• Sonuç bulunamadı

2. Abdülehad Nuri’nin Yaşadığı On Yedinci Yüzyılda Osmanlı’nın Genel

1.12. Vefâtı

1.12.2. Türbesi ve Bugünkü Durumu

Abdülehad Nûrî Efendi, vefâtından sonra Şeyhi Abdülmecîd Sivâsî’nin türbesinin karşısına defnedilir. Kısa süre sonra, sevenlerinden Yusuf Ağa-zâde Mustafa Ağa tarafından mezarın üzerine bir türbe inşâ ettirilir369. Nûrî Efendi’nin hanımı da aynı türbeye defnedilmiştir370. Abdülehad Nûrî Efendi’nin türbesinin tam

364 Şeyhî, Vekâyiu’l-Fudalâ, c. I, s. 548. Nazmî Efendi bu manzûmenin sadece son beytini,

.Uşşâkîzâde ise son mısrasını kaydetmiştir. Bkz. Nazmî, Hediyye, s. 229; Uşşâkîzâde, Zeyl, s. 540; Bursalı, OM, c. I, s. 121.

365 Müstakimzâde, Şüyûh-ı Ayasofya, vr. 13b; Ayvansarâyî, Mecmuâ-i Tevârih, s. 212.

366 Vassâf, Sefîne, c. III, s. 361.

367 Hüseyin Vassaf, Sefîne’nin 369. sayfasında Nûrî Efendi’nin bir na‘tına yer verdikten sonra bir ara

sayfa ekleyerek bu na‘ta uzunca bir tahmîs yazmıştır. Bkz. Vassâf, a.g.e., c. III, s. 369 ve ek sayfa.

368 Vassâf, a.g.e., c. III, s. 361.

369 Nazmî, Hediyye, s. 229;Uşşâkizâde, , Zeyl, s. 540; Şeyhî, Vekâyiu’l-Fudalâ, c. I, s. 547; Tevfik

Tezkiresi, vr. 43a; Vassâf, a.g.e., c. III, s. 361; Hocazâde, Ziyâret, s. 89; Süreyya, c. III, s. 294;

Bursalı, OM, c. I, s. 121.

olarak kaç yılında yapıldığı belli değildir. Ancak, Nazmî Efendi’nin aşağıdaki kaydı göz önüne alındığında, vefâtından kısa süre sonra yapılmış olması gerekir.

Nazmî, türbe hakkında: “Hâlen türbe-i şerîfleri ziyâretgâh-ı âlem mahall-i ‘icâbe olmuştur ki, türbe-i şerîfleri ziyâret olunup, tilâvet-i Kur’an-ı ‘azîmü’ş-şân ve tevhîd ve zikrullah olduktan sonra husûl-i murâd içün duâ olsa, her ne kadar emr- müşkîl dahî olsa, karîn-i kabûl olmuştur371.

Hüseyin Vassaf da, türbeyi ziyaret etmiş ve gözlemini şu sözlerle kaydetmiştir: “‘Azîm-i müşârünileyhin türbelerini mükerreren ziyâret şerefine mazhar oldum. Harem-i âlîleri de yanında medfundur. Sandukası kafesle muhât olup, türbede, meydanda yalnız Abdülehad en-Nûrî hazretlerinin kabri görünür. Edeben harem-i âlîleri kabrine bakılmaz”372.

Türbeyi Hocazâde de ziyâret etmesine rağmen373, türbenin o dönemdeki

durumu hakkında bilgi vermemektedir.

Mehmed Sâmî Efendi, türbeyi ziyâret etmiş olmalı ki, bayramın dördüncü günlerinde Sünbülî âyininin icrâ edildiğini bildirmektedir374.

