• Sonuç bulunamadı

Suriyeli Mülteci Öğrencilerin Yaşadıkları Sosyo-kültürel Sorunlar

MÜLTECİ ÖĞRENCİLERİN OKULA UYUMU: KAVRAMSAL ÇERÇEVE

4.1. Suriyeli Mülteci Öğrencilerin Sorunları

4.1.2. Suriyeli Mülteci Öğrencilerin Yaşadıkları Sosyo-kültürel Sorunlar

Suriyeli mülteci öğrencilerin Türkiye’deki okul ortamına uyumu süresince karşılaştıkları en önemli mesele dil sorunudur. Türkçeyi hiç bilmeyen veya yeterli konuşup, anlayamayan Suriyeli mülteci çocuklar, Türkiye’deki okul ortamında uyum sürecinde birtakım sosyo-kültürel uyum sorunlari ile karşılaşmaktalardır. Araştırmaya katılan 1 müdür, 5 müdür yardımcısı, 2 rehber öğretmen ve 12 öğretmen, Suriyeli mülteci çocukların okul ortamında yaşadıkları problemlerin önemli bir kısmının dil sorunundan kaynaklandığını ifade ederken, İstanbul’daki GEM’lerden birinde müdürlük yapmış olan bir katılımcı ise, görev yaptığı eğitim kurumundaki öğrencilerin tamamı Suriyeli olduğundan dolayı okulundaki çocukların dilden kaynaklı herhangi bir sorun yaşamadıklarını dile getirmiştir.

Araştırma sonucunda, Suriyeli mülteci öğrencilerin okul ortamında sosyokültürel bağlamda en sık yaşadıkları sorunlar ise etiketlenme, Türk çocukları ile arkadaş olamama, gruplaşma, kurallara uyumda zorluk çekme gibi konularda görülmüştür. Katılımcılardan öğretmen Ö8’in Suriyeli mülteci çocukların yaşadıkları sosyokültürel uyum sorunlarına dair “Suriyeli mülteci öğrenciler, bazıları tarafından sürekli problem çıkaran, uyum sağlamayan, başarısız öğrenciler olarak etiketleniyorlar. Bu etiketlenme ve dışlanma durumu öğrencileri psikolojik olarak da olumsuz etkiliyor.” görüşleri Suriyeli mülteci çocukların maruz kaldıkları “uyumsuz” ve “başarısız” etiketlemelerini ve bu etiketlemenin öğrenciler üzerindeki etkisini ortaya koymuştur.

Alt sınıflarda bulunan Suriyeli mülteci öğrenciler, sınıf arkadaşlarının yaşlarının da küçük olması sebebiyle sınıf ortamına uyumlarını işbirliği yoluyla gerçekleştirirken, üst sınıflardaki Suriyeli

mülteci öğrencilerin intibak süreçleri daha zor olmaktadır. Öğretmen Ö12, üst sınıflardaki öğrencilerin yaşadıkları uyum sorununu “Alt sınıflarda en azından birinci sınıftan itibaren eğitime başlayan öğrenciler diğer akranlarıyla işbirliği içinde varlıklarını sürdürebiliyorlar. Ancak üst sınıflara doğru seyredildiğinde ise şöyle bir sorunla karşılaşıyoruz. Lakap takma dediğimiz ya da ötekileştirme dediğimiz şeylerle karşılaşan öğrenci, kendini buraya yabancıymış gibi hissediyor ve bu noktada uyum konusunda birtakım sıkıntılar yaşayabiliyor.” şeklinde aktarmış, Suriyeli mülteci öğrencilerin üst sınıflarda ötekileştirme ve yaftalanma gibi muamelelerle daha fazla muhatap olduklarını ve bu muamelelerin de öğrencilerin aidiyet hissinin oluşumunda olumsuz etkiler bıraktığını ifade etmiştir.

Suriyeli mülteci öğrencilerin okul ortamında sıkça karşılaştıkları uyum sorunlarından birisi de Türk çocukları ile arkadaşlık ilişkisi kurma konusunda yaşadıkları sıkıntılardır. Suriyeli mülteci çocuklar, dil ve kültür farklılığı gibi sebeplerden dolayı sınıflarındaki Türk çocukları ile arkadaşlık kuramamakta, bunun yerine, kendi aralarında gruplaşarak, sınıflarındaki veya bir başka sınıftaki Suriyeli arkadaş ya da akrabalarıyla hareket etmektedirler. Öğretmenlerden Ö2, Suriyeli mülteci çocukların okul ortamındaki arkadaşlık ilişkilerine dair “Çocukların entegrasyonu süresince yaşadıkları en büyük sıkıntısı dil yüzünden arkadaşlık kuramamaları. Bizim Türk çocuklarla yeterince iletişim kuramadıkları için, onlar kendi aralarında bir grup oluşturuyorlar ve teneffüslerde farklı sınıflardan bildikleri, tanıdıkları Suriyeli arkadaşları veya akrabalarıyla kendi dillerinde konuşarak, birlikte oynuyorlar. Bu da çocukların Türk öğrencilerden kopmasına ve okula uyum sağlayamamasına sebep oluyor.” ifadelerini kullanarak, Suriyeli mülteci çocukların okul ortamında yaşadıkları sosyo- kültürel sorunları örneklendirmektedir. Suriyeli mülteci öğrencilerin Türk çocukları ile arkadaşlık kurma konusunda yaşadıkları sorunun bir diğer sebebi ise başka sınıflarda bulunan kardeş veya akrabaları ile ilgilenme ve onları koruma düşüncesidir. Katılımcılardan Ö5, Suriyeli bir öğrencisinin her teneffüste alt sınıfta bulunan kardeşi ile ilgilendiğini ve bu sebeple sınıfındaki arkadaşları ile iletişime geçemediğini şu ifadelerle aktarmıştır: “Erkek kardeşi arkadaşlarıyla tartışmalar, kavgalar yaşadığı için o süreçte benim öğrencim bir abla olarak kardeşiyle teneffüslerde ilgilenmek gerektiğini hissetti herhalde. Dolayısıyla arkadaşlarıyla oyun oynamak ve hatta ilişki kurmak yerine o kardeşiyle vakit geçirmeyi tercih etti.”

