• Sonuç bulunamadı

KKTC’de yaşayan 18 yaş ve üzeri bireyler arasında 389 katılımcıdan anket uygulması ile elde edilen bulgularda, Türk kahvesi tüketim alışkanlığının cinsiyet değişkeni açısından farklılık göstermediği bulunmuştur. Buna ek olarak, tüketim alışkanlığı açısından 18-24 yaş aralığına sahip gençlerin ve bekarların Türk kahvesini daha az tercih ettiği gözlenmiştir. Yapılan bu çalışmada Ulusoy ve ark. (2013) ve Yılmaz ve ark. (2016)’ın yapmış olduğu araştırmaların aksine genel olarak yaş azaldıkça Türk kahvesi tüketim durumunun azaldığı saptanmıştır. Ayrıca bu çalışmada katılımcıların medeni durumunun Türk kahvesi tüketim tercihlerini etkilemesinin yanında, eğitim durumlarına göre de farklılık gösterdiği bulunmuştur. Buna göre, eğitim düzeyi bakımından üniversite veya yüksek okul mezunu bireylerin Türk kahvesini içme oranın daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Türkiye’de ikamet eden 18 yaş ve üzeri 500 kişinin katılımı ile sağlanan farklı bir çalışmada ise erkeklerin, 45-54 yaş grubunda olan bireylerin, evli ve ortaöğretim mezunlarının Türk kahvesini daha çok tükettiği vurgulanmışken, lisans eğitimi almış bireyler en az Türk kahvesi tüketen bireyler olarak açıklanmıştır (Akşit, 2017). Daha önce yapılmış sınırlı sayıda çalışma bulunmasına rağmen özellikle Türk toplumunda yeni nesil genç ve eğitimli bireylerde Türk kahvesi tüketim alışkanlığının azaldığı gösterilmiştir (Akşit, 2017). Bu bağlamda, Türk kahvesi tüketim alışkanlığının kazandırılması ve

Türk kahvesi kültürünün yaşatılması için özellikle gelecek nesil olan gençlere yönelik bilinçlendirme çalışmalarının ve etkinliklerin yapılması tavsiye edilebilir.

Türk kahvesi tüketim eğilimleri ve tüketici özelliklerinin belirlenmesi amacı ile katılımcıların tercih ettikleri kahve türleri sorgulandığında, katılımcıların %85.7’si her gün düzenli kahve tükettiğini belirtmişken, tüketicilerin %81.6’sı hergün Tük kahvesi tükettiklerini söylemiştir. Ayrıca, düzenli olarak Türk kahvesi tükettiğini beyan eden bireylerin genel olarak Türk kahvesi tüketim sıklıkları değerlendirildiğinde %74.22’sinin büyük oranda günde 1-3 fincan Türk kahvesi tüketimi olduğu bulunmuştur. Bu bulgu Türk kahvesi tüketimi büyük oranda bir fincanla sınırlı olan Akşit (2017)’in yaptığı çalışma sonuçları ile örtüşmemektedir. Türkiye ile KKTC’de var olan Türk kahvesi günlük tüketim miktarının farklılık gösterebileceği düşünülse de Tekirdağ ili, Süleymanpaşa ilçesinde yapılan bir çalışma sonuçlarına göre tüketicilerin %73.5’i benzer şekilde günde 1-3 fincan Türk kahvesi içtiklerini belirtmiştir (Yılmaz, Oraman, Özdemir, Arap ve Yılmaz, 2016).

Ankete katılan tüketicilerin %75.2’si Türk kahvesini şekersiz (sade) olarak tercih ettiklerini belirtirken en çok nerede tükettikleri sorulduğunda ise %67.5 iş yeri cevabını vermiştir. Türk kahvesini daha çok şekersiz içmeyi tercih etme durumu daha önce yapılan çalışmalarla parallelik göstersede, tüketim mekanı diğer çalışmalarda var olan ‘’ev ortamı’’ cevabı ile farklılık göstermektedir (Yılmaz, Oraman, Özdemir, Arap ve Yılmaz, 2016; Akşit, 2017). Ayrıca diğer çalışmalara kıyasla yapılan bu çalışmada tüketicilerin Türk kahvesini geleneksel olarak cezvede pişirme yöntemi yerine kahve makinesinde pişirmeyi tercih ettikleri saptanmıştır. Daha önceki çalışmalar kahvenin aile ve arkadaşlarla var olan sosyal etkisini ortaya koysa da, yapılan bu çalışmada kentleşme ve toplumsal değişme sürecinin bireylerin yiyecek ve içecek alışkanlıklarını da değiştirebileceği gözlenmiştir.

