• Sonuç bulunamadı

ÇEVRE KİRLİLİĞİNE YÖNELİK ALTERNATİF KAMU POLİTİKALAR

2.1. ÇEVRESEL ETİK VE SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA

2.1.1. Çevresel Yönetişim

2.1.4.2. Kamuya Dayalı Çözümler

Kişi ve kurumların karşılıklı müzakereler ile marjinal zararı marjinal kazanç ile eşit noktada tutamamaları halinde bir kamu hizmeti olarak çevreyi kirletme yasa ve cezalarına ihtiyaç duyulur. Bu zararların giderilmesi ve üretimin sosyal marjinal maliyetinin sosyal marjinal fayda düzeyini aşmamasını sağlamak için çeşitli uygulamalar mevcuttur139.

2.1.4.2.1. Regülasyon

Regülasyon en yalın hali ile yaptırım gücüne sahip bir otorite tarafından oluşturulan ve uygulanana kurallar bütünü olarak ifade edilebilir. Regülasyonlar kamu kadar özel sektör ve kar amacı gütmeyen herhangi bir organizasyon tarafından oluşturularak uygulanabilir. Bir ülkede anayasa başta olmak üzere tüm hukuk kuralları kamusal regülasyon anlamına gelmektedir. Çünkü devletin sosyal düzenin

137 Balay, s. 66.

138 European Commission Directorate, General Environment Bridging the Valley of Death: Public

Support for Commercialisation of Eco-innovation, Final Report, Mayıs 2009, http://ec.europa.eu/environment/enveco/innovation_technology/pdf/bridging_valley_report.pdf,

(11.06.2011), ss. 1-16.

işleyişini düzenlemeye yönelik oluşturduğu her türlü kurallardır. Ekonomik regülasyon ise devletin ekonomiye yaptığı müdahaleler bütününü ifade eder140.

2.1.4.2.2. Kontroller

Çevresel dışsallıklar sorununun çözümünde kullanılan ve piyasa temelli olmayan kamu ekonomisi aracı, standartlar olarak da isimlendirilen doğrudan kontrollerdir. Kontrol ve standartlar, çevre kirliliğine neden olan faaliyetler üzerindeki çevresel kısıtları, ödevleri ve hatta yasakları içerir. Kontrol ve standartlar, vergiler, harçlara göre kamu geliri sağlamaması bir dezavantaj olarak değerlendirilmektedir.

Vergiler sübvansiyonlar ve kirlilik izni gibi diğer kamusal iktisadi araçlara göre etkinlik açısından da değerlendirildiğinde kontroller ve standartlar etkinli açısından değerlendirildiğinde kontrolleri daha maliyetli bulmaktadırlar. Ancak bu eleştiride kunun çevre kalitesinin korunması gözardı edilerek sadece maliyet odaklı yaklaşımların değerlendirmesidir141.

2.1.4.2.3. Vergiler

Çevre sorunlarının bir negatif dışsallık olarak ele alınması ve içselleştirilmesinde öncelikli kamu ekonomisi aracı olarak vergiler söz konusudur. Ancak vergi dışsallığa neden olan faaliyete mi yoksa bu faaliyetin girdilerine mi uygulanacaktır. Diğer yandan vergi miktarı açığa çıkan dışsal maliyete denk bir miktarda mı yoksa farklı bir matrah belirleme yöntemi ile mi belirlenecektir. Toplanan vergilerin dışsallıkların bertarafında mı yoksa diğer vergilerin azaltılmasının finansmanında mı kullanılacaktır soruları literatürde tartışıla gelmiştir.

Tezin ikinci bölümünde ülke örneklerinde bu soruların ülkesel uygulamaları ve nasıl değerlendirildikleri örneklerle ifade edilecektir.

