• Sonuç bulunamadı

Konunun felsefik, sosyolojik boyutu bakımından çalışmalar yapılması gerektiği ve Onarıcı Adalet mekanizmalarının öneminden

NEFRET SÖYLEMİ VE NEFRET SUÇLARI ÇALIŞTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ

II. Gün Genel Oturumu Tartışmalar ve Sonuçlar

12. Konunun felsefik, sosyolojik boyutu bakımından çalışmalar yapılması gerektiği ve Onarıcı Adalet mekanizmalarının öneminden

bahsedilmiştir.

Nefret suçlarının temelinde dinlere, ideolojilere, milliyetçiliğe ve ırkçılı-ğa dayanmakta olduğundan hareketle mevcut toplumsal sorunun yalnız hukuki bir düzlemde incelenmesinin mümkün olmadığı, nefret suçları in-celenirken alan çalışmalarının yapılması gerektiği üzerinde durulmuştur.

Felsefi olguların ideolojik meselelere etkisi olduğu, ön yargıların esasında sosyolojik problemler olması nedeniyle hukuk dışında da daha yere basan çözümlere de değinilmesi gereği dile getirilmiştir.

Bu bağlamda geçmişle yüzleşilmesi gereği ve toplu mağduriyetlerde ve ferdi suçlarda onarıcı adaletin işletilmesi gerekliliği savunulmuştur.

B. SONUÇLAR

1. Nefret suçları ile korunması amaçlanan hukuksal değer tüm farklılıklara rağmen birarada yaşamın temini şeklindeki kamusal barışın sağlanması ile çoğulcu çoksesli toplum düzeni anlayışıdır. Nefret söyleminde bulu-nan ve ayrımcılık fiillerini işleyenlerin amacı esasında toplumu aynı düşünceye sahip, tek tip insanlardan oluşturmak isteğidir. Bu büyük tehlike nedeniyle ceza hukukunun müdahelesi kaçınılmaz olarak orta-ya çıkmaktadır. Bununla birlikte yetersiz olduğu ortadadır.

2. Nefret suçları ile mücadele bakımından yapılacak çalışmalarda ceza hu-kukçularının dışında diğer disiplinlerden de katılımcıların varlığı

gerek-diğer sosyal bilimcilerin bu konuda ayrı ayrı tartışıyor olması konuya bütünsel yaklaşmayı engellemektedir. Bu nedenle bir ilk sayılabilecek bu çalıştayın devamlı kılınması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Böylece hukukçuların da diğer disiplinlerin bakış açılarından yararlanması ge-rektiği belirtilmiştir.

3. Nefret söylemlerinin ırkçılık, kadın düşmanlığı, kışkırtılmış erkeklik, yabancı düşmanlığı, erkek egemen zihniyet gibi olgularla olan bağlarını unutmamak gerekir, bu nedenle de nefret kavramının salt hukuk tara-fından tanımlanması esasen mümkün değildir. “Nefret” kavramı başka bilim dalları ile ortaklaşa yürütülecek çalışmalarla aydınlatılabilecek derinlikte bir kavramdır. Ayrımcılık ise ceza hukukunun sınırlarını aş-maktadır; ayrımcılığın suç olarak düzenlenmesi halinde de ispatlanma-sı oldukça güçtür.

4. Nefretin hem siyasal hem de tarihsel bağlamı ile ele alınması ve multi-disipliner çalışmayı gerektirdiği, ayrıca geçmiş ile yüzleşmenin onarıcı adaleti sağlama yolunda yararlı olacağı kanaatine ulaşılmıştır.

