• Sonuç bulunamadı

St. Augustinus ve St. Thomas Aquinas; İntiharın Yasaklanması

2.2. ORTA ÇAĞ DİNSEL DÜŞÜNCESİNİN İNTİHAR ALGISINA ETKİSİ

2.2.2. St. Augustinus ve St. Thomas Aquinas; İntiharın Yasaklanması

Dördüncü ve beşinci yüzyıllarda Donatistlerin güç kazanması ve gönüllü şehitliğin artık bir yaşam biçimine dönüşmesi St. Augustinus’un intihara karşı daha sert ve katı bir tavır almasına neden olmuştur. Gönüllü şehitlik günahtan arınma ya da günahkâr bir yaşamdan kaçma arzusuyla ortaya çıkmıştır. Hristiyan öğretilerinin mantıksal ikileminin de şehitliğin yüceltilmesinde etkisi olmuştur. Bu ikilemin

174 Yuhanna, 12/25.

175 Georges Minois, s.35.

176 Alvarez, s.67.

177 Georges Minois, s.38.

49

farkında olan Augustinus akıl yürütme yoluyla intiharın en büyük günah olduğunu açıklama yoluna gitmiştir.178

Augustinus’un intihar konusundaki düşüncelerinin çıkış noktası “Adam öldürmeyeceksin.”179 emri olmuştur. Ona göre intihar eden kişi bir insanı öldürmüş olacağı için bu emri yerine getirmemiş olur. Eğer insan günahlarından arınmak için intihar ediyorsa bu durum kilisenin ve devletin işlevini yok saymaktır. İntiharın nedeni günahtan kaçınmak ise kendini öldürerek daha büyük bir günah işlenmiş olur ve kişi tövbe etme olanağını kaybeder.180

Augustinus’un yaşam düşüncesi Pythagorasçılara ve Platon’a dayanır. Ona göre yaşam Tanrı’nın insana lütfudur ve insanın yazgısındaki acıları değiştirme şansı yoktur. Acılara dayanmak aynı zamanda insanın sahip olduğu ruh güzelliğinin ölçüsüdür. Umutsuzluk ve acılardan kaçmak için intihar etmek Tanrı iradesini yok saymak demektir.181 İntihara karşı gösterilen bu yasakçı tavırda Platonculuğun etkisi olduğu kadar Donatistlere karşı sert bir tepki de vardır. Augustinus’a göre Donatistler birer katildir. Her ne kadar Platon bazı istisnaları kabul etse de özünde intiharı Tanrı’ya karşı bir başkaldırı olarak kabul etmiştir. Augustinus bu düşünceyi daha da derinleştirir ve yaşamı ancak Tanrı’nın dilediği gibi kullanabileceği bir lütuf olarak görür.182

Augustinus’a göre intihar hiçbir koşulda kabul edilemez. Tecavüz durumunda bedenin kirlenmesine rağmen ruh hala temizdir ve insanın kendisini öldürmesinin bir gereği yoktur. Şayet tecavüz sonucu bedensel haz hissedilmişse de tövbe edebilmek için yaşamak gerekir. Daha önce değinmiş olduğumuz Cato’nun intiharı ise Augustinus’a göre acılara, kötülüklere ve felaketlere dayanamayacak kadar korkakça bir davranıştır.183

Augustinus’la birlikte ilk Hristiyanların cennetin anahtarı olarak gördükleri istemli ölüm günahların en büyüğü olmuştur. Çünkü intihar yaşamın kaynağı olan

178 Alvarez, s.67.

179 Mısır’dan Çıkış, 20/13.

180 Alvarez, s.68.

181 a.g.e. s.68.

182 Georges Minois, s.39.

183 a.g.e. s.38.

50

Tanrı’ya karşı işlenmiş en büyük günahtır. Augustinus’a göre intihar aynı zamanda adalete ve merhamete karşı işlenmiş bir günahtır. İntihar doğaya başkaldırmaktır.

