• Sonuç bulunamadı

2.2. Dağlık Karabağ Sorunu ve Uluslararası Kamuoyu

2.2.1. Uluslararası Örgütlerin Soruna YaklaĢımı

2.2.1.3. Avrupa Birliği (AB)

8 Nisan 1993 tarihinde AB‟ye üye ülkeler Azerbaycan topraklarından çekilmesi ve çatıĢmaların durdurulması konusunda Dağlık Karabağ‟da nüfuzunu kullanması için Ermenistan Hükümetine baĢvurmuĢtur. “Olayla ilgili açıklama yapan Ermenistan

Savunma Bakanı Vazgen Manukyan, Kelbecer’in işgaline Ermenistan ordusunun hiç katılmadığını, olayın “Karabağ Ermenilerince gerçekleştirildiğini” iddiasını tekrarlamıştır” (Cavadov, 2006:49).

Soğuk SavaĢ sonrasında Avrupa güvenliğini tehdit eden temel güvenlik sorunlarından birini bölgesel çatıĢmalar (Balkanlar, Akdeniz ve Kafkasya Bölgelerindeki potansiyel etnik ve din merkezli çatıĢmalar) ve sınır uyuĢmazlıkları oluĢturmuĢtur. Kısaca “Karabağ Sorunu” diye ifade edilen Azerbaycan topraklarının Ermenistan tarafından iĢgali meselesi Soğuk SavaĢ sonrasında Dünya gündemini en çok meĢgul eden sorunlardan biri olmuĢtur (Zengin, 2010:386).

Kafkasya bölgesi, Küresel güç mücadelesi yapan devletler için stratejik bir öneme sahiptir. Hazar havzasındaki enerji kaynakları, uluslararası ulaĢtırma hatları üzerinde bulunması vb. nedenlerle bu sorun, bir çekim merkezi haline gelmektedir. Sovyetler Birliği‟nin dağılmasından sonra bölgede jeopolitik bir boĢluk meydana gelmiĢ, birçok ülke bu boĢluğu doldurmaya çalıĢmıĢtır. Bu aktörler içinde Avrupa Birliği de yerini almıĢtır (Erol, 2004:17). AB, Soğuk SavaĢ sonrasında ortaya çıkan güvenlik endiĢelerini öne sürerek, bölgeyi yeniden Ģekillendirmek adına bu coğrafyada yer alan devletlerle iliĢkilerini derinleĢtirmiĢtir.

AB‟nin bölgeye uygulayacağı politikalar önünde en büyük engeli bölgesel krizler oluĢturmaktadır. Bölgedeki krizlerin baĢka tipte güvenlik tehditlerine ve risklerine yol açacağına inanılmaktadır. Bu nedenle AB, bölgedeki krizlerin çözümüne kendi sivil metodları ile katkıda bulunmaya karar vermiĢtir. Bunu Avrupa KomĢuluk Politikası çerçevesinde yapmaktadır. 14 Haziran 2004‟de toplanan AB DıĢ ĠliĢkiler Konseyi AB Komisyonu Strateji Belgesine göre Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan KomĢuluk Politikası kapsamına alınmıĢtır (Hatipoğlu, 2005:22). Avrupa KomĢuluk Politikası‟nın

gerçekleĢtirilmesiyle “Daha geniĢ bir Avrupa düĢüncesi” Avrupa kıtasının tümünü kapsayan bir hale gelmiĢtir. Böylece AB, Rusya‟ya kadar uzanan büyük bir alana yayılmıĢtır. Avrupa KomĢuluk Politikası‟nın temel hedefleri arasında; AB‟nin geniĢlemesi sonucu bir çok çatıĢmanın yaĢandığı Doğu sınırlarındaki manzarayı değiĢtirmek, AB‟nin yeni komĢularının ihtiyacı olan istikrarı sağlamak, geniĢleyen birliğin iç ve dıĢ gündemi arasındaki uyumu sağlamak bulunmaktadır (ġiriyev, 2008:23).

