• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

1.5. Abbasîler Devri

1.5.2 I Türk Devri

Corci Zeydan‟ın Abbasîler devrini devlet siyasetine etki eden milletler açısından sınıflandırdığını belirtmiĢtik. Bu bağlamda Zeydan Mütevekkil‟in hilâfetinden itibaren yaklaĢık bir asırlık bir dönemi I. Türk devri olarak tanımlar. Konuya da Türklerin tarih sahnesine çıkıĢları ve Ġslamiyet‟in doğuĢundan sonra ĠslamlaĢma süreçleri ile giriĢ yapan müellif, halife Mu‟tasım‟la birlikte Türklerin devlet idaresinde nüfuzlarının arttığını ifade eder.

Devlet idaresinde etkileri artan Türklerin askerî vasıflarından da kısaca bahseden Zeydan daha sonra halife Mütevekkil‟in öldürülmesiyle Türklerin sarayın kontrolünü tamamen eline geçirdiklerinden, istedikleri kiĢiyi halife yapmalarından, Bağdat‟ta Türk nüfusun ve asker sayısının artıĢından ve bu yüzden Bağdat‟ın dirliğinin bozulduğunu iddia eder.249

246

Clot, a.g.e., s. 97.

247 a.g.e., s. 68.

248 Algül, a.g.e., III, s. 278. 249

Corci Zeydan bu devirden bahsederken nispeten yanlı bir tutum takınır ve zaman zaman öznel ifadelerle kaynaksız bir Ģekilde Türkleri eleĢtirir. Müellif Türklerin nadiren Arapça öğrendiklerinden kibirlerinden dolayı Arapça konuĢmak istemediklerinden bahseder. Yine Bağdat‟ta halkın evlerine zorla misafir olduklarını, haremlere ve çocuklara taarruzda bulunduklarını belirtir.250

Abbasî devletinin büyük bir anarĢi içine düĢmesini, Türklerin hükümet iĢlerini kontrolleri altına almalarına bağlar.251

Hatta Türk kökenli askerlerin Bağdat‟taki Abbasî devletini yıkılıĢa sürüklediğine inanır.252

Zeydan I. Türk devrini kaleme aldığı bu devirde Saray hizmetlileri, hademe bölükleri, devlet idaresinde kadın etkisi, müsadere çeĢitleri gibi konularda değerlendirmelerde bulunmuĢ, zaman zaman da konu baĢlığı haricinde farklı mevzulara değinmiĢtir. Metodumuz gereği müellifin her iddiasını tenkit etmediğimiz gibi tahlil süzgecinden de geçirmemekteyiz. Bununla birlikte tarihî rivayetlerde yer alan konuyla ilgili farklı rivayetler ve araĢtırmacıların farklı bakıĢ açılarını sunarak dönemin sadece müellifin bakıĢ açısıyla Ģekillendirilemeyeceği hususunu ortaya koymaya çalıĢmaktayız.

Zeydan‟ın iddia ettiği gibi dönem sadece olumsuz yönleriyle öne çıkmıĢ bir dönem değildir. Elbette altın çağ olarak adlandıran I. Dönem ile kıyaslanamaz lâkin bu dönemde de baĢarılı bir siyaset izleyen halifeler olmuĢtur. Örneğin siyasî kargaĢanın eksik olmadığı bir dönemde halife Mu‟tazıd Musul ve Cezire bölgesinin hâkimiyetini sabırlı ve zorlu bir mücadelenin sonunda tesis etmiĢtir.253

Ayrıca yine kendisi ve oğlu Müktefî dönemi Abbasî devleti tarihinde siyasî, askerî ve iktisadî, alanlarda kısa süreli de olsa yeniden bir canlanma ve toparlanma dönemi olmuĢtur.254

Halife Mühtedî de yaĢamıyla, siyasetiyle diğer halifelerden ayrıĢan bir halifedir. Emevî halifeleri arasında II. Ömer‟in sade ve disiplinli hayatı, dindarlığı ve adaleti ile nasıl ayrı bir yeri varsa, Mühtedî‟nin de parlak ilk Abbasî halifelerinden

250 Zeydan, a.g.e., 2012, II, s. 469. 251

a.g.e., II, s. 479.

