• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYE’NİN AZERBAYCAN’IN SORUNUNU KENDİ SORUNU GİBİ GÖRME NEDENLERİ SORUNU GİBİ GÖRME NEDENLERİ

SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEM’DE TÜRKİYE ERMENİSTAN İLİŞKİLERİ

3. TÜRKİYE’NİN AZERBAYCAN’IN SORUNUNU KENDİ SORUNU GİBİ GÖRME NEDENLERİ SORUNU GİBİ GÖRME NEDENLERİ

1994 yılında Dağlık Karabağ sorununda ateşkes antlaşması imzalandıktan sonra sorunun çözülmesi yönünde barış süreci AGİT Minsk Grubu tarafından yürütülmeye başlandı ve bu süreçte en önemli adım Aralık 1996 AGİT Lizbon zirvesinde atılmış oldu. Lizbon Zirvesi’nde Minsk Grubu Eşbaşkanları Ermeni kuvvetlerinin Dağlık Karabağ ve onun çevresindeki Azerbaycan topraklarından çekilmesini ve mültecilerin kendi evlerine dönmesini içeren barış teklifinde bulunmuş, ayrıca zirvede Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü tanıyan bazı prensipler kabul edilmiştir.380 1997 yılında ise AGİT Minsk Grubu Dağlık Karabağ sorununu adım adım çözmek için önce Ermeni kuvvetlerinin Dağlık Karabağ dışındaki topraklardan çekilmesini daha sonra ise yeni aşamalara başlanmasını önermiştir. Ter Petrosyan bu önerilere sıcak bakıyormuş gibi bir izlenim yaratmıştı.381 Ter Petrosyan’ın dış politikası özellikle diaspora tarafından başarısız olarak değerlendirilmiş ve bunun sonucunda da Ter Petrosyan 1998 yılında istifa etmek zorunda bırakılmıştır.382

11 Eylül terör olaylarından sonra ABD’nin Kafkasya’da etkisi daha da artmış ve Azerbaycan ABD’ye terörle mücadelede destek vermiştir. Bununla da Azerbaycan’la ABD arasındaki ilişkiler gelişmiştir. Bunun haricinde Azerbaycan ve Gürcistan NATO ile işbirliğini daha da ilerletmiştir. Sonuçta bu durumlar Ermenistan’ı bölgede kötü etkilemiş ve Rusya’dan daha bağımlı duruma getirmiştir.383

3. TÜRKİYE’NİN AZERBAYCAN’IN SORUNUNU KENDİ

önderliğinde yapılan Ulusal Kurtuluş Savaşına Azerbaycan halkı maddi ve manevi yardımlarda bulunmuştur. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Azerbaycan’ın sevinci bizim sevincimiz, kederi bizim kederimizdir” sözleri iki ülke arasındaki ilişkileri yeteri kadar güzel ifade etmektedir.385

Türkiye ve Ermenistan arasındaki ilişkileri etkileyen faktörler, Kafkasya’ya özgü parametreler, diaspora faktörü ve Ermenistan’ın dış politikasıdır. İki ülke arasında normal diplomatik ilişkilerin kurulmasının önüne geçen üç temel engelden birisi de Dağlık Karabağ sorunudur.386 Çünkü Türk dış politikasında Ermenistan denince akla ilk gelen Azerbaycan, Dağlık Karabağ Sorunu ve Güney Kafkasya’yla ilişkilerdir.387 Ermeniler sözde “soykırım”

konusunu gündemde tutmakla Türkiye’yi sürekli savunma durumunda bırakmaktalar.

Böylece, Türkiye’nin Karabağ gibi önemli bir konuya müdahale etmesini engelleyerek, Türkiye’nin bu konuyu görüşen uluslararası kurumlara katılmasına izin vermemekteler.388

Karabağ Sorunu’nun perde arkasına baktığımız zaman orada Türkiye ve Rusya arasındaki tarihsel ilişkiler daha doğrusu Rusya’nın doğuya açılmak, sıcak denizlere inmek, Karadeniz boğazlarını ele geçirmek gibi hedeflerini ifade eden “büyük ideal”ını gerçekleştirmek amacıyla Türkiye’ye karşı yürüttüğü politikası yatmaktadır. Bu hedeflerini gerçekleştirmek için de kendilerine karşı “sadık” millet olarak tanımladıkları Ermenileri kullanmışlardır. Yani aslında “Büyük Ermenistan” ideolojisi Ermenilere has bir ideoloji olmamış, Rusların çıkarları doğrultusunda ortaya attıkları bir ideoloji olmuştur.389 Ermeni yazarlardan A. Lolayan yazılarında Ermenilerin “Büyük Bağımsız Ermenistan” kurmak için Azerbaycan’dan Karabağ ve Nahçivan’ı, Gürcistan’dan Borçalı, Ahalsık, Ahalkalaki, Türkiye’den ise Akdeniz’e kadar Doğu Anadolu’yu koparmak istediklerini itiraf etmektedir.390

