• Sonuç bulunamadı

Türkiye Cumhuriyeti DıĢiĢleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Ermenistan

Töreni-Zürih-Ekim 2009)

Kaynak:

http://www.hurriyetdailynews.com/n.php?n=nalbandian-turkey-armenia-ties-and-karabakh-two-separate-issues-2009-11-01, 05.10.2011.

Ġki ayrı protokol imzalanmıĢtır. Protokollerden birinin adı “Diplomatik ĠliĢkilerin Tesisi Protokolü” iken, diğerininkinin “Ġkili ĠliĢkilerin GeliĢtirilmesi Protokolü” dür. Ġmza

töreni, Dağlık Karabağ sorununun çözümü için oluĢturulan AGĠT-Minsk grubu eĢ baĢkanlığını yapan ABD, Rusya ve Fransa DıĢiĢleri Bakanlarının katılımıyla gerçekleĢtirilmiĢtir (Punsmann, 2009:2). Ġmzalanan Protokollerle iki ülke arasındaki mevcut sınırın karĢılıklı olarak tanınması ve sınırın 2 aylık bir süre içinde açılması öngörülmüĢtür. Ermenistan CumhurbaĢkanı Serj Sarkisyan Türkiye ile olan sınırın açılmasına büyük önem vermekteydi. Protokollerde iç siyasi istiĢarelerin bitirilmesi için altı haftalık bir süre öngörülmüĢtü. Bu süre 13 Ekim‟de dolmaktaydı. 14 Ekim‟de Bursa‟da Türkiye ile Ermenistan milli takımları arasında 2010 Dünya Kupası eleme grubunda bir futbol maçı oynanacaktı. Sarkisyan, Türkiye‟ye milli maç için ancak sınırın açılması veya bunun eĢiğinde olunması halinde gideceğini bildirmiĢtir (Özdal, 2009:71-72).

3.2.1.1. Protokollerin Ġçeriği

Türkiye ile Ermenistan arasında 2009 yılında imzalanmıĢ olan iki ayrı Protokolün içeriği aĢağıda verilmiĢtir.

Türkiye Cumhuriyeti ve Ermenistan Cumhuriyeti arasında Diplomatik İlişkilerin Kurulması Protokolü metni

(http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2009/09/090901_turkey_protocole.shtml, 06.10.2011):

“Türkiye Cumhuriyeti ve Ermenistan Cumhuriyeti,

Aynı gün imzalanan iliĢkilerin geliĢtirilmesi hakkında Protokol'de öngörüldüğü Ģekilde, halklarının yararına hizmet etmek amacıyla iyi komĢuluk iliĢkileri tesis etmeyi, siyasi, ekonomik, kültürel ve diğer alanlarda ikili iliĢkileri geliĢtirmeyi arzulayarak,

BirleĢmiĢ Milletler ġartı, Helsinki Nihai Senedi, Yeni Avrupa için Paris ġartı çerçevesindeki yükümlülüklerine atıfta bulunarak,

Ġkili ve uluslararası iliĢkilerinde, eĢitlik, egemenlik, diğer ülkelerin iç iĢlerine müdahale etmeme, toprak bütünlüğü ve sınırların dokunulmazlığı ilkelerine saygılı olacakları ve bu ilkelere saygı gösterilmesini sağlayacakları yönündeki taahhütlerini teyit ederek,

Ġki ülke arasında güven ve itimat ortamı oluĢturulmasının ve bunun muhafaza edilmesinin, tüm bölgede barıĢın, güvenliğin ve istikrarın kuvvetlenmesine katkıda bulunacağını, güç kullanımından ya da güç kullanma tehdidinden imtina etme,

anlaĢmazlıkların barıĢçı yollardan çözümü, insan haklarının ve temel özgürlüklerin korunmasının önemini akılda tutarak,

Ġki ülke arasındaki mevcut sınırın uluslararası hukukun ilgili antlaĢmalarında tarif edildiği Ģekliyle karĢılıklı olarak tanındığını teyit ederek,

