• Sonuç bulunamadı

Sanatı hem yücelten hem de yadsıyan bir eylem olarak nitelendiren Camus’ye göre “Sanat bize başkaldırının özü konusunda son bir görüş sağlayacaktır.”400 Platon’dan Nietzsche’ye ve Marx’a kadar tüm devrimcilerin sanata karşı duyduğu güvensizliği değerlendiren Camus, sanatın gerçeği yadsıdığı suçlamasına karşı koymuştur. Çünkü Delacroix, Van Gogh gibi ressamlar ve Madame de La Fayette,

396 a.g.e. s.288.

397 a.g.e. s.294.

398 a.g.e. s.293.

399 a.g.e. s.294.

400 a.g.e. s.299.

116

Proust gibi romancılar sanatın aslında gerçeği sorguladığını ve gerçekten kaçmadığını kanıtlamaktadır. Tüm bu suçlamaların aksine sanat, doğayı ve tarihi birleştirerek hiçbir çaba olmaksızın Hegel’in düşlediği tek ile evrenselin uzlaşmasını gerçekleştirir.401

Sanatsal yaratım birlik gerekliliği olduğu kadar aynı zamanda dünyanın yadsınmasıdır. Ancak bu yadsıma dünyanın tümüyle değil eksiklikleri adına bir yadsımadır. Camus’ye göre sanatçı dünyayı kendi bakış açısıyla yeniden kurar.

Başarısız bir taslak olarak gördüğü dünyanın eksikliklerini tamamlayarak ona yeni bir biçim kazandırmaya çalışır. Bu açıdan bakıldığında başkaldırı ve sanatın birleştiren her ikisinin de yaratıcı olmasıdır. “Başkaldırı gerekliliği biraz da sanatsal bir gerekliliktir.”402

20. yüzyılın yoksayıcı devrimini sanatı da aynı yoksayıcılığa bağladığı için eleştiren Camus’ye göre hiçbir sanat tümden bir yadsımayla var olamaz. Anlamsızlık düşüncesi bile olsa her düşüncenin bir anlamı olduğundan anlamsızlığın da sanatı olamaz. Sanat yalnızca yeryüzünde gerçekleştirilebilir. İnsan dünyayı tamamen adaletsizlikle suçlayabilir ancak kendi özlemlerine yakın bir adaleti yaratabilir.

“Güzelliği yaratmak için, hem gerçeği yadsıması, hem de onun kimi yanlarını yüceltmesi gerekir. Sanat gerçeğe karşı çıkabilir ama gerçekten kaçamaz.”403

Camus’ye göre sanat aynı zamanda uyumsuzluğun onaylanmasıdır; varoluşun sınırlarına ve ölüm yazgısına karşı bir başkaldırıdır. Uyumsuz dünyada mantıksal bir çözüm bulamayacağını anlayan insan, yaşamın gerçekliğine bu şekilde yaklaşmaktan vazgeçerek sanatla birlikte imgenin olanaklarını bulur. Sanatın en önemli katkısı sonsuzluğa mahkûm edilmiş insan için, içinde bulunduğu tutsaklıktan özgür bir dünya imgesi yaratabilmesidir. Dolayısıyla sanat sadece başkaldırının bir yönü değil aynı zamanda yeni bir evrenin yaratılmasıdır. Sanat uyumsuzluğa karşı başkaldırı eylemine olumlu bir öz katar.404

“Elbette sanat tek başına doğruluk ve özgürlük getirecek bir dirilişi sağlayamaz ama sanat olmadıkça bu diriliş biçimini bulamaz, bulamayınca da hiçbir şeye benzemez.

401 Morvan Lebesque, s.98.

402 Albert Camus, s.301.

403 a.g.e. s.305.

404 John Cruickshank, s.192-193.

117

Kültür ve onun gerektirdiği bağıntılı özgürlüğün bulunmadığı toplum ne kadar düzenli olursa olsun bir vahşi ormandır. Onun için de her gerçek sanat yaratışı yarın için bir muştudur.”405

Biçimsel sanatı nihilizme yol açtığı için eleştiren Camus, aynı zamanda gerçekliğe sıkı sıkıya bağlı olan sosyalist gerçekliğin sanatı propaganda aracı olarak kullanmasını da kabul etmez. Çünkü politika ve sanat arasında amaç bakımından farklılıklar vardır.406 “Sanat yapıtı, yalnız varlığı ile ideolojinin utkularını hiçe sayar.

