• Sonuç bulunamadı

III. Araştırmanın Hipotezleri

1. TEMEL KAVRAMLAR

2.1. Kalem Suresi’ndeki Başlıca Eğitim Metotları

2.1.3. Kıssa ile Eğitim Metodu-Örnek Olay İncelemesi

2.1.3.1. Kalem Suresi’nde Kıssa Metodu

Kuranı kerimde sıkça kullanılan kıssa metodunu kalem suresi içerisinde de görmekteyiz.

“Biz bahçe sahiplerini sınadığımız gibi onları da sınıyoruz. Hani bir vakit onlar sabahleyin kesinlikle meyvelerini toplayacaklarına yemin etmişlerdir.”145

142 Hud,11/120. 143 Buhari, Zekât,14. 144 Gudde, a,g,e, s.156.

“İnşallah dememişlerdi”146

Onlar uykudayken Rabbimin katından bir felaket bostanları sardı.147

Bostanları yanıp simsiyah oldu.148 Sabahleyin birbirlerine şöyle seslendiler: “Eğer üzümlerinizi devşirecekseniz erkeden bostanlarınıza gidin.”149

Yola çıktılar birbirlerine gizlice şunları diyorlardı: “Bugün tarlada yanınıza hiçbir yoksulun girmesine müsaade etmeyin.”150

Amaçlarına ulaşacaklarından emin olarak erkenden gittiler. Harap olmuş bostanı gördüklerinde kimileri “Biz yanlış yere geldik” dediler. Kimileri de “Hayır, biz mahvolmuşuz” dediler. İçlerinden en akl-i selim sahibi: “Ben size niçin Allah’ı anmıyorsunuz dememiş miydim?” dedi.151

“Onlar: “Ey, Rabbimiz seni noksan sıfatlardan uzak tutarız, gerçekten biz kendimize yazık ettik” dediler. Birbirlerini suçlamaya başladılar. Sonra şöyle dediler: “Yazıklar olsun bize, biz azgın kimseleriz. Belki rabbimiz bize bundan daha iyisini verir. Biz de umutla ona yöneleceğiz.”152

Bu ayetler Mekke de ki müşriklerin bir imtihana tabi tutulduklarını ve vaktiyle böyle bir imtihana tabi olan bostan sahiplerinin durumunu bir uyarma vesilesi olarak hikaye ediyor. Yapmış oldukları cimrilik ve hırslarının neticesinde Allah’ın bostanlarını yakıp yok etmesini, ardından yapmış oldukları şeylerden dolayı pişman olup tövbe etmelerini ve Allah tan ümit kesmeyip ona sığınmalarını anlatıyor.153

Kıssanın kahramanlarının sergiledikleri tavırlar söyledikleri sözler bir grup basit görüşlü insanlar olduğunu göstermekte. Böyle bir kıssayla muhatap olan kesimin içinde bulundukları durumu somutlaştırmış oluyordur bu kıssa. Bunlar da haktan gelen mesajı reddedip inat ediyorlar.154Gerçeği anlayınca “Hayır biz mahrum

bırakılmışız” dediler.155 145 Kalem, 68/17. 146 Kalem, 68/18. 147 Kalem, 68/19 148 Kalem, 68/20. 149 Kalem, 68/21,22. 150 Kalem, 68/23,24. 151 Kalem, 68/25,28. 152 Kalem, 68/29-32. 153

Ömer Nasuhi Bilmen, Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri, İpek Yayın Dağıtım, İstanbul, cilt 8, s.191.

154

Kutup, a,g,e, s.136. 155

Başkalarına tuzak kurmanın gizli gizli planlar yapmanın, yoksulun hakkına göz koymanın ve eldeki nimetlerle şımarmanın elim akıbetini yaşıyorlar. İçlerinden birisi farklı bir görüşe sahip olmakla beraber öbür kardeşlerine uyduğu için oda aynı akıbeti yaşayacaktır.156

Onların en aklıselim sahibi olanı “Ben size rabbinizi tespih etseydiniz ya dememiş miydim?” dedi.157 Kalem Suresi’nin sekiz, on beş ve on yedinci ayeti kerimelerinde Allah’ın ayetlerine, “öncekilerin masalları” diyerek hakaret eden kişiye işaret edilmektedir.

