• Sonuç bulunamadı

3.1 İnkılâp Temsillerinde İşlenmiş Temalar

3.1.1 Türk Tarihi ve Türk Kimliği

1932 yılında toplanan I. Tarih Kongresi ile devletin benimsediği yeni geçmişte Osmanlı/İslam öğeleri dışarıda bırakılmıştır. Resmi Tarih, Orta Asya+

Kadim Anadolu+ Atatürk Türkiyesi öğelerinin konfigürasyonu ile biçimlendirilmiştir.243 Beş yüz yıllık bir dönemin tüm değerlerinin yadsınmasından sonra asal değerler daha gerilerde, Orta Asya Türk uluslarında aranmıştır.

Ortaasya’da bir iç deniz çevresinde uygar ve mutlu bir ülke düşünülmüş, günün tarihsel bulgularından da esinlenerek, ileri, uygar Türk ulusunun Batıya göç ederek Anadolu’ya uygarlık getirdiği ileri sürülmüştür. Ortaasya Türk ulusu, sanatseverliği, barışseverliği, mertlik ve kahramanlığı ile yüceltilmiştir.244

Resmi tarih tezi bağlamında kaleme alınan piyeslerde halkta yeni bir tarih algısı oluşturarak ulus ve Türklük bilincinin yaygınlaştırılması hedeflenmiştir. Bu amaçla yazılan eserlerin başında; Faruk Nafız Çamlıbel’in Akın, Özyurt; Yaşar Nabi Nayır’ın Mete; Behçet Kemal Çağlar’ın Çoban, Atilla, Ergenekon; Münir Hayri Egeli’nin Bay Önder; Celal Esat Arseven’in Bay Turgan adlı oyunları gelmektedir.

3.1.1.1 Akın

Faruk Nafız Çamlıbel’in 1932 yılında yazmış olduğu Akın piyesi ulusçuluk söylemini işlemiştir. Akın piyesinde; Ortaasya içdenizinin kuruması sonucu Türk yurdunda yaşanan on bir yıl kuraklık ve kıtlık sonucu orada yaşayan Türkler’in Batıya göç etmeleri anlatılmıştır. Türk soyunun yüksek meziyetli oluşu, diğer uluslara karşı üstün görülmesi piyeste çok sık işlenmiş olan tem’dir.

“Hiçbir elin hüneri Türkle boy ölçüşemez.”245

243 Levent Boyacıoğlu, a.g.m., s.351.

244 Sevda Şener, Çağdaş Türk Tiyatrosunda Ahlâk, Ekonomi, Kültür Sorunları (1923-1970), Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara, 1971, s.152.

245 Faruk Nafız Çamlıbel, Akın, Nurgök Matbaası, İstanbul, 1965, s.57.

3.1.1.2.Mete

Yaşar Nabi Nayır’ın 1932 yılında yazmış olduğu piyes Orta Asya Türk tarihinden Mete döneminin olaylarını konu edinmiştir. Mete’nin Avrupa uluslarına karşı ordularıyla kazandığı zaferleri anlatan piyeste özellikle Türklerin karamanlıkları üzerinde durulmuştur. Mete’nin yalnız savaşa değil barışa da önem vermesi ve yurdunu kalkındırmak için komşu ülkelerle yaptığı anlaşma sonucunda çok sevdiği atını ve eşini bu uğurda feda etmesiyle vatan sevgisinin her şeyden üstün olduğunun altı çizilmek istenmiştir. Piyes’te olay örgüsü Atatürk Türkiye’sinde yaşanan olaylarla paralel nitelik taşımaktadır. Mete’nin savaşlardaki başarısı ve savaş sonrası yeni bir ülke inşa etmek için kurultaylar toplayıp yeni yasalar hazırlatması Mete’nin şahsında Atatürk’ün sembolleştirilmek istendiği söylenebilir:

“İKİNCİ ASKER:

Ne çabuk geçti aylar! O heyecan günleri Ayrık dönmiyecek mi bundan sonra hiç geri?

Aylardır bekleyoruz gene coşkun bir zafer.

Neden ilan etmiyor Hakan acaba sefer?246

ÜÇÜNCÜ ASKER:

Bambaşka işleri var Mete hanın şimdi de, Bakın nasıl memleket düzeliyor gitgide Savaş yalnız savaşla her iş biter mi sanki?