Ortak sınırın açılması hususunda aldıkları kararı vurgulayarak,

Ġyi komĢuluk iliĢkileri anlayıĢıyla bağdaĢmayacak herhangi bir siyaset izlemeyeceklerine dair taahhütlerini yineleyerek,

Hangi nedenle olursa olsun terörizmin tüm biçimlerini, Ģiddeti ve aĢırıcılığı kınayarak, bu tür eylemlerin teĢvikinden veya müsamaha görmesinden kaçınılacağını ve bunlara karĢı mücadelede iĢbirliğine gidileceğini taahhüt ederek, Ortak çıkarlar ve iyi niyet zemininde, barıĢ, karĢılıklı anlayıĢ ve uyum hedefleri doğrultusunda iliĢkileri için yeni bir model geliĢtirme ve istikamet belirleme iradelerini teyit ederek,

1961 tarihli Diplomatik ĠliĢkilere Dair Viyana SözleĢmesi uyarınca bu Protokolün yürürlüğe girdiği tarihten itibaren diplomatik iliĢki kurulması ve karĢılıklı olarak diplomatik temsilcilik açılması hususunda anlaĢmıĢlardır.”

Türkiye Cumhuriyeti ve Ermenistan Cumhuriyeti Arasında İlişkilerin Geliştirilmesine Dair Protokol metni

(http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2009/09/090901_protocole_enhancement .shtml, 06.10.2011):

“Türkiye Cumhuriyeti ve Ermenistan Cumhuriyeti,

Aynı gün imzalanan Türkiye Cumhuriyeti ve Ermenistan Cumhuriyeti arasında Diplomatik ĠliĢkilerin Kurulması Protokolü rehberliğinde,

Ġkili iliĢkilerini karĢılıklı çıkarlara saygı ve güven temelinde geliĢtirme hedeflerini göz önünde bulundurarak,

Ġkili iliĢkilerini iki ülkenin ortak çıkarları temelinde, siyasi, ekonomik, enerji, ulaĢtırma, bilimsel, teknik, kültürel ve diğer alanlarda geliĢtirmeye ve ilerletmeye kararlı olarak,

Uluslararası ve bölgesel örgütlerde iĢbirliğinin, iki ülke arasında özellikle BM, AGĠT, Avrupa Konseyi, Avrupa-Atlantik ĠĢbirliği Konseyi ve KEĠ kapsamında geliĢtirilmesine destek vererek,

Ġki devletin, bölgede demokratik ve sürdürülebilir geliĢmenin sağlanması, bölgesel istikrar ve güvenin artırılması için iĢbirliği yapmak yönündeki ortak amaçlarını dikkate alarak,

Bölgesel ve uluslararası uyuĢmazlık ve çatıĢmaların uluslararası hukuk ilkeleri ve normları temelinde barıĢçı Ģekilde çözümlenmesi hususundaki taahhütlerini tekrarlayarak,

Terörizm, sınır aĢan örgütlü suçlar, uyuĢturucu ve silah kaçakçılığı gibi bölgeye ve dünya güvenliği ve istikrarına yönelik ortak güvenlik tehditleri konusunda uluslararası toplumun eylemlerini güçlü Ģekilde desteklemeye hazır olduklarını yeniden vurgulayarak,

1- Bu Protokolün yürürlüğe girmesinden itibaren 2 ay içerisinde ortak sınırın açılması hususunda anlaĢmıĢlardır,

2- Her iki ülkenin DıĢiĢleri Bakanlıkları arasında düzenli siyasi istiĢare gerçekleĢtirilmesi,

Ġki halk arasında karĢılıklı güven tesis edilmesi amacıyla, mevcut sorunların tanımlanmasına ve tavsiyelerde bulunulmasına yönelik olarak, tarihsel kaynak ve arĢivlerin tarafsız bilimsel incelemesini de içerecek Ģekilde bir diyaloğun uygulamaya konulması,

Ġki ülke arasında mevcut ulaĢtırma, iletiĢim, enerji altyapısı ve Ģebekelerinden en iyi Ģekilde istifade edilmesi ve bu yönde tedbirler alınması,

