• Sonuç bulunamadı

Ülkemizde bankacılık sektörü; mevduat bankaları, kalkınma ve yatırım bankaları ile kâr payı esasına göre faaliyet gösteren katılım bankalarından oluşmaktadır. 2009 yılı Eylül ayı itibariyle Türk bankacılık sektöründe faaliyet gösteren 49 bankanın 32’si mevduat bankası, 13’ü kalkınma ve yatırım bankası, 4’ü ise katılım bankasıdır. Türk bankacılık sektörü yapı olarak mevduat bankacılığı ağırlıklı bir yapıdadır [17].

Sektöre yön veren ilk on bankanın yıllar içinde değişimi ise Çizelge 3.1’de görüldüğü gibidir.

Çizelge 3.1 : İlk on banka sıralaması [12].

Sıra 1997 2000 2003 2005

1 Yapı Kredi Yapı Kredi Yapı Kredi Yapı Kredi

2 Pamukbank İş Bank Garanti Garanti

3 İş Bank Garanti İş Bank İş Bank

4 Vakıfbank Vakıfbank Akbank Akbank

5 Akbank Pamukbank Vakıfbank Finansbank

6 Garanti Ziraat Bank HSBC Vakıfbank

7 Ziraat Bank Akbank Finansbank HSBC

8 Koçbank Citibank Pamukbank Denizbank

9 Dışbank Finansbank Dışbank Halkbank

10 Denizbank Koçbank Denizbank Ziraat Bank

Türk Bankacılık Sektörü’nde 49 bankaya ait şube sayısı 2009 yılı sonunda 9.581 olarak kaydedilmiştir. Bankacılık sektöründe çalışan personel sayısı 2008 yılı sonuna göre, 2009 yılı Ağustos ayı itibarıyla 882 kişi azalarak 181.788’e düşmüş, ancak 2009 yılı sonu itibariyle 184.216 kişiye yükselmiştir [17, 18]. Sektör çalışanlarının Aralık 2009 itibariyle eğitim durumlarının dağılımı ise Şekil 3.1’deki gibidir.

Yüksek Öğrenim; 11,7% Lisans; 60,5% İlk Öğrenim; 1,4% Doktora; 0,1% Lise; 21,5% Yüksek Lisans; 4,8%

2009 yılının ilk yarısı itibariyle bir önceki yılın sonuna göre yüzde 5,3 büyüyen finansal sektörün aktif büyüklüğü 871 milyar TL’ye ulaşmıştır. Bu büyüklükteki sektör aktiflerinin yüzde 88,2’sini bankalar oluşturmaktadır [17]. Bankacılık sektörüne bakıldığında ise 2009 yılsonu itibariyle sektörün aktif toplamının, 2008 yılsonuna göre yüzde 13,8 artarak 833,9 milyar TL’ye yükseldiği görülmektedir. Özkaynaklardaki artışta yüksek dönem kârı, ödenmiş sermaye tutarındaki artış ve bünyede bırakılan kâr büyüklüğü etkili olmuştur [17, 18]

Sektör aktiflerinin Gayrisafi Yurtiçi Hâsıla’ya oranı 2008 yılsonunda yüzde 77,1, 2009 yılı ilk yarısında yüzde 82,3 düzeyinde iken Eylül 2009 itibarıyla yüzde 85,5 düzeyine yükselmiştir. Aynı dönemde sektörün TP aktifleri yüzde 19,7, YP aktifleri ise dolar bazında yüzde 0,3 oranında büyümüştür. Yabancı hissedarların ödenmiş sermaye içindeki payları esas alındığında ise, 2008 yılı sonunda yüzde 25,6 olan aktif büyüklük içindeki payın, 2009 yılı Eylül ayı itibariyle yüzde 24,3 olarak gerçekleştiği görülmüştür [17, 18]. Bankacılık sektörüne ait temel kalemlerin dağılımı Çizelge 3.2’deki gibidir.

