağlı, usûl-i cedide uygun eğitim-öğretim yapan birer ilköğretim kurumu olan iptidailerin programlarında yer almıştır. 1904’te tüm ilkokullar için yayınlanan yeni programda yalnız Muhtasar Tarih-i Osmanî dersinin olduğu görülür (Öztürk ve Otluoğlu, 2005: 15). 1913’e gelindiğinde (ki bu tarihe gelene kadar çok sık program değişiklikleri olmuştur) Tedrisat-ı İptidaiye Kanun-ı Muvakkati (ilköğretim geçici kanunu) çıkarılmış ve bunda Tarih (özellikle Osmanlı tarihi) ve Coğrafya (özellikle Osmanlı coğrafyası) derslerinin yanında Malûmat-ı Medeniye ve Ahlâkiye ve İktisadiye dersleri ilköğretim programına konulmuştur (Akyüz, 2005: 244).

Cumhuriyetin ilanı ile ülkemizde sosyal bilgiler kapsamına giren konular tarih, coğrafya ve yurt bilgisi (1924 programında Musâhabat-ı Ahlakiye ve Malûmat-ı Vataniye dersleri birleştirilerek 1926 programında Yurt Bilgisi adını almıştır (Akyüz, 2005: 317)) dersleri ile 1926, 1930, 1932, 1936 ve 1948 programlarında tek disiplin anlayışı ile ayrı ayrı okutulmuştur (Sönmez, 2005: 459; Öztürk ve Otluoğlu, 2005: 15; Öztürk ve Dilek, 2005: 83). Bu programların temel felsefesinin ilerlemecilik olduğu söylenebilir. Bununla birlikte toplu tedris (öğretim)

ilkesinin benimsendiği görülür (Akyüz, 2005: 315). Sosyal bilgiler açısından bakıldığında bu programların özellikle 1930’lu yıllardan sonra Atatürk’ün batılı bir dilciden ilham alarak, Türkçe’nin dünya dillerine kaynaklık etmiş olabileceği yolunda ortaya koyduğu Güneş Dil Teorisi’nden etkilendiği söylenebilir. Yine bu programlarda John Dewey’in etkisinden de bahsetmek gerekir. Atatürk tarafından ülkemize davet edilen J.Dewey hazırlamış olduğu rapor ile eğitim sistemimizde önemli etkilere sahip olmuştur. Toplu tedris (öğretim) ve iş okulu anlayışı eğitim sistemimize onunla girmiştir denilebilir (Baysal, 2005: 63). 1962 ilkokul program taslağında tarih, coğrafya ve yurt bilgisi derslerinin birleştirilerek “toplum ve ülke incelemeleri” adı altında birleştirildiği görülür (Sönmez, 2005: 459; Erden, Tarihsiz: 6; Güngördü, 2002: 132; Baysal, 2005: 67). Bu uygulama ülkemizde sosyal bilgiler dersinin bu adla olmasa da okutulmaya başlandığını göstermektedir. Nitekim 1968 ilkokul programında “toplum ve ülke incelemeleri” dersinin adı “sosyal bilgiler” olarak değiştirilmiştir. 1962 ve 1968 yılındaki bu oluşumların ABD’deki “yeni sosyal bilgiler” reform hareketlerinden etkilendiği söylenebilir (Erden, Tarihsiz: 6; Öztürk ve Otluoğlu, 2005: 16). Bu bağlamda 2005 programlarına kadar programların temel felsefesinin daimicilik ve esasicilik temelinde olduğu gözlenmektedir. Her ne kadar ilerlemecilik ve yeniden kurmacılık anlayışı ile hazırlanılmışsa da uygulamalarda esasicilik ve daimicilik ön plana çıkmıştır denilebilir. Bununla ilgili bilgi ve bulgular için Baysal (2005), Sönmez (2005), Aydıner (1995) ve Yanpar Şahin (1997)’e bakılabilir. 1968 ilkokul programında yer alan sosyal bilgiler dersi 1989, 1998 ve 2005 programlarında aynı adla yer almıştır. 2005 yılında yürürlüğe giren ilköğretim programları hem sosyal bilgiler hem de diğer dersler (Hayat Bilgisi, Türkçe, Fen ve Teknoloji, Matematik) açısından bakıldığında önceki programlarla farklılıklar göstermektedir. Bundan sonraki başlık altında tez konusunu da yakından ilgilendirdiğinden 2005 sosyal bilgiler programının özellikleri üzerinde durulmuştur.