Mal ve çocukla övünen, ayetleri yalanlayan, inkâr edenlerin hakarete kadar uzanan ahlaksızlığın özeliklerini üzerinde bulunduran insanı nasıl cezalandıracağını açıklamaktadır. Allah Teâlâ bu insanı verdiği mal, zenginlik ve çocuklarla imtihan edip, kaybeden bostan sahipleri örneği ile açıklamaktadır.158İslam eğitimdeki

kıssaların gayelerine baktığımız zaman kıssalar Allah’ın seçtiği iyi kullarına bahsettiği nimetleri haber verir.159. Yukarıdaki ayeti kerimede olumsuz bir olaydan

bahsedilmekte, bu olumsuz olaydan ders çıkartılması hedeflenmektedir.

“Bahçe sahipleri” denildiğine göre sosyal ortam açısından insanların yerleşik hayata olduğu ve ziraatla uğraştıkları bir dönemden örnek verildiği anlaşılmaktadır. Bu ayetlerle Kehf otuz iki ve kırk üçüncü ayetleri arasında geçen fakir ama imanlı olan zengin olup da kâfir olan iki arkadaşın olayına da işaret etmektedir.

“Onlara misal olarak şu iki adamı anlar. Bunlardan birine iki üzüm bağı vermiş, her ikisinin de etrafını hurmalarla donatmış ikisi arasında da ekin bitmiştik.”160

Bağlardan ikisi de yemişlerini verip hiçbir ürünü eksik bırakmamışlardı. İkisinin arasından bir de ırmak akıtmıştık.161

Bu adamın başka serveti de vardı. Bu yüzden

156 Kutup, a,g,e, s.137. 157 Kalem,68/28. 158

Bayraklı, Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur’an Tefsiri, s.502. 159 Özbek, a,g,e, s.519. 160 Kehf, 18/32. 161 Kehf, 18/33.

arkadaşlarıyla konuşurken ona şöyle dedi: “Ben servetçe senden daha zenginim, insan sayısı bakımdan da senden daha güçlüyüm.”162

Böyle bir inkâr içinde kendine kötülük ederek bağına girdi ve şöyle dedi: “Bunun hiçbir zaman yok olacağını sanmıyorum. Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Şayet rabbim huzuruna götürülürsem hiç şüphem yok ki oradan bundan daha hayırlı bir akıbet bulurum.”163

Kendisiyle konuşmakta olan arkadaşı ona hitaben: “Sen, seni topraktan sonra nutfeden, yaratan daha sonra seni bir adam biçimine sokan Allah’ı inkâr mı etmektesin? Hâlbuki Allah benim rabbimdir ve ben rabbime hiçbir şeyi ortak koşmam. Keşke bağına girdiğimde maazallah kuvvet yalnız Allah’ındır deseydin. Eğer malca ve evlatça benin kendinden güçsüz görüyorsan ben de rabbim bana senin bağından daha iyisini vereceğini umuyorum. Allah senin bağına gökten afetler gönderir de bağ boş ve kaygan bir zemin haline gelir. Ya da bağının suyu dibe çekilir de bir daha onu aramaya gücün bile yetmez.”164

Bostan sahipleri kıssasında; bostanlarındaki meyveleri sabah vakti toplayacaklardı ama inşallah dememişlerdi. Meyvelerini toplamalarına verdikleri bu karara Allah’ın dilemesini karıştırmadılar ve başlarına şükürsüzlüklerinden dolayı felaket geldi.165

Allah dilemedikçe hiç kimse hiçbir şey yapamaz, bir şeye muvaffak olamaz. Bütün başarılar Allah’ın takdiriyledir ve O’ndan niyaz edilmelidir. İlahi takdiri bilemediğimiz için yapmak istediğimiz şeyler için “Allah dilerse yapacağız “denmelidir.166

Bu kıssadan çıkarmamız gereken dersler:

 Bir işe niyet ederken “inşallah” Allah dilerse ifadesini kullanmak,

 Mal, mülk ve evlatların çokluğuyla övünmemek,

 Nimete karşı şükürsüz olmamak, 162 Kehf,18/ 34. 163 Kehf, 18/35, 36. 164 Kehf, 18/37, 41. 165

Bayraklı, Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur’an Tefsiri , s.503. 166

 İhtiyaç sahiplerini hor görmemek.

Bir fert veya toplum, sahip olduğu nimetin Allah’ın ona verdiği zenginliğin şükrünü eda etmeli, bu nimetin Allah’tan geldiğini dilerse o nimeti geri alacağının bilincinde olmalı, bu malı hayır için kullanmalı, malından dolayı azıp fakirleri küçük görmemeli.167

Bostanlarına bir afet geldiğini gören gençler İlahi cezanın hemen ardından yaptıklarının yanlış olduğunu anlayıp değişim göstermişlerdir. Yüce Allah bu kıssa ile Hz. Peygamber dönemindekilere hitap ettiği gibi tüm zamanlardaki insanlara hitap etmektedir.168