2.1.4.2.4. Sübvansiyonlar

Sübvansiyonlar özellikle konu çevre ise vergilerin aynası gibi ifade edilir. Dışsallıklar ile ilgili sübvansiyonlar bu dışsallıktan zarar gören birey ve kurumlara yapılan ödemelerdir. Oluşan dışsal zararın giderilmesini ya da azaltılmasını sağlamak

140 Coşkun Can Aktan, Dilek Dileyici, Kamu Ekonomisi, İzmir,2009, Birleşik Matbaacılık, ss. 79-81. 141 Kargı ve Yüksel, s. 197.

amacıyla dışsallıktan olumsuz etkilenenlerin tüketimini artıracak yardımlar mahiyetindedir. Havaalanı yakınlarındaki yerleşim birimlerinde ses izolasyonu döşenmesini garanti eden sübvansiyonlar bu konuya örnek verilebilir.

2.1.4.2.5. Harçlar

Harçları vergilerden ayıran en temel özellik olan bir karşılığı dayanması durumu konu çevre olduğunda bu dayanağı çevreye verilen zarardan alır. Harçlar bu zararın önlenmesi için yapılan kamusal uygulamaların karşılığıdır. “Kirleten Öder” ilkesi gereği birey yada kurumlardan çevreye verdikleri zarar oranında alınan bedeldir. Bu ilkeye dayandırılarak en fazla uygulanan araç harçlardır142.

2.1.4.3. Dışsallıkların İçselleştirilmesi ve Makro Ekonomik Çözümler

Tezimizin birinci bölümünde kavramsal boyutta ifade edilen dışsallıklar konusu bu bölümde dışsallıkların içselleştirilmesi boyutunda ele alınmakta, öncelikle kamu kesiminin rolü üzerinde durulmakta, daha sonra ise, konuya ilişkin özel yaklaşımlar ele alınmaktadır.

Mal ve hizmetlerin marjinal özel faydası/maliyetinin ayarlanması bir dışsallığın içselleştirilmesini ifade eder. Dışsallığın negatif boyutta olması durumunda, içselleştirme için marjinal dışsal maliyet marjinal özel maliyete eklenir. Pozitif bir dışsallıkta, dışsallığı içselleştirmek için marjinal dışsal fayda marjinal özel faydaya eklenir. Bir malın tüm marjinal sosyal maliyet ya da faydasını yansıtmak için dışsallığı içselleştirmek, fiyatlardaki değişimlerle sonuçlanacaktır. Bu noktada, içselleştirme, dışsallığın marjinal değerinin fiyatlandırıldığı anlamına da gelmektedir143.

Dışsallıkların dengelenmesi için ilk önerme vergi içeren çözümlerdir. Sübvansiyonlar ise, devletin negatif dışsallıklar üzerine koyduğu vergi yükünün tersine, pozitif dışsallık sağlayan faaliyetlere verilen destek ve/veya ödül olabileceği gibi negatif dışsallıklardan zarar görenlere yapılan ödemeler şeklinde de gerçekleşebilmektedir. Vergilerden farklı olarak, devlet dışsal maliyetleri belirli bir seviyenin altında tutmak için maliyetlere katlanır ve bu maliyetleri karşılamak amacıyla negatif dışsallık üreten faaliyetlerde bulunanlardan harç tahsil edebilir.

142 V. Kargı, C. Yüksel, s. 196. 143 Bakırtaş, ss. 9-10.

Dışsallığın negatif boyutta olması durumunda, çıktının marjinal sosyal maliyeti marjinal özel maliyetinden daha yüksektir. Aşağıda yer alan şekilde gösterildiği üzere MEC (marjinal dışsal maliyet) olası her birim çıktı için MPC’ye (marjinal özel maliyet) eklenir. Bu nedenle marjinal sosyal maliyet eğrisi marjinal özel maliyet eğrisinin üst kısmında yer alır. Analizde tüm çıktı düzeyleri için MEC, E1 olarak tanımlandığı için, MSC (marjinal sosyal maliyet) ve MPC eğrileri üzerindeki her bir nokta arasındaki uzaklık E1 kadar olmaktadır. Bu noktada sabitlik varsayımı dikkate alınmadığı takdirde, marjinal dışsal maliyet çıktı düzeyi ile beraber artacaktır. Bu duruma bağlı olarak MPC ve MSC arasındaki uzaklık da artacaktır.