Ġki ülke arasında iĢbirliğini güçlendirmek amacıyla ikili hukuki çerçevenin geliĢtirilmesi,

Ġlgili kurumlar arasında iliĢkilerin desteklenmesi ve uzman ve öğrenci değiĢimini teĢvik etmek yoluyla bilim ve eğitim alanlarında iĢbirliği yapılması ve iki tarafa ait kültürel mirasın korunması ve ortak kültürel projelerin baĢlatılması amacıyla harekete geçilmesi,

Ġki ülkenin vatandaĢlarına gerekli yardımı ve korumayı sağlayabilmek için 1963 tarihli Konsolosluk ĠliĢkilerine dair Viyana SözleĢmesi uyarınca konsolosluk alanında iĢbirliği tesis edilmesi,

Ġki ülke arasında ticaret, turizm ve ekonomik iĢbirliğinin geliĢtirilmesi amacıyla somut tedbirler alınması,

Çevre konularına iliĢkin diyalog kurulması ve iĢbirliğinin güçlendirilmesi, hususlarında anlaĢmıĢlardır.

3- Ayrıca, bu Protokol'ün 2. iĢlem paragrafında ifade edilen yükümlülüklerin hızlı bir Ģekilde uygulanmasını teminen, ayrı alt komisyonları da kapsayan Hükümetlerarası bir ikili Komisyon'un kurulması hususunda anlaĢmıĢlardır. Hükümetlerarası komisyonun ve alt komisyonlarının çalıĢma kurallarını hazırlamak üzere iĢbu Protokolün yürürlüğe girmesini izleyen günden 2 ay sonra iki DıĢiĢleri Bakanı baĢkanlığında bir çalıĢma grubu oluĢturulacaktır. Bu çalıĢma kuralları, iĢbu Protokol'ün yürürlüğe girmesini izleyen 3 ay içerisinde Bakanlar seviyesinde onaylanacaktır. Hükümetlerarası komisyon anılan çalıĢma kurallarının kabul edilmesinin hemen ardından ilk toplantısını gerçekleĢtirecektir. Alt komisyonlar, bu andan itibaren en geç 1 ay içerisinde çalıĢmalarına baĢlayacak ve görevlerini tamamlayana dek ara vermeden çalıĢacaklardır. Uygun olması halinde alt-komisyonlara uluslararası uzmanlar da katılacaklar.”

Protokolün Ek belgesinde ise uygulamaya ve iliĢkilerin nasıl geliĢtirileceğine dair unsurlar ve zaman çizelgesi yer almaktaydı.

Ek Belge’ye göre

(http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2009/09/090901_protocole_enhancement .shtml, 06.10.2011):

“Atılacak adımlar:

1- Ortak sınırın açılması: Türkiye Cumhuriyeti ile Ermenistan Cumhuriyeti arasında Ġkili ĠliĢkilerin GeliĢtirilmesi Protokolünün yürürlüğe girmesinden sonra iki aylık bir süre içinde,

2- Ġki DıĢiĢleri Bakanının baĢkanlığında, hükümetlerarası komisyonun ve alt komisyonlarının çalıĢma kurallarını hazırlamak üzere bir çalıĢma grubunun oluĢturulması: Türkiye Cumhuriyeti ile Ermenistan Cumhuriyeti arasında Ġkili ĠliĢkilerin GeliĢtirilmesi Protokolünün yürürlüğe girmesini izleyen günden 2 ay sonra,

3- Hükümetlerarası komisyonun ve alt komisyonlarının çalıĢma kurallarının Bakanlar düzeyinde onaylanması: Türkiye Cumhuriyeti ile Ermenistan Cumhuriyeti arasında Ġkili ĠliĢkilerin GeliĢtirilmesi Protokolünün yürürlüğe girmesinden sonra 3 aylık bir süre içinde,

