• Sonuç bulunamadı

DONATI ALANI ( M2) LONDRA

2.6. SPORUN BĐREYLER ÜZERĐNDEKĐ ETKĐLERĐ VE TOPLUMSAL BOYUT

Modern anlamda sporun esas amacı, milli güç ve iradeyi geliştirmektir. Genç kuşakların yapıcı, yaratıcı, milli birlik ve beraberlik duygusu ve davranışı olan kişiler olarak yetiştirilmesinde sporun katkısını önemsememek olanaksızdır. Bireylere grup çalışması karşılıklı dayanışma, kendine güven, davranış dürüstlüğü gibi üstün niteliklerin kazandırılmasında spor bir araç olarak kullanılabilir.

Spor faaliyetlerinde beden sağlığı yanında ruh yapısında da olumlu etkiler olmaktadır.

Vücudun sağlığı --- Düşüncenin açıklığı

Vücudun güçlülüğü çevikliği --- Cesaret ve çabuk kavrama

Kişilerin ve toplumun sağlık ve verimliliğinin etkin bir aracı olan sporun kişiye kazandırdığı özellikler şöyle sıralanabilir.

Fiziksel özellikler; çeviklik, denge, kuvvet, direnç, hız, koordinasyon, estetik.

Ruhsal özellikler; yarışma duygusu, yardımlaşma bilinci, çalışma disiplini, atılım gücü, insan sevgisi, kültür, doğruluk, kendine güven, güçlükleri yenme azim ve kuvveti.

Ruhsal ve fiziksel yapıdaki olumlu etkilerini sistemler yönünden gruplamak gerektiğinde;

Hareket sisteminde; --- Esneklik, kuvvet

Sinir sisteminde; --- Çabukluk, çeviklik, koordinasyon, denge

Kalp dolaşım sisteminde ; --- Düzen

Zihin sisteminde ; --- Kavrama, karar verme, tepki çabukluğu

Kentsel ve kırsal kesimde yaşayan kişilerin iş saati dışında bedensel yorgunluklarını gidermek, boş zamanlarını değerlendirmek, kötü alışkanlıklara yönelmelerini engellemek, insanlar arasında sosyal kaynaşmayı sağlamanın en uygun çözümü spordur. Ayrıca toplum düzeninde ters düşen davranışlarda bulunan kişilerin bedensel ve ruhsal sağlıklarını kazandırmak ve topluma uyumlarını sağlayabilmekte sporun yapıcı etkilerinin rolünün büyük olduğunu unutmamak gerekir.

Sporun kalp sağlığına etkisi;

Kalp atımını ve kan seviyesini arttırır. Kalp krizi ve kalp damarlarındaki tıkanmayı azaltır. Kalp iletimini düzene sokar.

Sporun solunum sistemi etkisi;

Daha fazla oksijen alınıp daha fazla karbondioksit atılarak, hücre yenilenmesi sağlanır. Nefes darlığı ve solunum sıkıntısını azaltır. Akciğer seviyesini ve kapasitesini arttırır.

Sporun kas sistemine etkisi;

Çizgili kaslarda genişleme ve hacim artışına sebep olur. Kas miktarı artarken yağ miktarı azalır. Kas liflerindeki genişlemeye bağlı olarak, daha fazla güç ve ağırlık kaldırmak mümkün olur. Yorgunluğu azaltır.

Sporun sindirim sistemine etkisi;

Sindirimi ve hazmı kolaylaştırır. Şişkinlik ve bağırsak düzensizliklerini azaltır. Enzim salgılarını düzene sokar.

Sporun üregenital sisteme etkisi;

Böbreklerin çalışmasını hızlandırdığı için böbrek taşı riskini azaltır. Đdrar miktarını arttırdığı için prostad şikâyetlerini azaltır.

Sporun sinir sistemine etkisi;

Uykuyu düzene sokar. Enerji yükünü azalttığı için stres gibi psikolojik bozuklukları azaltır. Beyin faaliyetlerini arttırarak insanlarda zekâ gelişimini sağla ( Spor Bilim,2007).

Sporun toplumsal boyutu;

Đnsanlar, yaşamlarını toplumsal ilişkiler sistemleri içerisinde sürdüren toplumsal varlıklardır. Đnsanı bu açıdan ele alarak toplum içinde yer alan sosyal gurupları, sosyal sınıfları, ekonomik, siyasal, sosyal, dinsel ve hukuksal kurumları, nüfusu, örf, adet değer, norm ile inançları ve bunlar arasındaki ilişkileri; değişmeleri inceleyen bilim dalına ya sosyoloji yada toplumbilimi denir. Đnsanlar toplumu ve ona ait süreçleri

toplum bilimi aracılığıyla anlayarak çözümleyebilir.

