• Sonuç bulunamadı

3.2.1 EKONOMĐK SORUNLAR ( EĞĐTĐM, TESĐS VE YATIRIM EKSĐKLĐĞĐ)

3.2.2. TÜRKĐYE DE SPOR TESĐSLERĐ VE YATIRIMLAR

Spora ihtiyaç gösteren grupların spor yapabilmesi ise yasal olarak öncelikle spor kulüpleri ile okullarda olabilmektedir. Ancak Türkiye’de spor kulübü sayısı, 1999 verilerine göre 5988’dir. Bunun 4828’i futbol branşında, 1160’ı ise diğer spor branşlarında faaliyet göstermektedir. Öte yandan 62 milyon insanımıza düşen spor kulübü oranı 10.455’dir.Yani, ülkemizde her 10.455 kişiye bir spor kulübü düşmekte, futbol branşı baz alındığında ise ülkemizde her 12.967 kişiye bir futbol spor kulübü düşmektedir. Seksen ilimizin nüfuslarının spor kulüplerine oranlandığında, Uşak ilimiz de 3874 kişiye bir spor kulübü düşerken, Ankara’da 14.004 kişiye, Đstanbul’da ise 14.474 kişiye bir spor kulübü düşmektedir. Böylece, Ankara, Đstanbul gibi büyük illerimiz Türkiye ortalamasının altında kalmaktadır. Ülkemizde nüfusa göre spor kulübü başına düşen en fazla insan sayısı ise Kilis ilimizde bulunmaktadır. Yine özellikle Güneydoğu Anadolu bölgesi illerimizden Kahramanmaraş, Mardin, Şırnak, Van, Şanlıurfa ve Diyarbakır illerimizde de kulüp başına düşen insan sayısı oranları açısından iyi durumda değillerdir.

Oysa bugün birçok ülkenin spor politikasında olduğu gibi, ülkemizin spor politikasında da sporun topluma yaygınlaştırılması ilk sırayı teşkil ederken, spor alanında gelişmiş ülkeler bu politikalarını büyük ölçüde gerçekleştirebilmişlerdir.

Örneğin, Almanya’da her dört kişiden biri spor kulüplerine üye iken (21 milyon kişi) 12 milyon kişi de spor kulüpleri dışında spor yapmaktadır ve bu ülkede spor örgütlerinin başarı kriteri sporu tüm nüfusa yaygınlaştırmaktır. Bu ülkelerde spor yapan insanların oranı genel nüfusun yarısına kadar ulaşırken, ülkemizde bu oran % 1–2 kadardır.

Mevcut spor federasyonlarının lisanslı sporcu sayısı 122.939’dur. Nüfusa göre sporcu oranı 509 iken bu oran futbol branşında 148’dir. G.S.G.M. ( Gençlik Spor Genel Müdürlüğü) ve Futbol Federasyonuna kayıtlı toplam lisanslı sporcu sayısı 544.572’dir.Türkiye nüfusuna göre oranı ise 115’dir. Bu orana göre ülkemizde her 115 kişiden biri spor yapmaktadır. Nüfus başına düşen sporcu oranı en iyi durumdaki ilimiz Yalova’dır. Đkinci olarak Kırklareli gelmektedir. Sayısal açıdan en kötü durumda olan illerimiz ise Diyarbakır ve Şırnak gözükmektedir. Bu arada Đzmir ili nüfusu başına düşen sporcu sayısı 99, Đstanbul ilinde 107, Ankara ilinde ise 153’tür.Bu verilere göre Ankara ilimiz Türkiye ortalamasının altında kalmaktadır. ( Ankara, 1999 )

1999 verilerine göre ülkemizde toplam 37 spor branşında 13.976 antrenör görev yapmaktadır. Bu sayı, ülkemizde toplam sporcu sayısına göre oranlandığında her 9 sporcuya bir antrenör, toplam nüfusa oranlandığında ise 4436 vatandaşımıza bir antrenör düşerken, Gençlik Spor Genel Müdürlüğü, tarafından her ilde açılan çocuk ve gençlerimize yönelik spor okullarında ise 40 öğrenciye bir spor eğiticisi düşmektedir. Bu oran özellikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerimizde yer alan illerimizde daha da yükselmektedir. Örneğin; Batman’da 105 spor okulu öğrencisine bir spor eğitimcisi düşerken, Bitlis’te 66, Adıyaman’da 65 spor okulu öğrencisine bir eğitici düşmektedir. Bu oran spor eğitiminde istenilen ve arzulanan bir spor ortamı için uygun olmamaktadır.