4- Hükümetlerarası komisyonun ilk toplantısının düzenlenmesi: Hükümetlerarası komisyonun ve alt komisyonlarının çalıĢma kurallarının Bakanlar düzeyinde onaylanmasından hemen sonra,

5- AĢağıdaki alt komisyonların çalıĢmaya baĢlamaları: -siyasi istiĢare alt komisyonu;

-ulaĢtırma, iletiĢim ve enerji altyapı ve Ģebekeleri alt komisyonu; -hukuki konulara iliĢkin alt komisyon;

-bilim ve eğitim alt komisyonu;

-ticaret, turizm ve ekonomik iĢbirliği alt komisyonu; -çevre sorunlarına iliĢkin alt komisyon; ve

-tarihsel boyuta iliĢkin alt komisyon, iki halk arasında karĢılıklı güven tesis edilmesi amacıyla, mevcut sorunların tanımlanmasına ve tavsiyelerde bulunulmasına yönelik olarak, tarihsel kaynak ve arĢivlerin tarafsız bilimsel incelenmesini de içerecek Ģekilde bir diyaloğun uygulamaya konulması: (Bu diyalogda Türk, Ermeni ve Ġsviçre temsilcileri ile diğer uluslararası uzmanlar da yer alacaklardır.)

Ek Belge‟de tarihsel kaynak ve arĢivlerin tarafsız bilimsel incelenmesini yapacak bir alt komisyonunun (Tarihi boyut alt komisyonu) kurulmasından söz edilmektedir. Böylece sözde Ermeni soykırımı her yönüyle araĢtırılabilecektir. Bu Türkiye için tarihi bir fırsattır. Böylece iddiaların doğru olmadığı ortaya çıkabilecektir. Türkiye bu konuda kendine güvenmektedir ve bunu istemektedir. Ermeni soykırımı iddiaları en üst düzeye taĢındığından beri Türkiye bir tarih komisyonunun 1915 olaylarını araĢtırması fikrini zaten savunmaktadır (International Crisis Group, 2009:33). Gerçekler (Ermeni soykırımının doğru olmadığı) ortaya çıktığında iki halk arasındaki husumetin de ortadan kalkacağı, böylece iki halk arasında yeniden karĢılıklı güvenin tesis edileceği düĢünülmekteydi. OluĢturulacak olan bu tarihi boyut alt komisyonu, iki ülke arasındaki iliĢkilerin tarihini ele alacaktı. Bu komisyonda Türk, Ġsviçreli ve ayrıca diğer uluslararası uzmanlar da yer alacaktı (Özdal, 2009:72).

Türkiye Cumhuriyeti ile Ermenistan Cumhuriyeti Arasında Diplomatik ĠliĢkilerin Kurulmasına Dair Protokol, iki ülke arasındaki mevcut sınırın karĢılıklı olarak tanınmasını öngörmüĢtür (Kaya, 2010:225). Protokol çerçevesinde Türkiye ile Ermenistan birbirlerinin iç iĢlerine müdahale etmeyecek, toprak bütünlüğü ve sınırların dokunulmazlığı ilkelerine saygılı olacaklardı. Yine Protokolle taraflar iki ülke arasındaki mevcut sınırı karĢılıklı olarak tanıyarak ortak sınırın açılmasını kararlaĢtıracaklardı. Ayrıca her iki ülke de terörizmin tüm biçimlerini, Ģiddeti ve aĢırıcılığı kınayarak, bu tür eylemlerin teĢvikinden veya müsamaha görmesinden kaçınmayı ve teröre karĢı mücadelede iĢbirliği yapmayı taahhüt edeceklerdi.

Türkiye ile Ermenistan arasındaki iliĢkileri normalleĢtirmeyi amaçlayan bu protokollerde yer alan “iç iĢlerine mudahale etmeme, toprak bütünlüğü ve sınırların dokunmazlığı ilkelerine saygı” yine protokolde geçen “iyi komĢuluk iliĢkileri anlayıĢı ile bağdaĢmayacak herhangi bir siyaset izlemeyeceklerine dair” yükümlülük, bölgede yaĢayan Ermeni azınlık lehine komĢu devletlere müdahalede bulunulmasını önlediği gibi, Dağlık Karabağ‟da yaĢayan Ermenilerin, Azerbaycan‟dan ayrılmasını da yasakladığı söylenebilir. Böylelikle protokollerde self-determinasyon hakkından söz

edilmeyerek, Karabağ statüsünün Azerbaycan‟ın iradesi dıĢında değiĢtirilme olasılığının önü engellenmiĢ oldu (Kaya, 2010:233).

