• Sonuç bulunamadı

3.1 İnkılâp Temsillerinde İşlenmiş Temalar

3.1.3. İnkılâp Temsillerinde Milli Mücadele Sonrası Türkiye

3.1.3.2 İnkılâplar

3.1.3.2 İnkılâplar

Kız- Aziz Türkçe değil mi?

Yılmaz- Ne münasebet.

…..

Nine- Şu derleme işi bitse de güzel Türkçemize kavuşsak.”316 3.1.3.2.2. İnkılâplarımız

Atatürk İnkılâplarını birebir ele alan İnkılâplarımız adlı piyesinde on üç yaşına kadar Avrupa’da yaşayan Çiçek’in ailesiyle birlikte Türkiye’ye dönüşü ve yaşadıkları anlatılmıştır. Avrupa’dayken Türkiye’den mektuplaştığı arkadaşlarını görmek için onların okuluna gelen Çiçek’e arkadaşları Milli Mücadele’den Cumhuriyet’in kuruluşunu kadar yaşanan olayları anlattıktan sonra ülkede bir çok yeniliğin gerçekleştiğinden bahsetmişlerdir. Çiçek’i Türk İnkılâbıyla ilgili hazırladıkları piyesin provalarına götürerek yeniliklerin neler olduğunu piyes aracılığı ile anlatmaya başlamışlardır. Şapka, Harf ve Dil Devrimi, kadın hakları ve eğitim alanındaki yenilikleri anlatmışlardır. Piyeste konusunun geçtiği zamanda Atatürk hayatta değildir. Atatürk’e bağlılık, İsmet İnönü’ye ise övgü vardır:

“ÇİÇEK- Türk İnkılâbı az bir zamanda büyük bir hızla büyümüş..

AYSEL- İnkılaplar, inkılapları takip edecektir. Görüşte bilgiye, gidişte ülküye uyduk.. Nur içinde yatsın, bize bu inkılâpları yaratan Büyük ATATÜRK..Yaşasın bize bugünleri yaşatan Yüce İnönü!”317

3.1.3.2.3. Atatürk Yurdunda Büyük Devrim

Milli Mücadele’de İstanbul’da İngiliz askerinin Kuvayi Milliyeci olduğu için bir Türk’ü dövdüğünü gören Ali İngiliz askerini öldürmesinden dolayı İngilizler tarafından yakalanan Ali’nin Hindistan’a sürgüne gönderilmesi ve 15 yıl geçtikten sonra Türkiye’ye dönen Ali’nin yaşanan gelişmeleri görünce şaşırması ve çocuğuyla aralarında geçen konuşmaları konu edinen piyeste Cumhuriyet öncesi ve sonrası kıyaslaması şöyle yapılmıştır:

316A.g.e., s.21-23.

317 M.F. Gürtunca, İnkılâplarımız, Ülkü Basımevi, İstanbul, 1943, s.29-31.

“BİRİNCİ SES- Oğul! Ben başka bir Türk ülkesine gelmişim galiba! Bu bir yeryüzü cenneti. Halbuki benim tanıdığım, benim içinde doğup büyüdüğüm Türkiye bir yeryüzü cehennemi idi.

Orada fes; şalvar, çarşaf giyilir, fala bakılır, Arapça tapılır, ud ve darbuka dinlenirdi.

AHMED- Biliyorsun ki Baba! ATATÜRK!

AHMED- Senin anlayacağın baba, yurdu düşmanlardan temizledikten sonra, kafalarımı temizledi. Hani hatırlarmısın: sen, bir gün olmıyacak mı ki, kulaklarımız öz dili, öz musikiyi duyacak demişdin.

AHMED- Ben daha çocuktum o zamanlar. Ama hatırlıyorum, işte bütün bu dediklerin oldu senin! Dil temizlendi. Özleşti. Kılık düzeldi, güzelleşti, medreseleri tekkeleri kapadık. Arap yazısını attık. Başörtüyü, çarşafı, fesi şalvarı çıkardık. Falı falcılığı geçmişe gömdük. Kadın özgür oldu. Artık mecelle yok, hak var. Kökü artık ezilen insanların inleyişi değil, hür yüreklerin vurgusunu, ışıklı türküleri dolduruyor üstünde tek bir baca tütmeyen bu yurt da şimdi fabrikalardan geçilmiyor. Anadolu’yu çelik ağlarla donattık. Uçaklarımız var. Top tüfeğimiz, ordumuz donanmamız var artık.” 318

Milli Mücadele’de vatanseverlik duygusunun vurgulandığı piyeste, Atatürk Devrimlerine övgü yapılmıştır.