Spor eğitimi vererek toplumun spor eğiticisi ihtiyacını büyük ölçüde karşılayan üniversitelerimize bağlı beden eğitimi ve spor yüksek okulları ile bölümlerinde verilen eğitim, kalite açısından pek iç açıcı görülmemektedir. 1999 yılı itibarıyla 47 üniversitemizde yaklaşık 17.331 öğrenci spor eğitimi görmekte olup yaklaşık 362 öğretim elemanı da bu öğretim kurumlarında görev yapmaktadır. Bunların 130’u öğretim üyesidir (Yrd. Doç. ve Prof.). Bu verilere göre, yaklaşık 48 öğrenciye bir öğretim elemanı 135 öğrenciye de bir öğretim üyesi düşmektedir. Bu oran, özellikle çoğu öğretim elemanının Ankara, Đstanbul ve diğer büyük şehirlerdeki okullarda görev

yaptığı gerçeği dikkate alındığında oldukça olumsuz bir spor eğitiminin varlığından söz edebiliriz. 1997 verilerine göre ülkemizde toplam 7972 spor tesisi 64 adette il hizmet binası bulunmaktadır. Spor tesislerinin illere göre dağılımları ile illerdeki sporcu sayılarına göre oranlarına bakıldığında, Đstanbul toplam nüfusunun(9.061.096) 56 tesise göre oranı 161.800, lisanslı sporcu sayısına (85.025) göre oranı 1518 olarak belirlenmiştir. Adıyaman ilinde ise toplam nüfus(684.339), 30 tesise göre oranı 22.811, lisanslı sporcu sayısına göre (2114) 71 olarak belirlenmiştir. Bu oranlara bakıldığında Türkiye’de spor yapılan yerler olan spor tesislerinin dağılımlarının oldukça yetersiz ve dengesiz olduğu anlaşılmaktadır. Öyle ki, bu oranlara göre Đstanbul’da toplam nüfusun ancak % 9’u, spor yapma olanağı bulurken, Ankara nüfusunun % 6’sı, Adıyaman nüfusunun % 3’ü, Diyarbakır nüfusunun ise % 2’si spor yapma olanağı bulabilmektedir. Tabii ki bu sonuçlar, spor tesisleri amaca uygun işletilebildiğinde söz konusu olabilecektir ( Kahraman, 1991).

3.2.3 ÖRGÜTLEŞME

Spor toplumsal boyutlarıyla ele alınıp incelenirken çağımızda karşımıza çıkan en önemli boyutu örgütsel boyutudur. Büyük kitlelerin ilgi odağı olması, ekonomi, sağlık, kültür, eğitim ve teknolojiyle olan yakın ilişkisi nedeniyle spor günümüzde hem ulusal hem de uluslararası örgütler arasında yer almaktadır.

Örgüt, işbölümü, fonksiyonların belirlenmesi, yetki ve sorumluluğun basamaklaştırılması yoluyla, açıkça belirlenmiş, ortak bir amacın gerçekleştirilmesi için belli sayıdaki kişilerin davranışlarının akılcı bir şekilde düzenlenmesine denir. Spor kulüpleri, Ulusal ve Uluslararası Federasyonlar, Gençlik Spor Genel Müdürlüğü ve Đllerdeki şubeleri ile Olimpiyat Komitesi spor örgütlerinin ilk akla gelen örnekleridir.

Sportif örgütlerin hepsi aynı niteliği göstermezler. Bazı örgütler resmi (formal) olduğu halde bazı spor örgütleri gayri resmi (informal) bir nitelik gösterirler. Klasik örgüt yapısının formal ve informal şeklindeki örgüt tipleri özellikle spor alanında kendini gösterir. Formal örgütlerde açıkça belirlenmiş olan hedefler ve bunlara ulaşmak için akıcı bir koordinasyon vardır (işletmeler, okullar, kulüpler vb). Đnformal örgüt ise herhangi bir örgüt içerisinde bireyler arasında meydana gelen ve faaliyet planında belirlenmemiş koordinasyon şekillerini ifade etmektedir.