Yarının tarihinde görülecek şeylerden biri fatihlerle sanatçılar arasında şimdiden başlamış olan savaştır.”407

Camus’ye göre başkaldırıyla birlikte doğan ve başkaldırıyı sanatsal düzlemde dile getiren türlerin başında roman gelir. Eylemin biçimlendiği ve her yaşamın bir yazgı görünüşüne kavuştuğu roman, “…dünyamızın insanın derin isteğine göre düzeltilmesinden başka bir şey değildir. Çünkü hep aynı dünya söz konusudur. Acı da, yalan da, aşk da aynıdır. Kahramanlar bizim dilimizi konuşur, zayıflıkları bizim zayıflıklarımız, güçleri bizim güçlerimizdir. Evrenleri bizimkinden ne daha güzel ne daha sağlamdır. Ama onlar yazgılarının sonuna dek koşarlar hiç değilse, tutkularının son noktasına dek giden kahramanlar gibi altüst edici kahraman da olamaz.”408

Romanın yaşadığımız dünya dışında başka bir dünya kurma isteği, romanla birlikte sanatın da bu dünyadan bir kaçış olarak görülmesi sorununu beraberinde getirmektedir. Ancak Camus’ye göre romandaki bu başkaldırı dünyanın yok sayılması değil, dünyanın uyumsuz düzenine karşı bir başkaldırıdır.409 Roman insanı kendi ilkelerine ve en derin özlemlerine yaklaştıran bir düzeltme çabasıdır. Romanla birlikte eskisinin yerine konulan yeni dünya, yine eski dünyanın sahip olduğu malzemelerle kurulacaktır. Romancı yeni dünyayı yaratırken istediği malzemeyi seçmekte özgürdür. Ne kadar gerçekçi ya da doğacı olursa olsun her sanat bir seçimi gerektirir. Romancı da diğer sanatçılar gibi bu malzemelerden istediklerini atar,

405 Albert Camus, Denemeler ve Bir Alman Dosta Mektuplar, çev. Selahattin Eyuboğlu, Vedat Günyol, Say Yayınları, İstanbul, 1998, s.73.

406 Ali Osman Gündoğan, s.169.

407 Albert Camus, s.48.

408 Albert Camus, Başkaldıran İnsan, s.310.

409 Ali Osman Gündoğan, s.171.

118

istediklerine de imgesel bir kalıpla yeni bir düzen verir.410 Düşsel ama eski dünyanın düzeltilmesiyle yaratılan yeni dünyada insan kendi koşullarında aradığı yatıştırıcı sınırı ve biçimi verir kendisine. “Roman ölçü üzerine yazgı yapar. Yaratışla yarışır böylece, geçici olarak ölümü yener.”411

Bir sanat eserinde gerçeğin ağırlığını dengede tutabilmek bir sanatçının en önemli isteğidir. Çünkü sanatın amacı mümkün olabilecek en çok sayıda insanı ortak acı ve sevinçle bir araya getirecek görüntüleri oluşturabilmektir. Sanat hiçbir zaman yargılamayı ve kural koymayı hedeflemez. Sanatın görevi anlamaktır. “Gerçeklik giz doludur, erişilmezdir ve sürekli yeniden ele geçirilmelidir. Özgürlük genellikle tehlikelidir; onu yaşamak hem zor, hem de coşturucudur. Ama sanat tam da tehlikeyi gözetimi altına alır.”412

Çağımız sanatı aynı devrim gibi yanlış yollara yönelmiş olsa da insanlığı bu yanlış yoldan kurtararak başkaldırının gerçek kaynaklarına götürecek olan da yine sanattır. Dolayısıyla bundan sonra savaş, sanatçılar ve fatihler arasında ortaya çıkacaktır. Sanatçı doğayı, fatihler ise tarihi ve devrimi simgeler. Fatihler öldürürken sanatçılar yaratır. Camus’ye göre sanatla birlikte güzellik yeniden bulunacak ve anlamsız dünya içinde insan için yeni bir ahlak yolu açılacaktır. “Sanatın Camus’yü getirdiği eşik, artık gerçek başkaldırma noktasıdır.”413

3.7. ALBERT CAMUS ROMANLARINDA UYUMSUZ DENEYİM,