3.1.3.2.4. 10 İnkılâp

Bir okulun öğrencileri sınıflarında Atatürk İnkılâpları arasında hangi inkılâbın daha önemli olduğunu tartışmalarını konu alan 10 İnkılâp piyesinde Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet, Harf, Dil ve Şapka İnkılâbını tartışan öğrenciler hangi inkılâbın daha önemli olduğuna karar verememiştir ve hepsi farklı bir şey söylemiştir:

318 Vecdi Ahmet, Atatürk Yurdunda Büyük Devrim, Sinan Basımevi, İstanbul, 1935, s.12-15.

“Pınar:

- Ben bütün bu eserlere bir ana buldum. Eğer Cumhuriyet olmasaydı bu saydıklarınızın hiçbiri meydan gelmezdi. Türk İnkılâbının en ölmez temeli eski idareyi yıkarak Cumhuriyeti kurmasıdır. Saydığınız inkılâpların hepsi Cumhuriyetin eseridir.

Gündüz:

Ben bundan daha büyük bir temel biliyorum ki Türk İnkılabının en inanılmaz tarafı o dur. O olmasaydı saydıklarınızın hiçbiri olamazdı. Hatta Cumhuriyet bile.

Hatta siz ve ben bile.. Bunu ihtiyar tarih de biliyor, bütün dünya da tanıyor. Fakat siz unuttunuz.

Hepsi birden:

Söyle! Sen Söyle! Söyle! Söyle!

Gündüz:

Kurtuluş Harbi.

Hepsi birden

Yaşa! Yaşa! Doğru, doğru!”319

Öğretmen sınıfa girdiğinde öğrencilere ne olduğunu sormuştur. Öğrenciler Türk İnkılâbı’nın en büyük tarafının ne olduğunu tartıştıklarını söylemişlerdir.

Bunun üzerine öğretmen:

“Muallim:

… Türk İnkılâbının en büyük ve en kıymetli tarafı bütün bunları meydana getiren İnkılâp babasıdır. Onu bulun bakayım?

Hepsi birden:

Gazi efendim. Gazi! Gazi! Gazi! Yaşasın Gazi! …”320 3.1.3.2.5. Emrindeyiz

Eski ve yeni eğitim sistemini ele alan piyeste; Cumhuriyet bayramını kutlamak için sınıflarını süsleyen ilkokul beşinci sınıf öğrencileri ilkokulu beş yılda

319 Vasfi Mahir Kocatürk, 10 İnkılap, Ahmet Halit kütüphanesi, İstanbul, 1933, s.12.

320 A.g.e., .s.16.

bitirecekleri için sevinmektedirler. Babalarının ilkokulu geç bitirmelerinin nedenini eski eğitim sistemine ve eski yazının zorluğuna bağlayan öğrenciler Harf İnkılâbının önemini vurgulamışlardır:

“Olcay- Bir ulusu meydana getiren vatandaşların okur yazar olmaması, o ulusun her alanda yabancı uluslardan aşağıya, geri bir durumda kalmasına sebep olur.

Dilek- İşte bizi bu ilerleme, bilgilendirme engelinden Cumhuriyet kurtardı.

1928 yılının Ağustosunda yapılan harf devrimi bence bütün kötülükleri, gerilikleri bir anda yok eden, kafaları güneşliyen, güzel yurdumuzu bilgi nuruyla aydınlatan en büyük bir devrimdir.”321

Öğrenciler inkılâpların en büyüğünün Cumhuriyet idaresinin kurulması olduğunu savunarak, Atatürk ve İsmet İnönü’ye bağlılıklarını ifade ederler:

“Sönmez- Biz, Cumhuriyet çocukları, emanetini korumaya and içtik. Sonsuz uyu Atam!..

Alev- Cumhuriyet’imizin büyük koruyucusu. Aziz babamız, ardında ve emrindeyiz..

Çocuklar- Ardında ve emrindeyiz, sevgili Milli Şefimiz!..”322 3.1.3.2.6. Kukla Oyunları

Cemil Miroğlu’nun yazmış olduğu Kukla oyunları adlı piyesin İbiş Alfabe Öğreniyor başlıklı bölümünde, bir evin uşağı olan İbiş verilen siparişleri aklında tutamadığı için sürekli eksik getirmektedir. Evin sahibi İbiş’e siparişleri kağıda yazmasını söylemiştir. Okuma yazma bilmediğini söyleyen İbiş’e ev sahibi alfabeyi öğretmeye başlamıştır:

“EFENDİ- Elbette öğrenmen lazım ya..Okuyup yazmayı hiç de merak etmedin mi? Bak bizi dinleyen çocuklar bile seni ayıplıyorlar.

İBİŞ- Vallahi çok doğru efendim. Bana hemen elifbeyi öğretin.

EFENDİ- Elifbe mi? Öyle şeyler yok şimdi. Ona alfabe derler alfabe! Sana alfabeyi öğreteceğim, anladın mı?...”323

321 Melahat Sezener, Emrindeyiz, Çocuk Esirgeme Kurumu Yayını, Ankara, s.5-6.

322 A.g.e., s. 12.

Piyeste Latin harflerinin kabulünün halkın okuma yazma öğrenmesine sağlamış olduğu kolaylık vurgulanmıştır.

3.1.3.3. Cumhuriyet Türkiyesi’nde Yeni Değerler