2.1.2.2.1. 2005 Sosyal Bilgiler Öğretim Programı

Ülkemizde 2004 yılında 9 ilde pilot uygulaması yapılan ve 2005 yılında yürürlüğe giren ilköğretim programlarından biri olan sosyal bilgiler, tematik anlayışla ve sosyal oluşturmacılıkla (sosyal yapılandırmacılıkla) hazırlanmıştır. Bu

anlayışların 1994 yılında ABD’de sosyal bilgiler programı için belirlenen tematik standartlarla ilişkili olduğu düşünülmektedir. Nasıl ki 1960’lı yıllarda ABD’deki “yeni sosyal bilgiler” reform hareketlerinden etkilenilmişse, 1994 yılındaki gelişmelerden de etkilenildiği söylenebilir. Yukarıda bahsedildiği üzere sosyal bilgiler, dünya ülkelerinde özellikle ABD ile bir şekilde müttefik ilişkiler içinde bulunmuş olan ülkelerde mevcuttur (Japonya, Güney Kore vd.) ve bu ülkelerin sosyal bilgiler programları ABD’deki programlardan etkilenmiştir. Nitekim 1994 yılında ABD’de Sosyal Bilgiler Ulusal Konseyi (NCSS), sosyal bilgiler programı için on tematik standart belirlemiştir. Bunlar;

1. Kültür,

2. Zaman, süreklilik ve değişim, 3. İnsanlar, yerler ve çevre, 4. Bireysel gelişim ve kimlik, 5. Bireyler, gruplar ve kurumlar, 6. Güç, otorite ve yönetim, 7. Üretim, tüketim ve dağıtım, 8. Bilim, teknoloji ve toplum, 9. Küresel bağlar,

10. Vatandaşlık idealleri ve uygulamalarıdır (NCSS, 2005).

Ülkemizde de buna benzer şekilde tematik standartlar belirlenmiştir. Bizdeki temalar 9 kategoriye ayrılmakla birlikte bunlardan biri olan “Zaman-Süreklilik ve Değişim” baskın bir öğrenme alanı olarak ele alınmamış, diğer sekiz öğrenme alanının içerisine yerleştirilmiştir. Bunlar şöyledir;

1. Birey ve toplum, 2. Kültür ve miras,

3. İnsanlar, yerler ve çevreler, 4. Üretim, tüketim ve dağıtım, 5. Güç, yönetim ve toplum,

6. Bilim, teknoloji ve toplum,

7. Gruplar, kurumlar, sosyal örgütler,

8. Küresel bağlantılar (MEB 2005a: 10-11; MEB 2005b: 11; Ata, 2006: 74, 75-76).

Sosyal bilgiler programının bu temalar üzerinde inşa edilmesinin yanında ilköğretim programlarında neden değişikliğe gidildiği de önemli bir husustur. Bu durumun bilinmesini sosyal bilgiler programının anlaşılmasında önemli bir yere sahip olduğu düşünülmektedir. Nitekim programların değiştirilme gerekliliği MEB’in yayınlamış olduğu İlköğretim 1-5. Sınıf Programları Tanıtım Kitapçığı’nda şu şekilde sıralanmıştır (MEB, 2005c: 14-15):

1. Değişik bilim alanlarındaki araştırma bulgularının ve eğitim bilimlerinde öğretme/öğrenme anlayışındaki gelişmelerin yöntem ve içerik olarak öğretim programlarına yansıtılması,

2. Eğitimde kaliteyi arttırmak ve eşitliği sağlamak, 3. Ekonomiye ve demokrasiye duyarlı bir eğitim ihtiyacı,

4. Bireysel ve ulusal değerlerin küresel değerleri de dikkate alarak geliştirilmesi ihtiyacı,

5. Mevcut öğretim programları uygulamaları kapsamında öğrencilerin çoğunluğunda okula, öğrenmeye, okumaya tepki düzeyinde bir isteksizlik olması,