Böyle cenkle, kavgayla geçen eski zamanki Uyuşuk senelerin yıkamak kirlerini,

Hakan buraya verdi bütün fikirlerini Bir yenilik buluyor vatanda her yeni ay, Her sene sonbaharda toplanıyor Kurultay.

Çok şanlı bir tarihin doğması için yeniden Fikrini anlatıyor toplantıya her giden.

Unutulmuş yasalar yeniden yazılıyor, Mermer abidelere zaferler kazılıyor.

246 Yaşar Nabi Nayır, Mete, Ahmet Halit Kütüphanesi. İstanbul, 1932, s.31.

Bu, inkılâp denilen derenin kaynağıdır.

Daha gürdür ozanın dünkünden şimdi sesi, Saadeti söyleyor şimdi kaval bestesi.

Yurdun bu uyanışı yeni bahara eşittir, Çünkü Mete baharı getiren bir güneştir.247

3.1.1.3. Özyurt

Faruk Nafız Çamlıbel’in 1932’de yayınlanan Özyurt piyesi Ortaasya Türklerini ele almıştır. Piyesin ana teması medeniyetin taşıyıcısı olarak Türkleri göstermesidir. Türklerin geçtikleri yerlerdeki diğer uluslara medeniyet götürmelerinin yanında bilime ve sanata verdikleri önem vurgulanmıştır. Türklerin barbar olmadıkları ve medeniyeti diğer uluslara öğrettikleri piyeste şu şekilde ifade edilmiştir:

“Demir Han:

Biz kır bin akıncıyla yirmi yıllık yol aştık, Yirmi yıl yirmiden çok milletle karşılaştık Uymuyordu, ne kadar yakın olsalar yine, Renkleri, iklimleri, dilleri birbirine.

Biz gidince kararır belki, dedik içleri, Başlarına bıraktık nur diye bilgiçleri…

Biz yanına serçeler uğratmayan kartaldık, Onlar sanki bizlere ne verdi de biz aldık?

Onlar neyi almadı bizler bağışladık da?

Biz çakan bir şimşeğiz sonsuz bir karanlıkta:

Geçtiğimiz yollara diken biziz heykeli.

Bizden sonra titredi sazlarının üç teli, Bizden yuva kurmayı, sevmeyi öğrendiler Atlılar, milyonları iki kere yendiler.

Biz saman yollarında parladık yıldız gibi, Yabancı el değmemiş benliğimiz kız gibi…

Şimdi bu yerlilerden korkacak bizler miyiz?”248

247 A.g.e., s.32.

3.1.1.4. Çoban

Behçet Kemal Çağlar’ın konusunu Orta Asya Türk tarihinden alan Çoban adlı piyesinde Türk ulusuna ve tarihine övgü ön plândadır. Türk ulusu kahraman, yüce ve uygar bir ulus olarak tanıtılmış, uygarlığın taşıyıcısı olarak Türkler gösterilmiştir:

“Bey- ….

Sanatı, hakikati, ilmi, kahramanlığı

Dünyaya yaysın diye Tanrı Türk’ü yarattı.”249 3.1.1.5. Bayönder

Librettosu’nun Münir Hayri Egeli’ye bestesinin Necil Kazım (Akses)’e ait olduğu250 Bay Önder piyesi Atatürk tarafından Münir Hayri’ye ısmarlaması üzerine kaleme alınmıştır. Piyesin konusunu ve olay örgüsünün nasıl kurulacağını Münir Hayri’ye veren Atatürk piyesin kahramanı olan Bay Önder’in kendi şahsında sembolleşmesini istemiştir.251 Atatürk piyesi üç defa okumuş ve üzerinde düzeltmeler yapmıştır.252 Münir Hayri Atatürk’ün piyeste bu denli yoğun etkisini

“Ben vasıtayım eser onundur.”sözleriyle ifade etmiştir.

Münir Hayri’nin sözleriyle piyesin konusu şöyledir:253

“Mevzuda vak’a hemen hemen Ebedi Şefin hayatının sembolleşmesinden ibaretti. Bir fırtınalı günde eşini kaybeden Şef, varını, yoğunu arkadaşlarına dağıttıktan ve idealini gençliğe emanet ettikten sonra ebediyete kavuşacaktı. Gençlik

“Türk medeniyetini dünya medeniyetinin üstüne çıkardığını” haykırırken piyes bitecekti.”

Piyesin özü Bay Önder’in şu sözleriyle vurgulanmıştır:

“BAYÖNDER

Herkes bir ödev içindir. Gelir gider.