Türbe, uzun yıllar süren bakımsızlık sonucu harap olmuş375 ve nihâyet Vakıflar İdâresi, aynı bahçede bulunan Abdülmecîd-i Sivâsî’nin türbesi ile birlikte, aslına uygun olarak 1970 yılında restore ettirmiştir376. Türbenin bu restorasyonu, olması gerektiği kadar itinalı yapılmadığı için olsa gerek, on yıl geçmeden tekrar dökülmeye başlamış ve Cerrâhi Şeyhi Muzaffer Ozak ( öl. 1985)’ın halîfesi olan ve Şirin Baba diye tanınan İskender Korkmaz Bey (d.1937-öl.11 Mart 2002)’in öncülük ve

371 Nazmî, a.g.e, ss. 229-230. 372 Vassâf, a.g.e., c. III, s. 362.

373 “Abdülehad en-Nûrî hazretlerinin Eyüb Nişanca’sında, mürşid-i mükerremleri Abdülmecîd Sivâsi

hazretlerinin türbelerinin karşısındaki markat-ı mübârekelerini de ziyâret etmiş idim.” Bkz.Hocazâde, Ziyâret, s. 88.

374 Mehmed Sâmi, Esmâr, s. 51.

375 Sivas’taki Şemsiyye Dergâhı’nın son şeyhi Hüseyin Şemsi Güneren’in oğlu Dr. M. Fatih

Güneren’in şahsıma verdiği özel notlarda ve şifâhî olarak anlattığına göre 1950’li yılların başında babasıyla türbeyi ziyârete gittiklerini, türbenin harâb şekilde olduğunu gördüklerinde, babasının onları tamir ettirebilecek maddî imkanlara da sahip olamaması münâsebetiyle çok müteessir olduğunu; ağabeyinin bunları nasıl imâr ettirebiliriz şeklindeki sözleri üzerine de “Merak etme evlâdım. Onlar

büyük zâtlardır. Kendileri ne zaman isterlerse o zaman türbeleri tamir ettirirler” şeklinde cevap

verdiğini söyledi. Ayrıca bu görüşmemizde Şeyh Efendi’nin sürekli ziyâretçilerinden olan Reşat Ekrem Koçu’nun İstanbul Ansiklopedisi’nde yer alan Abdülehad Nûrî Efendi’nin türbesine âit karakalem çalışmasının (Bkz. Koçu, Reşat Ekrem, “Abdulahad Nuri Efendi” İstanbul Ansiklopedisi, İstanbul, 1958, c. I, s. 57) o günkü türbenin şeklini aynen yansıttığını, ayrıca, mezkûr Ansiklopedideki ilgili maddenin babası tarafından kaleme alındığını söyledi.

376 Haskan, Mehmet Mermi, Eyüp Tarihi, Türk Turing Turizm İşletmeciliği Vakfı Yay., İstanbul,

1993, s, 273; Tanman, Baha, “Sivâsî Tekkesi”, DBİA, c. 7, s. 17; Yalçın, Ayhan, Gönül Sultanları

nezâretinde 1982 yılında tekrar başlatılan restorasyon çalışmaları, imkanların kısıtlı olması dolayısıyla, ancak on iki yılda tamamlanarak bugünkü ma’mur haline getirilir.377 Yine bu kişiler tarafından 1997 “Abdülmecîd Sivâsi ve Abdülehad Nuri Hazretlerinin Türbelerini Koruma ve Yaşatma Derneği” adıyla bir dernek kurulmuştur. Türbenin bütün hizmetleri bu dernek tarafınca yürütülmektedir. Ayrıca, İnternet üzerinden türbeler hakkında bilgi edinmek isteyenler için,

www.halvetisivasi.4t.com adresindeki sitede, Addülmecîd-i Sivâsî ve Nûrî Efendi’nin kısaca hayatları ve türbelerin resimleri sunulmuştur.378 Türbe, Eyüp ilçesi, Nişanca semti, Düğmeciler mahallesi, Nişanca caddesi üzerinde sol tarafta bulunmaktadır ve hala ziyarete açıktır.