Toplum, belirli bir bölgede yaşayan insanlardan oluşmuş ve üyelerinin ortak bir yaşayış tarzını bölüştükleri en büyük bir insan grubudur. Đnsanın en ilkel toplumlardan en çağdaş toplumlara kadar sosyal bir varlık olarak yaşamakta olması toplum bilimin doğuşuna olanak hazırlamıştır. Bu nedenle sosyolojinin insan ilişkilerinin ortaya çıkışı

ile başladığı düşünebilir. Toplum sürekli bir olgudur. Bireyler zaman içinde toplumu terk etseler bile toplum yine de belirgin özellikleriyle kendini devam ettirir ve sahip olduğu özellikleri sosyalleşme yoluyla yeni bireylere aktarır. ‘Sosyal’ terimi Latince “socius” sözcüğünden türetilmiştir. Socius'un anlamı birliktelik, birlikte oluştur. Sosyal olmak gizilgücü kişide doğuştan vardır. Bu gizilgüç sosyalite olarak da adlandırılır. Kişi, sadece başkalarıyla ilişki kurma eğilimine sahip olduğu için da sosyaldir. Bu nedenle sosyal bilim kişileri sadece bu görünümleri içinde inceler. Bu nedenle sosyologlar kişileri sosyal davranışları yönünden aynı olarak ele alır. Kuşkusuz her kişi fizik birim olarak farklıdır. Bu farklılıklar fizyolog, biyolog, patolog, psikolog, psikiyatrist vb. bilim adamlarınca ele alınıp çözümlenmeye çalışılır. Sosyolojinin bu kadar geç ortaya çıkışının nedeni, sosyal olay ve olguların, doğa olay ve olgularından çok farklı olarak kabul edilmesi, kendilerine özgü niteliklerinin varlığının ve bilimsel incelemelerinin yapılamayacağının savunulmasıdır. Bazen de sosyal olayların doğaüstü olduğu ileri sürülmüştür. Bu nedenle sosyoloji uzun yıllar filozofların, ahlakçıların, ilahiyatçıların ötesine geçememiştir (Doğu,2006). Bu bağlamda sosyolojinin doğuşunu hazırlayan filozoflar arasında Platon, Aristoteles, Saint Augustinus'u sayabiliriz. Đbn-i Haldun'a göre insanın sosyal yaşamının hal ve tabiatının incelenmesi kendi başına ayrı bir bilimdir. Đnsanlığın toplumsal evriminde aşamalar vardır ve değişik toplumlar arasındaki farklar, coğrafi çevrenin, iklim koşullarının, üretim koşularının farklı oluşundan kaynaklanmaktadır. Machiavelli, Calvin, Bodin, Habbes, Locke, Spinoza ise toplumu dinsel, siyasal ve ekonomik açılardan ele alarak sosyolojinin sosyal felsefe içinde gelişerek sonradan bağımsız bir bilim haline gelmesine katkıda bulunan diğer düşünülürlerden bazılarıdır. Sosyoloji terimi ilk kez 1838'de Comte'un Pozitif Felsefe Ders Notlarının IV. cildinde en gelişmiş pozitif bilim olarak tanımlanmıştır. Rousseau, Montesquiev, Saint-Simon, A. Comte, Le Play ve Karl Marx bağımsız bir bilim olarak sosyolojinin öncüleri olmuşlardır. Bunlardan sonra sosyolojiye en büyük katkıyı yapan sosyologlar Emile Durkheim, Max Weber, Vilfredo ve Pareto olmuştur ( Gould,1986).

20. yüzyılda yaşanan ekonomik, kültürel ve teknolojik gelişmeler toplum hayatında da yeni gelişmelere ve sosyal değişimlere yol açmıştır. Bu değişmeler sosyolojinin de bir takım dallara ayrılmasına neden olmuştur. Hukuk sosyolojisi, Eğitim Sosyolojisi, Sanayi Sosyolojisi, Din Sosyolojisi, Spor Sosyolojisi, Aile Sosyolojisi vb.

Toplumsal değişiklikler toplumsal sorunların farklılaşmasını ve karmaşıklaşmasını beraberinde getirdiğinden özel olarak ele alınıp incelenme zorunluluğu doğmuştur. Ve yeni sosyoloji dalları uygulamalı çalışmalar ve araştırmalar ile toplumsal yaşamın farklı boyutlarını incelemeye yönelmiştir. Sosyoloji dinamik bir bilimdir, dünü ve bugünü yakalar. Yaşanan çağa ışık tutar, sosyal olayların ve olguların sonunun gelmediği hesaba katılırsa, sosyoloji de canlı bir sosyoloji olarak devam eder. Sosyoloji meselelere sistemli bir yaklaşımdır. Yere, zamana ve toplum yapılarına göre olan sebep-sonuç ilişkilerinin değerlendirilmesidir. Bu değerlendirmeleri yaparken sosyoloji, felsefe, coğrafya, psikoloji, etik, hukuk, ekonomi, siyaset, spor, işletme, eğitim vb. bilim dallarından yararlanır. Herkes, her zaman toplumda yaşamak, başkalarıyla ilişki kurmak ve sosyal roller icra etmek zorunda olduğu için sosyolojik bilgi her kariyer ve meslek için yararlıdır. Spor birimi bunlardan biridir ( Erkal,1986).