• Sonuç bulunamadı

2.3. ÇOCUKLARDA NEDENSELLİK KAVRAMI VE GELİŞİMİ

2.3.2. Çocuklarda Bilişsel Gelişim ve Nedensellik

Bireyin çevresindeki dünyayı anlama ve öğrenmesini sağlayan, aktif zihinsel faaliyetlerdeki gelişime bilişsel gelişim denilir. Bilişsel gelişim; bebeklikten yetişkinliğe kadar, bireyin çevreyi, dünyayı anlama yollarının daha kompleks ve etkili hale gelmesi süreci olarak ifadelendirilir (Senemoğlu, 1997: 39). Bilişsel terimi bilgiyi, belleği, akıl yürütmeyi, sorun çözmeyi, kavramları ve düşünmeyi, yani zihni içine alır. Bu bağlamda gözlenemeyen süreçleri kapsadığı söylenebilir. Gözlenemeyen bir sürecin araştırılması da zorluklara neden olur. Bu nedenle bilişsel gelişimin araştırılması zordur (Gander ve Gardiner, 2004: 166). Bu bağlamda bu alanda çalışmış ve kuramı kabul edilmiş çok az bilim adamı ve kuramı vardır. Bunlardan akla ilk gelen Piaget ve onun bilişsel gelişim kuramıdır. Bu sebeple bu bölümde çocuklarda bilişsel gelişim Piaget’nin kuramına göre açıklanmıştır. Piaget kuramunda zeka, zekanın işlevi ve zekayı etkileyen faktörler üzerinde durmuş ve kuramını biyolojik-fizyolojik bir yaklaşımla ele almıştır (Gündoğdu, 2005: 78; Senemoğlu, 1997: 39; Arı ve diğerleri., 1999: 55-57; Bacanlı, 2006: 58). Piaget’nin kuramının anlaşılabilirliği onun kullandığı kavramları açıklamak ile mümkün olabilecektir. Bunun için kuramın temel kavramları kısaca açıklanacaktır.

Piaget’ye göre zeka, organizmanın çevreye etkin bir şekilde uyum sağlamasına yardım eder. Uyum sağlama aynı zamanda başa çıkabilmeyi ifade etmektedir. Zira bireyin uyum sağlarken aynı zamanda içinde bulunduğu uyumsuzlukla da baş edebilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda zeka, çevreye uyum yapabilme yeteneğidir. Piaget’ye göre, her canlı yaşayabilmek için kendine en uygun koşulları bulmaya çalışır. Bunu gerçekleştiren temel etken de zekadır. Zekanın

özelliklerine bağlı olarak da bu uyum her canlı için farklılık gösterebilecektir (Senemoğlu, 1997: 41-42; Bacanlı, 2006: 58). Uyum (adaptasyon) aslında negatif bir durumdur. Gerçekten var olanları değil fonksiyonel olarak hayatta kalmayı başaran ve kendi kendine yeniden üretebilen varlıkları kastdeder. Bir organizmanın uyum sağlaması (adapte olması) hayatla mücadele vermesidir (von Glasersfeld, 2005). Bu bağlamda uyumda yeni duruma adapte olmak ve bu adaptasyonda var olanlarla karşılaşılanlar arasında etkileşimle yenilerinin üretilmesi söz konusudur.

Piaget’nin kuramındaki diğer bir kavram şemadır. Şemalar bilişsel yapılardır (Akyol, 2005: 45). Bir diğer ifadeyle bireyin dış dünyaya ilişkin uyarıcıları, zihninde nasıl organize ettiğini gösteren bilgi yapısıdır (Küçükkaragöz, 2006:81). Şemalar, bebeklikten yetişkinliğe doğru, olgunlaşma, yaşantı, örgütleme, özümleme ve uyumsama yoluyla sürekli olarak değişen ve gelişen yapılardır (Gündoğdu, 2005: 79).