Ankete katılan bireylere Türk kahvesini içme nedeni sorulduğunda ise tadını sevdiği için tükettiklerini belirtmişlerdir.

Yapılan bu çalışmada tüketim zamanı sorgulandığında ise dikkat çekici şekilde bireylerin en çok günün erken saati olan kahvaltıda Türk kahvesini içmeyi tercih ettiği, gece vaktinin ise tüketim için en az tercih edilen zaman olduğu bulunmuştur. Tüketim zamanı tercihi ile ilgili farklı araştırmalardan farklı sonuçlar elde edildiği belirtilmiştir. Ayrıca tüketim zamanı konusunda bir genelleme yapılamayacağı, çalışmaya katılan bireylerin sosyal ve çalışma yaşamlarının farklı olmasının bu durumu etkileyebileceği eklenmiştir (Akşit, 2017).

5.2 Türk Kahvesi Tüketen Bireylerin Hastalık Durumu,

Antropometrik Ölçümleri, Genel Beslenme Alışkanlıkları ve Besin

Ögesi Alımına İlişkin Bulgular

Yapılan bu çalışmada Türk kahvesi tüken bireylerin ortalama yaşı, vücut ağırlığı, BKİ, bel çevresi ve vücut yağ yüzdesi Türk kahvesi tüketmeyen bireylere göre daha yüksek bulunmuştur. Ayrıca, Türk kahvesi tüketen bireylerin tüketmeyenlere göre daha fazla hipertansiyon hastalık tanısına sahip olduğu, BKİ değerlerinin normal sınıflamada daha az bulunduğu ve bel çevresine göre daha fazla risk derecesine sahip olduğu gözlenmiştir.

Bu çalışma bulguları ile benzer olarak 18 yaş üzeri 2,147 (945 kadın ve 1229 erkek) bireyden toplanan İngiltere Ulusal Diyet ve Beslenme Anketi (the National Diet and Nutrition Survey, 2017) verilerinde, kahve tüketen bireylerin hiç tüketmeyenlere kıyasla daha yaşlı, ve daha yüksek BKİ ve kan basıncı değerlerine sahip olduğu bulunmuştur (Pourshahidi, Navarini, Petracco ve Strain, 2017).

Başka bir epidemiyolojik çalışma Türk kahvesinin Katar popülasyonunda, hipertansiyonlu bireylerde daha fazla tüketildiği ve hipertansiyonun öngörülmesinde

kahve tüketiminin risk faktörü olarak ilişkili olduğu belirtilmiştir (Bener ve ark., 2004).

Akdeniz bölgesinde 30-89 yaş aralığında 2819 bireyin dahil olduğu iki kohort çalışmadan elde edilen verilerden katılımcıların %86.1’i ortalama olarak 2.2 bardak/gün kahve tüketirken, kahve tüketmeyen bireylerin daha genç, erkek ve sigara tüketen kişilerden oluştuğu belirtilmiştir. Buna karşın antropometrik ölçümler ve kan basıncı değerleri kahve tüketen ve tüketmeyen grupta farklılık göstermemiştir. Günlük kahve tüketim alışkanlığı olduğunu beyan eden bireylerde anlamlı olarak daha fazla enerji ve alkol alımı (˃30g/gün (erkek), ˃20g/gün (kadın)) rapor edilmiştir. Kahve tüketimi olan bireylerde anlamlı olarak daha düşük diyabet prevalansı görülmüştür (Veronese ve ark.,2018).

