• Sonuç bulunamadı

KAPATILMA REJİMİ

2.2. TÜRKİYE’DE SİYASİ PARTİLERİN KAPATILMA REJİMİ

2.2.4. Siyasi Partilerin Kapatılma Usulü

1961 yılında siyasal partilerin anayasal güvenceye alınmasına kadar siyasi partilerle ilgili açılan davalarda kısmen Medeni Kanun kısmen de Dernekler Kanununun hükümleri uygulanmıştır. 1960 öncesinde siyasi partilerin nasıl kapatıldığına

bakıldığında; Takrir-i Sükun Kanununu temel alınarak Bakanlar Kurulu Kararıyla68

,

hükümet tarafından ilgili siyasi partinin faaliyetlerine izin verilmemesiyle 69

(sınırlandırma), Sulh Ceza Mahkemesi kararlarıyla70

ve Asliye Hukuk Mahkemesi

kararlarıyla71

kapatıldığı görülmektedir (Odyakmaz, 1996: 232-233). 1961 ve 1982

67

Ayrıntılı bilgi için bkz. Küçük (2005).

681925 yılında Şeyh Sait İsyanı nedeniyle çıkarılan Takrir-i Sükun’a dayanılarak Terakkiperver

Cumhuriyet Fırkası ve 1931 yılında Ahali Cumhuriyet Fırkası Bakanlar Kurulu Kararları ile kapatılmıştır (Odyakmaz, 1996: 232).

691930 yılında Komünist eğilimli olması nedeniyle Hükümet (Vekiller Heyeti) tarafından, Türk

Cumhuriyet Amele ve Çiftçi Fırkası’nın faaliyetlerine izin verilmemiştir (Odyakmaz, 1996: 232).

70 1954 yılında Millet Partisi, din, mezhep ve tarikat esaslarına dayandığı için Ankara 4. Sulh Ceza

Mahkemesi tarafından para cezasına mahkum edilerek feshine karar verilmiştir (Odyakmaz, 1996: 232).

71 1960 yılında Demokrat Parti, dini siyasete alet ettiği gerekçesiyle Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

54 Anayasalarında siyasi partilerin hangi organ tarafından kapatılacağı dışındaki her hususun düzenlenmesi kanunlara bırakılmıştır.

2.2.4.1. Yargılamada Yetkili Organ

1961 Anayasası öncesinde kapatılan siyasi partilerin ne şekilde kapatıldığına değinilmişti ve bunların demokrasinin gelişimi açısından negatif etkileri olduğu açıktır. Nihayet 1961 Anayasası’nın 57’nci maddesinin son fıkrasında siyasi partilerin kapatılmasında yetkili organ olarak Anayasa Mahkemesi yetkili kılınmıştır. Aynı madde, 1982 Anayasası’nın 69’uncu maddesinin 4’üncü fıkrasında, SPK’nun 98/1’inci maddesinde ve Anayasa Mahkemesi Kuruluşu ve Yargılama Esası Hakkında Kanunun 33. maddesinde de yer almıştır. Nitekim yetkili organ olarak Anayasa Mahkemesinin belirlenmesiyle siyasal partiler özel himaye altına alınmış ve siyasal partilerin daha önce kapatılma ile ilgili olarak derneklerden farklı olamama sorunsalı netlik kazanmıştır (Odyakmaz, 1996: 233).

Bu noktada Anayasa Mahkemesinin yetkili kılınması bazı kesimler tarafından tartışma konusu olmuştur. Karşı olanların savına göre, her zaman objektif olması gereken bir yargısal organın, siyasi partilerin kapatılma yetkisinin verilmesiyle beraber sübjektif olan siyasal değerlendirmenin Anayasa Mahkemesini kuruluş amacından uzaklaştıracağını vurgulamışlardır. Çünkü bir siyasi parti kapatma davasında yargıçların görüşleri aynı zamanda kendi siyasal kanaatlerini de yansıtabilmektedir. Böylece

Anayasa Mahkemesini siyasi polemiklerin içine çekebilmektedir

(Perinçek, 2008: 286-287).