Piaget, insanların doğuştan getirdikleri iki temel eğilimin varlığından söz eder. Bunlar örgütleme ve uyum sağlamadır. Örgütleme, süreçleri sistematik ve tutarlı sistemler haline getirme ve bu amaçla birleştirme, koordinasyon sağlama, fikir ve eylemleri birleştirme eğilimidir (Bacanlı, 2006:58-59). Bir başka deyişle, biyolojik, psikolojik ve zihinsel süreçleri tutarlı ve anlamlı sistemler haline getirmedir (Arı, 2006: 56). Uyum sağlama ise, çevreye uyum sağlamayı ifade eder ve uyum sağlamanın iki alt işlevi özümleme ve uymadır. Piaget’ye göre, duyu-hareket şemalarının gelişimi bebeklerin çevrelerine uyumlarından doğar ve birbirini tamamlayan özümleme ve uyma süreçleri aracılığıyla gerçekleşir. Bebekler özümlemede daha önce geliştirdikleri bir duyu-hareket şemasını kullanırlar. Uymada, yeni bir şeyle daha etkili bir etkileşime girmek için duyu-hareket şemalarını değiştirir ya da uyarlarlar (Gander ve Gardiner, 2004: 180). Özümleme, insanların kendi dünyasındaki olayları anlamak için kendilerinde var olan şemaları kullanması iken, uyma yeni duruma göre yeni bir şema oluşturmadır (Akyol, 2005: 48).

Piaget’nin kuramındaki kavramlardan biri de dengelemedir. Bireyin çevresinden aldığı uyarıcılarla etkileşime girerek, uyarıcıyı özümsemesi ya da düzenlemesi etkinliğine dengeleme etkinliği denilebilir (Yapıcı ve Yapıcı, 2005:

140). Bireyin özümleme ve düzenleme yoluyla çevremize uyum sağlayarak dinamik bir dengeye ulaşması süreci dengelemedir (Senemoğlu, 1997: 45). Kişinin zihnindeki bilgiler veya şemalar dengeleme eğilimindedirler. Kişi zihinsel açıdan herhangi bir durumun başlangıcında denge durumundadır. Yeni bilgiler kişinin denge durumunu bozar yani dengesiz bir duruma getirir. Kişi daha sonra yeni bir denge durumuna ulaşarak gelişimini sürdürür (Bacanlı, 2006: 60).

Bilişsel gelişim olgunlaşma ve yaşantı kazanma arasındaki sürekli etkileşimin bir ürünüdür. Bu etkileşimde kültürel aktarım ve dengelenme önemli unsurlar olarak ifade edilebilir. Bu bağlamda bilişsel gelişimi olgunlaşma, yaşantı, kültürel aktarım ve dengelenme etkilemektedir (Bacanlı, 2006: 60; Senemoğlu, 1997: 40; Gündoğdu, 2005: 82).

Bilişsel gelişimi birbirini takip eden altı evre ya da gelişim dönemine ayırmak mümkün olabilir. Bu evreler şöyledir (Piaget, 2004: 15-16):

1. Evre: Refleksler evresi ya da kalıtsal montajlar ve böylece ilk güdüsel (beslenme) eğilimleri ile ilk heyecanlar.

2. Evre: Birinci devinim alışkanlıkları ve birinci örgütlü algılamalar evresi ve bunun gibi birbirinden ayrılmış ilk duygular evresi.

3. Evre: Duyumsal devinim ya da pratik zeka (dil öncesi), ilkel sevgi düzenlemeleri, sevginin ilk dışta yoğunlaşmaları.

Bu ilk üç evre kendi başına süt çağı dönemini oluşturuyor (bir buçuk iki yaşına değin, diğer bir deyişle, gerçek anlamda dil ve düşünce gelişiminin ön evresini oluşturuyor).

4. Evre: Sezgisel zeka ve bireyler arası kendiliğinden duygular evresi (iki yedi yaş arası ya da “küçük çocukluğun” ikinci bölümü).

5. Evre: Somut zeka işlemleri (mantığın başlangıcı) ve ortak davranışların ahlaksal ve toplumsal duyguları evresi (yedi ile onbir oniki yaş).

6. Evre: Soyut zeka işlemleri, kişiliğin oluşumu ile yetişkinler topluluğuna duygu ve zekayla bağlanma evresi (delikanlılık).

Bilişsel gelişim ile ilgili yukarıdaki evreler genel olarak dört evre şeklinde ifadelendirilmektedir (Campbell, 2002; Senemoğlu, 1997: 46; Arı ve diğerleri., 1999: 60-74; Bacanlı, 2006: 62-70; Gündoğdu, 2005: 83; Yapıcı ve Yapıcı, 2005: 138). Piaget’nin geliştirdiği bu evreler duyusal-motor, işlem öncesi, somut işlemler ve soyut işlemler şeklindedir.