Çizelge 3.2 : Bankacılık sektörü temel kalemleri (milyon TL) [18]. Aralık 2008 Mart 2009 Haziran 2009 Eylül 2009 Aralık 2009 Aktif Toplamı 732.536 753.782 768.230 798.046 833.928 Krediler 367.445 366.239 368.150 375.731 392.622 Takipteki Alacaklar 14.053 17.147 18.790 21.202 21.853 Bireysel Krediler 117.132 115.592 120.651 123.348 129.915 Menkul Değerler 193.990 211.124 221.778 241.512 262.876 Mevduat 454.599 467.130 467.613 488.945 514.618 Özkaynaklar 86.425 91.737 97.817 105.417 110.751 Dönem Karı 13.422 5.159 11.018 15.711 20.075 Türev Ürünler 102.685 132.349 123.348 132.765 129.001 Sektör aktiflerinden krediler 2009 yılında yüzde 6,9 artarken, menkul değerler portföyündeki artış yüzde 35,5 seviyesinde gerçekleşmiştir. Buna bağlı olarak kredilerin toplam aktif içindeki payı, Aralık 2008 seviyesi olan yüzde 50,2’den yüzde 47,1 düzeyine gerilemiştir ancak orandaki bu azalmaya rağmen sektörün toplam kredileri, 2009 yılsonunda 392,6 milyar TL’ye yükselmiştir [17, 18].

Banka grupları bazında bakıldığında en yüksek kredi artışı yüzde 34 ile katılım bankaları grubunda gerçekleşmiştir. Kamu bankalarının kredileri yüzde 19,3 artarken; özel bankaların kredilerinde ise yüzde 0,4 azalış gözlenmiştir. Para birimi

cinsinden karsılaştırıldığında ise TP kredilerde yüzde 9,9 (26,1 milyar TL), YP kredilerde ise yüzde 0,8 (0,6 milyar $) oranlarında yıllık artışlar gözlenmiştir [17, 18]. Tüm kredilerin vade dağılımında, 2009 Eylül ayı itibariyle bir önceki döneme göre kayda değer bir değişim yaşanmamıştır. Toplam kredilerin yüzde 57,3’ünü uzun, yüzde 42,7’sini ise kısa vadeli krediler oluşturmaktadır. Bireysel kredilerin ise vade yapısının uzamaya devam ettiği görülmektedir. Bu durum, bir ödeme aracı olan kredi kartının risk oluşturma potansiyeline işaret etmektedir [19]. Kredilerin vade ve para cinsi dağılımı Çizelge 3.3’te görülmektedir.

Çizelge 3.3 : Kredilerin vade ve para cinsi dağılımı (%) [19].

Krediler Kredi Kartları Tüketici Kredileri

Mart 09 Haz 09 Eyl 09 Mart 09 Haz 09 Eyl 09 Mart 09 Haz 09 Eyl 09 Kısa Vadeli 42,0 42,7 42,7 98,6 98,1 97,4 7,1 6,9 6,8 TP 33,5 35,1 35,3 98,5 98,0 97,2 7,1 6,9 6,8 YP 8,5 7,6 7,4 0,1 0,1 0,2 0,0 0,0 0,0 Uzun Vadeli 58,0 57,3 57,3 1,4 1,9 2,6 92,9 93,1 93,2 TP 36,8 38,0 38,1 1,4 1,9 2,6 92,8 93,1 93,1 YP 21,2 19,3 19,2 0,0 0,0 0,0 0,1 0,0 0,1 Toplam 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 TP 70,3 73,1 73,4 99,9 99,9 99,8 100,0 99,9 99,9 YP 29,7 26,9 26,6 0,1 0,1 0,2 0,0 0,1 0,1

Kredilerde meydana gelen artışın önemli bir kısmı (yüzde 4,5), yılın son çeyreğinde gerçekleşmiştir. Krediler türlerine göre irdelendiğinde, bireysel kredilerde kaydedilen artış oranının yüzde 10,9 olduğu görülmektedir. Bunu yüzde 7,9 ile kurumsal ve ticari krediler izlemiş, KOBİ kredileri ise yüzde 0,7 küçülmüştür. Bu bağlamda 2009 sonunda, bankacılık sektörü toplam kredilerinin yüzde 45,5’i kurumsal-ticari kredilerden, yüzde 33,1’i bireysel kredilerden, yüzde 21,4’ü ise KOBİ kredilerinden oluşmuştur [18].