Bir yanda güvenlik kaygıları, diğer yanda çıkar hesapları AB‟nin Azerbaycan ile Ermenistan‟ı da içine alan bu coğrafyaya yönelik politikalarını Ģekillendirmektedir. Öte yanda, Dağlık Karabağ sorununun çözümünde AB‟nin de desteğine ihtiyaç olduğu ifade edilmektedir (Azer, 2011:622).

Avrupa Birliği‟nin dıĢ politika güvenlik ve savunma kimliği oluĢturma çabaları Soğuk SavaĢ dönemine kadar uzanmaktadır. Soğuk SavaĢ sonrasında Avrupa güvenliğine yönelen tehditler değiĢmiĢtir. Avrupa güvenliğini tehdit eden temel güvenlik sorunları içinde Kafkasya bölgesindeki gibi çatıĢmalar ve sınır uyuĢmazlıkları yerini almıĢtır (Arıkan, 2003:378). Bundan sonra AB‟de Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası (OGSP) oluĢturma çabaları görülmüĢtür. Zaman içinde OGSP Ģekillenmeye baĢlamıĢtır. Bugün varılan noktada, bölgesel çatıĢmalara da müdahale edebilecek olan bir Acil Müdahale Gücünün (diğer bir ifadeyle Avrupa Ordusu) tesis edilmiĢ olmasıdır. “Avrupa Ordusu” nun durumu henüz az ve kabiliyetleri sınırlı olsa da mevcudiyeti önemlidir. “Kriz durumlarında müdahale edebilme açısından esnek yapıya sahip olan Acil

Müdahale Mekanizması (AMM) AGSP’nin sivil araçlarındandır” (ġiriyev, 2008:45).

AMM‟nin amaçları aĢağıdaki gibi sınırlandırılmıĢtır (ġiriyev, 2008:46-47):

AMM projelerinin idame ettirilebilmesi 6 aylık bir süreyle kısıtlandırılmıĢtır.

AMM insani yardımları finanse etmemektedir.

AMM sadece AB‟nin diğer enstrümanları eksik olduğu takdirde yapılacak operasyonları finanse etmektedir.

AMM‟nin öne çıkan müdahale alanları Ģunlardır:

Krizler ortaya çıkmadan önleyici müdahale yapılması,

ÇatıĢma sonrası uzlaĢmanın sağlanması,

ÇatıĢma sonrası yeniden yapılanmanın desteklenmesidir.

Türkiye de Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası (AGSP) mekanizması içerisinde yerini almak istemektedir. Fakat AB‟nin güvenlik ve savunma konularındaki stratejik öncelikleri ile Türkiye‟nin aynı konulardaki stratejik öncelikleri arasında ayrıĢmalar olduğu göze çarpmaktadır (Arıkan, 2003:384).

Bağımsızlığının hemen ardından dünya birliğine entegre olma yolunda Azerbaycan‟ın izlediği stratejinin temelini Avrupa‟ya yakınlaĢma süreci oluĢturmuĢtur (Hüseynov, 2000:55). Azerbaycan AB ile olan iliĢkilerine büyük önem vermekte ve AB ile olan iliĢkilerini geliĢtirmeye çalıĢmaktadırlar. Nitekim Avrupa Birliği ile Azerbaycan arasında 22 Nisan 1996‟da Lüksemburg‟da 15 üye devletin katılımıyla bir iĢbirliği AnlaĢması imzalanmıĢtır. AnlaĢmanın I. maddesinde partnerlik iliĢkisinin amaçları aĢağıdaki gibi belirlenmiĢtir (Hüseynov:2000:51):

Taraflar arasında politik iliĢkilerin geliĢmesine yardımcı olacak siyasi diyalog için gerekli çerçevenin oluĢturulması;

Demokrasinin güçlendirilmesi, ekonominin geliĢtirilmesi ve piyasa ekonomisine geçiĢin tamamlanmasında Azerbaycan‟ın çabalarının desteklenmesi;

Sürekli ekonomik kalkınmayı sağlamak amacıyla taraflar arasında ticaretin, sermaye yatırımının ve uyumlu ekonomik iliĢkilerin geliĢtirilmesi;

Mevzuat, ekonomi, maliye, vatandaĢlık, bilim, teknoloji ve kültür alanlarında iĢbirliğinin sağlanması.