Çocukların yetişkinlerden farklı bir zihin yapıları olduğu bilinmektedir. Onlar asla yetişkinlerin minyatürü değillerdir. Zihinsel gelişim süreçleri belli dönemlere doğrudur. Bu dönemler sabitleşmiş bir ardışıklıkta meydana gelir ve bu ardışıklık çocuklar için önemlidir. Zihinsel gelişim dönemleri sabit bir sırada meydana geldiği halde, farklı çocuklar bir dönemden diğerine farklı yaşlarda geçerler. İlerlemelerde bir çocuk bazı konularda bir dönemin işgörüsünü yerine getirirken, bazı konularda da farklı bir dönemin işgörüsünü yerine getirebilir (Charles, 2003: 1). Bu bağlamda çocukların gelişim evreleri incelenirken bu temalar göz önünde bulundurulmalıdır.

Duyusal-motor ya da sensori-motor dönem doğum ile bir buçuk iki yaş arasını kapsar. Bu dönemde zihin olağanüstü bir gelişim gösterir. Bebek gerçekte, kendini çevreleyen tüm pratik evreni algılamayla ve hareketlerle fethetmekten başka bir şey yapmaz (Piaget, 2004: 20). Bir diğer ifade ile bebek, duyarak, hissederek, yaparak dünyayı öğrenmekte ya da öğrenmeye çalışmaktadır (Bacanlı, 2006: 63). Bu bağlamda bebek çevresini anlama sürecinde duyularından yararlanmaktadır. Doğumdan sonra bebek çevresini anlama sürecinde duyusal-motor becerileri kullanmaya başlamaktadır. Doğumdan getirilen refleksler bu süreçte önemli bir yer tutmakta ve bu refleksler bebeğin ilk şemaları olarak değerlendirilmektedir. Bu şemalar yardımıyla bebek dış dünyayı anlamaya başlar. Emme, tutma bunların başında gelen refleks davranışlardır. Bu dönemde temel öğrenme mekanizması döngüsel tepkilerdir. Döngüsel tepkiler, çocuğun etkinlikleri sürecinde gösterdiği ve belli bir doyuma ulaşmasını sağlayan bir davranışı tekrarlayarak daha kapsamlı şemalar geliştirmesi ve bu şemalar aracılığıyla dünyaya yeni tepkiler vermesini ifade etmektedir. Bu dönemde kazanılan temel nitelik de nesne devamlılığıdır (Gündoğdu,

2005: 84). Doğumla başlayan ve 2 yaşına kadar süren bu dönemde üç evre ya da altı evrenin söz konusu edildiği görülür (Piaget, 2004: 20; Campbell, 2002; Gündoğdu, 2005: 84). Bunlardan üç evre şöyledir; refleksler evresi, algılamaların ve alışkanlıkların organizasyonu evresi ve duyumsal devinim zekanın kendi evresidir (Piaget, 2004: 20). Altı evre ise sırası ile refleksive şemalar, birincil döngüsel tepkiler, ikincil döngüsel tepkiler, ikincil döngüsel tepkilerin eşgüdümü ve yeni duyumlara uyarlanması, üçüncül döngüsel tepkiler -etkin deneme yoluyla yeni araçların keşfedilmesi- ve zihinsel işlemler yoluyla yeni araçların keşfedilmesi şeklindedir (Gündoğdu, 2005: 84-88).

İki yaşından yedi yaşına kadar olan işlem öncesi dönem dilin edinimi ile başlar ve bununla birlikte davranışlar zeka yönünden olduğu kadar, duygu açısından da temelde değişir. Önceki dönem boyunca gerçek ya da maddi tüm edimlerin yöneticisi kalan çocuk, dil sayesinde ve anlatı biçimi altında geçmişteki edimlerini yeniden kurar ve sözel temsillemeyle gelecekteki edimlerini önceleyecek duruma gelir. Zihinsel gelişim için bu durumdan üç önemli sonuç çıkmaktadır. Bunlar; bireyler arasındaki olası karşılıklı ilişki, diğer bir deyişle devinimin toplumsallaşmasının başlangıcı, konuşmanın kendine mal edilmesi, başka bir ifade ile, iç dil ve işaretler sistemi için bir destek olan düşüncenin ortaya çıkması ve özellikle şimdiye değin salt algısal ve devinsel olan edimin kendi haliyle içe mal edilmesi, bundan böyle imajların ve zihinsel deneyimlerin sezgisel planı üzerinde kurulabilir (Piaget, 2004: 31).

