• Sonuç bulunamadı

2.2. Dağlık Karabağ Sorunu ve Uluslararası Kamuoyu

2.2.2. Ülkelerin Soruna YaklaĢımları

2.2.2.1. Türkiye

Dağlık Karabağ sorunu Türkiye‟yi de yakından ilgilendirmektedir. Bölge, uzun yıllar Türklerin egemenliği altında bulunmuĢtur. Selçuklular, Osmanlılar bu topraklara sahip olmuĢ ve yönetmiĢlerdir. Brest Litovsk BarıĢ AntlaĢması (3 Mart 1918) ile de Rusya Kars ve Batum bölgelerini Osmanlı Devleti‟ne vermiĢtir (Hartill, 1990:174). 1. Dünya SavaĢı sırasında Osmanlı Devletinin siyaseti sonucunda Güney Kafkasya‟da Azerbaycan, Gürcistan ve kesin bir coğrafyası olmamasına rağmen Ermenistan Cumhuriyetleri 1918 yılı Mayıs ayında Tiflis‟te ilan edilmiĢlerdir (Gasımov, 2001:18). Türkiye‟den Doğu Anadolu‟nun büyük bir bölümü ile, Karabağ dahil, Azerbaycan‟ın

önemli bir kısmı ve Nahçıvan toprakları üzerinde kurulması tasarlanan “Büyük Ermenistan” projesi (ġimĢir, 2009:177), Sevr AntlaĢması ile tahakkuk etmek üzereyken, Anadolu‟da Milli Mücadelenin baĢarıya ulaĢması sonucu baĢarısızlığa uğramıĢ ve Ermenistan imzaladığı Gümrü ve Kars AntlaĢmaları ile (Ġsayev, 2010:409), Sevr AntlaĢması‟nda kendisine verilmesi planlanan topraklar üzerinde hiçbir talebinin bulunmadığını taahhüt etmiĢtir. Sovyetler Birliği‟nin dağılması sonrası, yeniden bağımsızlığına kavuĢan Ermenistan; Türkiye‟den toprak talebinde bulunmadığını resmen deklare etmekten kaçınmıĢ, Karabağ ve bir kısım Azerbaycan toprağını iĢgal etmiĢ (Abbaslı, 2011:128-130), Nahçıvan‟ı tehdit etmiĢ ve böylece Büyük Ermenistan projesini hayata geçirmekte ilk adımı atmıĢtır.

Sovyetler Birliği‟nin dağılmasının akabinde Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan‟la birlikte Ermenistan‟ı da ayırım gözetmeksizin 16 Aralık 1991 tarihinde tanımıĢ (Reynolds, 2008:19), ayrıca Ermenistan‟ın içinde bulunduğu zor ekonomik koĢulları göz önünde bulundurarak bu ülkeye çeĢitli yardımlarda bulunmuĢtur. Ermeni halkının ekmeklik buğday gereksinimi bir süre ülkemiz tarafından karĢılanmıĢtır. Yabancı ülke ve kuruluĢların yaptıkları insani yardımların ülkemiz üzerinden Ermenistan‟a ulaĢtırılmasında her türlü kolaylık gösterilmiĢtir. Ermenistan, 25 Haziran 1992 günü imzalanan Karadeniz Ekonomik ĠĢbirliği (KEĠ) örgütüne tarafımızdan kurucu üye olarak davet edilmiĢtir (Dikkaya ve Bakır, 2010:247). Ancak Ermenistan‟ın Dağlık Karabağ ihtilafındaki saldırgan ve uzlaĢmaz tutumunu sürdürmesi nedeniyle Ermenistan ile diplomatik iliĢki uzun yıllar kurulamamıĢtır.

