• Sonuç bulunamadı

1.2. TERMAL TURİZM

1.2.6. Türkiye’de Termal Turizm

1.2.6.2. Türkiye’de Mevcut Termal Turizm İşletmeleri

Ülkemizde geleneksel kaplıca yaklaşımı ile süregelen kaplıca işletmeciliği günümüzde daha modern ve kompleks işletmecilik anlayışına doğru gelişim göstermektedir.

Ülkemizde ruhsatlı modern termal tedavi işletmelerinin sayısı son yıllara kadar oldukça azken sayıları giderek artmaktadır. Ancak kaplıca tedavisi için tıbbi endikasyon belirlenmiş olsa dahi hastaların gidebileceği ruhsatlı tedavi amaçlı hizmet veren bünyesinde kür merkezi diğer bir ifade ile alanında uzman kişilerin çalıştığı klinik kaplıca sayısı yok denecek kadar azdır.

Türkiye, termal su ile denizin buluştuğu nadir ülkelerdendir. Ülkemizde termal turizm ile denizin entegre kullanılabileceği yerler olarak; Çeşme, Kuşadası, Seferihisar, Bodrum, Köyceğiz, Edremit, Kestanbol, Dikili, Güre, Aliağa vd. örnek verilebilir.

Türkiye’nin her köşesine kaplıcalar yayılmış durumdadır. En çok kaplıca bulunan yörelerimiz Ege, Marmara ve İç Anadolu bölgeleridir. İller olarak sıralarsak

İzmir, Afyon, Balıkesir, Ankara, Bursa, Eskişehir, Kütahya, Yozgat, Kırşehir,

Amasya, Samsun, Hatay, Sivas, Çanakkale, Aydın önemli kaplıca potansiyeline sahip illerimizdir.

Tüm bu kaplıca merkezlerinde öncelikle romatizmal rahatsızlıklar daha sonra diyabet ve hipertansiyon hatta cilt hastalıkları, kadın hastalıkları, solunum ve kalp- damar sistemlerindeki rahatsızlıklar, mide-bağırsak, böbrek ve idrar yolları hastalıkları, metabolizma ve alerjik rahatsızlıklar hemen her sistem hastalığında, kaplıcalar tercih edilebilmektedir. Bu geleneksel kullanımlar modern tıp içerisinde yapılan bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır.

Ege ve Marmara Bölgelerinde yoğunlaşan termal merkezlere İzmir, İstanbul, Fethiye Marmaris gibi popüler turizm destinasyonlarından kolaylıkla ulaşılabilmektedir. Ege kıyısında bulunan Çeşme, doğal termal kaynaklarının yanı sıra ve deniz sularının tedaviye etkisi ile bilinmektedir. Marmara Denizi'nin

güneyinde yeşil ormanlar arasında Yalova termal kaynağının çeşitli hastalıklara iyi gelen zengin mineralli sulara sahiptir.

Dünyada kendi türünde önde olan Balıklı Göl (Balıklı Kangal Termal Merkezi) olağanüstü niteliklere sahip bir termal merkezdir. Yoncalı (Kütahya), Sandıklı (Afyon), Gönen (Balıkesir), Kestabol (Çanakkale), lgın (Konya), Kızılcahamam (Ankara), Haruniye (Adana), Ayder (Rize), Ladik (Sarnsun), Hasanapdal (Van) ve Billoris (Siirt) termalleri ile ünlenen yörelerdir.

Türkiye de kaplıca sularının; önemli bir kısmı deniz kıyısında (Gemlik- Armutlu, Çanakkale-Kestanbol, İzmir-Çeşme, İzmir –Doğanbey, Edremit-Güre gibi), bir kısmı ise orta yükseklikteki dağlık ve ormanlık bölgelerde (Bolu-Büyükkaplıca, Kızılcıhamam-Sey, Gediz-Muratdağı gibi) yer almaktadır. Türkiye de kaplıca suları, eriyik maden değeri yüksek, kükürt, radon ve tuz bakımından zengin ve termal tedavi açısından etkili ve önemli özelliklere sahiptir. Türkiye de kaplıca suları, doğal çıkışlı ve bol su verimlidir.