Sivâsî Tekkesi’nin giriş kapısının karşısında Abdülmecîd Sivâsî’nin, hemen

solunda ve çevre duvarına bitişik olarak da, Abdülehad Nûrî’nin türbesi379

bulunmaktadır. Türbenin güney sol tarafında, celî-sülüs hatlı tarihsiz kitâbe bulunmaktadır ve türbeyi ziyaretlerimizde de380 gördüğümüz gibi, kitâbede şu ibare yazmaktadır: “Hâzâ merkadü’ş-şerîf vârisü’t-tarîkati’l-Ahmediyye, kâmilü’l- hakîkati’l-Muhammediyye, eş-Şeyh ‘Abdü’l-ehad en-Nûrî kuddise sırruhu’l-âlî.”381

Türbenin içerisinde biri biraz daha büyük iki sanduka bulunmaktadır. Büyük sanduka Nûrî Efendi’ye, küçük olan ise eşine aittir. Yine Türbe içerisinde, doğu cephesinde camekan içerisinde Şemseddîn-i Sivâsî’ye ait olduğu söylenen yakasız, dirsekten kollu, içi astarlı, kaba bir kumaştan yapılmış pamuklu diz üstü bir kaftan bulunmaktadır382.

377 Akkaya, Hüseyin, Abdülahad. Nuri ve Divanı, s. 65, (Dipnot: 87); Gündoğdu, Abdülmecîd-i

Sivâsî, s. 149.

378 Bkz. www.halvetisivasi.4t.com. Türbenin telefonu : 0 212 576 07 38.

379 Türbenin Mimâri özellikleri hakkında M. Baha Tanman’ın tespiti şu şekildedir: “Abdülehad Nûrî

Türbesi yamuk planlı ( en geniş yerinde 8.80x7 m.) bir alanı kaplar. Duvarlar moloz taş örgülüdür. Abdülmecîd Sivâsî Türbesine bakan güney cephesinin sağında dikdörtgen açıklıklı giriş, aynı cephenin solunda türbede gömülü olanın kimliğini belirten ufak boyutlu, tarihsiz bir kitâbe bulunmaktadır. Batı cephesinde iki, diğer cephelerinde birer adet açıklık pencere yer almaktadır”.

Bkz. Tanman, M. Baha, “Sivâsî Tekkesi”, DBİA, C. 7, s. 17.

380 Türbeyi birkaç defa ziyaret ettik. İlk olarak 30Ocak 2001 son olarak ise 3 Temmuz 2003 tarihinde.

381 Vassâf, Sefîne, c. III, s. 361; Akkaya, Hüseyin, Abdülahad Nuri ve Divanı, s. 65, (Dipnot: 87); Bu

ibareler Eyüp Tarihi’nde de tespit edilmiş ancak, “Hâzâ merkadü’ş-şerîf vâreti’t-tarîkat’ül-hamd

kâmil’ül-hakîkat’ül-Muhammediyye eş-Şeyh Abdü’l-ehad en-Nûrî kuddise sırruhu’l-âlâ” şekliyle

bazı kelimeler yanlış okumuştur. Bkz. Haskan, Mehmet Mermi, Eyüp Tarihi, c. I, s. 272. Bu kitabe için bkz. Ekler.

R. Ekrem Koçu, semt halkı tarafından Abdülmecîd Sivâsî’nin türbesinin “Büyük Türbe”, Abdülehad Nûrî’nin türbesinin de “Küçük Türbe” denildiğini ve bu isimlerle meşhur olduğunu ifade etmektedir383.

Türbe günümüzde Pazartesi ve Salı günleri hariç ziyârete açık olup, Rafet Mert ismindeki bir Beyefendi her iki türbenin de türbedarlığını yapmaktadır. Gayet bakımlı ve günlük temizliği itinâ ile yapılmaktadır.

Hüseyin Vassaf, türbesinin yanında bulunan semâhanenin kapısında şu şiirin yazılı olduğunu aktarır:384

Bu hâk-pâke eyledi neşr-i Feyyâz u şeref, Sivâsî Abdülmecîd ol merd-i gavs’i-vâsilîn. Ol hazreti ta‘kib edib tezyîd-i envâr eyledi, Damâdıdır Abdülehadır Nûrî-i kukbu’l-‘ârifîn. Her sâl iki bayramda idüp tecemmu‘ türbeye, Eylerler erbâb-ı tarîk icrây-yı âyin-i behîn.

Ba‘d ez-zamân bir ehl-i hayr bu dâr-ı tevhîd-i yapıp, Her hafta akd-i halka zikr itdi bunda zâkirîn.

İrfân o iki zâtdân feyz aldı târihini didi.

Ahmed Efendi yaptı bu meydân-ı tevhîdi rasîn.385

Benzer Belgeler