• Sonuç bulunamadı

1982 SONRASI KAPATMA KARARLARI VE DEMOKRATİKLEŞME

YÖNELİK ETKİ VE SONUÇLAR

3.2.2. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları ve Militan Demokrasi Yönünden Değerlendirilmes

3.2.2.2. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Siyasi Parti Kapatma Kararları

3.2.2.2.7. Demokrasi Partisi (Hatip Dicle) Davası

Söylemlerinden dolayı Anayasa Mahkemesi tarafından kapanan bir diğer parti de, Demokrasi Partisi’dir. Demokrasi Partisi Genel Başkanı'nın 29.5.1993 tarihinde

Federal Almanya'nın Bonn126; 15.8.1993 tarihinde Irak'ın Erbil127

kentlerinde yapmış

125 AYMKD, Sayı: 28/2, s. 696-817. 126

Genel Başkan Yaşar Kaya'nın 29.5.1993 günü Federal Almanya'nın Bonn şehrindeki konuşması: "Sevgili kardeşlerim. Böyle bir günde sizinle beraber yaşadığım için mutluyum. Hepiniz hoşgeldiniz. Sizi DEP adına sevgiyle selamlıyorum. Sizler ateşin ve güneş ülkesinin çocuklarısınız. Size böyle hitap etmek zorundayım. Çünkü Türkiye'de sizin adınızı anmak, sizin ülkenizin adını anmak daha da siyasi partiler için kapatılma sebebidir. Elbette 70 yıllık inkâr, soykırım, sürgün, darağacı, kan, irin, gözyaşı, barut bizim ülkemizde birbirine karışmış, analarımız ak süt yerine bizi gözyaşı ile emzirmişlerdir. Biz ülkemizin tarihi yiğitçe direnen Mahmut Berdemci (Benzenci, olmalı)lerin ve Mahabat'ta Çarçıra Meydanında idam edilen Gazi Muhammed'lerin, Şark İstiklâl Mahkemesinin astığı Şeyh Sait'lerin, Dersim lideri Seyit Rızaların, Ali Şan'lann, Ağrı direnişlerinin, Zilan deresine kan akıtanların, bazı rejime (Baas rejimine, olmalı) 30 yıl direnen Mustafa Barzani'lerin, Diyarbakır zindanlarının cellatlarını hiçe indiren Hayri Durmuşların, Kemal Pir'lerin, çağdaş Kawa Mazlum Doğanların tarihidir. Evet, bizim tarihimiz kahramanca direnen çağdaş Kawalann tarihidir. Bu sizin büyük yürüyüşünüzdür. Bu tarihte ilk ve tek buluşmamızdır. Bu ilk birliğimizdir. Bunu tarihe böyle kayıt düşün. Ben size Ağrı'nın, Tendürek'in, Zilan'ın, Gabar'ın, Botan'm karlı dağlarının ardında ak saçlarını Diyarbakır köşelerinde al kanlar içerisinde bırakarak gülümseyen şehitler babası Musa Anter'den selam getirdim. Son otuz yıllık aydınlanma döneminden sonra tarih bir noktada bizi bir araya getirdi. Bugün burada özgür bir ülke ve ulusal birlik için yürüyoruz. Yaşasın ulusal birliğimiz. Yaşasın bizi biz eden sevda. "Sevgili kardeşlerim, yürüyenler yalnız biz değiliz, kalbi bizimle olan bütün halkımızdır. Kürt halkı artık düşürülmüş bir halk değil, serhildanda başını dik tutan bir halktır. Demokrasi Partisi sizin birliğinizin, sizin ulusal mutabakatınızın eseridir. Osmanlı Devletinin 600 yıllık mirası, ittihatçı komploculuğu ve Cumhuriyetin 70 yıllık tarihi üstüne kurulan Cumhuriyet Türkiye'si üç şeyi beceremedi. Birincisi, demokratik bir devlet yapısı kuramadı. İkincisi, Kürt sorununu demokratik bir yolla çözüme götüremedi. Üçüncüsü, geniş halk kitleleri ve emekçiler üzerindeki sömürüyü kaldıramadı. İşte Demokrasi Partisi böyle bir zaruretten doğmuştur. Dünyada yaşanan gelişmelere rağmen, Türkiye'de yönetim anlayışı değişmedi. Kürtler hep zindanı, inkarı, sürgün ve ölümü yaşadılar. Bugün gelinen noktada Kürtlerin inkarı mümkün değildir. Silahlı mücadele Kürt sorununu Kürt halkının önüne, Kürt ve Türk halkının önüne, dünya kamuoyunun önüne koydu. Bunu söylerken Kürt devriminin arka bahçesinde bulunan kültürel rönesansı da selamlıyorum. Kürtlerin demokrasi ve değişim isteklerine sözcü olabilecek onu gerçekleştirebilecek nitelikte bir örgütlenmenin olmaması kısır bir döngüdür. Bu çıkmazı aşmanın yolu gerçek demokrasi ve değişimden yana olan güçleri seferber etmek ve sağlıklı bir kanala yöneltip örgütsel birliği kurmaktır. Demokrasi Partisi bu kulvarda mücadele edecek demokrat bir kitle particidir. Kürt sorununa barışçı ve âdil bir çözüm bulmak kaçınılmazdır. Savaşlar sonsuza kadar sürmez. Bir halkı imha etmek mümkün değildir. Kürt halkının istekleri vardır, bizim isteklerimiz vardır. Biz öncelikle Türkiye'de Kürt sorunu dahil her sorunu yasaksızca tartışabileceğimiz bir demokrasi istiyoruz. Oysa ki,