Karabağ‟ın iĢgaline Türkiye tepki göstermiĢ ancak tepkisini sınırlı tutmuĢtur. Türkiye, sorunun diplomatik yollardan çözümü için taraflara çağrıda bulunmuĢtur. Ancak Ermenistan‟ın hırslarını dizginlemek mümkün olmamıĢtır. Azeri topraklarını da iĢgal etmeye baĢlamıĢlardır. Türkiye, bu esnada Azerbaycan‟a yardımda bulunmuĢ, Türkiye‟de hükümetler değiĢse bile Türk halkının, kamuoyunun ve hükümetlerinin desteği hiç bir zaman azalmamıĢ, artarak devam etmiĢtir (Yılmaz, 2010:27-28). Türkiye, Ermenistan‟ın Karabağ ile arasındaki bağlantıyı sağlayan Kelbecer koridorunu da iĢgal etmesi üzerine bu ülkeyle kara sınırını ve hava sahasını kapatmıĢ ve diplomatik

iliĢkiler kesilmiĢtir. Türkiye Ermenistan‟a karĢı gösterdiği tepkiyi daha önce hiçbir ülkeye karĢı göstermemiĢtir (Zengin, 2010:387). Türkiye bir bölgesel güç olarak Azerbaycan‟ın yanında yer alan tek devlettir.

Dağlık Karabağ sorunu Türkiye ile Ermenistan arasındaki iliĢkileri etkilemeye devam etmektedir. Ermenistan‟ın Türkiye‟ye karĢı takındığı olumsuz tavırlar iliĢkilere zarar vermektedir. Ermenistan‟ın yönetiminde yer alan kiĢilerin Türkiye‟ye karĢı kiĢisel düĢünce ve tavırlarının da iki ülke arasındaki iliĢkilerde belirleyiciliği olmaktadır. Örneğin Ermenistan yönetiminde yer alan Karabağ kökenli Ermenilerin uzlaĢmaz bir kiĢiliğe sahip oldukları, bundan Türkiye-Ermenistan iliĢkilerinin etkilendiği ve iki ülke arasındaki iliĢkilerde bir değiĢiklik olmayacağı beklentilerinin oluĢtuğu ifade edilmektedir (Kanbolat, 2007:10-11).

Son yıllarda Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan iliĢkilerin geliĢtirilmesine dair protokol ile iki ülke arasındaki iliĢkilere yeni bir boyut kazandırmıĢ, ancak iliĢkilerdeki bu iyileĢme havası uzun sürmemiĢ, protokoller hayata geçirilememiĢ ve iki ülke arasındaki iliĢkilerde beklenen iyileĢmeler gerçekleĢememiĢtir. Ġki ülke arasında yaklaĢık bir yıl süren görüĢme sürecinin ardından Türkiye ile Ermenistan arasında protokoller (2 ayrı protokol) imzalanmıĢtır. Protokollerden birinin adı “Diplomatik ĠliĢkilerin Tesisi Protokolü”, diğerinin ise “Ġkili iliĢkilerin GeliĢtirilmesi Protokolü” dür. Türkiye Cumhuriyeti ile Ermenistan Cumhuriyeti Arasında Diplomatik ĠliĢkilerin Kurulmasına Dair Protokol, iki ülke arasındaki mevcut sınırın karĢılıklı olarak tanınmasını öngörmüĢtür. Protokol Ġsviçre‟nin Zürih kentinde DıĢiĢleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Ermenistan DıĢiĢleri Bakanı Eduard Nalbantyan tarafından imzalanmıĢtır. Ġmza törenine Türkiye ve Ermenistan DıĢiĢleri bakanları dıĢında iki ülke arasındaki görüĢmelerde etkin rol oynayan ülkelerin dıĢiĢleri bakanları da katılmıĢtır (Aras ve Özbay, 2009:4). Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan ĠliĢkilerin GeliĢtirilmesine Dair Protokol‟ün uygulanmasına iliĢkin zaman çizelgesinde sınırın protokolün yürürlüğe girmesinden itibaren 2 aylık bir süre içinde açılacağı öngörülmüĢ ancak bu gerçekleĢmemiĢtir. Yapılan sadece zaman zaman ikili görüĢmeler gerçekleĢtirmekten öteye geçememiĢtir. Bunda, tarafların birbirlerine duydukları güvensizlik etkili

olmuĢtur. Ġmzalanan protokoller ile ilgili ayrıntılı bilgileri, tezin protokollerle ilgili kısmında daha geniĢ verilmeye çalıĢılacaktır.