2.2.4.2. Dava Açma Yetkisi

Siyasi partilerin kapatılmasında Anayasa Mahkemesinin yetkili kılınmasına rağmen, Anayasa Mahkemesi tek başına herhangi bir siyasi parti hakkında kendiliğinden kapatma davası açamaz. 1982 Anayasasının 69/4’üncü maddesine göre,

“Siyasi partilerin kapatılması, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının açacağı dava üzerine Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara bağlanır”. SPK’nun 100’üncü maddesine

göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı re’sen, Bakanlar Kurulu Kararı üzerine Adalet Bakanının istemiyle ve bir siyasi partinin istemi üzerine, kapatma davası açabilmektedir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, bir siyasi partinin istemi üzerine dava açma noktasında dava açmak adına yeterli delil olup olmadığına bakabilir ve olumlu

55

veya olumsuz72 hüküm verebilir. Fakat re’sen dava açmada SPK’nun 100’üncü maddesi

böyle bir şarta değinmemiştir (Köküsarı, 2009: 118-119).

Bir siyasi parti tarafından kapatma davası açılması için istemde bulunabilmesi için dava açmak isteyen bu siyasi partinin bazı şartları taşıması gerekmektedir: Son genel seçimlere katılmak; TBMM’de grubu bulunmak; ilk büyük kongresini yapmış olmak; MKYK tarafından dava açılması konusunda salt çoğunlukla karar almak ve dava açma talebinin genel başkan tarafından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına yazılı olarak bildirmek (Köküsarı, 2009: 118-119).

2.2.4.3. Yargılama Usulü

2010 yılında yapılan referandum ile Anayasa Mahkemesinin yapısı ve bazı usullerinde değişikliğe gidilmiştir. “Anayasanın 149’uncu maddesinin 12 Eylül 2010

tarihli halkoylamasıyla onaylanan 5982 sayılı Anayasa Değişikliği Kanunuyla değiştirilen şeklinin ikinci fıkrasına göre siyasi parti kapatma davalarına Anayasa Mahkemesi Genel Kurul tarafından bakılır. 30 Mart 2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesi Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanununun 52’nci maddesine göre siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin davalar, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun davanın mahiyetine uygun hükümleri uygulamak suretiyle dosya üzerinden Genel Kurulca incelenir ve karara bağlanır. Bu davalarda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısından sonra kapatılması istenen siyasi partinin genel başkanlığının ve tayin edeceği bir vekilin savunması dinlenir” (Gözler, 2013: 165).

Ayrıca önceden siyasî partilerin kapatılmasına ya da Devlet yardımından yoksun

bırakılmasına karar verilebilmesi için beşte üç nitelikli çoğunluk73

ile karar verilirken,

72

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının yeterli delil bulunmadığı kanaatiyle dava açmadığı durumlarda, talepte bulunan Adalet Bakanı’na yahut siyasi partinin kendisine yazılı tebliğin ulaştığı andan itibaren otuz gün içerisinde, Siyasi Partilerle İlgili Yasakları İnceleme Kuruluna yazı ile itirazda bulunabilir. Kurul itirazı otuz gün içinde karara bağlamak zorundadır. İtiraz haklı görülmezse dava açılmaz, ancak kurul itirazı haklı bulursa Cumhuriyet Başsavcısı dava açmakla yükümlüdür (SPK 100 md.).

Siyasi Partilerle İlgili Yasakları İnceleme Kurulu: Yargıtay Ceza Dairelerinin başkanlarından oluşur.

Bunlardan en kıdemlisi kurul başkanıdır. Daire başkanının özürleri durumunda dairenin en kıdemli üyesi kurula katılır. Kurul üye tam sayısı ile toplanır ve karar yeter sayısı üye tam sayısının salt çoğunluğudur. Siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin isteklerin, Cumhuriyet Başsavcılığınca reddi halinde yapılan itirazları incelemek üzere kurulmuştur (SPK, 99 md.).

73 Daha önce Anayasa Mahkemesinin siyasi parti davalarında karar yeter sayısı salt çoğunluk iken, Siyasi

parti davalarında 3/5 nitelikli çoğunluk aranması, 3.10.2001 tarih ve 4709 SK ile yapılan anayasa değişiklikleri neticesinde olmuştur.

56 2010 yılında referandumdan sonra yapılan değişiklikle toplantıya katılan üyelerin üçte

iki oy çokluğu şartı74

getirilmiştir.