93 olduğu konuşmalarla Parti Merkez Yürütme Kurulu'nun "Demokrasi Partisinin Barış

Türkiye'de her yer mayın tarlasıdır. Özgür Gündem gibi bir gazete sekiz ayda kendi mensuplarından sekiz şehit vermiştir. Böyle bir ülkede demokrasiden bahsetmek mümkün değildir. Ben geçen gün İstanbul DGM'de şahit olduğum bir olayı size aktarmak isterim. Ben ve arkadaşlarımın, Özgür Gündem'cilerin 14 duruşması vardı. Biz bir kapıda bekliyorduk. Öbür kapıda Azadi Gazetesi'nin ve sorumlularının duruşması vardı. Öbür mahkemenin kapısında Medya Güneşi'nin ve arkadaşlarının duruşması vardı. Bir arkadaşımızı tevkif ettiler. DGM'lerin koridorlarına baktım. Bu olağanüstü mahkemeler sanki biz, yalnız Kürtler için kurulmuştur. Böyle bir ülkede demokrasiden bahsetmek mümkün değildir." AYMKD, Sayı: 30/2, s. 1061-1216.

127

Genel Başkan Yaşar Kaya'nın Irak'ın Erbil şehrinde düzenlenen Irak Kürdistan Demokrasi Partisi'nin 11. Genel Kurulu'nun açılışında 16.8.1993 tarihinde yaptığı konuşma: "Ey bacılarım ve kardeşlerim; bugün iyi bir gündür. Biz azat olmuş Kürdistan'dan KDP'nin kongresine gelmişiz. Bu bizim için bir rüyadır. Ben dört parça Kürdistan adına ve Demokrasi Partisi adına size hoş sefa gelmişsiniz diyorum. Ben Demokrasi Partisi adına lider Mesut Barzani'yi ve hazır bulunan misafirleri saygılarımla selamlarım. Ey hazır bulunan kardeşlerim; Kürdistan halkının sorunu yüzelli senedir ihanet sorunu ve başkaldırma sorunudur. Şeyh Ubadullah Nehdi (Ubeydullah Nehri)'den tutun da şimdiye kadar Kürdistan'ın bağımsızlığı ve kurtuluşu için kim ne yapmışsa biz hepsine saygı duyuyoruz. Hepsi Kürdistan devleti için. Ey Kürdistan Demokrasi Partisi'nin silahlı askerleri; sizin partinizin sorunu adınız, sesiniz, sedanızdır. Adınız bizim orada da (duyulmuştur), (aynı zamanda, zaten) savaş merkezidir. Herkes bizi biliyor. Her Kürt arslan ve kaplan gibidir. Sorununuz (davanız) sevgidir, zaferdir, rahmetli Molla Mustafa'dır. Muhammedin gazasıdır (Gazi Muhammed), güleryüzdür', savaş meydanında, milletin kahramanı, ölmeyen, rahmetli Molla Mustafa Barzani'dir. Hasaneyn Heykel, Molla Mustafa için diyordu ki, o Kürdistan'ın yaşlı kartalıdır. Sizin davanız Barzani'nin koşusudur. Davanız Kürdistan'm kurtuluşudur. Davanız tüm Kürdistan partilerinin anasıdır. Ey kıymetli kardeşlerim; ben Serhat'tan, Tendürek'ten, Ağn'dan, Van Gölü'nden, General İhsan Nuri'nin yanından geliyorum. Ben Piran'dan, Bingöl'den, Diyarbakır'dan, İhtiyar Şeyh Sait'in yanından geliyorum. Ben Koçgiri'de kahraman Ali Şer'in yanından, ben Dersim'den Seyit Rıza'nın Yanından geliyorum. Ben Diyarbakır zindanlarından, Mazlum Doğan'ın yanından, Bitlis'ten Hasan Hayri Bey'in yanından geliyorum. Ben şehitlerin babası ve Musa Anter'in babasının yanından geliyorum. Eyaletin (ülkenin) şehitleri şöyle diyorlardı: Biz sizden ümitliyiz. Bugün kardeşlik günüdür, birlik günüdür. İnsan tek (başına) oldu mu, ne dost ne de düşman size değer vermez. Süleymaniye'den tut, Dersim'e kadar, Mahabat'a kadar, Cebel-i Ekrat'a kadar hepsi şehitlerin ziyaretgâhıdır, kandır, baruttur. Yıldızlar kadar şehitlerin mezarları vardır. Hepsi (bütün bunlar) niçin? Kürt kardeş olmadı, dost olmadı, onun için. Düşmanın elinin altından kurtulamaz. Kürt kardeş olmazsa Kürdistan olmaz. Düşmanın elinde Kobra helikopterleri