Çar Rusya’sı döneminde olduğu gibi SSCB döneminde de Ruslar Türklere karşı

“Ermeni Kartı”nı kullanmaya devam etmişlerdir. “Anavatan’a dönüş” projesi çerçevesinde ortaya çıkan Hai-Tahd ideolojisi “Türk işgali altındaki Ermenistan”ı kurtarmayı ve Ermenistan’daki Azerbaycan Türklerini yaşadıkları yerlerden çıkarmayı hedeflemekteydi.

385Okan Yeşilot, “Türkiye-Ermenistan İlişkilerinde Azerbaycan Faktörü”, Türk Ermeni İlişkilerinin Yarını, Yeditepe, 2015. s. 319

386Kasım, op. cit., s. 1039

387 Ali Faik Demir, “XXI. Yüzyılda Ermeni Faktörünün Türkiye’nin Dış Politikasına Yansımaları ve Etkileri, Türk Ermeni İlişkilerinin Yarını, Yeditepe, 2015. s. 22

388Yusubov, op. cit., s. 1134

389Emin Arif (Şıhaliyev), “Ermenistan-Azerbaycan Sorununun Perde Arkası: Rusya-Türkiye Çatışması”, Ermeni Araştırmaları 2. Türkiye Kongresi Bildirileri, II. Cilt, ASAM Ermeni Araştırmaları Enstitüsü, Ankara, 2007, s.

1068-1072.

390İbadov, op. cit., s. 1099

74

Ermeniler bu teklif ve talepleri Moskova’ya sunmuş ve Ermenilerin “Anavatan’a dönüş”

projesine Sovyet yönetimi tarafından sıcak bakılmıştır. Aslında ise bu proje ve ideolojiler Sovyetlerin bizzat kendileri tarafından ortaya atılmaktaydı. Sovyetler zamanı geldiğinde Ermenistan’a getirilecek Ermenileri Türkiye’ye karşı kullanmayı ve uzun vadede Türkiye’yi kendi etki alanına almayı hedeflemekteydi. Ermeniler Rusların onlar için Türklerden toprak talebinde bulunarak onlara vatan arama isteklerinin masumiyetine inanmaktaydılar. Sovyet politikasının gerçek amacı ise Türkiye topraklarında kuracakları Ermeni devleti üzerinden Doğu Akdeniz’e ve Ortadoğu petrollerine ulaşmaktı, bu nedenle de göç politikasını ve Türkiye’den toprak taleplerini desteklemekteydi.391

Dünya karşısında identik halklar olarak gözüktüğümüz için Azerbaycan’a yapılan saldırı Türkiye’nin imajına ve çıkarlarına da darbe vurmuş oluyor, fakat ABD’nin, NATO’nun askeri-strateji, siyasi önceliklerine bağımlı olması yüzünden Türkiye Rusya’nın Ermenistan’a gösterdiği ilgi ve desteği gösterememektedir.392

Ermenistan Azerbaycan’la savaşsa da hep Türkiye’yi birincil tehdit olarak algılamıştır.

Bu nedenle de ülkedeki Rus askeri üsleri ve Gürcistan’dan çıkarılan ve Ermenistan’a getirilen Rus askeri üsleri Türkiye ile sınır bölgelerde, özellikle de Gümrü vilayetinde ve Karabağ bölgesine yerleştirilmiştir.393

Türkiye 1991 senesinde Ermenistan’ın bağımsızlığını tanıdıktan sonra o yıllarda Ermenistan’la iyi ilişkilerin kurulmasına çaba göstermiş hatta iki ülke arasında ticaret ilişkileri başlamış ve Türkiye Ermenistan’a buğday yardımı yapmıştır. Ancak Ermenistan’ın Karabağ dışında bazı toprakları işgal etmesi ve Bakü’yü tehdit edecek askeri üstünlük kazanmasından sonra Türkiye Ermenistan’la kara sınırlarını kapatmış ve iki ülke arasındaki doğrudan ticaret ilişkileri durdurulmuştur.394 Ermeni Politolog Andranik Ermenistan’ın dış politikasını Türkiye’nin etkinliğine engel olmak üzerine inşa ettiğini, “Ermenistan, Rusya ve İran Türkiye’nin Azerbaycan ve Orta Asya’yla birleşmesine engel olabilir. Ermenistan ve İran Türklerin birleşmesini engelleyecek faktöre dönüşmelidir”395sözleriyle ifade etmiştir.