Taraflar arasında imzalanan protokol, Türkiye ile Ermenistan arasındaki iliĢkileri her alanda geliĢtirmeyi hedeflemektedir. Taraflar bu protokol çerçevesinde bazı somut adımlar atacaklardı. Bu adımların baĢında, sınırın protokolün yürürlüğe girmesinden itibaren iki ay zarfında açılması gelmekteydi. Ayrıca çeĢitli alanlarda ve düzeylerde komisyonlar kurulmasına karar verilmiĢtir. Tarihsel sorunlar için, kaynak ve arĢivlerin tarafsız bilimsel incelemesini yapmak üzere bir alt komite kurulmasına karar verilmiĢtir. Bu komitede Türk, Ermeni ve Ġsviçre temsilcileriyle diğer uluslararası uzmanlar da yer alacaklardı.

3.2.1.2. Protokollerin Uygulanması

Protokol metninde “protokolün ve imzalanan diğer protokolün aynı gün ve esasen onay belgelerinin değiĢimini takip eden ilk ayın ilk günü yürürlüğe gireceği” belirtilmiĢtir. Protokollerin imzalanmasının ardından onay süreci çerçevesinde iki ülkenin parlamentolarına sevk edilmesi öngörülmüĢtür. Ancak onay belgelerinin değiĢimi gerçekleĢmemiĢ ve sınır da Ģimdiye kadar açılmamıĢtır.

Protokollerin imzalanmasından sonra Türkiye ile Ermenistan arasındaki iliĢkilerde somut adımlar atılamamıĢtır. ĠliĢkilerde iyileĢmede bazı iyi niyet gösterilerinin ötesine geçilememiĢtir. KarĢılıklı ziyaretler olmuĢ, fakat protokoller amaçlarına ulaĢtırılamamıĢtır.

Protokollerden her iki tarafın beklentileri farklı olmuĢtur. Ermenistan tarafında daha çok ekonomik kaygılar ön planda olurken, Türkiye tarafında genel olarak iliĢkilerin iyileĢtirilmesi öngörülmüĢtür. Bunun da Karabağ sorununa bir çözüm bulabilmesi planlanmıĢtır (Necefoğlu, 2010:292-293). Türkiye ile Ermenistan arasındaki iliĢkilerin normalleĢmesi, bölgenin refahı için bir fırsat olarak görülmektedir (Punsmann, 2009:2). Ġki ülke arasında iliĢkilerin iyileĢmesi, Ermenistan‟a ekonomik fayda sağlayacaktır

(Bulut, 2010:66). Diğer tarafta Türkiye de bundan ekonomik fayda sağlayabilecektir. Ne var ki Ermenistan‟a açılmak, Türkiye için ekonomik faydadan çok risk getirmeye gebedir (International Crisis Group, 2009:30-32).

Sınırın açılması Türkiye‟yi, Orta Asya-Avrupa-Orta Doğu arasında bir geçiĢ ülkesi konumuna getirecek, bu durumda Türkiye, bölgedeki ekonomik ve politik etkinliğini güçlendirebilecek ve Batı için önemini artırabilecektir. “Doğu-Batı yönündeki ulaştırma

koridoru, Doğu ve Batı arasındaki ticari bağlantıların derinleştirilmesi ve Kafkas altyapısının modernleştirilmesi, kaynaklarını farklılaştırarak Türkiye’nin enerji güvenliğini kuvvetlendirecektir” (Bulut, 2010:67-68).

