• Sonuç bulunamadı

1.5. Türkiye’de Tarihsel Süreçte İltica Alanındaki Temel Belgeler

2.1.2. Suriye Krizi ve Türkiye-Suriye İlişkilerinde Değişim

2010 yılında, Ortadoğu coğrafyasında yaşanan ekonomik istikrarsızlıklar, işsizlik, gıda enflasyonu, süregelen otoriter rejimlerin halk üzerinde kurduğu baskı ve halkın demokratik yönetim talepleri bir takım protestolar yaşanması sonucunu doğurmuştur.167 Bu protestolar, teknoloji ve küreselleşmeye bağlı olarak hızlı iletişim kanalları sayesinde halk arasında çabucak yayılmıştır.168 Otoriter devlet yönetimlerinin halka karşı aşırı güç kullanmasıyla sokak gösterileri zamanla iç savaşa dönüşmüştür.169 Bu halk hareketleri dünyada Arap Baharı olarak isimlendirilmiştir.

164 Murat Erol ve Oya G. Ersever, “Göç Krizi ve Göç krizine Müdahale”, Kara Harp Okulu Bilim Dergisi, Cilt. 24, Sayı. 1, 2014, s. 51.

165 IOM, Göç Yönetiminin Esasları, Cilt 2 Göç Politikasının Geliştirilmesi Göç ve Sağlık Bölümü, s. 9.

166 IOM, Göç Yönetiminin Esasları, Cilt 2 Göç Politikasının Geliştirilmesi Göç ve Sağlık Bölümü, s. 9.

167 Koyuncu, a.g.e, s. 17.

168 Duruel, a.g.e, s. 15.

46

İlk kez 2010 yılında Tunus’ta üniversite mezunu olan Mohammed Bouazizi’nin sebze meyve sattığı tezgahına görevliler tarafından el koyulması, bu durumu protesto etmek için Bouazizi’nin valiliğin önünde kendini yakması ve ölmesi, halkın bu duruma tepki göstermesine sebep olmuştur.170 Gösteriler polisin sert müdahalesiyle isyan hareketlerine dönüşerek, büyük bir hızla ülke geneline yayılmıştır.171 Tunus’taki bu hareket, kısa sürede diğer Arap ülkelerine de sıçramıştır. Halk hareketleri her ülkede farklı sonuçlar doğursa da nihayetinde, Tunus, Mısır, Libya ve Yemen gibi ülkelerde iktidarlar el değiştirmiştir.172

Suriye de Arap Baharı sürecinden etkilenmiştir. İlk kez 2011 yılının Mart ayında Dera kentinde protestolarla başlayan süreç, Esad rejiminin sert müdahaleleriyle bir iç savaşa dönüşmüştür.173 Rejimin halka karşı silah kullanması, çok sayıda sivilin tutuklanması ve hayatını kaybetmesi birçok şehirde ayaklanmaya sebep olmuştur.174 Ülke geneline yayılan halk hareketleri sonrası rejimin şiddeti giderek arttırması sivillerin yaşadıkları yerleri terk etmesine sebep olmuştur. Suriye’deki iç savaş diğer ülke örneklerinde olduğu gibi kısa sürede rejimin el değiştirmesiyle sonuçlanmamış, aksine günümüze kadar devam etmiştir.

Suriye’deki iç savaş Irak Şam İslam Devleti (IŞİD), Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), Demokratik Birlik Partisi (PYD) gibi farklı silahlı muhalif grupların sürece dahil olması ve birbiriyle çatışmalarıyla daha da ağırlaşmıştır.175 Suriye’nin ülke içindeki etnisite farklılıkları, mezhepsel bölünmüşlük, bölgedeki egemen güçlerin farklı çıkarları, bazı devletlerin rejim yanlısı, bazı devletlerinse rejim karşıtı destekleriyle ülkede birçok cephe ve grup karşı karşıya gelmiş, iç savaş derin bir krize dönüşmüştür176. Nitekim radikal İslam gruplarının bölgedeki varlığı ve terör saldırılarının da yaygınlaşmasıyla ülke siviller için yaşanmaz hale gelmiştir. Çok aktörlü bu iç savaş tüm dünyayı etkileyen kitlesel zorunlu göç ile sonuçlanmış ve büyük bir insani dram yaşanmıştır.