Okul yöneticileri ve öğretmenler ile yapılan görüşmeler sonucunda, Suriyeli mülteci çocukların okuldaki sistem, beslenme düzeni ve kılık kıyafet kurallarına uyumlarında da ciddi sorunlar yaşadıkları ortaya çıkmış ve bu sorunların bir kısmı da öğrencilerin sosyoekonomik statüleri ile ilişkilendirilmiştir. Yapılan görüşmelerde, geldikleri ülkenin kültürü ve Türkiye’de içerisinde

bulundukları ve genellikle Suriyelilerin yaşadığı sosyal çevrenin etkisinde kalan çocukların dış görünümlerine ve okuldaki kılık kıyafet kurallarına dikkat etmekte zorlandıkları belirlenmiştir. Katılımcılardan Ö3, öz bakımlarına çok fazla dikkat etmeyen Suriyeli mülteci öğrencilerinin, kendilerini Türk çocukları ile kıyasladıktan sonra duydukları rahatsızlığı “Oturdukları mahalle ve yaşam şekillerinin arasındaki fark, Suriyeli mülteci öğrencilerimi biraz yordu. Çok kavgacılardı. Yüzlerinde hep yara bereler, kıyafetlerinde yırtıklar vardı. Türk öğrencilerle karşılaştıklarında kendi durumlarından hoşlanmadılar ve kıyafetlerine dikkat etmeye başladılar.” şeklinde aktarmıştır. Bununla birlikte geldikleri ülkenin kültürünü devam ettiren Suriyeli mülteci çocuklar, cuma günleri Suriye’de okul tatil olduğundan dolayı Türkiye’de de aynı sistemin olduğunu düşünüp cuma günleri okula devam etmemişlerdir. Müdür yardımcısı MY1 “Birçok Suriyeli mülteci öğrenci cuma günleri okula gelmiyordu. Biz de bir araştırma yaptık. Suriye’de okullar cuma günü tatil olduğu için, çocuklar o kültürü burada da devam ettiriyorlar ve cumaları okula gelmiyorlardı.” ifadeleri ile Suriyeli mülteci öğrencilerin bir süre okula gelmediklerini ve okul idaresi durumu tespit edip uyarıda bulunduktan sonra okula gelmeye başladıklarını söylemiştir. Ayrıca Ö4, Suriyeli mülteci çocukların, maddi imkansızlıklardan dolayı okulun düzenlediği tiyatro ve gezi gibi birtakım sosyal aktivitelere iştirak edememelerinin yanı sıra, veli katılımını gerektiren durumlarda da çocukların ailelerinin okula gelmediklerini ifade etmiştir.

Araştırmaya katılan okul yöneticileri ve öğretmenler savaşın ilk yıllarında Türkiye’ye gelen, yaşamının büyük bir kısmını Türkiye’de geçirmiş olan veya Türkiye’de doğan Suriyeli mülteci çocukların okul ortamına uyumlarını daha başarılı bir şekilde gerçekleştirdiklerini, fakat ileri yaşlarda veya savaşın ortasında Türkiye’ye gelen öğrencilerin okul ortamına uyumlarının daha zorlu geçtiğini düşünmektelerdir. Bu konuda Ö1 “Bu savaştan önce veya bu savaşın ilk yıllarında gelen, 6-7-8 yaş grubunda ya da burada doğmuş veya yaşamının büyük bir bölümünü burada geçirmiş olan çocuklar da vardı. Onlar biraz daha çabuk uyum sağladılar. Bu savaş sürecinde senenin içerisinde çıkıp gelen çocuklar, bunlar tamamiyle Suriye'de yetişmiş oldukları için bir anda kültür sisteminin tam ortasına düştüler tabiri caizse ve uyum sağlamakta daha çok zorlandılar.” ifadeleriyle Suriyeli mülteci çocukların Türkiye’deki ikamet süreleriyle okul ortamına uyumları arasında olumlu bir ilişki olduğunu göstermiştir.

Katılımcıların sosyo-kültürel uyum sorunları ile ilgili görüşlerine bakıldığında, Suriyeli mülteci öğrencilerin dil ve kültür farklılığından dolayı Türk çocukları ile arkadaşlık kuramadığı ve kendi aralarında gruplaştıkları ortaya çıkmıştır. Bunun yanı sıra, Suriyeli mülteci öğrencilerin okul ortamında ayrımcılık ve etiketlenme gibi sorunlarla da karşılaştıkları gözlemlenmiştir. Türkiye’ye

küçük yaşlarda gelen veya yaşamının büyük bir kısmını Türkiye’de geçirmiş olan Suriyeli mülteci çocuklar okul ortamına daha kolay bir şekilde uyum sağlarken, ileri yaşlarda Türkiye’ye gelenlerde ise uyum sürecinin daha sıkıntılı geçtiği tespit edilmiştir.