Onun bu çıkarımları, intihar üzerine akıl yürütürken Hristiyan kaynaklarından daha çok Platon ve Aristoteles’in etkisinde kaldığını göstermektedir.184

İntihara şiddetle karşı çıkan Augustinus, Eski Ahit’te fedakârlık olarak kabul görmüş intihar örneklerine de değinmek zorunda kalmıştır. Augustinus’a göre bu intiharlar kişisel bir kararla değil ilahi otoritenin emri ve çağrısı sonucu gerçekleştirilmiş eylemlerdir.185

St. Augustinus'a ek olarak kilisenin intihara karşı tutumunun gelişmesine katkıda bulunan kilisenin diğer erken babaları St. Cyprian, St. Ambrose, St. Irenaeus ve St. Athanasius olmuştur. İntiharın ilk Hristiyan yasağı Arles Konsiline atfedilir.

Bu yasak sadece hizmetkârların intiharına karşı yönlendirilmiş ve intihar eden kişinin şeytan tarafından ele geçirildiği kabul edilmiştir.186 Kilise tarafından daha sonra atılan adımları ve getirilen yasakları Alvarez şöyle ifade eder:

“İS. 533’te Orleans Konsili kendini öldürenleri suçlu sayarken cenaze töreninin yapılmasını da yasakladı. Bu kararı alırken yalnızca, intihar edenin mallarına el koymak için devletin yetkilerini alan Roma yasasını izlemiyorlardı. Bunun yerine intiharı hem kendi içinde bir suç, hem de diğerlerinden daha ağır bir suç olarak değerlendiriyorlardı çünkü o sırada adi suçlular Hristiyan dinine uygun bir törenle gömülüyorlardı. 562’de Braga Konsilinde toplumsal konumu, gerekçesi veya yöntemine bakılmaksızın intihar eden herkesin cenaze töreni yasaklandı. Son adım da intihara girişenlerin bile aforoz edilmesine karar veren Toledo Konsili tarafından 693’te atıldı.”187

Her ne kadar bir süre sonra kilise tutumunu yumuşatarak intihar eden deliler için dua edilmesine ve bazı ritüellerin gerçekleştirilmesine izin verse de daha sonra intihar edenlerin ölülerinin cezalandırılmasına varacak kadar tutumunu yeniden sertleştirmiştir. Daha önceki dönemlerde intihar eden kişiler sadece dini törenlerden mahrum bırakılırken özellikle 13. yüzyıldan itibaren intihar edenlere mezar hakkı

184 Alvarez, s.69.

185 Glen Evans, Norman L. Farberow, s.xxi.

186 a.g.e. s.xxii.

187 Alvarez, s.68.

51

verilmemiş, ölüleri sokaklarda sürüklenmiş, darağacına asılmış ya da ruhunun dolaşmasına engel olmak için kazıklara çakılmıştır.188

13. yüzyılda St. Thomas Aquinas üç argümanla intihara karşı çıkmış ve intiharı kınamıştır. Birincisi, doğadaki her şey doğal olarak kendini sever ve kendini korur. İntihar insanın doğal eğilimine ve insanın kendisine karşı olan sadakatine aykırıdır. Dolayısıyla intihar doğal yasaya karşı bir günahtır. İkincisi, her parça bir bütüne aittir. Her insan da topluluğun bir parçasıdır ve topluluğa aittir. Kendini öldürerek topluma karşı suç işlemiş olur. Üçüncüsü, hayat insana Tanrı'nın armağanıdır. İnsan kendini öldürerek ederek Tanrı’nın yaşatma ve öldürme gücüne karşı başkaldırmış olur.189

Aquinas’a göre hiç kimse kendini yargılayarak ölüme mahkûm edemez. Bu yasalara aykırıdır. Kişinin kendini yargılama hakkını elinde bulundurması başkasını da yargılama hakkını doğurur ki bu durum yasal otoriteye uygun değildir.190

Aquinas intihar yasağına karşı yapılan itirazlara karşılık Summa Thelogica’da intiharın neden suç ve günah olması gerektiğini gerekçelendirmeye çalışmıştır.