Belki bilmez nedir borcu, yalnız onu öder.

248 Faruk Nafız Çamlıbel, Özyurt, Hakimiyeti Milliye Matbaası, Ankara, 1932. s.19-20.

249 Behçet Kemal Çağlar, Çoban, Hakimiyeti Milliye Matbaası, Ankara, 1933, s.30.

250 Levent Boyacıoğlu, İnkılâp Temsilleri-III Bayönder”, Tarih ve Toplum, C.18, Sayı: 104, (Ağustos 1992), s.90.

251 Münir Hayri Egeli, Bayönder, Güneş Matbaası, İstanbul, s.3.

252 A.g.e., s.6.

253 A.g.e.,s.11.

En mutlu duygularla karşınızda bağırdım:

Gönlüm bir dilek gizler.

Çağlardan beri sizler, Ardımda dolaştınız, Benimle savaştınız, Nece sarp dağ aştınız, Koştunuz atıldınız

Bu ülkü gezisine yürekten katıldınız.

Sizi gönendirmek için nem var nem yoksa, bugün Sizlere veriyorum.

Varım sizindir bütün

Yerimi, otağımı önünüze seriyorum GENÇLER:

Bizim başımız adam, gövdemiz sade ateş.

Bileğimizde bilgi, bize imrenir güneş Pusatımız altındır güçlük bize oyuncak

Amcamız (amacımız) en yüksek Uygurluğu da aşmak”254 3.1.1.6. Attila ( Behçet Kemal Çağlar )

Behçet Kemal Çağlar’ın yazmış olduğu Atilla piyesinde de Türk’ün diğer uluslardan üstün olduğu, Türklerin uygar bir ulus oldukları teması işlenmiştir:

“Attila- Tanrılığı hak etmiş ırka barbar demeyin!

Unutmayın: Türktedir en coşkunu al kanın;

Unutmayın: Türkler de torunu Attila’nın.”255 3.1.1.7. Attila ( Kemal Ergenekon )

Kemal Ergenekon’un yazmış olduğu Attila piyesinde Türk soyunun yüceliği övülmüştür. Piyeste Türkler yiğit ve kahraman, medeniyetin taşıyıcısı olarak gösterilmiştir. Türklerin gittikleri yerlere barış ve adalet götürmelerinin yanında bağımsız yaşama duygularının her şeyden üstün olduğu vurgulanmıştır:

254 A.g.e., s. 41-45.

255 Behçet Kemal Çağlar, Atilla, Ulus Basımevi, Ankara, 1935, s.31.

“Muhafız I -Ne kadar sayınız?

Atlı

- Gökte yıldızlar kadar. Sarı denizde, Çinde, Hintteyken bir ucumuz, Küçük Avrupa ile dolmayacak avcumuz!

Muhafız I - Ülkünüz nedir?

Atlı

Zafer ve mazluma adalet!

Muhafız I En yüksek servetiniz?

Atlı

- Ebediyen hürriyet”256 3.1.1.8. Bay Turgan

Celal Esat Arseven’in Bay Turgan adlı piyesinde Türk milletinin esir yaşayamayacağı, vatanına ve bayrağına olan bağlılığı ve sevgisi ana tema olarak işlenmiştir:

Turgan-… Yüz binlerce Türkün saadeti benim ölümümü bekliyor. Ben daha ölmüyorum, Tanrım bana yardım et. Ölüm niçin bu kadar nazlanıyorsun.

Saynur- Turgan ciğerlerim yanıyor.

Turgan- Saynur, Saynur gözlerini aç, işte bak güneş doğuyor, karanlıklar uyanıyor, atlar kişniyor, davullar vuruluyor, atlılar koşuyor, mızraklar parıldıyor.

Bak Cengiz’in tuğları göklerde dalgalanıyor. Saraylar yanıyor, zındanlar yıkılıyor, yüzbinlerce mazlum kurtuluyor. Ey dağlar açıl bu tufana geçid ver.

Saynur- Turgan.

Turgan- Ben de ölüyorum. Fakat bak Saynur bayrağımız yürüyor, al kanlara boyanmış ilerliyor.

SAVULUN…..BAYRAK GELİYOR.”257

256 Kemal Ergenekon, Attila, Yeni Basımevi, Bursa, 1935, s.13.

257 Celal Esat Arseven, Bay Turgan, İstanbul, 1937, s.85-86.

3.1.2 İnkılâp Temsilleri’nde Milli Mücadele