ĠliĢkilerin normelleĢtirilmesi yönünde Türkiye‟nin, iĢgalci, saldırgan ve güven vermez bir dıĢ politikasına sahip olan Ermenistan‟dan talepleri Ģu Ģekildedir (Aras, 2008:177-178):

ĠĢgal ettiği Dağlık Karabağ ve çevresindeki yerleri boĢaltarak Azerbaycana bırakmalıdır. Ayrıca Azerbaycan- Nahcıvan koridorunuda açmalıdır.

Ermenistan, Türkiye‟nin uluslararası antlaĢmalara göre çizilmiĢ olan sınırları resmen tanıdığını beyan etmelidir.

1. Dünya SavaĢı esnasında 1915 yılında karĢılıklı kayıpların yaĢandığı hadiseyi “Sözde Ermeni Soykırımı” iddiaları Ģeklinde siyasi iliĢkilere alet etmemeli, tazminat ve toprak taleplerinden vazgeçmelidir.

Ermenistan Parlamentosu‟nun 23 Ağustos 1990 tarihinde kabul etmiĢ olduğu Bağımsızlık Bildirgesi‟nin 11. Maddesinde yer alan Türkiye‟nin Doğusu için “Batı Ermenistan” diye tanımlanan ve Türkiye‟nin sözde “soykırım” yaptığına dair imada bulunan ifadelerinin Bağımsızlık Bildirgesinden çıkartılması gerekmektedir.

Türkiye‟nin Kafkasya politikasında Karabağ sorununun yanı sıra enerji konusu da diğer önemli bir gündem maddesidir. Türkiye ile Azerbaycan arasındaki BTC petrol boru hattı iki ülke arasındaki önemli bir enerji köprüsü oluĢtururken, doğal gaz hattı konusunda da yakın iĢbirliği içine girmiĢlerdir. Azerbaycan gazının yanında Türkmenistan ve Kazakistan gibi ülkelerle birlikte Ortadoğu, Mısır, Hazar doğal gazını Türkiye, Bulgaristan, Romanya ve Macaristan güzergahından boru hattıyla Avusturya‟ya, ordan da Avrupa içlerine kadar taĢınmasını içeren 25 milyar Euro bütçeli NABUCCO Projesinin 2014 yılında faaliyete geçmesi düĢünülmektedir (Karagül, 2010:161; ġanlı, 2009:72). Türkiye-Azerbaycan iliĢkilerinin seyri, enerji rekabeti etkiliyecek bir nitelik taĢımaktadır. ġayet Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorunu dahil dıĢ politika konusunda Türkiye‟den beklediği desteği bulamazsa, Rusya‟ya daha da yakınlaĢarak, onlarla imzalanmıĢ olan doğal gaz antlaĢmasını uzatacaktır. Azerbaycan‟ın Türkiye‟ye uluslararası piyasasının altında satmıĢ olduğu doğal gazın

fiyatını artırmak istemesinin altındaki gerçek neden, Türkiye- Ermenistan iliĢkilerindeki sürece tepkidir. NABUCCO Projesinin geleceği ile Türkiye‟nin Azerbaycan‟dan çok uygun fiyata doğal gaz almasının devamı, Türkiye- Azerbaycan arasındaki yakın iliĢkilerin devamına bağlıdır (Kasım, 2011:411-413).

Son yıllarda Türkiye‟de komĢularla sıfır problem, ritmik diplomasi, uluslararası platformlarda insiyatif alma, bölgesel ve küresel çatıĢma çözümlemelerinde bölgeye yönelik proaktif politikalar üretilmeye baĢlanmıĢ (Ünay, 2009:75), bu doğrultuda Kafkaslarda Ankara, Erivan‟la iliĢkilerin normalleĢmesini ve Dağlık Karabağ üzerindeki açmazın sonlanmasını sağlayabilecek adımlar atılmıĢtır (Reynolds, 2008:15). Türkiye‟nin son yıllarda uyguladığı “KomĢularla Sıfır Sorun Politikası” da bu politikaların bir uzantısıdır. “KomĢularla Sıfır Sorun Politikası” sloganıyla popüler olan Türkiye‟nin çok boyutlu dıĢ politikası ülkenin tüm komĢularıyla iliĢkilerini iyileĢtirmesini içermektedir (ÖniĢ, 2008:39).