İtirazlardan birisi cinayetin ancak adalete aykırı olduğunda günah sayılabileceği, insanın kendisine adaletsiz davranamayacağından hareketle intiharın bir cinayet kabul edilemeyeceği ve günah olamayacağı yönündedir. Aquinas’a göre cinayet sadece adalete aykırı olduğu için değil, insanın kendisine karşı olması gereken sorumluluğuna aykırı olduğu için de günahtır. Cinayet öncelikle insanın kendisine karşı haksızlık yapmasıdır. İntihar Tanrı’nın ve toplumun adaletine karşı işlenmiş bir suçtur ve günahtır.191

Bir diğer itiraz bir insanın herhangi bir organı ya da uzvu zarar gördüğünde ve işlevini yitirdiğinde zararın tüm vücuda yayılmaması için nasıl o uzuv kesiliyorsa ya da organ alınıyorsa insan daha büyük bir tehlikeden, kötülükten, mutsuz hayattan ya da günah utancından kaçmak için intihar edebilmelidir. Aquinas’ın göre ise insan özgür iradesiyle kendini iyileştirir ve geliştirebilir, kendi hayatına ilişkin konularda

188 Glen Evans, Norman L. Farberow, s.xxii.

189 St. Thomas Aquinas, Summa Thelogica, Translate by Fathers of English Dominican Province, Benziger Bross Edition, 1947.s.3330.

190 a.g.e. s.3331.

191 a.g.e. s.3330.

52

iyiliği için yasal eylemde bulunabilir. Ancak bu dünyadan başka bir mutlu dünyaya geçiş insanın özgür iradesine değil, Tanrı'nın iradesine tabidir. İnsanın acılardan ve kötülüklerden kaçmak için kendini öldürmek istemesi daha büyük bir kötülüğü benimsemektir. İnsanın bir günah işlediği için intihar etmesi onu tövbe etmesi için gerekli zamandan mahrum bırakır. Tecavüz ya da zina durumunda intihar yasal değildir çünkü kirlenen ruh değil bedendir. Cinayet zinaya göre daha ağır bir suçtur.

Zina işleyen biri tövbe ederek utancından ve günahından arınabilir ancak kendini öldürürse daha büyük bir günah işler ve işlediği günahtan arınamaz. Çünkü insanı günahtan insan değil ancak Tanrı kurtarabilir. Aquinas Eski Ahit’teki Samson’un intiharına ilişkin Augustinus’la aynı düşünceleri paylaşır. Ona göre de Samson umutsuzluk, korku ya da utanç nedeniyle değil ilahi bir çağrı üzerine ölümü seçmiştir.192

St. Augustinus’la başlayıp St. Aquinas’la devam eden süreçte intihar konusunda gerek intihar mağdurunun cesedine gerekse ailesine karşı giderek sertleşen bir tutum izlenmiştir.193 Orta Çağ’ın intihar karşısındaki bu sert tavrı çağın önemli ozanı Dante’nin İlahi Komedya’sında da karşımıza çıkar. “Kısa yanıt vereceğim size. Kötü bir ruh kendi kendine kendi bedenini terk ettiğinde, Minos onu yedinci çukura yollar.”194 Dante’nin cehenneminde kendini öldürenlerin ruhu önce toprağa savrulur, sonra kök salar ve kopan her yaprakta, kırılan her dalda canı yanan, acılı ve yas tutan ağaca dönüşür. İntihar eden bir insanın pişmanlığını şöyle ifade eder Dante: “Ruhum büyük bir üzüntüye kapıldı, bu aşağılık duruma ölümün çare olacağını sandı, haklıydım, haksız kıldı beni.”195

Özet olarak Hrıstiyanlığın ilk dört yüzyılındaki tereddütlü dönemden sonra beşinci yüzyıl itibariyle intihar karşıtlığı hâkim olmuştur. Bu dönemde insanın Tanrı’yla olan ilişkisi kölelerin sahipleriyle olan ilişkisine benzer şekilde değişmiş ve gelişmiştir. Köle ve sahip arasındaki bağımlılık arttıkça Tanrı’nın insan yaşamı üzerindeki hâkimiyeti de artmıştır. Gerek dini otorite gerekse sivil otorite intihara karşı aynı tavrı göstermiş, aynı yaptırım yöntemleriyle intihara karşı önlem almaya çalışmıştır. Bütün varlığını kilise yararına, kıtlık ve salgın nedeniyle giderek

192 a.g.e. s.3331.

193 Glen Evans, Norman L. Farberow, s.xxii.

194 Dante Alighieri, İlahi Komedya, çev. Rekin Teksoy, Oğlak Yayınları, İstanbul, 1998, s.122.

195 a.g.e. s.121.

53

tehlikeye düşen toplum yaşamını korumaya adayan insan, kendi varlığını kendi iradesiyle kullanma özgürlüğünü kaybetmiştir.196