Türkiye’nin sahip olduğu 1.800 adet termal kaynak, iyi planlanır ve yönetilirse; yılda 20 milyar dolar gelir temin etme potansiyeline sahiptir. Ancak 1.800 termal kaynağından sadece 600 kadarı açıktır. Bu kaynakların tam kullanımı halinde, bulunduğu bölgede 60 bin yatak kapasitesi gerekiyor. Ancak sadece 15 bin yatak kapasitesi var. Bu yetersizliğin ötesinde mevcut 15 bin yatak kapasitesinin sadece 1500’ü niteliklidir. Termal turizmi amacıyla kullanılan yatak kapasitesinin % 10’u yabancılar, kalan %90’lık kısım hafta sonu tatili şeklinde yurtiçi turizminde kullanılıyor.173

Bu alandaki sağlık profesyonellerinin; Hekimler, Fizyoterapistler, Sağlık (kaplıca) teknikerleri (Balneo/hidroterapist, Peloidoterapist) eğitim almaları sağlanmalıdır. Günümüzde Türkiye Spa-Wellness turizminde tesis ve tedavi birim kalitesi yüksek personel ve tıbbi hizmet kalitesi düşüktür. Termal/Kaplıca turizminde ise hem tesis ve tedavi birim kalitesi düşük hem de personel ve tıbbi hizmet kalitesi düşüktür. Türkiye’nin uluslar arası termal pazarında tercih edilmesi ve Avrupa ile rekabet edebilmesi için Spa-Wellness turizminde personel ve tıbbi hizmet kalitesini geliştirmeli, termal/kaplıca turizminde ise hem tesis ve tedavi birim kalitesini hem de

personel ve tıbbi hizmet kalitesini yükseltmesi gerekmektedir. Sağlık ve Turizm Bakanlığı’nın işbirliği ve koordinasyonu gelişmeli ve kurumsallaşmalıdır.174

İsveç, Norveç ve Danimarka’dan sonra Almanya ve Hollanda’daki bazı özel

sigorta şirketlerinin de termal tedavileri için Türkiye’ye göndereceği hastalarının masraflarını karşılama kararı almaları, ülkemiz termal turizmi açısından önemli bir pazar payı oluşturmaktadır. Ülkemiz çok zengin jeotermal potansiyele ve tedavi edici özelliği yüksek termal sulara sahip olmasına rağmen; kür parkı, kür merkezi ve konaklama tesisi bütünlüğü sağlayan tesisler nicelik ve nitelik yönünden yetersizdir. Uluslararası standartlarda termal tesislere sahip termal kent niteliğindeki destinasyonların oluşturulamaması nedeniyle, Avrupa ülkeleri ile rekabet ortamı sağlanamamıştır.175

Türkiye'nin termal alanında da ilgi çekici bir sağlık turizmi destinasyonu olabilmesi için;

• Hedef gruplara yönelik farklılaştırılmış hizmet arzı yaratılmalıdır.

• Sağlık turizmi kendi içinde hedef gruplara yönelik bölümlere ayrılmalıdır. Bu bölümlerdeki çalışan personelin alanında eğitimli olmaları ve sürekli eğitimlerinin devamlılığı sağlanmalıdır.

• Sağlık Turizminde önemli bir yere sahip turizmciler de bu çalışmalara dahil edilmeli, turiste Spa veya Wellness odaklı otel diyerek klasik bir tatil sunmaları yerine sağlık amaçlı bir seyahat paketi verdiklerinin farkında olarak paketlerini ve sunumlarını daha ciddi ve kapsamlı olması gerektiği vurgulanmalıdır.

Ülkemiz termal işletmelerde kalitenin yükseltilmesi için bilinçli uygulamalar, klinik balneoloji temeline dayalı standardizasyon ve eğitim-bilgi teknoloji alışverişi ile yatırımlarda işbirliği yapılması gerekmektedir.176 Son yıllarda yapılan çalışmalarla ilerleme kaydedilmiş olsa da yeterli değildir. Belirli standartları yakalamış termal kür sayısı yok denecek kadar azdır.

Bununla birlikte ülkemizde çok az sayıda olan resmi statüde çalışan kaplıca kür klinikleri ve hastaneleri vardır. Bunlar;

• S.B. Bolu Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi - BOLU

174 Karagülle, “Türkiye’de Kaplıcalar ve Termal Turizm; Gerçekler ve Perspektifler”. 175 Özok, a.g.m., s.16

• Kara Kuvvetleri Komutanlığı 300 Yataklı Fizik Tedavi Hidroklimatoloji ve Rehabilitasyon Hastanesi – BURSA

• Bursa Kükürtlü Kaplıcası, Atatürk Balneoterapi ve Rehabilitasyon Merkezi – BURSA

• S.B. Yoncalı Hidroterapi ve Fizik Tedavi Hastanesi – Yoncalı – KÜTAHYA

Ayrıca kaplıcalar yönetmeliğine göre faaliyet gösteren Sağlık Bakanlığı’ından işletme izni almış ülkemiz kaplıca tesisleri vardır. Kaplıca suyunun tedavi endikasyonları ile bu tesisler Ek-2’de gösterilmiştir.

1.2.7. Türkiye’de Termal ve Sağlık Turizminin Gelişimi İçin Olası