Japonya’da 8,013 sağlıklı birey arasında yapılan kesitsel bir çalışmada günde en az bir bardak kahve tüketen ve kahve tüketmeyen (günde 1’den az tüketen) bireyler kıyaslandığında, yaş, BKİ, sigara kullanımı ve alkol tüketimi istatistiksel olarak farklı bulunmuştur. Kahve tüketen bireyler daha genç, daha fazla alkol ve sigara kullanan bireyler olarak belirlenmiştir (Shimamoto Ve ark., 2013).

Singapur, Endonezya ve Hindistan’ın dahil olduğu kesitsel bir çalışmada, kahve tüketimi erkek , yaşlı, yüksek BKİ’ye sahip , alkol tüketen, düşük eğitim seviyesi olan, sigara kullanan, fazla doymuş yağ alımı olan, düşük çoklu doymamış yağ asidi ve posa alımı az olan bireylerde anlamlı olarak daha fazla bulunmuştur (Naidoo ve ark., 2011).

Sao Paulo Brezilya’da yaşayan 4426 kişinin katıldığı kesitsel Brezilya Sağlıklı Yetişkin Uzunlamasına Çalışmasında (ELSA) kahve tüketimi yaş, beyaz ırk ya da deri rengi, eğitim seviyesi, fiziksel aktivite durumu, sigara kullanımı, alkol

tüketimi, çay tüketimi, meyve ve sebze tüketimi, doymuş yağ ve toplam enerji alımı ile ilişkili bulunmuştur (Miranda ve ark., 2018).

Yapılan bu araştırmada Türk kahvesi tüketen bireylerin daha fazla kafein alımı olduğu bulunmasına karşın, Türk kahvesi tüketenlerin, tüketmeyenlere göre beslenme alışkanlığı, besin alımı, fiziksel aktivite, sigara ve alkol kullanımında herhangi bir farklılık gözlenmemiştir. Bunların yanında Türk kahvesi tüketen bireylerin günlük ortalama kafein alım düzeyinin 128.61±81.02 mg olarak, 300 mg’ın altında olduğu gözlenmiştir.

45-74 yaş aralığında bulunan 63,257 Çinli bireylerin katıldığı popülasyon-bazlı prospektif bir çalışma olan Singapur Çinli Sağlık Çalışması’nda kahve grubuna göre ayarlama yapıldığında, kafein alımı ve hipertansiyon riski arasında doza-bağımlı bir ilişki olduğu bulunmuştur. ˂1 bardak/hafta veya 3≥bardak/gün kahve tüketiminin, 1 bardak/gün kahve tüketimine kıyasla daha düşük hipertansiyon riski ile ilişkili olduğu, ayrıca kafeinin bu etkiden sorumlu olduğu belirtilmiştir. Yüksek dozlarda kahve tüketimi ve hipertansiyon arasında Ters U-şekli ilişkisi olduğu ve kahvenin içinde bulunan başka bir bileşenin bu durumda kafeinin etkisini dengeleyip kan basıncı üzerine faydalı etkiler sağladığı belirtilmiştir (Chei, Loh, Soh, Yuan ve Koh, 2017).

Yapılan bu çalışmada günde 3≥fincan Türk kahvesi tüketen bireylerin, günde ˂1 fincan ve 1-3 fincan gün tüketenlere kıyasla daha fazla kafein aldığı ancak kahve tüketim miktarına göre bireylerin hipertansiyon veya sağlık durumlarında herhangi bir farklılık gözlenmediği saptanmıştır. Ayrıca bu çalışmada farklı kavrulmuşluk derecelerine kıyasla çifte kavrulmuş kahve tüketen bireylerin günlük kafein alımı daha yüksek saptanmış ve Türk kahvesi kavrulma durumuna göre de kahve tüketiminin hastalıklarla ilişkisi anlamsız çıkmıştır.

Kesitsel çalışmalar arasında var olan bu tutarsız sonuçlar farklı çalışma çeşitleri ve metodolojilerinin kullanılmasına, potansiyel faktörler için farklı istatistiksel uygulamaların yapılmasına, farklı kahve demleme yöntemleri ve kahve büyüklüklerinin kullanılmasına, kahve kullanım süresi ve genel çalışma populasyonu özelliklerinin ayırıcı özellikleri bulunmasına dayandırılabilir.