Şekil 2: Negatif Dışsallıkların İçselleştirilmesinde Düzenleyici Vergiler

Kaynak: İbrahim BAKIRTAŞ, “Dışsallıkların İçselleştirilmesinde Düzenleyici Vergiler ve Sübvansiyonların Etkinliği: Analitik Bir Yaklaşım”, http://sbe.dumlupinar.edu.tr/7/57.pdf (11.09.2011), s.7.

Üreticilerin kararlarına temel olan nokta üretilen çıktının marjinal özel maliyetidir. Üreticiler marjinal dışsal maliyeti, üretim kararlarını alırken dikkate almamaktadır. Ekonomide etkinliğin sağlanmasında gerekli olan marjinal sosyal maliyeti bulmak için, çıktının marjinal özel maliyetine (MPC) çıktının marjinal dışsal

maliyeti (MEC) eklenir18. Bu durumu kısaca; MSC=MPC +MEC seklinde ifade etmek mümkündür144.

Hem negatif dışsallıkların, üretici için maliyet hem de pozitif dışsallıkların üretici için fayda haline gelmesini sağlamak açısından “kirlilik izni” kavramı örnek verilebilir. Kirlilik izni, Kyoto Protokolü ile birlikte uygulama alanı bulmuş olan bir mekanizmadır ve tadır. Günümüzdeki uygulama, emisyon ticareti, karbon ticareti, karbon borsası isimleri ile anılmaktadır145.

Negatif dışsallıkların içselleştirilmesinde düzenleyici vergilerin uygulanması beraberinde aşağıdaki sonuçları da getirecektir. Bunlar;

¾ Marjinal sosyal maliyet marjinal sosyal faydaya eşit olacaktır. Bu noktada piyasa etkinliği de sağlanmış olacaktır. Bu tip bir vergi fiyat artısına bağlı olarak talep miktarında bir azalma meydana getirecektir.

¾ Elde edilecek gelir bir yandan üçüncü kişilerin vergi yüklerini azaltır, diğer yandan ise kamu hizmetleri için kullanılırsa, dışsal maliyete sebep olanlardan üçüncü kişilere gelir transferi yapılmış olacaktır.

¾ Bu tip bir vergiyle dışsal maliyetleri meydana getirenler için göl, hava, vb. serbest malların faydasında azalma olmakta ve bunun sonucunda bunların diğer kullanıcılarının zararında azalma meydana gelecektir.

Ancak bu tip bir düzenleyici vergi ile üreticinin/tüketicinin dışsal maliyet düzeyini sıfıra düşürmek mümkün değildir. Çünkü dışsallık sadece üretim kapasitesindeki azalışa bağlı olarak azalmaktadır. Dolayısıyla, toplam çıktı düzeyindeki azalışa bağlı dışsal maliyetin azalması sorunun çözümü için etkin bir çözüm olarak görülmemektedir. Bu sonuca göre, üretim miktarını azaltmak yerine üreticinin negatif dışsallığını artan üretime karşın azaltacak bir düzenleyici verginin gerekliliği önceliklendirilmelidir146.

Negatif dışsallıkları önlemek için kullanılacak olan düzenleyici vergilerin üretim veya tüketim kararlarına etkilerinden öte etkisinin olumlu olduğu ifade edilebilir. Çünkü bu tip bir düzenleyici verginin konulmasından önce meydana

144İbrahim Bakırtaş, “Dışsallıkların İçselleştirilmesinde Düzenleyici Vergiler ve Sübvansiyonların Etkinliği:

Analitik Bir Yaklaşım”, http://sbe.dumlupinar.edu.tr/7/57.pdf, (11.09.2011), s. 6.