6. Mevcut öğretim programlarında konuların çok kapsamlı ve ezbere dayalı bilgi yoğunluklu olması nedeniyle, konuların zamanında bitirilememesi ve çoğu zaman sıkıştırılıp öğrenilmeden bitirilmesinin tercih edilmesi,

7. Programda yer alan konuların bir çoğunun çocukların yaş ve gelişim düzeylerine uygun olmaktan, onların merak ve ilgilerini karşılamaktan uzak olması,

8. Okulda kazandırılmaya çalışılan yaşantı biçimleri ile gerçek dünyanın çoğu kez uyum içinde olmaması,

9. Sekiz yıllık kesintisiz zorunlu ilköğretim uygulaması ile ilkokul ve ortaokul programları üst üste eklendiği için, temel eğitimde program bütünlüğünün olmaması,

10. Dikey eksende, temel eğitimde birinci sınıftan-sekizinci sınıfa her bir dersin kendi içinde kavram bütünlüğünün olmaması,

11. Yatay eksende, dersler arasında yeterli paralelliğin sağlanmamış olması,

12. Ekonomik ve toplumsal gelişmelerin bir sonucu olarak, bireylerin yaratıcılık, eleştirel düşünme, problem çözme, karar verme, işbirliği yeterliklerini kazanmalarının daha bir önem kazanmış olması,

13. Kendini ifade edebilen, iletişim kurabilen, girişimcilik ruhuna sahip vatandaşlar yetiştirme gerekliliğinin daha baskın konuma gelmesi,

14. Çocuklarımızın, ülke çapında ya da uluslararası değerlendirmelerde beklenen düzeyde başarı gösterememesi.

Yukarıda ifade edilen gereklilikler incelendiğinde ilköğretim programlarının değiştirilmesinin nedenlerini; a) çağın gerektirdiği bilgi, beceri, değer ve tutumların yeniden belirlenmesi, b) bundan önceki programların yetersizlikleri, c) derslerin kendi içinde ve kendi aralarındaki ilişki eksikliği, d) genel başarısızlık şeklinde sınıflandırabiliriz. Bu bağlamda sosyal bilgiler programını da kapsayan bu gerekçelerin yerinde tespitler olduğu söylenebilir.

2005 sosyal bilgiler programı daha önceki programlardan tamamen ayrı ya da kopuk anlamına da gelmemektedir. Genel bakış açısı ile konular birbiri ile yakından ilgilidir. Fakat konuların programda işleniş şekli değiştirilmiştir. Bu da sosyal bilgiler için gerekli bir adımdır. Çünkü 1962 yılı ilkokul program taslağında birleştirilen ve adı toplum ve ülke incelemeleri olan tarih, coğrafya ve vatandaşlık bilgisi konuları sadece bir başlık altında toplanmış, oluşturulan üniteler birbirinden kopuk bir tarih, bir coğrafya ve bir vatandaşlık ünitesi şeklinde düzenlenmiştir. Nitekim o dönmede ders kitapları bile birleştirilmemiş, üç farklı kitaptan bu ders işlenmiştir (Güngördü, 2002: 132.). Bu da sosyal bilgiler çalışma alanının önemli bir sorunu olmuştur diyebiliriz. 2005 programında “sosyal bilgiler ünitesi” tasarlanmaya çalışılmıştır. Bu yolla tarih, coğrafya, ekonomi gibi disiplinlerin mantıki tertibi yerine, öğrencilerin

ilgi ve meraklarına göre psikolojik tertibi esas alınmıştır (Ata, 2006: 74). Bu bağlamda bir benzerliğin de ünite esası olduğu söylenebilir. Önceki programlarda ya olmayan ya da açıkça görülemeyen öğrenme alanı, etkinlik, ara disiplinler, ilişkilendirme (ders içi ve dersler arası), beceri, kavram ve değer öğretimi, kazanım, yapılandırmacılık vs. gibi ifadeler yeni programın sunduğu yeni terminolojiler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte yukarıda farklı bir boyutu ile dile getirilen öğrenme alanları 2005 programının bekli de en önemli yeniliği olarak görülebilir. Zira bu öğrenme alanlarının 4. sınıftan başlayarak 7. sınıfı da kapsayacak şekilde ele alınmış olması sosyal bilgiler programının dikey eksende birbiri ile ilişkili konular boyunca ilerlediğinin göstergesi konumundadır. Bu da konuların taksonomik anlayışla oluşturulduğu yani kolaydan zora, basitten karmaşığa, yakın çevre ve zamandan uzağa ve birbirinin ön koşulu olacak şekilde konuların dizayn edildiği anlaşılmaktadır diyebiliriz.

