• Sonuç bulunamadı

2.2. Ülkemizde Farklı Dil ve Lehçelerde Yapılan Yayınlar

2.2.5. Türk Vatandaşlarının Günlük Yaşamlarında Geleneksel Olarak Kullandıkları

Hakkında Yönetmelik

Bu yönetmeliğin amaç kısmında, “…kamu ve özel radyo ve televizyon

kuruluşlarının radyo ve televizyon yayınlarının Türkçe yapılması esası yanında Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerde de yayın yapabilmelerine ilişkin usul ve esasları düzenlemek…” olduğu

hüküm altına alınmıştır. Bu yönetmeliğin, 3984 sayılı kanunun 4928 sayılı kanunla değişik 4. maddesine ve Avrupa Sınır Ötesi Televizyon Sözleşmesi’nde öngörülen hükümlere dayanılarak hazırlandığı ifade edilmiştir. Yönetmeliğin yayımlanmasıyla, 18.12.2002 tarihli ve 24967 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan “Radyo ve Televizyon Yayınlarının Dili Hakkında Yönetmelik” yürürlükten kaldırılmıştır.

Bir önceki yönetmelikten farklı olarak bu yönetmelikte; iletişim ortamı, tematik kanal, ulusal yayın, bölgesel yayın, yerel yayın, yeniden iletim, haber, müzik ve kültür programları, yıllık yayın dönemi, yayın planı ve alt yazı gibi yeni kavramların tanımlarının yapıldığını görmek mümkündür. Bu düzenleme, yeni yönetmeliğin kapsam bakımından daha geniş bir şekilde ele alındığını göstermektedir. Ayrıca, bir önceki yönetmelikte bulunmayan ulusal, bölgesel ve yerel yayın ayrımı getirilerek, yayınların hangi yayın kuruluşlarınca yapılacağı sorusuna açıklık getirilmiştir.

Yönetmeliğin yayınların dili başlıklı 4. maddesinde, “Yayınların Türkçe

yapılmasının esas olduğu ve yayınlarda Türkçenin özellikleri ve kuralları bozulmadan konuşma dili olarak kullanılması, çağdaş kültür, eğitim ve bilim dili olarak gelişmesinin sağlanması gerektiği ve aynı zamanda münhasıran Türkçeden başka bir dil ve lehçede yayın yapılamayacağı ancak, bu yönetmelik çerçevesinde Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerde de yayın yapılabileceği” hüküm altına alınmaktadır.

Yönetmelikte, kamu ve özel ulusal radyo ve televizyon kuruluşlarının Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerde yapılacak yayınlarını Üst Kurul’dan izin almak suretiyle yapabilecekleri belirtilmektedir. Bu dil ve lehçelerde sadece yetişkinler için haber, müzik ve geleneksel kültürün tanıtımına yönelik yayınlar yapılabileceği ve bu dil ve lehçelerin öğretilmesine yönelik yayın yapılamayacağı yönetmelikte vurgulanan hükümlerdendir.

Görüldüğü gibi bu yönetmelikte de, bir önceki yönetmelikte olduğu gibi sadece yetişkinler için ve yalnızca haber, müzik ve geleneksel kültürün tanıtımına yönelik yayınlar yapılabileceğinin altı çizilmiş ve bu dil ve lehçelerin öğretilmesine yönelik yayın yapılamayacağı ifadesi korunmuştur.

Bu yayınların öğretilmesine yönelik yayın yapılamayacağı hükmü, anayasanın 42. maddesinin son fıkrası (Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez. Eğitim ve öğretim kurumlarında okutulacak yabancı diller ile yabancı dille eğitim ve öğretim yapan okulların tâbi olacağı esaslar kanunla düzenlenir. Milletlerarası antlaşma hükümleri saklıdır) dikkate alındığında yerinde bir düzenleme olmuştur (Çiftçi, 2007: 77).

