• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYE’DE SİYASİ PARTİLERİN TÜZEL KİŞİLİK KAZANMALARI VE TÜZEL KİŞİLİKLERİNİN SONA ERMESİ

KAPATILMA REJİMİ

2.1. TÜRKİYE’DE SİYASİ PARTİLERİN TÜZEL KİŞİLİK KAZANMALARI VE TÜZEL KİŞİLİKLERİNİN SONA ERMESİ

2.1.1. Siyasi Partilerin Tüzel Kişilik Kazanması

Türk Anayasa Hukukunda, siyasi partilerin anayasal güvenceye kavuşması ve tüzel kişilik kazanması ilk olarak 1961 Anayasası ile gerçekleşmiştir. Bu Anayasanın 56/2’nci maddesi, siyasi partilerin önceden izin almadan, serbest bir şekilde kurulabileceğini düzenlemişti (Tikveş, 1969: 135). 1982 Anayasasının 68/3’üncü maddesinde ise, “Siyasi partiler önceden izin almadan kurulurlar ve Anayasa ve kanun

hükümleri içerisinde faaliyetlerini sürdürürler” ifadesi ile 1961 Anayasasına kıyasla siyasi partiler üzerinde daha sınırlamacı bir yapıya işaret etmektedir. Ayrıca 22 Nisan 1983 tarih ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 3’üncü maddesinde siyasi partiler tanımlanırken, “…..ülke çapında faaliyet göstermek üzere teşkilatlanan tüzel kişiliğe

sahip kuruluşlar” ifadesi mevcuttur.

Siyasi Partiler Kanununun 8’inci maddesi, siyasi partilerin ancak partiye üye olma yeterliliğine sahip en az otuz Türk vatandaşı tarafından kurulabileceğini; genel merkezlerinin Ankara’da olması gerektiğini; siyasi partilerin, belirtilen bildiri ve belgelerin İçişleri Bakanlığı’na verilmesiyle tüzel kişilik kazanacağını ve siyasi partiye İçişleri Bakanlığı’nca belgeler karşısında alındı belgesinin verileceğini içermektedir. Fakat buradaki İçişleri Bakanlığının rolü denetleyici kurumdan ziyade prosedür gereğidir. Cumhuriyet Başsavcılığının partilerin kuruluşunu denetlemesini içeren

SPK’nun 9’uncu maddesi 1999 yılındaki değişiklikle yürürlükten kaldırılmıştır.53

53 12.08.1999 – 4445/25. md.

41 2.1.2. Siyasi Partilerin Tüzel Kişiliğinin Sona Ermesi

Ülkemizde, siyasi partilerin tüzel kişiliklerinin sona ermesi dört şekilde gerçekleşmektedir: Siyasi partinin kapanması, siyasi partinin başka bir parti ile birleşmesi, siyasi partinin kendiliğinden dağılması ve siyasi partinin kapatılmasıdır.

2.1.2.1. Siyasi Partinin Kapanması

Siyasi partilerin kapanması SPK’nun 109’uncu maddesinde düzenlenmektedir. Maddeye göre, “Bir siyasi partinin kapanmasına ancak büyük kongrece karar verilebilir. Bu karar gizli oyla alınır; karar yeter sayısı, parti tüzüğünde belirtilen toplanma yeter sayısının salt çoğunluğudur.” Yine aynı maddede siyasi partinin tüzel kişiliğinin, büyük kongrenin kapanma kararını aldığı tarihte sona ereceği belirtilmektedir.

Kapanan siyasi partilerin malları ile ilgili olarak SPK’nun 110’uncu maddesi, büyük kongre toplanma yeter sayısının salt çoğunluğunun alacağı bir kararla, başka bir siyasi partiye veya başka bir parti ile birleşme kararı almışlarsa birleşeceği partiye devredebileceğini aksi halde hazineye kalacağını belirtmektedir. Fakat hakkında soruşturma veya dava açılmış siyasi partilerin kapanma veya parti mallarının devrine ilişkin karar alsalar dahi, soruşturma ya da dava sonuçlanıncaya kadar hiçbir işlem yapılmaz. Böylece hakkında kapatılma davası açılan partilerin, kendi içinde kapanma kararı alarak, kapatılma davasının hukuki sonuçlarından kaçmasının önüne geçilmektedir (SPK, m. 108). Siyasi partinin büyük kongresi kapanma kararını aldıktan sonra partinin sahip olduğu malların başka bir siyasi partiye ve birleşeceği partiye devredilmesini toplanma yeter sayısının salt çoğunluğu ile kararlaştırabilir. Bu noktada mallarını devredecek olan siyasi partinin malların devrini kabul etmesi gerekmektedir. Eğer alınmazsa siyasi partinin mallarının hazineye devri gerekmektedir (SPK, m. 110/1). Kapanma kararları, hükümetin devamlı gözetim ve denetimi altında, büyük kongrenin görevlendireceği bir tasfiye kurulu eliyle uygulanır (SPK, m. 110/2).

Siyasi partilerin kapanma ve mallarının devredilme sürecinde hükümetin denetimi ve gözetimi olması, demokrasiyle çelişmektedir. Nitekim bir siyasi parti kapanırken, hükümet eden siyasi partinin kadrolarının denetlemesi kabul edilebilir bir durum değildir (Özcan ve Yanık, 2011: 139).