var. Bizim gönlümüzde sadece kardeşlik var, birlik var, düşman öldürdüğü zaman bu KDP., bu YDK., bu PKK demiyor, bunlar Kürttür diyor. Kürtün yanındaki Kürdistan'da (Diğer çevirilerde bu ibare 'Kuzey Kürdistan' olarak belirtilmiş, bizzat Genel Başkan Yaşar Kaya da, doğruluğunu kabul ettiği 15.9.1993 günlü kolluk anlatımında (s.21), konuşmasında 'Kuzey Kürdistan' demiş olduğu ifade ettiğinden, ibareyi bu şekilde anlamak gerekir.) büyük savaş vardır. Arkadaşlar dediler ki: Halepçe'yi unutmadık. Evet, hiçbir Kürt Halepçe'yi unutamaz. Ama, şimdi kurtun yanındaki (Kuzey) Kürdistan'da Şırnak var, Sarıkamış var, Digor var. (Şırnak, Sarıkamış, Digor il ve ilçelerimizin yer aldığı ülke parçasına 'Kürdistan' denildiğine göre, ister 'Kuzey' sözcüğüyle, ister başka bir sıfatla nitelendirilmesinin sonucu etkilemediği açıktır. Ey kardeşlerim; Kürt birlik olmayıncaya kadar, evet biz Kürdistan için birlik olamıyoruz. Düşman Türk, Arap ve Acem menfaatleri için birlik oluyorlar. Acaba biz Kürdistan için niye birlik olamıyoruz? Ben dedim ki Kürdistan'ın sorunu ihanettik sorunudur. Hiç Kürtlerin başkaldırması sorunsuz sönmemiştir. Hile, desise, müzakere, siyaset ve bizim içimizdeki hainlerle, kandırmayla ve içimizdeki düşmanla bizi kandırmışlar ve söndürmüşler. Herkes bizi aldatmış. 1600 sene Kürtler îslâmiyete hizmet etmişlerdir. Bugün Kürt İslamiyetin yetimidir. Bu kadar İslam devletleri Kürtler için bir karar almıyorlar. Kürtler sosyalizme de hizmet etmişler. Bizler marksist Türk, Arap ve Acem'in kölesi olmuşuz. Askerler bize Kürtlüğü kader işi yapmışlar. Burjuvalar, kapitalistler bizi Kürtlük (Kürt olduğumuz) için kabul etmiyorlar. Kürtlük devleti için birlik olmak ve kurtulmak bizim şiarımızdır. Hür olmak ve serbest olmak pahalıdır. Bizim halkımız erkektir (yiğittir). Halkımız davası için, kurtuluşu için kızını, gelinini, oğlunu bize veriyor. Dağlarda günde 40-50 tane şehit düşüyor. Kürdistan eski Kürdistan değil, Kürt eski Kürt değil. Kürtler yemin etmişler, Yeminimiz ölümdür. Ey ülke senin uğrunda canımız feda, senin yolunda. Bizim kefenimiz giysilerimizdir. Ferman ve hediye birşey istemiyoruz dünyada ölümden başka. Bizim kanımız satılıktır, onunla alın Kürdistan'ı, bizim rüyalarımız olur. Biz başka birşey istemiyoruz. Kardeşlik ve birlik için KDP'nin kongresi başarılı olsun, siz sağ selamet olun. Allah yardımcınız olsun." AYMKD, Sayı: 30/2, s. 1061-1216.

94 Çağrısıdır" başlıklı bildirisi, Demokrasi Partisi’nin kapatılmasında Anayasa Mahkemesi tarafından gösterilen temel nedenlerdir. Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı olmak, dil ve ırk ayrımı yapmak ve azınlık oluşturma kapatılma

nedenlerinden bazılarıdır. 128

Demokrasi Partisi’nin AİHM'nde dava edilmesi, Hatip Dicle’nin açtığı davanın neticesinde gerçekleşmiştir. AİHM’ne göre, Bonn’da yapılan konuşma çok sert eleştiriler içerse dahi şiddet kullanımını teşvik etmemektedir. Erbil’de yapılan konuşma ise, nefreti körüklemektedir. Fakat konuşmanın yapıldığı yer ülke sınırları içinde olmadığı için konuşmanın etkisi ulusal güvenlik, kamu düzeni ve toprak bütünlüğü üzerinde sınırlı kalmıştır. AİHM, bu söylemlerden dolayı Anayasa Mahkemesi’nin Demokrasi Partisi’ni kapatmasını, AİHS’nin 11’nci maddesinin ihlalidir şeklinde yorumlamıştır (Telli, 2012: 151).