391Arif, op. cit., s. 1073.

392Ibid., , 1077

393Sinan Oğan, “Türkiye-Ermenistan İlişkilerinde Yeni Açılım Olasılıkları”, Ermeni Araştırmaları 2. Türkiye Kongresi Bildirileri II. Cilt, ASAM Ermeni Araştırmaları Enstitüsü, Ankara, 2007, s. 1047.

394Ömer E. Lütem, “Türkiye ve Ermenistan’ın Güncel İlişkileri”, Ermeni Araştırmaları 2. Türkiye Kongresi Bildirileri, II. Cilt, ASAM Ermeni Araştırmaları Enstitüsü, Ankara, 2007. s. 1035

395Yasin Aslan, Ermenistan Tarihi Yol Ayırımında, Ankara, Türk Demokrasi Vakfı, 1996, s s. 18-19. aktaran:

Hüseyin Kalaycı, “Komşuların Gölgesinde ABD-Ermenistan İlişkileri”, Ermeni Araştırmaları 2. Türkiye Kongresi Bildirileri, II. Cilt, ASAM Ermeni Araştırmaları Enstitüsü, Ankara, 2007, s. 1118.

75

Ter Petrosyan döneminde Türkiye’nin Azerbaycan’ı desteklemesinin önüne geçmek için Ermenistan hükümeti Türkiye’ye karşı daha ılımlı bir politika izlemeye başlamıştır.

Mümkün olduğu kadar soykırım iddiaları dile getirilmemiş ve bu konu daha çok diasporaya havale edilmeye çalışılmıştır.396

ABD hükümeti Kafkaslara barış getirme politikası kapsamında Ermenistan ve Türkiye arasında sorunların çözülmesi için iki ülke arasında dışişleri bakanları düzeyinde görüşmeleri teşvik etmiş ve yaklaşık dört yıl süren görüşmelerde tarafları ilgilendiren sorunlar ve aynı zamanda Karabağ sorunu ele alınmıştır. Ermenistan’ın bu görüşmelerden beklentileri Karabağ’ın ileride ilhak edilmesi ve bağımsızlığının tanınması, diğer Azerbaycan topraklarının ilhak edilmesi, Türkiye’yle diplomatik ilişkilerin kurulması, Türkiye’nin sözde soykırım iddialarını tanımasına çalışılması ve tanıdıktan sonra toprak ve tazminat taleplerinde bulunulması ve Türkiye’yle kara sınırlarının açılması şeklinde olmuştur. Türkiye ise Ermenistan’dan Karabağ dahil tüm Azerbaycan topraklarından geri çekilmesini, sınırların dokunulmazlığını kabul etmesini ve soykırım iddialarından vazgeçmesini istemiştir. Sonuçta taraflar arasında bir anlaşma sağlanamayınca sorunlarda adım adım ilerlenmesine karar verilmiştir. Fakat bu defa da hangi adımların atılacağı konusunda kararsız kalınmıştır.

Türkiye’den ilk adım olarak kara sınır kapılarını açması ve/veya Ermenistan’a giden demiryolunun işletilmesine izin vermesi beklenirken, bunun karşılığında Ermenistan’dan Karabağ hariç, diğer Azerbaycan topraklarından çekilmesi beklenmektedir. Aslında bu Türkiye açısından sakıncalıdır. Çünkü sınır kapıları açıldıktan sonra Ermenistan diplomatik ilişkilerin kurulmasıyla ilgilenmeyecektir ve böylece Türkiye kendi talepleri olan sınırların dokunulmazlığının kabulü yanı toprak bütünlüğünün tanınması, soykırım iddialarından vazgeçilmesi gibi konularda başarılı olamayacaktır. Ermenistan Türkiye’nin beklentileri yerine getirmesini istediği halde kendisi hiç bir adım atmayı düşünmüyor. Türkiye ise kendisinin atacağı her bir adıma karşılık Ermenistan’ın da bir adım atmasını talep ediyor.397