42 2.1.2.2. Siyasi Partinin Başka Bir Partiyle Birleşmesi

SPK’nun 14’üncü maddesi, büyük kongre toplantı yeter sayısının salt çoğunluğu ve gizli oylama ile bir siyasi partinin başka bir partiye katılabileceğini veya başka bir siyasi parti ile yeni bir tüzel kişilik altında birleşebileceğini belirtmektedir. Birleşecek siyasi partinin malları ise, büyük kongrede kararlaştırılacaktır. 2009 yılında ANAP’ın DP’ye katılması, siyasi partinin başka bir partiyle birleşmesine yakın tarihte bir örnektir (Özcan ve Yanık, 2011: 139).

2.1.2.3. Siyasi Partinin Kendiliğinden Dağılmış Sayılması

SPK’nun 121’inci maddesinde, SPK hükümlerine aykırı olmadığı müddetçe, Medeni Kanun ve Dernekler Kanunu kurallarının siyasi partiler için de geçerli olduğu öngörülmektedir. Medeni Kanun’un 87’nci ve Dernekler Kanunu’nun 51’inci maddelerinde derneklerin kendiliğinden dağılmış sayılacağı haller belirtilmektedir. Buna göre, siyasi partiler borç ödemede acze düştükleri durumda, olağan genel kurul toplantısının iki defa üst üste yapılmaması halinde, ilk genel kurul toplantısının kanunda öngörülen sürede yapılmamış ve zorunlu organların oluşturulmamış olması durumunda, ilgili partinin amacının gerçekleşmesinin mümkün olmaması durumunda ve yönetim kurulunun tüzük gereği kurulmasına imkan kalmadığı durumlarda kendiliğinden dağılmış sayılacaklardır. Ancak kendiliğinden dağılma halinin saptanması, derneklerde olduğu gibi mahallin en büyük mülki amirinin kararıyla değil Anayasa Mahkemesi kararıyla gerçekleşebilecektir (Özcan ve Yanık, 2011: 140; Perinçek, 2008: 167).

Anayasa Mahkemesi siyasi partilerin kendiliğinden dağılması konusunda çeşitli kararlar vermiştir. Örneğin, kurucu üyesi kalmayan Yüce Görev Partisi’nin merkez organlarını oluşturabilme imkanı kalmadığı için, kapatılması talep edilmiştir. Fakat Anayasa Mahkemesi ilgili siyasi partiyi kapatmayarak, sadece hukuki varlığını sonra

erdiren bir karar vermiştir.54

Ayrıca Anayasa Mahkemesi 1983 yılında aldığı kararla55

kendiliğinden dağılmış sayılan siyasi partilerin mallarının hazine geçmesi gerektiğine hükmetmiştir (Özcan ve Yanık, 2011: 140).

54 E. S. 1983/1, K. 1983/1, Karar Tarihi: 25.08.1983, Resmi Gazete: 23. 06. 1984, R.G. Sayı: 18440, s.

19-25.

55 E. S. 1983/1, K. 1983/1, Karar Tarihi: 25.08.1983, Resmi Gazete: 23. 06. 1984, R.G. Sayı: 18440, s.

43 2.1.2.4. Siyasi Partinin Kapatılması

Siyasi partilerin kapatılması SPK’nun 100’üncü maddesinde düzenlenmiştir:

“Anayasada yazılı nedenlerle, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bir siyasi partinin kapatılması davası açılması, a) re’sen b) Bakanlar Kurulu kararı üzerine Adalet Bakanının istemiyle, c) bir siyasi partinin istemi üzerine olur…”56

Siyasi partilerin kapatılmasında yetkili kurum Anayasa Mahkemesidir. Kapatılma gerekçeleri ise Anayasanın 68/4’üncü maddesinde mevcuttur: “Siyasi partilerin tüzük ve programları

ile eylemleri, Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz; sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz; suç işlenmesini teşvik edemez.” Anayasanın 69/5’inci maddesine göre, “Bir siyasi partinin tüzüğü ve programının 68’inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı bulunması halinde temelli kapatma kararı verilir.” Burada “temelli” ifadesi doğurduğu hukuki sonuçlar

açısından önemlidir. Anayasanın 69/9’uncu, 69/5’inci maddeleri ve SPK’nun 95’inci maddesi gereğince, temelli kapatılan siyasi partiler başka bir adla tekrar kurulamaz ve temelli kapatılmaya sebep olan parti yöneticileri ise beş yıl süre ile siyasetten men edilir.

12 Eylül 2010 tarihinde gerçekleşen halkoylamasıyla kabul edilen ve 7 Mayıs 2010 tarihli 5982 sayılı T.C. Anayasası’nın bazı maddelerinin değiştirilmesi hakkında kanun’un 9’uncu maddesi ile Anayasanın 84’üncü maddesinin son fıkrası yürürlükten kaldırıldı. Bu maddenin içeriği şu şekildedir: “Partisinin temelli kapatılmasına beyan

ve eylemleriyle sebep olduğu Anayasa Mahkemesi’nin temelli kapatmaya ilişkin kesin kararında belirtilen milletvekilinin milletvekilliği, bu kararın Resmi Gazete’de gerekçeli olarak yayınladığı tarihte sona erer. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı, bu kararın gereğinin derhal yerine getirip Genel Kurula bilgi sunar.” Ayrıca Anayasanın

149’uncu maddesinde ilgili hüküm değiştirilerek, Anayasa Mahkemesi’nin siyasi partileri kapatma veya devlet yardımından yoksun bırakma kararı için karar yeter sayısı toplantıya katılan üyelerin beşte üç olan sayı üçte iki olacak şekilde düzenlenmiştir. Referandum paketi içinde yer alan ama Meclis’te yeterli oyu alamadığı için elenen

56

44 8’inci madde ise, siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıran bir içeriğe sahipti (Özcan ve Yanık, 2011: 141).