145 Hasan Sencer Peker, İsa Altınışık, Negatif Dışsallıkların İçselleştirilmesi Açısından Karbon

Ticareti, Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Bilimler Elektronik Dergisi, Sayı 4, 2011, s. 5.

getirdiği negatif dışsallıkları yüklenmeyen üretici ya da tüketici, düzenleyici vergi uygulamasından sonra bunları yüklenmek zorunda kalacaktır.

Şekil 3: Pozitif Dışsallıkların İçselleştirilmesinde Sübvansiyonların Etkisi

Kaynak: İbrahim Bakırtaş, “Dışsallıkların İçselleştirilmesinde Düzenleyici Vergiler ve Sübvansiyonların Etkinliği: Analitik Bir Yaklaşım”, http://sbe.dumlupinar.edu.tr/7/57.pdf, (11.09.2011), s.7.

Sübvansiyonlar, pozitif dışsallıklar meydana getiren üretim veya tüketim faaliyetinin marjinal sosyal faydasını içselleştirmek, diğer bir ifadeyle tüketici veya üretici tarafından yapılan ödemeleri azaltmak için yapılan düzenlemelerden biridir. Sübvansiyonlar, düzenleyici vergi düşüncesine dayanmakla birlikte, negatif bir vergi olarak da düşünülebilir. Yukarıda yer alan şekilde çıktıya uygulanacak bir sübvansiyonun çıktı düzeyi üzerindeki etkisini göstermektedir. Sübvansiyon uygulamasından önce, rekabet piyasasında oluşacak denge noktasında çıktı fiyatı P1 ve çıktı miktarı ise Q1’dir. Bu noktadaki tüketim düzeyinde marjinal sosyal fayda marjinal sosyal maliyeti aşmaktadır.

Bu farkı azaltmak için uygulanan sübvansiyon, bir malın alıcısı veya satıcısına devlet tarafından yapılan ödemeleri ifade eder. Sübvansiyon uygulaması tüketicinin ödediği fiyatı düşürür. Böyle bir uygulamada, sübvansiyon düzeyi çıktının marjinal dışsal maliyetine eşit olması esas alınır. Bu esaslar dahilinde, pozitif dışsallıkların tüketim nedeniyle meydana geldiğini ve çıktının marjinal dışsal faydasının E2 olduğu varsayımında, tüketicilerin marjinal özel faydasında E2’lik bir

artış meydana gelecektir. Uygulanan sübvansiyon talep eğrisini D1’den D2’ye kaydıracaktır147.

Talepteki artış piyasa dengesini U noktasından V noktasına taşıyacaktır. Bu noktada çıktının piyasa fiyatı çıktının artan marjinal faydasını kapsayarak P2’ye yükselecektir. Bununla beraber çıktı sübvanse edildikten sonra, net tüketici fiyatı düşer. Bu bilgiler ışığında çıktının net fiyat (P1-E2=) PN olacaktır. Net tüketici fiyatındaki bu azalma talep edilen miktarı Q2’ye yükseltecektir. Bu düzey aynı zamanda etkin çıktı düzeyidir.

Devletin birim basına sübvansiyonun E2 olduğu varsayımında, devlet şekildeki RVHY alanı kadar ödeme yapmak zorundadır. Sübvansiyonlar vergi gelirlerinden ödendiği için sübvanse edilecek mal ve hizmet guruplarının devlet tarafından çok dikkatli belirlenmelidir. Bu arada, etkinlik mantığının tüm sübvansiyonları haklı çıkarmadığı da unutulmamalıdır148.

Piyasa ekonomisine yönelik düzenlenen vergisel teşviklere rağmen, potansiyel dışsallıkları içselleştirememesi durumunda devlet, kendi kuruluşlarıyla özel girişimcilerin yerini almak gibi bir çözüm bulmaktadır. Fransa, Almanya ve ülkemizde dışsallıkların içselleştirilmesi bakımından, eğitim hizmetlerinin büyük bir bölümü devlet tarafından gerçekleştirilmektedir149.