Türkiye, Erivan‟la olan iliĢkileri normalleĢtirirse, Dağlık Karabağ üzerindeki açmazın da sonlanacağını ummuĢtur (Reynolds, 2008:15). BaĢbakan Erdoğan, süreci Karadağ sorunu ile iliĢkilendirerek 14.05.2009 tarihli Azerbaycan ziyaretinde “Azerbaycan’ın

özellikle Yukarı Karabağ konusundaki hassasiyeti bizim aynen

hasassiyetimizdir...Yukarı Karabağ işgal edildiği için Türkiye kapıları kapatmıştır. ĠĢgal

ortadan kalkmadan kapıların açılması da mümkün değildir” Ģeklindeki beyanı (NiĢancı ve Tutar, 2010:300). Ermenilerin tepkisini çekmiĢtir. Ermenistan da Karabağ konusunda taviz vermek istememiĢtir (Aras ve Akpınar, 2011:35-36). Oysa Türkiye ile Ermenistan arasındaki görüĢme sürecine paralel gerçekleĢtirilen çok yönlü diplomasi içerisinde ABD DıĢiĢleri Bakanı Clinton ile yaptıkları görüĢmeden sonra Ermenistan DıĢiĢleri Bakanı Nalbandyan‟ın Türkiye-Ermenistan iliĢkilerinin normalleĢtirilmesine ve Dağlık Karabağ sorununun çözümüne verdiği destek için Amerika‟ya teĢekkür ettiği bilinmektedir. Azerbaycan DıĢiĢleri Bakanı Memedyarov da bunu teyit edici bir açıklamada bulunmuĢ ve Amerikan yönetiminin Dağlık Karabağ sorununa çözüm bulunmasında kararlı olduğunu söylemiĢtir (Siyaset, 2009b:6).

Protokoller imzalanmadan önceki yıllarda Ermenistan ekonomisi kötü durumdaydı (Cabbarlı, 2005:85). Bu durum Ermenistan‟ın Türkiye ile iliĢkilerinde daha hassas davranmasını gerektirmiĢtir. Böylece Protokollerin imzalanmasına kadar var olan süreç baĢlamıĢtır. Ermenistan açısından Türkiye ile olan sınırın açılması çok önemlidir.

Bunun ekonomilerini canlandıracağını düĢünmektedirler. Alican kapısının açılmasını protokollerde ön koĢul olarak görmeleri de bunu izah etmektedir. Sınır kapanmadan önce Kars ile Ermenistan arasında Doğu Kapı sınır kapısından da ticari anlamda bir değiĢ-tokuĢ gerçekleĢtirilmekteydi (Bulut, 2010:73). Ermenistan‟ın Türkiye ile sınırının kapalı olması yüzünden kendisini dıĢ dünyaya bağlayan Ġran ve Gürcistan güzergahlarının kaldığı, onların da maliyetinin çok yüksek olduğu bir gerçektir. Bu olumsuz ekonomik tablo istihdam yaratamadığından, ülkede iĢsizliğin de çok yükselmesine neden olmaktadır (Zengin, 2010:390).

ABD, Ermenistan ile Türkiye arasında bu dönemde gerçekleĢen iliĢkilerin “normalleĢtirilmesi” ve geliĢtirilmesi sürecini, Ermenistan‟ı Rusya‟dan kopartma hesaplarının ve stratejisinin bir görünümü olarak desteklemiĢtir (Siyaset, 2009b:4).

Protokollerin imzalanmasına Dünya basını da büyük ilgi göstermiĢ ve bu konuda farklı yorumlarda bulunulmuĢtur. CNN televizyonu konuyla ilgili haberinde, “KonuĢma metinleri üzerinde son dakikada çıkan anlaĢmazlık, neredeyse imza töreninin iptaline yol açıyordu” ifadesini kullanmıĢtır. Guardian gazetesi, “Türkiye ve Ermenistan, aralarındaki yüz yıllık düĢmanlığa son verecek ve iki ülke iliĢkileri için dönüm noktası olacak anlaĢmaları dün imzaladılar” diye yazmıĢtır.