Örneğin bir spor federasyonu, o spor dalını tanıtmak, yaygınlaştırmak, ulusal ve uluslararası düzeyde başarı seviyesini yükseltmek amacıyla kurulur. Bu amaçlara ulaşabilmek için belirli bir hiyerarşi ile izlenecek yol, yapılacak çalışmalar akılcı bir şekilde düzenlenir. Tüm görevlilerin yetki ve sorumlulukları açıkça belirlenir. Bu federasyonun formal örgüt kısmıdır.

Federasyonda yer alan bireylerin, bireysel davranışları ve organizasyonel davranışları ile grup dinamikleri ise informal örgüt kısmıdır. Đnformal örgüt ne kadar verimli, tutarlı ve başarılı ise formal örgüt o kadar güçlü ve başarılıdır. Bu anlamda bir federasyonun amaçlarını istenilen düzeyde gerçekleştirebilmesi, federasyon başkanından, Teknik komitesi, Hakem komitesi ve Eğitim komitesi üyelerine, memurlarından antrenör, hakem hatta sporcularına kadar olan ilişkilerin güvenirliliğine ve sağlıklı ve samimi ilişkilerine bağlıdır.

Sporda ilk biçimsel örgütlenmeler öncelikle Antik olimpiyatlardan üç ay önce başlayıp, olimpiyatlardan beş gün sonra sona eren silah bırakışlarını simgeleyen “Olimpiyat barışı” anlamına gelen “Ekechreiria” işlerini yürütmek amacıyla dört yılda bir seçimle oluşan geçici bir yönetsel yapıdır. Burada Delphi Kâhini’nin önerileri ile Olimpiyat Oyunları’nın cereyan ettiği mukaddes ay süresince barışın devam etmesi kararlaştırılmıştır. Bir disk üzerine yazılan anlaşma metninde “Olimpia kutsal bir bölgedir. Buraya silahlı olarak girmeye teşebbüs eden tanrıya karşı günahların en büyüğünü işlemekle damgalanacaktır. Böyle bir fena davranışın öcünü, gücü yettiği halde almayan da Allahsız sayılacaktır.” yazılıdır. Bunun ardından eskrim okulu ağırlıklı VIII. Henry’nin 1540’da kurduğu “Savunma Ustaları Birliği” gelir.

Ama federasyonlaşma bazında ilk adım Japonya Đmparatoru Yoozei’nin 1603 yılında okullararası yarışmaların organizasyonunu sağlamak amacıyla kurdurduğu yüzme federasyonudur. Ama uluslararası düzeydeki ilk çok ulus ve tek sporlu yönetsel yapı 1875 yılında IYRU(International Yatch Racing Union-Uluslararası Yat Yarış Birliği) adı ile kurulan Uluslararası Yelken Federasyonudur. Đlk çok uluslu ve çok sporlu örgüt ise 1894 yılında kurulan IOC(International Olympic Committe-Uluslararası Olimpiyat Komitesidir). Tüm bu ilklerle birlikte vurgulanmak istenen nokta ilk çok uluslu ve tek sporlu yönetsel yapı olan IYRU’nun (Uluslararası Yelken

Federasyonu.1875) Cemiyet-i Akvam’dan (Milletler Cemiyeti), ilk çok uluslu, çok sporlu örgüt IOC’nin (Uluslararası Olimpiyat Komitesi.1894) Birleşmiş Milletlerden yaklaşık yarım yüzyıl yaşlı olmasıdır.

Türkiye’de sporda örgütleşme belirli spor dalları dışında ön plana çıkamamıştır. Bunda devletin ve toplumun rolü aynı orandadır. Birkaç spor dalı dışında tesis yatırımı yapılmaması, toplumda sadece birkaç spor dalına önem verilmesi diğer spor dallarının örgütleşmesinin önünde engel olmuştur. Türkiye’de sporun örgütleşmesindeki en önemli engel; tesis yatırımları ve maddi kaynakların azlığı olmuştur.