Savaş sebebiyle bölge ülkeler başta olmak üzere dünyanın çeşitli yerlerine zorunlu kitlesel akınlar başlamıştır. Savaş öncesinde 22 milyon olan ülke nüfusunda, 400 binden

170 Koyuncu, a.g.e, s. 17.

171 Duruel, a.g.e, s. 15.

172 Duruel, a.g.e, s. 15-16.

173 Koyuncu, a.g.e, s. 18.

174 Duruel, a.g.e, s. 17.

175 Kirişçi ve Karaca, a.g.m, s. 307.

47

fazla insanın hayatını kaybetmiş olduğu tahmin edilmektedir.177 Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) verilerine göre, 5 milyondan fazla insan sığınma amacıyla başka ülkelere dağılmış; 6,6 milyon insan ülke içinde yerinden edilmiş; 13,1 milyon insanın ülke içinde yardıma ihtiyacı var ve 2,98 milyon insan da ulaşması zor ya da kuşatılmış yerlerde hayatlarını sürdürmekte.178

Tablo 1:

Suriyelilerin Ülkelere Göre Dağılımı

Ülke Suriyeli Sayısı

Türkiye 3.636.617

Lübnan 948.849

Ürdün 671.551

Irak 252.526

Mısır 132.871

Diğer (Kuzey Afrika) 35.713

Kaynak: BMMYK, Suriye Acil Durumu, (https://www.unhcr.org/tr/suriye-acil-durumu, 2018), Erişim Tarihi: 2 Şubat 2019.

Bu gelişmeler ve zorunlu kitlesel göçlerden, Suriye’ye 311 kilometrelik sınırı olan Türkiye, coğrafi konumu, geliştirdiği insani temelli yaklaşım ve açık kapı politikasıyla en çok etkilenen ve en fazla Suriyeliye ev sahipliği yapan ülke olmuştur.

Türkiye ve Suriye arasındaki ilişkiler tarihsel süreçte Kurtuluş Savaşı sonrasında Hatay Sorunu, Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Projesi ile Fırat Nehri sorunu, terör konusunda Suriye’nin izlediği politikalar ve topraklarında Türkiye’ye karşı terörü desteklemesi gibi sebeplerle inişli çıkışlı bir seyir izlemiştir.179 İki ülkenin Soğuk Savaş döneminde farklı kutuplarda yer almaları da gergin ilişkilere sebep olmuştur.180 İlk kez Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in ülkenin liderinin vefatı sonrası cenazeye katılmasıyla yumuşamaya başlayan ilişkiler, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümeti döneminde olumlu yönde seyretmeye başlamıştır.181 Ahmet Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanlığı döneminde izlenen gerek “komşularla sıfır sorun” politikası, gerek tarihsel derinlik anlayışı çerçevesinde Suriye ile ilişkilerin Doğu Akdeniz politikası kapsamında Ortadoğu barış sürecinde daha etkili olabileceği düşüncesi iki ülke arasındaki ilişkilerin olumlu bir seyir

177 “Grafiklerle Suriye'de 8. Yılına Giren Savaş”, BBC News, 15 Mart 2018, https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-43414137, Erişim Tarihi: 2 Şubat 2019.

178 BMMYK, Suriye Acil Durumu, https://www.unhcr.org/tr/suriye-acil-durumu, Erişim Tarihi: 2 Şubat 2019.

179 Duruel, a.g.e, s. 13-15.

180 Koyuncu, a.g.e, s. 19.

48

izlemesine zemin oluşturmuş ve nihayetinde karşılıklı olarak vize şartı kaldırılarak işbirliği konusunda somut adımlar atılmıştır.182 Bu gelişmeyle birlikte iki ülke arasında ekonomi, ticaret, tarım, sağlık, çevre, bayındırlık, enerji, ulaştırma, savunma ve içişleri gibi alanlarda işbirliği yapılmıştır.183

Ancak iki ülke arasındaki ilişkiler kısa süre sonra tekrar eski haline dönmüştür. Arap Baharı ile başlayan sokak gösterilerinde, rejimin halka karşı orantısız güç kullanımı, sert müdahalelerin olması ve sivillerin ölümüyle sonuçlanan hadiseler sebebiyle Türkiye hükümeti iyi ilişkilere dayanarak, Beşar Esad’ı halkın demokratik taleplerine olumlu yönde karşılık vermeye davet etmiş ve ülkedeki iç karışıklığa son verecek bir takım reformların hayata geçirilmesi teklifinde bulunmuştur.184 Fakat Esad’ın uzlaşmanın aksine, halka karşı uyguladığı şiddetin daha da artması sebebiyle iki ülke arasındaki ilişkiler hızla kopmuş, 2011 yılının sonuna gelindiğinde Türk Hükümeti, tarafını Suriye muhalefetinden yana belirlemiştir.185