Financial Times gazetesi ise imza töreninin ardından internet sitesinden haberi “Ermenistan ve Türkiye barıĢ anlaĢmasını imzaladı, ancak önlerinde gizli tehlikeler var” baĢlığıyla duyurmuĢtur (Haber7, 2009).

Ermenistan Hükümeti ve Türkiye Hükümeti, tabiidir ki protokolleri uygulamak için imzalamıĢlardır. Bununla birlikte protokoller uygulamaya geçirilememiĢtir. Bunda en önemli neden, sözde Ermeni soykırımı iddiaları, Ermeni lobisinin baskıları, Erdoğan‟ın sorunu Karabağ meselesiyle iliĢkilendirmesi ve tarafların birbirlerine duydukları güvensizliktir. Taraflar, Protokoller konusunda iyi niyet göstermiĢlerse de protokollerin uygulanması için gereken adımları atamamıĢlardır.

3.2.2. Protokollerin Hayata Geçirilememesinin Nedenleri Protokollerin hayata geçirilememe nedenleri Ģunlardır:

Tarafların birbirlerine duydukları güvensizlik: Ermenistan ve Türkiye‟nin tarihten

gelen birbirlerine güvensizlikleri, protokollerin hayata geçirilememesinin baĢlıca sebeplerinden biridir.

Sözde soykırım iddiaları: Bir yanda Ermeni soykırımı iddialarının dünyaya kabul

ettirilmeye çalıĢıldığı bir ortamda Ermenistan, protokolleri uygulamaya geçirmekte tereddüt yaĢayacaktı. Ermenistan Hükümeti tutarsız politikalar üretiyor görünmek istemiyordu. Nitekim Ermenistan Hükümeti, Ermeni soykırımının ABD Temsilciler Meclisi DıĢiĢleri Komitesi‟nde kabul edilmesinden iki gün önce, iki ülke arasında normalleĢme sürecini destekleyen protokolleri askıya aldı (Aras ve Akpınar, 2011:35).

Başbakan Erdoğan’ın hamleleri: BaĢbakan Erdoğan‟ın süreci Karabağ sorunu ile

iliĢkilendirmesi ve o dönem soykırım tasarılarına verdiği sert tepki Ermenilerce eleĢtirilecekti. Ermenistan, Karabağ konusunda taviz vermek istememektedir (Aras ve Akpınar, 2011:35-36).

Ermeni lobisinin faaliyetleri: Ermeni lobisi, Ermenistan ile Türkiye arasında iliĢkiler kurulmasına ve protokollerin imzalanmasına karĢı çıkmıĢtır. Öyle ki bu konuda internet sitesi bile oluĢturmuĢlardır (http://www.stoptheprotocols.com, 30.09.2011).

Azerbaycan’ın protokollerden duyduğu endişe: Ermenistan ile Türkiye arasında

imzalanan protokoller, Azerbaycan‟ı çok huzursuz etmiĢtir. Taraflar arasında imzalanan protokoller, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki iliĢkilere soğukluk girmesine neden olmuĢtur (Turan, 2010:65). Türkiye, Dağlık Karabağ‟ın iĢgali sona ermediği takdirde protokolün koĢullarını kabul etmeyeceğini beyan etse de Azerbaycan‟ın Ģüpheleri giderilememeĢtir (Aleskerli, 2009b:34). Böylesi bir ortamda Erdoğan, Bakü‟ye bir ziyaret gerçekleĢtirmiĢtir. Bakü‟ye hareketinden önce Erdoğan

“Azerbaycan ziyaretimin son dönemde kamuoyunu meşgul eden yanlış anlama ve algılamaların giderilmesine de vesile olacağını umuyorum” demiĢtir (Siyaset,

Rusya’nın endişeleri: Rusya için bölgedeki gerginlik kendi avantajına olmaktadır.