Farklı dil ve lehçelerde yapılacak bu yayınların süresi bir önceki yönetmelikten farklı şekilde düzenlenmiştir. Süreler yeni yönetmelikte daha uzun olarak ele alınmıştır. Burada, kamu ve özel ulusal yayın lisansı sahibi radyo ve televizyon kuruluşlarının, bu dil ve lehçelerdeki yeniden iletim konusu yayınları da dâhil olmak üzere; radyo kuruluşlarının günde 60 dakikayı aşmamak üzere haftada toplam 5 saat, televizyon kuruluşlarının ise günde 45 dakikayı aşmamak üzere haftada toplam 4 saat yayın yapabilecekleri belirtilmektedir. Yine bu dil ve lehçelerde yeniden iletim konusu yayınlar dâhil, televizyon yayını yapan kuruluşların bu yayınlarını içerik ve süre açısından bire bir olmak kaydıyla, Türkçe alt yazıyla verecekleri veya hemen akabinde Türkçe tercümesini yayınlamakla, radyo yayını yapan kuruluşların ise programın

yayınlanmasını takiben Türkçe tercümesini yayınlamakla yükümlü oldukları şeklindeki ifade, bir önceki yönetmelikle paralellik göstermektedir.

Bir önceki yönetmelikte geçen “Yayınlar süresince, diğer yayınlar için

kullanılan stüdyo düzeninin değiştirilemeyeceği ve program sunucusunun ve spikerlerinin çağdaş kıyafetler içinde olmak zorunda oldukları” şeklindeki ifade, bu

yeni yönetmelikte kapsamı biraz daha genişletilerek ele alınmıştır. Yeni yönetmelikte yer alan düzenleme şu şekildedir: “Yayın kuruluşlarının farklı dil ve lehçelerde

yaptıkları yayın süresince stüdyo düzeni, mevcut logo, ses efekti ve tanıtıcı ses işaretleri dışında simgelere yer vermemekle yükümlü oldukları ve gerektiği takdirde, sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin simgesi niteliğindeki görüntü ve işaretleri kullanabilecekleri...”

2.2.6. Türk Vatandaşlarının Günlük Yaşamlarında Geleneksel Olarak Kullandıkları Farklı Dil ve Lehçelerde Yapılacak Radyo ve Televizyon Yayınları Hakkında Yönetmelik

3 Kasım 2009’da yayımlanan bu yönetmelik, 2004’te yayımlanan yönetmelikte olduğu gibi, 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’un 4. maddesine dayanılarak hazırlanmıştır. Yayımlanan bu yeni yönetmelikle, 25.1.2004 tarihli ve 25357 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Türk Vatandaşlarının Günlük Yaşamlarında Geleneksel Olarak Kullandıkları Farklı Dil ve Lehçelerde Yapılacak Radyo ve Televizyon Yayınları Hakkında Yönetmelik” yürürlükten kaldırılmıştır.

12 maddelik bu kısa yönetmeliğin amaç bölümünde; bu yönetmeliğin amacının,

“Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu dışındaki radyo ve televizyon kuruluşlarının, Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerde yayın yapabilmelerine ilişkin usul ve esasları düzenlemek” olduğu hüküm

altına alınmaktadır.

Yeni yönetmelikte dikkat çeken önemli noktalardan biri, ilk iki yönetmelikte geçen “Sadece yetişkinler için ve yalnızca haber, müzik ve geleneksel kültürün tanıtımına yönelik yayınlar yapılabileceği ve son olarak bu dil ve lehçelerin öğretilmesine yönelik yayın yapılamayacağı” ifadelerinin yeni yönetmelikte yer almamasıdır.

Yeni yönetmelikte yine dikkat çeken bir diğer nokta da, ilk iki yönetmelikte geçen “Farklı dil ve lehçelerde yapılacak bu yayınların süresi konusunda” ve aynı zamanda ‘Televizyon yayını yapan kuruluşların bu yayınlarını Türkçe alt yazıyla veya

tercümesiyle verecekleri, radyo yayını yapan kuruluşların ise programın yayınlanmasını takiben Türkçe tercümesini yayınlamakla yükümlü oldukları” şeklindeki hükümlere

yeni yönetmelikte yer verilmemiş ve bu konularda herhangi bir sınırlamaya gidilmemiş olmasıdır.