SSCB‟nin dağılmasından sonra yeni devletlerin kurulması, jeopolitik açıdan bölgeye karĢı duyulan dikkat ve ilgiyi daha da artırmıĢtır. Bağımsızlıklarının hemen ardından bu

ülkelerle diplomatik iliĢkiler kuran AB, bölgesel stratejik çıkarlar açısından önemli olan ve söz konusu devletlerde baĢlatılan köklü reform hareketlerine destek vermiĢtir. Esasen demokrasi ilkelerinin benimsenmesini ve merkezi planlı ekonomiden piyasa ekonomisine geçiĢi hedefleyen bu reform hareketlerine büyük ölçüde teknik ve mali yardım sağlamıĢlardır (Turan, 2010:44-45).

Avrupa Birliği Azerbaycan‟ı bağımsız devlet olarak 31 Aralık 1991 tarihinde tanımıĢtır. Taraflar arasında diplomatik iliĢkiler, 10 Ağustos 1992‟de kurulmuĢtur (Hüseynov, 2000:31). Azerbaycan‟ın jeopolitik konumuna ve enerji potansiyeline AB tarafından büyük önem verilmektedir. Öyle ki AB, enerji tüketiminde ABD‟den sonra dünyanın en büyük ikinci, dünya doğal gaz tüketiminde ABD ve BDT ülkelerinin ardından üçüncü sıradadır (Soylu, 2007:5). AB, Azerbaycan‟la iliĢkilerini geliĢtirmek istemekte fakat bazı faktörler iliĢkilerin geliĢmesini engellemektedir. Örneğin Rusya ve Ġran, Azerbaycan‟ın Avrupa ile yakınlaĢmasından rahatsız olmaktadır.

Güney Kafkaslar, Türkiye ve AB‟nin güvenlik ve savunma politikaları perspektifinden ortak çıkarlarının olduğu alanlardan biridir. Türkiye ile AB‟nin bölgeye yönelik politikaları incelendiğinde, potansiyel olarak benzer fakat Ermenistan ve Azerbaycan nedeniyle tamamlayıcı olmadıkları görülmektedir.

Türkiye, AB‟ye tam üye olarak katılmak istemektedir. Türkiye, üyelik sürecinde geçmiĢte hep AB‟nin “Ermeni Soykırımı” ile ilgili istekleriyle karĢı karĢıya kalmıĢtır. Bu, hem Türkiye ile AB arasındaki iliĢkileri kimi zaman tıkarken, Türkiye‟nin soykırım iddiaları varlığında Ermenistan ile iliĢkilerini de olumsuz yönde etkilemiĢtir. Taraflar birbirleriyle iliĢki kurmaktan kaçınmıĢlardır. AB, Türkiye‟nin Ermenistan‟la olan iliĢkilerini her zaman mercek altına almıĢtır.

Türkiye‟nin AB‟ye katılım sürecine iliĢkin 2002 yılı Ġlerleme Raporu, Türkiye‟nin Kafkaslar‟da barıĢ ve istikrara katkıda bulunacak bir dizi giriĢimlerde bulunduğuna ve bunun en önemli öğesi olan Kafkaslar‟da Ġstikrar Paktı‟nın halen Karabağ sorununun

devam etmesi nedeniyle istikrarsız durumu ortadan kaldıramadığına temas edilmiĢ, ayrıca Türkiye‟nin Ermenistan‟la olan sınırını kapalı tuttuğu da hatırlatılmıĢtır. 13 Kasım 2001‟de açıklanan 2001 yılı Ġlerleme Raporu‟nda ise Ermenistan ile iliĢkiler değerlendirilmiĢ, raporda, Türkiye Ermenistan iliĢkileri hakkında sınırın hâla kapalı olduğu dile getirilerek; ekonomi, turizm, kültür, eğitim, araĢtırma, çevre ve kitle iletiĢim araçları konusunda diyaloğun ve karĢılıklı anlayıĢın geliĢtirilmesi için gayri resmi “Türk Ermeni UzlaĢtırma Komisyonu”nun oluĢturulduğuna değinilmekle yetinilmiĢtir (Oktay, 2004:74).