İşlem öncesi dönem kendi içinde sembolik dönem (2-4 yaş) ve sezgisel dönem (4-7 yaş) olarak ikiye ayrılabilmektedir. Sembolik dönemde çocuk tek bir özelliğe göre sınıflama yapabilir, ben merkezlidir, nesne ve varlıkları sembolleştirerek öğrenir, taklit yeteneği gelişir, animist düşünceye sahiptir ve olgu ve olaylar yakınındaki kişilerden kaynaklanıyorsa; duygusal olarak (acı ve sevinç olarak) etkilenir fakat üzerinde zihinsel işlem yapamaz. Sezgisel dönemde ise birden fazla özellik üzerinde işlem yapabilir, yapaycı düşünceye sahiptir ve olgu ve olaylar yakınındaki kişilerden kaynaklanıyorsa; duygusal olarak (acı ve sevinç olarak) etkilenir ve de üzerinde basit ve yüzeysel neden-sonuç ilişkileri kurabilir (Yapıcı ve

Yapıcı, 2005: 147-152; Gündoğdu, 2005: 88-95). Genel olarak işlem öncesi dönemde katılım yeteneği ve bir şeyi yapmadan önce olasılıkları düşünme yetileri gelişir. Ayrıca dili konuşma ve anlama yeteneği de gelişmektedir. Fakat tüm bunlara rağmen, orta seviyede sebeplendirme formları hala gelişmemiştir ve çocuklar köpekler sınıfıyla hayvanlar sınıfını karşılaştıramamaktadırlar. Ben merkezcilik vardır, tersine çevrilemezlik söz konusudur, özelden özele akıl yürütme vardır, tek bir şeye odaklanma vardır, birden fazla olgu, olay ve nesne üzerinde odaklaşamama söz konusudur (Campbell, 2002; Gander ve Gardiner, 2004: 254-261).

Çocuklar; (1) olayların sırasını açıklama, (2) ilişkileri-özellikle sebep-sonuç ilişkisini açıklama, (3) sayıları ve ilişkilerini anlama, (4) başka konuşmacıları doğru olarak algılama ve (5) kuralları hatırlama ve anlama konularında çok zayıftırlar (Charles, 2003: 3, 5-12).

İşlem öncesi dönemi somut işlemler dönemi izler ve ortalama yedi ile oniki yaş arasındaki dönemi ifade eder. Çocuğun gerçek anlamda okula başlamasıyla aynı zamana denk düşen ortalama yedi yaş, zihinsel gelişimde kesin bir dönemeci oluşturur. İster zeka ya da duygusal yaşam söz konusu olsun, ister toplumsal ilişkiler ya da bireye özgü etkinlikler olsun, psişik yaşamın oldukça karmaşık görünümlerinden her biri, yeni örgütleme biçimlerinin ortaya çıkışına yardımcı olacaktır ve önceki dönem boyunca girişilen kuruluşları sona erdirecektir; bir dizi sürekli yeni yapılışları başlatırken, onlara daha kararlı bir denge sağlayacaktır (Piaget, 2004: 57). Bununla birlikte bir çocuk, tecrübelerini devamlı bir bütünlük içinde organize edebildiği, tecrübelerine akılcı bir anlam verebildiği, sınıflamalar ve yeniden düzenlemeler yapabildiği, bu sınıflama ve düzenlemelerdeki korunumu, işlemleri tersine dönüştürebildiği zaman, onun somut işlemler döneminde işgördüğü söylenebilir (Charles, 2003: 13).

Somut işlemler dönemindeki çocuk, odaktan uzaklaşabilir, dönüşümleri yapabilir, gerçekliğin çıkarsanmasına dayanan mantıksal problem çözümüne izin veren gerçek zihinsel işlemler geliştirebilir. Bu dönemdeki çocukta hiyerarşik sınıflama, fiziki miktar hesabı ve sayılar üzerindeki bazı matematiksel düzenlemeler gibi mantıksal yapılar gelişir, tersine çevrilebilirlik yeteneği gelişir, korunum

gelişmiştir, benmerkezcilik önceki döneme göre daha azdır. Fakat çocuklar hâlâ olasılıkları sistematikleştirmede ve hipotezlerini test etmede oldukça sınırlıdırlar (Campbell, 2002; Gander ve Gardiner,2004: 345-351). Somut işlemler dönemindeki çocuk, nedenselliğin ve dünyanın algılanmasında benmerkezcil biçimlere, diğer bir deyişle, asıl etkinliğe göre oluşan biçimler gerilemeye başlar ve yeni açıklama biçimleri ortaya çıkar, fakat bir anlamda öncekilere, onları düzelterek boyun eğer. Bu dönemde ussal ilişkilerin en basit biçimlerinden birisi, özdeşleşme yoluyla açıklamalardır. İşlem öncesi dönemde animizm ile yapaycılığın birbiriyle karışmış olduğu düşünüldüğünde özdeşleşme yoluyla açıklama çocuğun düşüncesinin gelişiminin bir adım daha ileri gittiğini gösterir ve yedi yaşından itibaren çocuğun gerçek anlamda atomistik açıklamalar yapma yeteneğinde olduğu ortaya çıkar (Piaget, 2004: 61-63). Somut işlemler dönemi özellikle nedensellik kavramının oluştuğu dönemdir (Lecourt, 2006: 121).