252 a.g.e., II, s. 522.

253 Yılmaz, Saim, a.g.e., s. 175. 254 a.g.e., s. 371.

sonra gelen aciz ve müsrif halifeler arasında öyle ayrı bir yeri vardır.255

Halife Kâdirbillah ise halife olmadan önce halifelik, Deylemliler ile Türklerin vesayeti altında iken Kâdirbillah Halife olunca bu makama layık olduğu ciddiyeti iade ile, Ģeref ve itibarını yeniden tesis etmiĢtir.256

Türklerin etkili olduğu bu devirde olumlu icraat sahibi halifelerin varlığından kısaca söz ettikten sonra Zeydan‟ın bu bölümde ele aldığı devlet idaresinde kadınların etkisi konusunda da kısa bir tahlilde bulunmak gerekmektedir. Müellif bu hususta halife anneleri veya eĢlerinin devlet idaresine karıĢmaları durumunu sadece saray entrikaları, hile ve oyunları gibi bir gözle aktarmaktadır. Hâlbuki kadınlar o devre gelinceye kadar sadece hükümet çevrelerinde değil birçok alanda kendilerini göstermekteydiler.257

Abbasîler devrinde de kadınlar idarî hayatta, ilim ve kültür hayatında hatta savaĢlarda kendilerini gösteriyorlardı. Toplumda kendilerine düĢen görev ve hizmette bulunuyorlardı.258

Abbasî devletinin altın çağ halifelerinden HârûnürreĢid‟in hanımı Zübeyde, güzellik, terbiye, fesahat, iĢleri çekip çevirme kabiliyeti, güçlü, kararlı ve basiretli yapısı, ileri görüĢlülüğü, bilgisi, dindarlığı, ince zevkleri gibi özelliklerinin yanı sıra zenginliği ve asaleti bakımından öne çıkmakta ve Abbasîler döneminin en güçlü kadını olarak tanımlanmaktadır. O hem halife torunu, hem halife yeğeni, hem halife eĢi, hem de halife annesidir. Zübeyde bir halife eĢi olmaktan öte devlet içinde belli konulardaki yetkileri ve gücü neredeyse kocası HârûnürreĢid‟e denk bir Emire‟dir. Dolayısıyla onun devlet iĢlerindeki tasarruflarını “Bir halife eĢinin haremdeki entrikalarından ziyade iktidar ortağı bir Emire‟nin etkisi” Ģeklinde değerlendirmek daha doğru olacaktır.259

Devlet iĢlerine etki eden tüm kadınların Zübeyde binti Ca‟fer gibi sıfatlara malik olduklarını ve her birinin devlet iĢlerine müdahalede kendilerine göre bir mazereti olduklarını iddia etmiyoruz. Sarayda dönen hile ve desiselerin masum

255

Üçok, a.g.e., s. 112.

256 Ġbnü‟l-Esîr, a.g.e., IX, s. 415.

257 Asr-ı Saadet ve Hulefa-i RaĢidin devrinde kadınların toplum nezdindeki yeri konusunda daha

detaylı bilgi için Rıza SavaĢ‟ın Hz. Muhammed Devrinde Kadın ile RaĢit Halifeler Devrinde Kadın kitaplarına bakılabilir.

258 Algül, a.g.e., III, s. 432.

259 Kan, Kadir, “Emiretü’l-Mü’minin Zübeyde Binti Cafer”, Din Bilimleri Akademik AraĢtırma

olduğu iddiasını da taĢımıyoruz. Lâkin Corci Zeydan‟ın ortaya koyduğu değerlendirmelerin haricinde aynı döneme ait farklı rivayet, tahlil ve tenkitlerin varlığı tarihî vakıalara tek bir bakıĢ açısıyla yaklaĢıp değerlendirmenin doğru olmadığını bize göstermektedir. Dolayısıyla amacımız tarihî vakıaların, yaĢandığı zaman ve mekân gerçekliğinden kopmadan ele alınmaları gereğini ortaya koymaktan ibarettir.