AB üyesi ülkelerde yaĢayan Ermeni kökenliler ve bunların lobi faaliyetlerinin, AB‟nin Ermenistan ile iliĢkili politika belirlemeleri üzerinde etkisi olmaktadır. AB organlarının ve üye ülkelerinin bazıları tarafından (baĢta Fransa olmak üzere) ikide bir Ermeni soykırımı iddialarını gündeme getirmeleri bundandır.

Avrupa Birliği bünyesinde ortak politikalar üretilmektedir. Avrupa Birliği Ortak DıĢ Politikası, böylesi üretilen politikalardan bir tanesidir. Genel olarak AB‟ye üye ülkeler, Avrupa Birliği Ortak DıĢ Politikası çerçevesinde ve çizgisinde soruna yaklaĢmaktadırlar. AB‟ye üye olmayıp da AGĠT‟e üye Avrupa ülkeleri de soruna AGĠT çizgisinde yaklaĢmaktadırlar. AGĠK, Dağlık Karabağ‟ın Azerbaycan toprakları olduğunu kabul etmiĢ ve bu yönde kararlar almıĢtır. Fakat yine bir AGĠK üyesi olan Ermenistan bunu kabul etmemiĢtir. AGĠK‟in sorunun çözümü için oluĢturduğu Minsk Grubu‟nda baĢta Almanya, Fransa ve Türkiye olmak üzere birçok Avrupa ülkesi yerini almıĢ ve sorunun çözümü için çaba göstermiĢler, fakat bu çabalardan bir sonuç alınamamıĢtır.

Avrupa devletlerinin soruna yaklaĢımlarında çıkar hesaplarının da rol oynadığı ortaya konmaktadır. Bir iddiaya göre Avrupa devletleri “Ermeni Soykırımı” yasa tasarısını kabul etmekle Ermenistan‟ı Rusya‟nın kontrolünden çıkartmak eğilimindedirler. Yine bu görüĢe göre Avrupa ve Amerika‟nın göstermiĢ olduğu bütün sıcaklığa karĢı, Ermenistan‟ın Rusya‟dan uzaklaĢmayı düĢünmediği anlaĢılmaktadır (Attar, 2005:161).

Fransa, sürekli olarak Karabağ sorununun çözümünde kontrolü eline alarak dünya siyasetindeki yerini, büyük devlet imajını güçlendirmeye, aynı zamanda Azerbaycan ve Ermenistan üzerindeki etkisini devam ettirerek bölgedeki çıkarlarını hayata geçirmeye çalıĢmıĢtır. Bu bakımdan Minsk Grubu‟nun diğer eĢbaĢkanları olan ABD ve Rusya‟ya oranla bazı avantajlara sahip olmuĢtur. ABD ve Rusya‟nın sorunun çözümünde hâkimiyeti diğerine kaptırmak istememesi, hem Batıyı temsil etmesi, hem de birçok kere ABD‟ye karĢı Rusya ile aynı politikayı izlemesi, Paris‟in etkinliğinin daha kabul edilebilir olmasını sağlamıĢtır. Ġçinde bulunan güçlü Ermeni lobisi ve sözde “Ermeni soykırımını” yasalaĢtırma gibi kararları, Paris yönetimini Ermenistan için makul bir arabulucu rolüne getirmiĢtir. Gerçek anlamda Karabağ sorununun çözümünün bölgede güçlü bir Azerbaycan yaratacağı gerçeğinden korkan Fransa, Ġngiltere ve Almanya gibi Avrupalı devletlerin de sorunun çözümsüzlüğünü, çözüm olarak görmektedirler (Attar, 2005:145).