Bu nedenle, açıkça söyleyemeseler de, Dağlık Karabağ sorununun devamı iĢlerine gelmektedir. Rusya, Ermenistan‟ı bölgedeki piyonu olarak kullanmaktadır. Rusya, Kafkasya bölgesinde enerji hesapları yapmaktadır. Bu nedenle Karabağ da onlar için önemlilik arz etmektedir. Bundan dolayı Rusya, Dağlık Karabağ uyuĢmazlığını bilinçli Ģekilde körüklemektedir (Asker, 2010:50-51).

3.2.3. Protokollerin Uygulanması Halinde Dağlık Karabağ’ın Geleceği

Türk-Ermeni iliĢkilerinin normalleĢmesi, yıllardır çözülemeyen Dağlık Karabağ ihtilafında uzlaĢma arayıĢlarına yeni bir dinamik getirecekti (Punsmann, 2009:3). Protokoller uygulanabilseydi, Ermenistan ile Türkiye arasındaki iliĢkilerde bir iyileĢme ile Karabağ sorununu çözüme kavuĢturma ihtimali doğacaktı. Türkiye Cumhuriyeti BaĢbakanı Erdoğan da bu niyetini belli etmiĢtir (Aras ve Akpınar, 2011:35-36). Fakat olmadı. Dağlık Karabağ, Azerbaycan ile Ermenistan arasında bir sorun olmaya devam etti (Zengin, 2010:387). Zaten Ermenistan‟ın da Karabağ konusunda taviz vermeye niyetli gözükmemektedir (Aras ve Akpınar, 2011:36).

Dağlık Karabağ‟ın geleceği, belirsizliğini korumaktadır. Fakat açık olan bir Ģey var ki o da bu sorunun (Rusya, Gürcistan, Türkiye gibi) ilgili ülkeleri ve bölgedeki dıĢ politik iliĢkiler ile ekonomik iĢbirliği projelerini etkilediğidir (Yalçınkaya, 2006a:129).

Dağlık Karabağ sorununun çözümsüzlüğünün devamında küresel güçlerin bölgedeki güç mücadelelerinin payı bulunmaktadır. Rusya, Ġran, Fransa, Ġngiltere, Almanya ve Ermeni lobisi baskısından dolayı da ABD‟nin bölgede Azerbaycan‟ın güçlenmesini istemedikleri için Karabağ sorununun çözümsüzlüğünü çözüm olarak görmektedirler (Attar, 2005:145).

3.2.4. Taraflar Arasındaki GörüĢmelerde Sorunun Ele AlınıĢı

Taraflar arasındaki görüĢmelerde Karabağ sorunu direkt olarak ele alınmamıĢtır. GörüĢmelerde iki taraf arasında diplomatik iliĢkilerin kurulması ve karĢılıklı iliĢkilerin

geliĢtirilmesi odaklanılan konuları oluĢturmuĢtur. Bu kapsamda iki ülke birbirlerinin iç iĢlerine karıĢmama, aralarındaki sınır kapılarını açma vb. gibi önemli kararlar almıĢlardır. Fakat Karabağ ile ilgili metinlere bir kayıt düĢmemiĢtir. Bununla birlikte Türkiye Cumhuriyeti ve Ermenistan Cumhuriyeti arasında Diplomatik ĠliĢkilerin Kurulması Protokolü metninde “Ġki ülke arasında güven ve itimat ortamı oluĢturulmasının ve bunun muhafaza edilmesinin, tüm bölgede barıĢın, güvenliğin ve istikrarın kuvvetlenmesine katkıda bulunacağı” ve “…anlaĢmazlıkların barıĢçı yollardan çözümü…” gibi ifadelere yer verilmiĢtir. Taraflar bu kapsamda iyi komĢuluk iliĢkileri anlayıĢıyla bağdaĢmayacak herhangi bir siyaset izlemeyeceklerine dair taahhütlerini de yenilemiĢlerdir (BBC, Türkiye-Ermenistan 1. protokol metni, 2011).

“Diğer bir deyiĢle taraflar, sınır sorunları baĢta olmak üzere aralarındaki ve bölge genelindeki sorunları (Dağlık Karabağ uyuĢmazlığı da bu kapsamda