Kredilerin bir önceki çeyreğe göre değişimleri incelendiğinde, küresel krizin de etkileriyle 2008 yılının son çeyreğinde başlayan duraklama ve azalışların, 2009 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren tüm kredi türlerinde artmaya başladığı görülmektedir. Kurumsal ve ticari krediler 2009 yılının ikinci çeyreği dışında artış eğilimini sürdürmüş; küresel ekonomik krizin etkisiyle en fazla azalış gözlenen KOBİ kredileri 2009 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren artışa geçerek 2008 yılsonuna göre sınırlı seviyede bir azalış sergilemiş; bireysel krediler ise iki çeyrek boyunca gözlemlenen düşüşlerin ardından artış eğilimi sergilemiştir. Bu artışların

sonucunda kredilerdeki artışın yüzde 50,8’inin, tüketici kredileri ve kredi kartı alacaklarından oluşan bireysel kredilerden kaynaklandığı görülmüştür. Aralık 2009 itibarıyla toplam 129,9 milyar TL seviyesine ulaşan bireysel kredilerin yüzde 28,2’si kredi kartı alacaklarından, yüzde 71,8’i ise tüketici kredilerinden oluşmuştur [18]. Bankacılık sektöründe özkaynakların; kredi, piyasa ve operasyonel riske esas tutar toplamına oranını gösteren Sermaye Yeterliliği Rasyosunun (SYR) solo bazda gelişimi ele alındığında, incelenen tüm dönemlerde, yasal sınır olan yüzde 8’in ve hedef rasyo olan yüzde 12’nin üzerinde olduğu görülmektedir. Sektörün SYR’si, Basel II’ye yakınsama sürecinin ve kredilerdeki büyümenin etkisiyle 2007 ve 2008 yıllarında düşmesine rağmen, 2009 yılı Eylül ayında yılsonuna kıyasla 2 puan artarak yüzde 20 olarak gerçekleşmiştir. Bu iyileşmede gerçekleşen yüksek kârlılığın etkisiyle özkaynakların güçlenmesi etkili olmuştur [17]. Küresel krizin olumsuz etkilerine rağmen bankacılık sektörünün SYR’sinin, başka ülkelerle kıyaslandığında, yüksek seviyesini koruduğu görülmektedir. Özellikle gelişmiş ülkelerde, krizin etkisiyle bankaların sermayelerinde meydana gelen aşınmanın sermaye artırımı ve/veya devlet destekleriyle aşıldığı bir dönemde, Türk bankacılık sektörü herhangi bir sermaye desteğine ihtiyaç duymamıştır.

2008 yılı sonunda aktif payı yüzde 79,2 olan 42 bankanın SYR’si yüzde 15 üzerinde oluşurken, 2009 yılı Eylül ayında aktif payı yüzde 97,4 olan 46 bankanın SYR’si yüzde 15’in üzerinde oluşmuştur. Diğer taraftan, yüzde 8 ile 15 arasında SYR’ye sahip olan bankaların aktif payları da yüzde 20,8’den yüzde 2,6’ya gerilemiştir [17]. 2009 yılı Eylül ayında serbest sermayenin toplam aktiflere oranı ve toplam özkaynakların toplam aktiflere oranı, 2008 yılı sonuna göre artmıştır. TGA’lardaki artışa rağmen serbest sermayenin artış göstermesi, bankacılık sektörünün sermaye kalitesinin yüksekliğine işaret etmektedir.

Sermaye kalitesi artan bankacılık sektörünün karlılığında da çok büyük artışlar kaydedilmiştir. 2009 yılının ilk dokuz ayında sektörün net kârı, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 42,3 artarak, 15,1 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. 2009 yılsonunda ise bankacılık sektörü dönem net kârı, 2008 yılsonuna kıyasla 6,7 milyar TL’lik (yüzde 49,6) artışla 20,1 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. 2009 yılında bankacılık sektörünün kârındaki artışta faaliyet gelirleri önemli rol oynamıştır. Faaliyet gelirlerindeki artış ise temel olarak net faiz gelirlerinden kaynaklanmıştır.

Ayrıca, menkul kıymet alım satım kârlarının, sermaye piyasası işlemleri kârını artırması sonucu net ticari kârdaki artış da faiz dışı gelirlerin yükselmesinde etkili olmuştur. Öte yandan takipteki alacaklar özel provizyonundaki önemli artış kârlılığı olumsuz etkilemeye devam etmektedir. Takipteki alacaklar özel provizyonundaki yüzde 81,1’lik (4,4 milyar TL) artışa bağlı olarak, provizyon sonrası net faiz gelirlerindeki artış yüzde 25 ile sınırlı kalmıştır. Bu duruma paralel olarak TGA’lardaki artışın, ilerleyen dönemlerde de kârlılığı olumsuz etkilemeye devam edeceği öngörülmektedir [3]. Bu bağlamda bankacılık ve finansal istikrarın geleceği açısından TGA’ların olumsuz etkisinin minimize edilmesi büyük önem taşımaktadır.