İlkokulun son sınıfına doğru, ortalama onbir yaşlarında çocuklar somut işlemlerin dışına ve soyut işlemler dönemine doğru hareket ederler. Bu olay entelektüel gelişimde önemli bir noktadır. Bu dönemde çocuk yetişkin tipi düşünmeye yönelmektedir (Charles, 2003: 19). Inhelder ve Piaget (1958) soyut işlemler döneminin onbir-oniki yaş dolaylarında başladığını ve yaklaşık ondört- onbeş yaşlarında kararlılık kazandığını belirtmektedirler (Akt. Gander ve Gardiner, 2004: 461).

Soyut işlemler dönemindeki çocuk soyutlama yapabilir, bilimsel düşünme gelişir, empati kurabilir, olgu ve olaylar üzerinde geriye-ileriye dönük analiz yapabilir. Bununla birlikte soyut işlemler dönemindeki çocukta ergenliğe bağlı olarak ve ergenlik boyunca benmerkezcilik söz konusudur.

Piaget’nin bilişsel gelişim kuramına ilişkin gelişim dönemleri ve genel özellikleri Şekil 6’da verilmiştir.

Evreler Yaklaşık Yaşlar Genel Özellikler

Duyusal- Motor Dönem

0-2 yaş

 Çevresinden bağımsız bir varlık olduğunu algılar.  Birincil ve ikincil dairesel tepkileri gelişir.  Ortalama 8. ay civarında nesnelerin devamlılığını kazanır.

 Kendi bedeninden başlayarak oyunlar oynamaya başlar.

 Dil edinimi yoluyla taklitler yapar.

S em bo lik D ön em 2-4 yaş

 Tek bir özelliğe göre sınıflama yapar.  Nesne ve varlıkları sembolleştirerek öğrenir.  Oyunlarında sosyal yaşamı taklit eder.  Animizm düşüncesi ortaya çıkar.  Ben merkezlidir.

 Konuşmalar çoğunlukla monolog şeklindedir.  Olgu ve olaylar yakınındaki kişilerden

kaynaklanıyorsa; duygusal olarak (acı ve sevinç olarak) etkilenir. Üzerinde zihinsel işlem yapamaz.

İşlem Öncesi Dönem S ez gi se l D ön em 4-7 yaş

 Birden fazla özellik üzerinde işlem yapabilir.  Sıralama yapabilir.

 Ben merkezlilikten sosyal ben’e geçiş yaşanır.  Monologdan etkileşimli olmayan iletişime geçilir.  Artifikalist (yapaycı) düşünme oluşur.

 Olgu ve olaylar yakınındaki kişilerden

kaynaklanıyorsa; duygusal olarak (acı ve sevinç olarak) etkilenir. Üzerinde basit ve yüzeysel neden-sonuç ilişkileri kurabilir. Somut İşlemler Dönemi 7-11 yaş  Korunumu kazanır.

 Olgu ve olaylarla ilgili olarak mantıklı düşünebilir.  Düşünme realist bir yapıdadır yani doğrucudur.  Nesneleri farklı özellikleri ile ele alabilir.  Düşünme yakından uzağa şeklindedir.  Tersine işlem yapabilir.

 Merkeziyetsizlik gelişir.

 Yaşamın içinde karşılığı somut olarak bulunabilen, açıklanabilen soyutlamaları yapabilir.

Soyut İşlemler Dönemi

11 yaş ve üstü

 Soyutlama yapabilir.

 Bilimsel düşünme giderek gelişir.  Empati kurabilir.

 Olgu ve olaylar üzerinde geriye-ileriye dönük analiz yapabilir.

 Ergenlikten kaynaklanan benmerkezcilik görülebilir. Şekil 6: Piaget’nin Bilişsel Gelişim Aşamaları (Yapıcı ve Yapıcı, 2005: 143-144).