• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYE’DE ÇEVRE KİRLİLİĞİ VE ÇÖZÜME YÖNELİK KAMU POLİTİKASI ARAÇLAR

3.1. TÜRKİYE’DE ÇEVRE KİRLİLİĞİ PROBLEMİ

Türkiye’de kuruluşundan bu yana sanayileşme yolunda önemli adımlar atılmaktadır. Kamu ve özel sektörün katılımıyla ülke sanayisi hızla büyümüş ve yol kat etmiştir. 1970’li yıllara değin daha çok küçük ve orta boy işletmelerden oluşan sanayi kolları bu yıllardan sonra tüm dünyada olduğu gibi yerini metal ürünler, kimyasallar, makine-teçhizat gibi ağır sanayi kollarına bırakmıştır. Bu süreçte sanayileşme ve ekonomik gelişme hızla devam ederken, çevresel kirlilik, atık kontrolü, kentleşmeden doğan riskler fark edilmemiş ya da göz ardı edilmiş, bir çevre politikası oluşturulmamış, yasal düzenlemeler yalnızca ilgili konuyla sınırlı kalmış ve bir bütünsellik oluşturulamamıştır. Bu sebeplerden ötürü başta büyük kentler olmak üzere kirlilik ve doğal kaynakların bozulması sorunu ortaya çıkmıştır216.

Planlı döneme geçişle birlikte çevre sorunları da ülke politikasında yerini almaya başlamıştır. 1963-1972 yıllarını kapsayan ilk iki kalkınma planında çevre sorunlarına ayrıntılı yer verilmemiş ve belirgin politikalar oluşturulmamıştır. Ancak bu iki plandan sonraki dönemde ülkenin çevresel sorunlarına dikkat çeken, mevcut durumu ve alınacak tedbirleri belirten ve bunların bütüncül bir planlama anlayışı içerisinde değerlendirilmesi gereğine vurgu yapan kalkınma planları hazırlanmıştır.

216SelahatinTuncer, Türkiye’de Çevre ve Çevre Vergileri, Yaklaşım Dergisi, Mayıs 2007, sayı: 173,

Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı döneminde (1979-1983) çevre politikalarında önleyici ve onarımcı nitelikler göze çarpmaktadır. Bu dönemde belirlenen politikalar düzenlenen yasa ve yönetmelikler ile taraf olunan uluslararası antlaşmalar dâhilinde uygulanmaya çalışılmıştır. Bu plan döneminde Başbakanlık Çevre Müsteşarlığı kurulmuş, 1983 yılında çevrenin sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda korunması amacıyla “Çevre Kanunu” çıkarılmıştır. Çevrenin korunması, iyileştirilmesi ve kirliliğin önlemesinin herkesin sorumluluğunda olduğuna vurgu yapan kanunda, sürdürülebilir kalkınma ilkesi, katılım ilkesi, önleme ilkesi, kirleten öder ilkesi, kusursuz sorumluluk ilkesi, bilgi edinme ve başvuru hakkı, piyasaya dayalı mekanizmalar ve çevre eğitimi hususlarını içermektedir.

Türkiye’de çevre vergilerinin temeli, “tazmin” ilkesine göre “kirleten öder prensibine” dayanmaktadır. 09.08.1983 tarih ve 2872 sayılı Çevre Yasası’nın “ilkeler” başlığını taşıyan 3/g maddesinde şöyle ifade edilmiştir:

“Kirlenme ve bozulmanın önlenmesi, sınırlandırılması, giderilmesi ve çevrenin iyileştirilmesi için yapılan harcamalar kirleten veya bozulmaya neden olan tarafından karşılanır. Kirleten kirlenmeyi veya bozulmayı durdurmak, gidermek veya azaltmak için gerekli önlemleri almaması veya bu önlemlerin yetkili makamlarca doğrudan alınması nedeniyle kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan gerekli harcamalar 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kirletenden tahsil edilir”217.

Türkiye’nin Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planından bu yana (1996-2000) bu yetersizliği kabul etmekte ve bir ulusal çevre stratejisinin geliştirilmesi çağrısında bulunmuştur. Halen dokuzuncu kalkınma planı uygulanmakta olan Türkiye’de kalkınma planları, çevre yönetimine ilişkin olanlar dahil, devlet politikalarını eşgüdüme kavuşturmanın başlıca aracı olagelmiştir.

Ulusal Çevre Eylem Planı (UÇEP), bu alanda bir stratejiye duyulan gereksinimi karşılamaktadır. Bu yönüyle UÇEP, Yedinci Kalkınma Planı döneminde çevre ile kalkınmayı birbiriyle bütünleştirecek somut eylemlerle pekiştirebilecek bir belge olmuştur. Aynı zamanda 8. Kalkınma planına veri girdisi sağlamaya hizmet etmiştir. İzlenen ulusal politikaya ek katkıda bulunmuştur.

¾ Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı için girdi sağlanmıştır;

¾ Türkiye’nin Ulusal Gündem 21’i için temel taşlarından birini oluşturmuştur ve bölgesel ve daha kapsamlı uluslararası ilişkilerde Türkiye’nin çevreye ilişkin durumunun yansıtılmasına katkıda bulunmuştur.

Süreçler, Devlet Planlama Teşkilatı, Çevre Bakanlığı ve UÇEP’in hazırlanmasına finansman katkısında bulunan Dünya Bankası temsilcilerinden oluşan bir Yürütme Kurulu tarafından yönlendirilmiştir. UÇEP’in hazırlık sürecinde belirlenen hedefleri şunlardır:

¾ yaşam kalitesinin iyileştirilmesi;

¾ çevre bilinç ve duyarlılığının geliştirilmesi; ¾ çevre yönetiminin iyileştirilmesi;

¾ sürdürülebilir nitelikte bir ekonomik, toplumsal ve kültürel gelişme sağlanması218.