Genel olarak baktığımızda Ermenistan’ın Türkiye ve Azerbaycan’la sorunlarının çözülmesinde iki yol olduğu görülmektedir. Bunlardan birincisi Karabağ’ın statüsünün Azerbaycan’ın kabul edeceği bir şekilde belirlenmesi, Azerbaycan topraklarının işgaline son verilmesi, Ermenistan’a uygulanan tüm kısıtlayıcı önlemlerin kaldırılması aynı zamanda sınır kapılarının açılması, tarafların toprak bütünlüğünün tanınması ve Ermenistan’ın soykırım iddialarından vazgeçmesini içeren bir paket anlaşma oluşturmaktır ki bu koşullarda çözüm ideal olurdu ve Güney Kafkasya’da barışın sağlanmasında çok büyük katkı sağlardı. Fakat

396Lütem, op. cit., s. 1036

397Ibid., , s s. 1036-1037

76

böyle bir çözüm şu an için imkânsız gözüküyor. Diğer bir yol ise Türkiye’nin Karabağ sorunundan bağımsız bir şekilde Ermenistan’la sorunlarını ele alması, Ermenistan’la diplomatik ilişkilerin kurulması, Türkiye’nin sınır kaplarını açması karşılığında Ermenistan’ın sınırların dokunulmazlığını tanıması ve soykırım iddialarından vazgeçmesidir.398 Aslında Türkiye sınır kapılarının açılmasına olumlu baksa da Azerbaycan dış politikası buna karşı çıkmıştır.399 Bu yol gerçekleşmesi mümkün olan fakat gerçekleşirse Azerbaycan’ı zor durumda bırakacak bir çözüm yoludur.400

Türkiye zaman zaman soruna çözüm bulmak amacıyla ABD ile birlikte bazı önerilerde bulunmuştur. Bu önerilerden birisi de koridor açılmasıydı. Şöyle ki Türkiye Azerbaycan’ın ana topraklarını Nahçivan’a bağlayan, Ermenistan’ı ise Karabağ’a bağlayan koridorların açılmasını önermiş ancak hem Azerbaycan hem de Ermenistan bu öneriyi reddetmiştir.401 Ermeni kuvvetlerinin Nahçivan’a saldırması sonucunda Dağlık Karabağ çatışmasında Türkiye’yle Ermenistan arasındaki en ciddi gerginlik ortaya çıkmış oldu ve Nahçivan’ı korumak isteyen Türkiye’de bu topraklara askeri müdahalede bulunulması gündeme getirilmişti.402 Rusya ve Ermenistan her ikisi Taşkent Ortak Güvenlik Antlaşması’na taraf ülkeler ve bu antlaşmaya göre taraf ülkelerden birisine yapılan saldırı tüm taraf ülkelere yapılmış sayılacaktır. 403Böylece Taşkent Ortak Güvenlik Antlaşması’nın şartları Ermenistan’a karşı Nahçivan’a askeri müdahalede bulunacağı taktirde Türkiye’yi Rusya’yla karşı karşıya getirebilirdi. Daha sonra Ermeni kuvvetlerinin geri çekilmesiyle kriz sona erdi ve 1994 yılında Azerbaycan’la Ermenistan arasında imzalanan ateşkes antlaşmasıyla Dağlık Karabağ sorunundaki çatışmalar yerini görüşmelere bıraktı.404

Yıllardır Karabağ Sorunu’nun çözülmesi için Minsk Grubunun aracılığıyla Azerbaycan ile Ermenistan arasında ve aynı zamanda son dönemler Türkiye’yle Ermenistan arasında müzakereler sürdürülmektedir. Yıllardır bir ilerleme kaydedilmeden müzakerelerin devam ettirilmesinin tek nedeni ise uluslararası ilişkilerde sorunun barışçıl yolarla çözümü için müzakereden başka yol bulunmamasıdır. İlerleme kaydedilmese dahi müzakere

398Ibid., , s. 1037

399Ali Faik Demir, op. cit., s. 25

400Lütem, op. cit., 1036

401Kasım, op. cit., s. 1042

402Amberin Zaman, “Azerbaijan Looks to Ankara”, The Middle East, no.213, Temmuz 1992, s. 8. aktaran:Ibid., s. 1042

403Allison, Roy, Military Forces in the Soviet Successor States, Adelphi Paper, 280, London: The International Institute for Strategic Studies,1993, s. 10. aktaran:Ibid., s. 1042

404Ibid., , s. 1042

77

edilmemesi sorunun çözümsüz kalacağı anlamına gelmektedir, fakat müzakere edildiği halde çok az da olsa bir ilerleme ola bileceği, bir çözüm ihtimalinin var olduğu düşünülmektedir.405

4. SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEM’DE TÜRKİYE-ERMENİSTAN