Yenilenen sosyal bilgiler programının önceki programlardan bir diğer farkı ders kitapları ve ölçme değerlendirme anlayışıdır. Bilindiği gibi önceki programlarda sosyal bilgiler için öğretmen ve öğrencinin birlikte kullandığı bir “ana” ders kitabı mevcuttu.1 Bu durumun bazı sakıncalarının olduğu da bilinmektedir. Kitap kendini kullanacak kişiye göre düzenlenmelidir diyebiliriz yani bir kitap hem onu öğretecek olana hem de onu öğrenecek olana hitap edemez (edemeyebilir) diyebiliriz. “Aynı kitap hem öğrenme-öğretme yöntem ve tekniklerinden öğretmeni bilgilendirecek ve öğretmene öğretimi gerçekleştirmesi için hangi yöntemi (ya da yöntemleri) kullanabileceğine dair yol gösterecek hem de öğrenme açısından öğrenciye öğrenme stratejilerini kullanabilmesi için ona rehberlik edecek” bu ulaşılması güç bir durumdur. Bu nedenle diğer derslerde olduğu gibi sosyal bilgilerde de öğretmen ve öğrenci için hazırlanacak ders kitapları ayrı ayrı olmalı ve öğretmen için hazırlanan ders kitabı öğretim yöntem ve teknikleri konusunda öğretmene yol gösterirken

1 YÖK/Dünya Bankası Milli Eğitimi Geliştirme Projesi’nde hazırlanan kitaplar bu durumun dışında kalmaktadır. Zira 1997 yılında hazırlanan projenin kitapları üç farklı şekilde olmuştur. Bunlar İlköğretim Sosyal Bilgiler Öğretimi Kaynak Üniteler/Öğretmen Kılavuzu/Öğrenci Kılavuzu’dur (Barth ve Demirtaş, 1997a, Barth ve Demirtaş, 1997b ve Barth ve Demirtaş, 1997c). Yapılan bu çalışma üniversitelerin eğitim fakülteleri tarafından kısmen kullanılmış ilköğretim sosyal bilgiler öğretimine yansımamıştır. Nitekim eğitim fakültelerinde de bu üç kitaptan biri olan öğrenci kitabı öğrenci ile buluşturulmamış ya da buluşturulamamıştır. Diğer iki kitap da öğretim elemanları tarafından kullanılmıştır.

öğrenci kitapları da öğrenme stratejilerini barındırmalıdır (Tay, 2005: 209-225). Nitekim batılı ülkelerde ders kitapları bir set şeklinde hazırlanmaktadır ve bu set içinde öğretmen kılavuz kitabı, öğrenci çalışma kitabı, ders kitabı, video, slayt, harita vs. gibi materyaller bulunmaktadır. 2005 sosyal bilgiler programında ders kitaplarının öğretmen kılavuzu, öğrenci çalışma kitabı ve ders kitabı şeklinde düzenlendiği görülür. Bu da bir kitabın aynı anda çok kişiye hitap etmesini (ya da edememesini) ortadan kaldırmıştır diyebiliriz. Ölçme ve değerlendirme açısından bakıldığında ise temel farklılığın, sadece ürünü değil süreci de kapsayacak şekilde ölçme ve değerlendirmenin yapılması noktasında ortaya çıktığını görebiliriz. Bu ve buna benzer özellikleri ile sosyal bilgiler programının sosyal bilgiler çalışma alanının gelişimine de hizmet edeceği düşünülmektedir. Yine de unutulmamalıdır ki yapılmış, bitmiş hiçbir şey yoktur. Her şey geliştirilmeye, zamanla yenilenmeye ve değiştirilmeye ihtiyaç duyar (bu ve bundan önceki programlar gibi).