5. Nefretin tanımlanması da oldukça güçtür, hem suçun konusu hem de muhtelif görünümleri bakımından sınırlandırmanın mümkün olmadığı ortadadır. Bu nedenle kavramın içeriğinin hakim tarafından doldurul-ması ve cezanın tayininin kural olarak üst sınırdan yapıldoldurul-ması gerektiği, buna karşılık suçun kamu görevlileri tarafından işlenmesi halinde mut-laka ağırlaştırıcı neden olması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Nefret söyleminin devlet kaynaklı olması, devlet geleneklerinden ve görevli-sinden kaynaklanması halinde idarenin sorumluluğuna da gidilmesi ve hatta siyasi sorumluluğun gündeme gelmesi gerekir.

6. Yasal düzenlemelere duyulan ihtiyaç, özellikle mağdur gruplar açısın-dan fayda sağlayacağı düşüncesiyle dile getirilmiştir. Nefret suçunun toplumda yarattığı korku nedeniyle etkilerinin yaygın ve büyük olduğu, bu nedenle yapılacak yasal düzenlemelerin mağdurlar bakımından sembolik ve psikolojik destek anlamına geleceği anlaşılmıştır.

Ancak bu konuda saikin belirleyici bir rol üstlenmesine mesafeli yakla-şılmış, bunun niyeti sorgulamaya yönlendirebileceği yasal norm ile be-lirli bir standart getirilmek istenirken, dönüp dolaşıp mağdur gruplara zarar verilebileceği de gözden kaçırılmamalıdır. Bu nedenle yasal dü-zenleme yapılırken uygulamanın mağdur aleyhine olmayacak şekilde yapılmasına dikkat edilmelidir.

Hukuksal süreçte ya da bilinçlendirme çalışmalarında kullanılacak dilin mağdur gruplarını daha da incitmemesine özen gösterilmesi gerekmek-tedir. Eğitim seferberliğinin faydasından ziyade zararının olabileceği de dile getirilmiştir. Zira bu durumun grupları korunmaya muhtaç olarak yansıtan bir duruma getirilmesine yol açacağı düşünülmektedir.

7. İstanbul Sözleşmesi’nin hâkim ve savcılar tarafından uygulanabilmesi için öncelikle bu alanda bilgilendirilmeleri ve duyarlılığın sağlanması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Ancak bu konuda somut öneriler sonra-ki çalışmalara bırakılmıştır.

8. Hukuk felsefesi ve sosyolojisi bağlamında hukukun dışındaki çareler konusunda daha derinlemesine çalışılması ihtiyacı ortaya çıkmıştır.

Nefret suçunun temelindeki dinlere, ırkçılığa, milliyetçiliğe yönelik eleştiri olmazsa nefret suçlarının devam edeceği düşünülmektedir.

9. Nefret suçlarında ön planda olanın, fail ya da failler değil mağdurlar olduğu tespiti yapılmıştır. Bu durum ise mağdurları bir kez daha mağ-dur edeceğinden bu tutumun faillerin deşifre edilmesi şeklinde değişti-rilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Suçla mücadele yöntemleri ge-liştirilirken - son zamanlardaki imzacı akademisyenler, örneği üzerin-den- nefreti körükleyen siyasi odakların ortaya konulması önemlidir.

Toplumda özelikle siyasi otoritelerce körüklenen ayrışmanın giderilme-si, her türlü farklılığını zenginlik kabul ederek birarada yaşamanın sağ-lanması; seküler, her alandaki eşitlik ilkesi ile birlikte özellikle toplum-sal cinsiyet eşitliğine dayalı her türlü dayanışmanın yaratılması için cid-diyetle çalışmalar yürütülmesi gerektiği çalıştayda ortaya çıkan en önemli sonuçlardan biridir.

10. Türk Ceza Hukuku Derneği’nin çalışma grubunun, bu çalıştaya katılan-larla genişlemiş olduğu vurgulanmıştır. Bir internet grubunun oluşturu-lacağı, farklı illerde de yapılacak diğer disiplinlerde çalışan kişilerin ka-tılımı ile ayrıca uluslararası niteliği olan bir çalışma yapılması amacında olunduğu belirtilerek çalıştay sonlandırılmıştır.