Doğal kaynakların üretim ve tüketim süreçlerinde bilinçsiz ve yanlış kullanımı ile çeşitli nedenlerle çevrenin kirlenmesini içeren çevre sorunları, bütün dünya ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’nin gündeminde ağırlığını sürekli artıran bir biçimde yer almaktadır. Artık doğal kaynakların sınırsız ve insanoğlunun tüketim hızına yanıt verebilecek hızdan uzak olduğu bilmekteyiz. Doğadaki bozulma ve kaynakların tükenmesinin hızı, boyutları, nedenleri, çevre politikalarının ekonomik politikalarla kesişmesi ve örtüşmesini sağlamış ve bu husus, giderek artan bir ilgiyle birlikte yeşil ekonomi ve politikaları yaklaşımını oluşturma sürecinin gerekliliğine yol açmıştır. Çevre sorunlarıyla kalkınma ve büyüme sorunlarını bir araya getirecek ve çözüm arayışlarına itecek sistematik bir yaklaşıma ihtiyaç duyulduğu bilinmekte ve açıkça vurgulanmaktadır.

Bu süreçte aşırı nüfus artışı ve hızlı kentleşme nedeniyle ekonomik büyüme yaşayan Türkiye’de, kalkınma çabalarının çevre ile uyumlu sürdürülememesi, sanayileşmenin ve kentleşmenin sağlıksız ve plansız gelişmesine, su, hava ve topraklarımızın kirlenmesine, verimli tarım arazilerinin yok olmasına, ormanlarımızın azalmasına, çölleşmeye ve bazı bitki ve hayvan türlerinin nesillerinin yok olma tehlikesi altına girmesine neden olmuştur. Kentleşmenin ulaştığı hız çevre ve kentleşme kavramlarının birlikte irdelenmesini de beraberinde getirmiş ve

218 Çevre ve Orman Bakanlığı, UÇEP Ulusal Çevre Stratejisi Eylem Planı,

Temmuz 2011 itibariyle bu iki konu aynı bakanlık adı altında birleştirilerek Çevre ve Şehircilik Bakanlığı çatısı altında irdelenmeye başlanmıştır219.

Türkiye’nin başlıca çevre sorunları hava kalitesi, su temini ve atık sular, katı ve tehlikeli atık yönetimini içeren kentsel çevre, su kaynakları, toprak kaynakları, orman, biyolojik çeşitlilikten oluşan doğal kaynak yönetimi, deniz ve kıyı kaynakları, kültürel ve doğal değerler ve gerek insanların neden olduğu gerekse doğal çevresel tehlikelerle bağlantılıdır. Bu sorunların ülke genelinde kritik çevre sorunlarının üst üste örtüştüğü bazı öncelikli coğrafi alanlar belirlenmektedir220.

Tablo 10: Birleşmiş Milletler Çevre Performans Verileri

Kaynak: Çevre ve Orman Bakanlığı, UÇEP Ulusal Çevre Stratejisi Eylem Planı, http://www2.cevreorman.gov.tr/Ucep.html, (16.06.2011),

Dünyadan Türkiye’ye bakıldığında Birleşmiş Milletler tarafından her yıl ülkeler ile ilgili bilgileri toplayarak İnsani Gelişmişlik Endeksi değerleri Değerine göre Türkiye 92. Sırada gelişmiş ülkeler arasında yer almaktadır. Aynı çalışmada,

219 Alıca, s. 15.

220 Çevre ve Orman Bakanlığı, UÇEP Ulusal Çevre Stratejisi Eylem Planı http://www2.cevreorman

.gov.tr/Ucep.html, (16.06.2011).

60,4

18,8

15

5,5

41,9

Çevre Performans Endeksi 2010 60.4, Çevre Koruma Çalışmalarından Memnuniyet % 41.9 olarak yer almaktadır. Yukarıdaki tabloda Birleşmiş Milletler Çevre Performans Verileri Türkiye için ifade edilmiştir.

Avrupa’da çevre korumanın güçlendirilmesinin desteklenmesinde; Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin çevresel durum ile ilgili bilgilerinin artırılması çok önemlidir. Bu amaçla, üye ülkeler geniş bir alanda çevre verilerini toplayarak Avrupa Komisyonu, Avrupa Çevre Ajansı ve EUROSTAT’a bu verileri raporlamaktadırlar.

Türkiye Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinde, Avrupa Birliği çevre müktesebatına uyum için önemli adımlar atmıştır. Türkiye, Avrupa Çevre Ajansı üyesi bir ülke olarak bugün, yetkili makamlarca, çevresel verileri toplamakta ve bu verilerin bir çoğunu uluslararası kuruluşlar ile paylaşmaktadır.

T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Türkiye’deki çevresel konular ile ilgilenen kurum ve kuruluşlar arasında tek bir elektronik ağ üzerinden çevresel veri paylaşımını sağlayacak ve kolay erişime izin verecek olan Türkiye Çevresel Veri Değişim Ağının Kurulması Projesi (TEIEN)’ni başlatmıştır. Ulusal Strateji Belgesinin bir parçası olan ağ kurulumu, çevre sektöründeki kurumsal işbirliğini artıracak ve böylece çevresel sorunların ulusal politika ve planlama sürecine entegre olması hedeflenmiştir221. Bütün bu olumlu gelişmelere karşın, çevreyle ilgili konular ekonomik ve sosyal kararlara henüz yeterince içselleştirilememiştir222.

3.2. TÜRKİYE’DE ÇEVRE KİRLİLİĞİ SORUNLARININ ÇÖZÜMÜNE